VİCTOR HUGO (BEŞİR FUAD)
biyografi
Beşir Fuad (d. 1852 - ö. 5 Şubat 1887)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Beşir Fuad’ın kaleme aldığı biyografi türündeki eser. Türk edebiyatının ilk “tenkitli biyografi”lerinden sayılan eser, on dokuzuncu asır romantik Fransız tenkidini her cihetiyle Türk edebiyatına getirmesi açısından önemlidir. Victor Hugo, Orhan Okay’a göre İkinci Meşrutiyet’e kadar olan yarım yüzyıllık edebiyat döneminin en ciddi tenkit kitabıdır. Eser, Victor Hugo’nun hayatının yanı sıra romantizm ve realizme dair tenkit ve açıklamaları yönüyle önem taşır. İnci Enginün bu metnin Türk edebiyatında pozitivist tenkidin ilk örneklerinden biri olduğunu kaydeder. Eser, Türk tenkit tarihinde romantizm karşısında realizmin müdafaasına; hayaliyyûn-hakikiyyûn tartışmasına yol açmıştır. Bilge Ercilasun, bu eserde Beşir Fuad’ın devrini aşan hükümlerinin ve yorumlarının bulunduğunu, tarihî bilgi açısından önemli hususlara değindiği, ayrıca edebî ve felsefi inançlarını göstermesi nedeniyle dikkate değer olduğunu ifade eder. Ahmet Hamdi Tanpınar ise Beşir Fuad’ın bu eserde daha ziyade romantizme hücum ettiğini vurgular. Victor Hugo vasıtasıyla Muallim Naci ile Beşir Fuad arasında mektuplaşmalar başlar. Gazetede yayımlanan mektuplar Beşir Fuad’ın intiharından sonra İntikad adı ile neşredilir.

“Mukaddime”, “Hâtime” ve on dört fasıldan oluşan eserde Victor Hugo’nun aile, sanat, siyaset hayatı ele alınır. Her bölümün girişinde “Hulâsa” alt başlığı ile içerik özeti verilir. Eserin kaleme alınış nedeninin açıklandığı “Mukaddime” bölümünde yazar, Victor Hugo'dan hareketle geleneğin reddi ve yeniliğin kabulü üzerinde durur. Victor Hugo’nun sekseninci yaş gününden bir kesit sunarak geleneğe bağlı kişi veya toplumların teceddüdün düşmanı olsalar da bir gün mutlaka yeniliğin savunucusu deha sahibi kişilere ve hakikati yansıtan fikirlere haklarını teslim edeceklerini belirtir. Beşir Fuad’ın “Avrupa şuarâsının kutbu” olarak nitelediği Victor Hugo’nun Fransızlar nazarındaki saygınlığı, seksen yaşına girdiği 1882 yılında  birbirlerinin hasmı olan farklı görüşlerdeki fırkaların; soylu, edip, âlim ve devlet erkânından ileri gelenlerin  yazarın huzurunda bir araya gelmesini sağlayacak kadar nüfuzlu bir kimliğe sahip oluşuyla vurgulanır. Yarım asır önceki Fransız gazetelerinde eserleri tenkit edilen; hakkında edebiyatı öldürdüğü, toplumu ahlâksızlığa sürüklediği, zararlı fikirlere sahip olduğu yönünde eleştiriler yapılan Victor Hugo, yarım asır sonra aynı toplum nazarında oldukça saygın bir yer kazanmıştır. Cemiyetin yazara ve eserlerine bakış açısındaki değişimin nedeninin “fıtrat-ı beşer”de aranması gerektiğini vurgulayan Beşir Fuad’a göre Victor Hugo bir yenilikçidir ve insan fıtratı daima teceddüdün düşmanıdır. Victor Hugo’nun zamanında Fransız edipleri fikir, ifade, his ve tüm yönelişlerinde Yunan ve Roma şairlerini taklit etmekle yetinip geleneğin dışına çıkmayı kabul etmemişlerdir. Okurların beklentisi de yine geleneğin devamını eserlerde görebilmektir. Fen ve edebiyat bilimlerinde gelenek karşısında yeniliğin kabul edilmesinin zorluğunu açıklayan yazar, tercüme-i hâlini kaleme aldığı Victor Hugo’nun hayatının “bir fikr-i selimin bevâtıl üzerine galebe edebilmesi için geçtiği edvâr-ı muhtelifenin tarihini” yansıttığını belirtir. Muharrir, hayaliyyûn mesleği karşısında hakikiyyûn cephesinde bulunduğu hâlde, romantizmi savunan yazarlardan kimsenin Victor Hugo’nun Türkçe tercüme-i hâlini kaleme almamasını bir eksiklik olarak görür ve eserini, dehasını yücelttiği Hugo’nun hayatının meçhul kalmasını istemediği için kaleme aldığını bildirir.

“Birinci Fasıl”da, Joseph-Léopold-Sigisbert Hugo’nun mesleki görevleri ve Sophie Hugo ile evliliği, Victor Hugo’nun hayatının ilk on yılı; dünyaya gelişi, çocukluk süreci, eğitim ve aile hayatı, ilk aşkı ele alınır. Beşir Fuad, Madam Hugo’nun çocuklarına beşerî ilimlerin yanı sıra bedenî ve ruhsal gelişim eğitimi de verdiğini kaydeder. Annesinin sevkiyle bahçıvanlık öğrenen Victor Hugo’nun doğa sevgisi çocukluğundan kalma bir zevktir. Henüz on yaşındayken şiir yazmaya çalışan Victor Hugo’nun o zamandan kalma on adet şiir defteri bulunmuştur. “İkinci Fasıl” Victor Hugo’nun on beş-yirmi yaş arasındaki ilk gençlik yıllarını kapsar. Beşir Fuad, Hugo’nun ilk kalem tecrübelerini ele alır. Hugo, mektepte dizinden ağır yaralandığı için bir müddet ulûm-ı riyâziyeden uzaklaşıp şiirle meşgul olur. Beşir Fuad, şairin riyâziye ilmini terk etmesini tenkit eder; ona göre eğer şair bu ilme devam etmiş olsaydı doğru muhakeme yeteneği kazanacak ve hayallere fazlasıyla kapılmayıp bazı eserlerinde görülen boş fikirlere de yer vermemiş olacaktır. Yine de şair, riyâziye ilminde yetkin değilse de ona vakıf olduğu için Beşir Fuad’ın nazarında “şuarânın Newton’u” mertebesindedir. Şairin ilk denemeleri değerlendiren muharrir, bunların valide muhabbeti ve fikrî terbiyesine bağlı olarak kaleme alındıklarını belirtir. Zamanının çoğunu edebiyatla ilgilenerek geçiren şair, edipler çevresinde sayılan, ilgi gösterilen ve tenkit edilen bir konuma ulaşır. Tabiatı nedeniyle tarizlerden dolayı müteessir olsa da metanetini korur. “Üçüncü Fasıl”da yazarın şöhreti ve eserlerinin Fransız toplumundaki akisleri ele alınır. Eserleri Onsekizinci Louis’in takdir ve beğenisini kazanan Hugo, geleneğin dışında bir eser olan Han d’Islande adlı romanını tamamlasa da tecrübe ve zaman kısıtlılığı nedeniyle yetkin bir eser meydana getirememiştir. Beşir Fuad, eserin birtakım mübalağa ve hayallerle örülü olsa da yazarının düşüncesinin genişliğini göstermesi açısından önemli olduğunu vurgular. Eser, geleneğin sürdürücüleri tarafından şiddetle tenkit edilirken edebiyatta şöhret sahibi bazı kişilerin ise takdir ve övgüsünü kazanır. Odes et Ballades’ın 1826 yılında yeniden tab’ olunması vesilesiyle bu esere yazdığı mukaddimede “edebiyatın kayd ü bend altına alınamayacağı” görüşünü bildiren Victor Hugo, klasik edebiyatı benimseyen Fransız edipleri tarafından şiddetle tenkit edildiği sırada politik görüşü nedeniyle Bourbon hanedanının da nefretini kazanır.

“Dördüncü Fasıl”da Hugo’nun sanatı ve toplumun romantizme yönelik tenkitleri üzerinde durulur. Romantikler ile klasik sanat taraftarları arasında saflaşmalar ve büyük münakaşalar olur. Bu sırada Victor Hugo kaleme alacağı ilk piyes olan Cromwell’in ön sözünü hazırlar. Bu mukaddime 1872 yılının Fransa'sında geleneksel tiyatro kurallarına bağlı sanatkârlar arasında yankı uyandırır. Eser sahnelenmese de yeni tarzın temellerini ve kurallarını yansıtması bakımından önemlidir. “Beşinci Fasıl”da Victor Hugo’nun 1843 yılına kadar kaleme aldığı piyeslerin konuları, sahnelendikten sonra başarılı olup olmadıkları ele alınır. Uzun bir süre ara verdikten sonra 1882 yılında ve sonrasında yazdığı eserler belirtilir. Üçüncü Napoléon zamanında Victor Hugo neyf olunduğunda oyunları da yasaklanmış, daha sonra bu yasak kalktığında yine oyunları halk tarafından rağbet görmüştür. “Altıncı Fasıl”da Victor Hugo’nun 1829-1848 yılları arasında kaleme aldığı şiirler, idam cezası hakkındaki düşüncelerini yansıtan Le Dernier Jour d’un Condamné (Bir İdam Mahkumunun Son Günü) adlı eseri üzerinde durulur. Beşir Fuad Victor Hugo’nun tiyatro ve romandan ziyade şiir sanatında güçlü, şöhretli bir şair olduğunu vurgular. Kendisi şiirle münasebeti olmadığı için Hugo’nun şairliği hakkında söz söylemenin uygun olmadığını düşünerek onun şiir türündeki eserlerinin tarihlerini verip tesirlerini bildirmekle yetinir. “Yedinci Fasıl”da yazarın 1831-1848 yılları arasındaki edebi ve siyasi hayatı ele alınır. Notre-Dame de Paris’in bile tek başına yazarın şöhreti için yeterli olacağını vurgulayan Beşir Fuad, eserin toplumda uyandırdığı aksin büyüklüğünü, kısa bir sürede sekiz defa tab’ olunduğunu vurgular.

“Sekizinci Fasıl”, “Dokuzuncu Fasıl” ve “Onuncu Fasıl”da Hugo’nun siyasi hayatı, sürgünleri, aile fertlerinin ölümleri, Les Misérables (Sefiller) romanının ve diğer eserlerinin yazılışı, Sefiller’in Avrupa’da ve Osmanlı Devleti’ndeki akisleri, yazarın resim sanatındaki mahareti, felsefi yönelimi ele alınır. Beşir Fuad, Victor Hugo’nun felsefi yönelimini “tarîk-i maddiyûnun zıddı olan, hikmet-i ruhâniye” şeklinde tanımlar. “On Birinci Fasıl”da sanatta realizm ve romantizm münakaşaları ele alınır. Diderot, Sthendal, Balzac ve realizmin temelleri; Emile Zola ve nazariyesi, tecrübenin romana tatbiki, Zola’nın eserlerinin rağbet görmesi, romantizm ve realizm münakaşaları, Hugo’nun realistlere tarizi gibi hususlar üzerinde durulur. On sekizinci asırda fen ilerlemiş ve edebiyatı da etkilemiştir. D’Alembert ve Diderot edebiyatı ıslah etme yoluna gidip gerçekçi eserler kaleme alarak Avrupa’da realizmin yayılmasını sağmışlardır. Sthendal ve Balzac’ın sanatları realizmin örnekleri ile doluyken romantizmin hâkimiyetinde bu eserler layıkıyla takdir edilmemiştir. Beşir Fuad’a göre söz konusu muharrirlerden sonra gelen Emile Zola hakikiyyûn mesleğini edebiyata getirenlerin başı sayılabilir. Zola’nın mesleğinin temellerini Claude Bernard’ın hakikate bakışına olan tesiri ile açıklar. Romantik edebiyat taraftarları ise realizm taraftarlarını edebiyat ve ahlâka zarar vermekle suçlarlar. “On İkinci Fasıl”da Zola’nın eserleri, Ruy Blas’in, Hernani’nin; roman türünün ve romantik yazarların roman yazma teknikleri ele alınır ve Victor Hugo’nun şiirleri tenkit edilir. “On Üçüncü Fasıl”da romantik ve realistler hakkında değerlendirme yapılır. Güzellik kavramı üzerinde durulur; güzellik hususundaki ihtilaflara, tartışmalara yer verilir. Realizmin romantizme üstünlüğü açıklanır. “On Dördüncü Fasıl”da ise Victor Hugo’nun hastalığı, ölümü, cenaze merasimi, vasiyeti ve ölümünün edebiyat çevresi üzerindeki etkileri anlatılır. “Hâtime” bölümünde ise Beşir Fuad, yazarın tercüme-i hâlini ele alırken ileri sürdüğü tüm fikirlerin doğruluğunu iddia etmediğini Victor Hugo’nun da hatadan uzak, kusursuz bir yazar olmadığını vurgular. Eserine gelecek eleştirilerin mantıklı deliller ile yöneltilmesini ister. Eserinde fasih bir surette meramını ifade edemediğini ifade ederek dildeki aksaklıklara da tenkit yöneltir.

İki yüz elli beş sayfadan oluşan eser, 1302/1885 yılında Mihran Matbaası’nda basılmış, 1999 yılında Handan İnci tarafından yeni Türk harflerine aktarılıp çeşitli yazılar ve tartışmalarla birlikte derlenerek Şiir ve Hakikat adıyla yayımlanmıştır. Eserin bir nüshası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı'nda K.02754/02 demirbaş numarasıyla kayıtlıdır. 

Yazarın biyografisi için bk. “Beşir Fuat”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/besir-fuat 

Eserden Örnekler


"Hugo Korbe [Courbet] fıkrasında ehemmiyetsiz birtakım müzeyyifâne sözler söyledikten sonra L' Assommoir nâm romana nakl-i kelâm ederek hüsn-i niyetle yazıldığını i'tirâf ile yine eseri be­ğenmiyor, buna da sebep olarak 'avâm takımının dûçâr olduğu zillet ve sefâleti teşhîr eylemesi bu sınıfın düşmanı olan sunûf-ı sâ'ireye âlet olacağını gösteriyor. Eğer Zola daima fukarâların zillet ve sefâletini tasvîr etmiş, sunûf-ı sâireyi alkışlamış olaydı; belki böyle bir i'tirâza hedef olabilirdi. 'Amele 'âlemini ne kadar hakîkî bir sûrette tasvîr etmiş ise diğer 'âlemleri de o yolda tas­vîr etmiş ve onların fenâ hallerini de meydâna koymuştur. Zola'nın La Curée vesâire gibi romanlarını Hugo görmemiş mi? Zola insanların ahvâlini ne yolda müşâhede ediyor ise o yolda tasvîr etmiş, yalnız kötü cihetlerini meydana koymayıp iyilikle­rini de yazmıştır. 'Ale'l-husûs dûçâr-ı sefâlet olan bir 'ailenin er­keği 'işrete mübtelâ olmazdan evvelki hâlinde Hugo'nun avâm takımının düşmanı dediği sınıflar 'amele hakkında diyecek bir söz bulamazlar. La Joie de Vivre nâm romanını da 'afîfe ve fedâkâr bir kızı tasvîre hasretmiştir.

L' Assommoir’da münderic bulunan 'ahvâlin hakîkate muvâfakatini Hugo teslim ile berâber, fukarânın zillet ve sefâletine siz sebep oldunuz, bunları meydâna koymaya salâhiyetiniz yoktur, ben de eserimin birinde bu sefâletlerden bahsettim ise de daima intihâb ettiğim eşhâs-ı zelîleyi teâlî etmeye çalıştım diyor.

Evvelen- Realistler her şeyden akdem içinde yaşanılan 'âle­min tesirâtını nazar-ı i'tinâya aldıklarından 'avâm takımını için­ de bulundukları zillet ve sefâlete müstahak görmüyorlar, bun­ların sû-i hallerini dûçâr oldukları fakr u zarûretin bir netice-i zarûriyesi olarak gösteriyorlar. Bir fenalığın önünü almak için en evvel yapılacak şey onun esbâb-ı hakîkiyesini meydana çı­karmaktır. Realistler de tasvîr ettikleri 'âleme tabîb sıfatiyle giri­yorlar; çünkü tababette en mühim mesele teşhîs-i emrâzdır. Bir hastalığın mahiyeti bilinmedikçe tedâvîsi mümkün olamaz.

Sâniyen- Hugo ben tasvîr ettiğim eşhâs-ı zelîleyi daima te­'âlî ettiriyorum, diyor. Burası da pek doğru değildir. Doğrudur diyen olur ise Sefiller'de tasvîr eylediği (Tenardiye) nâm şahsı ne sûretle teâlî ettirdiğini sorarız.

Sâlisen- Realistlerin yazdıkları doğrudur, ancak bunların hakîkati meydana koymaya salâhiyetleri yoktur me'âlindeki hükmü de garîb buluyorum; çünkü 'âlemi doğru söylemekten men'etmek salâhiyetini Hugo'nun nereden aldığını anlayamı­yorum.

Râbian- Bir şeyi teâlî ettireceğim diyerek hakikati tagyîr et­mek o şey hakkında yanlış bir fikir vermektir. Bir şeyi yanlış bellemekten ise bir fâide hâsıl olmayıp belki mazarrat tevellüd eder; binâberin madem ki bir fenalığın önünü almak istiyoruz, evvel emirde o fenalığın derece ve ehemmiyetini bilmek ve bunu tevlîd eden esbâbı tedkik etmekliğimiz lâzımdır.

Hugo'nun realistler hakkındaki i'tirazâtını bu sûretle redde­dişimiz, edîb-i müşârün-ileyhin âsârı şâyân-ı istifâde değildir, cem'iyet-i beşeriye eserlerinden müstefîd olmadı demek olma­yıp, Hugo'ya iktidâ etmeyen muharrirlerin âsârı da fâ'ideden hâlî olmadığını beyân etmektir." (Beşir Fuad 1302/1885: 201-204). 

Kaynakça


Akyüz, Kenan (2015). Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri. İstanbul: İnkılâp Kitabevi.

Beşir Fuad (1302/1885). Victor Hugo. İstanbul: Mihran Matbaası. 

Beşir Fuad (1999). Şiir ve Hakikat. hzl. Handan İnci. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 

Enginün, İnci (2013). Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e (1839-1923). İstanbul: Dergâh Yayınları.

Ercilasun, Bilge (2013). İkinci Meşrutiyet Devrinde Tenkit. İstanbul: Dergâh Yayınları.

Ercilasun, Bilge (2018). Servet-i Fünun’da Edebî Tenkit. Ankara: Akçağ Yayınları.

Gür, Âlim (2013). Türk Tenkit Tarihi Ders Notları. Konya: Palet Yayınları.

Okay, M. Orhan (1969). Beşir Fuad İlk Türk Pozitivist ve Natüralisti. İstanbul: Hareket Yayınları.

Okay, M. Orhan (2014). Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı. İstanbul: Dergâh Yayınları.

Tanpınar, Ahmet Hamdi (2013). On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Dergâh Yayınları.

Atıf Bilgileri


TUNÇ, Saliha. "VİCTOR HUGO (BEŞİR FUAD)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/victor-hugo-besir-fuad. [Erişim Tarihi: 14 Mart 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 BİNBAŞIYI DAVET, KOMEDYA BİR PERDE (BEŞİR FUAT) Beşir Fuat Diğer Büşra ALTUNTAS
Görüntüle
2 İKİ BEBEK (BEŞİR FUAT) Beşir Fuat Öğretmen Semira Miralay
Görüntüle
3 VOLTER [VOLTAİRE] (BEŞİR FUAD) Beşir Fuad Araş. Gör. Saliha TUNÇ
Görüntüle
4 MİFTAH-İ USUL-İ TALİM (BEŞİR FUAT) Beşir Fuat Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN
Görüntüle
5 USUL-İ TALİM (BEŞİR FUAT) Beşir Fuat Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN
Görüntüle
6 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
7 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
8 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
9 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
10 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
11 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
12 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
13 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
14 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
15 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle