- Yazar Biyografisi (TEİS)
Şemsettin Sami - Madde Yazarı: Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU
- Eser Yazılış Tarihi:1886
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Diğer
- Yayın Tarihi:23/11/2022
USÛL-İ TENKÎD VE TERTÎB (ŞEMSETTİN SAMİ)
diğerŞemsettin Sami (d. 1 Haziran 1850 - ö. 18 Haziran 1904)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Türk edebiyatında yazılmış ilk noktalama işaretleri ve basım tekniği kitabı. Türk edebiyatında noktalama işaretleri ve matbaa üzerine ilk düşünmeler, arayışlar ve uygulamalar, bilindiği gibi Tanzimat Dönemi’nde başlar. Bu konuların edebiyat düzlemindeki ilk uygulayıcılarından biri, hiç kuşkusuz İbrahim Şinasi Efendi’dir. O, basım işiyle birlikte bilhassa noktalama işaretleri üzerinde durmuş ve bir “fikrin”, “meramın” açık ve tereddüde yol açmayacak şekilde okura ulaşması için lüzumlu olan noktalama işaretlerini eserlerinde uygulamıştır. Ancak bu uygulamaların daha standart ve sistematik hâl alması, sonraki yazarların gayretiyle mümkün olmuştur. Başka yazarlarla birlikte bu gayreti gösterenlerden biri de hiç kuşkusuz yenilikçi ve lüzumlu olanın uygulayıcısı Şemsettin Sami’dir. Bizzat çıkardığı veya yazarlığını yaptığı Sabah, Tercüman-ı Şark, Aile, Hafta gibi pek çok dergi ve gazete ile sayısız eserlerinde noktalama işaretlerine ve kompozisyon fikrine azami hassasiyet gösteren, yanı sıra yayın işiyle de yakından ilgilenen Ş. Sami, tüm bunları Mihran Matbaası’nın Cep Kütüphanesi serisinin 32. kitabı olan Usul-i Tenkît ve Tertîb adlı eserinde kaleme alır ve konu ile ilgili olanların istifadesine sunar. Usul-i Tenkît ve Tertîb “Türkçede noktalama işaret ve kaidelerini ilk tespit eden kitap olmak sıfatını taşır.” (Akün 1991: XIII). Ayrıca bu kitap, basım ilmi ve teknikleri üzerinde de ilk kez son derece derli toplu bilgiler sunar. Ş. Sami, aslında bu konuları sadece bu kitabında değil, pek çok yazısında da gündemine alır ve bu yolla hem Türk okurunu bilgilendirir hem de işin standartlaşmasına katkı sunar. Onun muhtelif dergi ve gazetelerde çıkan “Kitabet - İnşa”, “Okuyup Yazmak”, “İmlamız”, “Tıbaat ve Hattımız” gibi yazıları, bu hususu açıkça teyit eder.
Noktalama işaretleri ve basım teknikleri üzerine kaleme alınan Usul-i Tenkît ve Tertîb’in başında birkaç paragraflık küçük bir “Mukaddime” yer almaktadır. Bu “Mukaddime”de Ş. Sami, ilk bakışta ilgisizmiş gibi görünen noktalama işaretleri ile “tertib”in neden birlikte ele alındığını izah eder. Ona göre bunun sebebi, ‘özel işaret ve alametlerden çoğunun ibarenin tertip ve tanzimine’ bağlı olmasıdır. Bununla birlikte basım tekniklerinin medeniyetin icat ve kabul ettiği yeni gelişmelerden olduğu hâlde yabancı dile sahip olmayan memleket insanının bunlardan habersiz bulunmasıdır. Bu itibarla Ş. Sami, bunların birlikte ele alınmasının uygun olacağını düşündüğünü söyler. Ayrıca söz konusu işaretlerin, aslında sadece matbaa ile sınırlı olmadığını, bunlara el yazıları ile her nevi evrak ve yazışmalarda da riayet ve dikkat olunması gerektiğini, ancak ‘resmî ve hususi yazışmalarda’ şimdilik sözünün geçmeyeceğini ve bu yüzden de bahsi sadece basım işiyle sınırlandıracağını ama bunların zamanla o alanlara da “numune-i imtisal” olacağını ümit ettiğini ifade eder.
Usul-i Tenkît ve Tertîb, iki kısımdan oluşmaktadır. “Mukaddime”den sonra karşımıza çıkan “Faslı Evvel”, kitabın ilk kısmını oluşturur. Bu kısmın altında on sekiz başlık yer almaktadır. Bunlar “Usul-i Tenkît” (s.12), “Usul-i Tenkîtin Tarihi” (s. 13-18), “Usul-i Tenkîtin Bizim Hatta Tatbiki” (s. 19-21), “Alamat-ı Tenkîtiyenin Taksimi ve Her Birinin Suret ve Mahall-i İstimali” (s. 22-23), “Fasıla” (s. 24-38), “Müfreze” (s. 39-41), “Katıa” (s. 42-43), “Şariha” (s. 44-46), “Rabıta” (s. 47-48), “Farika” (s. 49-54), “Muterize” (s. 55-56), “Tefrikiye” (s. 57), “Mümeyyize” (58-63), “İstifhamiyye” (s. 64-67), “Taaccübiyye” (68-71), “Nikât-i Takdiriyye” (s. 72-75), “Bend” (s. 76), “Yıldız” (s. 77-78)’dır.
Bu başlıklardan da anlaşılacağı gibi Ş. Sami, burada esas olarak noktalama ve benzeri işaretler üzerinde durmaktadır. Ancak o, bu işaretlere geçmeden önce noktalama işaretlerinin varlık sebebi, tarihi ve bu işaretlerin bizim yazımıza tatbiki meselesini ele alır. Onun değerlendirmesine göre noktalama işaretleri aslında bir meramı, düşünceyi, maksadı yazıda muhataba doğru ve eksiksiz şekilde aktarabilme ihtiyacının ve arayışının sonucunda ortaya çıkmıştır. Ancak bunların ortaya çıkması, harflerin icadı kadar eski değildir. Bu işaretler, ilk kez Milattan iki asır evvel İskenderiye’de Yunan âlimleri tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Hatta Sami, bunların ilk iptidai şekillerini kullananın aslen “Bizanslı, yani İstanbullu” olan İskenderiye Kütüphanesi müdürü Aristophanes olduğunu; söz konusu işaretlerin dünyaya dağılmasının ve gelişmesinin ise Makedonyalı İskender’in Yunan’ı ele geçirmesiyle mümkün hâle geldiğini ve zamanla Avrupa’da daha da tekemmül ederek bugünkü şeklini aldığını söyler. Bununla birlikte bu işaretlerin İslam dünyasında ve bizdeki varlığı ve görünüşüne de değinir. Ş. Sami, bu işaretlerin Araplarda büsbütün meçhul olmamakla birlikte ‘muntazam bir usul ve kaide’ üzere bulunmadığını, bizde ise Araplarda olduğu gibi kitapların eskiden beri birkaç işaretle yazıldığını, bu itibarla cümlelerin, ibarelerin hiç kesintiye uğramadan sayfalarca devam ettiğini, bunun da ‘Afrika’nın çölleri gibi gözleri ve zihni yorduğunu’, aranılan bir bahsi bulmak için ise kitabı bütünüyle gözden geçirmek gerektiğini söyler. Öte yandan noktalama işaretlerinin o günkü hatta/yazıya nasıl uygulanması gerektiği konusu üzerinde de durur. Ş. Sami, bizde noktalama işaretlerinin, üzerinde hiç düşünülmeden olduğu gibi alınıp uygulandığını, oysa soru, virgül, noktalı virgül gibi işaretlerin yüzlerinin hattımıza uygun şekilde ters çevrilerek kullanılması gerektiğini söyler. Sadece bu nokta bile onun meseleler üzerinde nasıl durduğunu ve düşündüğünü, gördüğü şeyi olduğu gibi aktarmadığını gösterir.
Ş. Sami, noktalama işaretlerinin tarihi, mahiyeti ve bizdeki görünümünü verdikten sonra asıl konuya geçer ve o günkü yazı için lüzumlu olan işaretleri ayrı başlıklar altında ayrıntılı şekilde izah eder. Onun bu noktadaki yöntemi, yeni ve öğretmeye yöneliktir. Nitekim önce işareti, etraflı şekilde ele alır, izah eder; ardından da eski ve yeni edebiyat metinlerinden seçtiği örnekler üzerinde gösterir, uygulamalarını yapar. Sami, söz konusu işaretlerin tamamında bu yöntemi esas alır.
Noktalama işaretlerinin tamamlandığı yerde karşımıza çıkan “Faslı Sani”, Usul-i Tenkît ve Tertîb’in ikinci kısmını oluşturmaktadır. Basım ilminin ya da tekniğinin ele alındığı bu kısmın altında da –sonda yer alan ve kullandığı ancak henüz intişar et(me)miş olan yayınlara ilişkin bir paragraflık “İhtar” başlığı hariç– on sekiz başlık yer almaktadır. Bunlar “Usul-i Tertîb” (s. 79-80), “Fenn-i Tıbaat” (s. 81-84), “Kelimelerin Tefriki” (s. 85-87), “Fıkraların Tefriki, Satırbaşı” (s. 88-91), “Fasıl ve Bapların Tefriki, Sayfabaşı” (s. 92-95), “Sayfanın Bâlâsı” (s. 96-98), “Tertîb Adedi” (s. 99-100), “Haşiye” (s. 101-103), “Başlangıç” (s. 104-107), “Mukaddime, İfade-i Meram, Dibace” (s. 108-), “Son” (s. 110), “Fihrist” (s. 111), “Kap” (s. 112-113), “Unvan” (s. 114-115), “Nazm” (s. 116-118), “Kafiye-i Cedide” (s. 119-123), “Kıta, Hacim, Cilt” (s. 124-127), “Ebced Hurufu” (s. 128-130), “İhtar” (s. 131)’dır.
Ş. Sami, bu kısmın başında kitabının isminde yer alan “ tertib”ten neyi kastettiğini belirtir. Onun “tertib” ile kastettiği şey, “mürettiplik” değil, kitabın basım sırasında “hüsn-i nizam ve tertib”e konulmasıdır. Bu ise sayfaların çiçekler içine alınması veya benzeri şekillerde süslenmesiyle olan bir şey değil, “fenn-i tıbaat”, yani basım ilminin/işinin usul ve tekniklerinin bilinmesiyle mümkündür. “Fenn-i tıbaat”ın müstakil bir “fen” olduğunu söyleyen Ş. Sami, basımın “taş basması” ve “hurufat basması” olarak ikiye ayrıldığını, bunlardan ilkinin konuyla alakasının “pek az” olduğu için özellikle ikincisi üzerinde duracağını söyler ve yukarıdaki başlıkları ayrı ayrı ele alır.
Noktalama işaretleri ve basım tekniği ile ilgili olarak derli toplu bilgiler veren Usul-i Tenkît ve Tertîb, konu ile alakalı verdiği bilgilerin yanı sıra okurda/muhatapta belli bir düzen, kompozisyon fikri yaratması yönüyle de kayda değer bir eserdir. Özgün basımıyla 130+1 sayfadan ibaret bir eser olan Usul-i Tenkît ve Tertîb, 1303 yılında İstanbul’da Mihran Matbaası tarafından Cep Kütüphanesi Serisi’nin 32. kitabı olarak yayımlanmıştır.
Yazarın biyografisi için bk. “Şemsettin Sami”. Türk Edebiyatı Yazarlar Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/semsettin-sami
Eserden Örnekler
“Usul-i Tenkîtin Bizim Hattımıza Tatbiki
Bundan yirmi bir asır evvel icadına lüzum ve ihtiyaç görülmüş olan ve bugün her lisanda makbul ve müstamel bulunan bir suhuletin bize lüzumu olmadığını iddia etmek, terakkiyat-ı hâzıranın otuz kırk asır gerisinde bulunmayı arzu etmek demek olacağından, bu efkârda bulunanlara cevap vermeyi ve bu usulün lüzum ve ihtiyacını ispata çalışmayı dahi abesle iştigal addederek, yalnız bu usulün lisanımıza ve daha doğrusu, hattımıza nasıl tatbik olunabileceğine dair bir iki söz söyleyelim:
Malumdur ki Avrupa hatlarıyla usul-i tatbiki istimal eden hutut-ı saire soldan sağa yazılarak, bizde müstamel olan hatt-ı Sami (*) ile büsbütün muhalif bir suret ve vaziyette bulunduklarından, o hatlara göre tertip edilmiş olan işaratı suver-i mevcudeleriyle kabul ettiğimiz hâlde bunlar mensup bulundukları ibareye, yüzlerini çevirecek yerde, arkalarını çevirmiş olacaklarından ve zaten onları yazmak için kalemin vaziyetini değiştirmek lazım geleceğinden, bunların, yazının vaziyetine ve kalemin yürüyüşüne muvafık gelecek bir surette ifrağı vaciptir. Ancak böyle bir tebeddüle muhtaç olacak işaretler dahi yalnız atideki üç işaretten ibarettir. Virgül (,), noktalı virgül (;), soru (?) işareti. Bunların birincisini, hem yazıya yüzünü çevirmek, hem kaleme muvafık gelmek ve hem de yukarıda beyan olunan ve bazı Avrupa matbaalarında matbû’ kütüb-i Arabiyede bu makamda kullanılmış olan işaret-i Arabiyeye dahi uymak için (،) şekline tahvil etmekliğimiz lazım geldiği gibi, ikincisine dahi yine bu esbaba mebni (؛) şeklini vermekliğimiz ve kalan sual işaretinin dahi yüzünü sağ tarafa çevirerek (؟) suretinde kabul etmekliğimiz iktiza eder. Diğer işaretlerin yüzü ve tersi olmayıp iki tarafları bir olduğundan ve kaleme dahi muvafık geldiklerinden, heyet-i asliyeleriyle kabulünde beis yoktur.” (Usul-i Tenkît ve Tertîb, s. 19-21)
[...]
(*) İstimal etmekte olduğumuz hat ki Araplardan ahz etmişizdir, -Sam İbn Nuh neslinden addolunup ümem-i Samiye denilen- Keldani Süryani, İbrani, Feniki ve Arap ümmetlerine mensup olduğundan, “Hatt-ı Sami” tesmiye olunur. Ümem-i mezkûrenin kullandıkları hutut beyninde kûfi ile nesih ve talik hatları arasındaki farka karib bir fark-ı cüzi ve suri olup hakikatte cümlesi bir hatt-ı vâhid olduğu gibi eski İranîlerin “Pehlevî” tabir ettikleri hatla Uygur ve Moğol hattı dahi hatt-ı Süryaniden ve eski Kıbtiler ve Yunanîler şimdiki Avrupa hututu dahi yine hatt-ı Samiden mehuzdur.” (Şemsettin Sami 1303).
Kaynakça
Akün, Ömer Faruk (1991). “Şemseddin Sami”. Temel Türkçe Sözlük (Hazırlayanlar Metin Akar, Yaşar Akdoğan vd.). İstanbul: Tercüman Genel Kültür Yayınları.
(Kır) Işık, Sibel (2006). Edebiyatçı Yönüyle Şemsettin Sami. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi.
Şemsettin Sami (1303). Usul-i Tenkît ve Tertîb. İstanbul: Mihran Matbaası.
Topaloğlu, Yüksel (2012). Şemsettin Sami Süreli Yayınlarda Çıkmış Dil ve Edebiyat Yazıları. İstanbul: Ötüken Yayınları.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | LİSÂN (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
2 | VİCDAN (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
3 | TAAŞŞUK-I TALÂT VE FITNAT (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
4 | İHTİYAR ONBAŞI (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN |
Görüntüle | ||
5 | GALATÉE (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN |
Görüntüle | ||
6 | SEYDİ YAHYA (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
7 | BESA YAHUD AHDE VEFA (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
8 | GAVE (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
9 | ŞEYTANIN YÂDİGÂRLARI (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN |
Görüntüle | ||
10 | SEFİLLER (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN |
Görüntüle | ||
11 | ESÂTİR (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
12 | EMSAL (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
13 | LETÂİF (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
14 | KAMUS-I FRANSEVÎ (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
15 | ROBİNSON (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN |
Görüntüle | ||
16 | MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) | Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
17 | SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) | Abdülvehhâb, Bolulu | Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek |
Görüntüle | ||
18 | BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) | Ahmed Hamdi, Şirvânî | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
19 | LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) | Ahmed Lütfî Efendi | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
20 | LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) | Ahmed Vefîk Paşa | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
21 | ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) | Avnî, Yenişehirli | Dr. Bihter Gürışık Köksal |
Görüntüle | ||
22 | BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) | Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı | Prof. Dr. Mücahit Kaçar |
Görüntüle | ||
23 | HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) | Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
24 | SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) | Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
25 | SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) | Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey | Doç. Dr. Macit Balık |
Görüntüle |