TUHFETÜ’L-HARAMEYN (NÂBÎ, YÛSUF EFENDİ)
seyahatname
Nâbî, Yûsuf Efendi (d. 1052/1642 - ö. 1124/1712)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Nâbî’nin hac yolculuğunu anlattığı mensur-manzum eseri. Nâbî 1089/1678-79 yılında Musahib Mustafa Paşa’nın vesilesiyle beraberindeki bir heyetle hacca gitmiştir. Bu kafilede Râmî Mehmed Paşa da yer almıştır. Bu yıllarda 37 yaşlarında olan Nâbî, İstanbul’dan başlayarak Eskişehir, Konya, Adana, Urfa, Halep, Şam, Kahire güzergâhını takip ederek, o zaman daha yaygın olarak kullanılan ve daha kısa olan resmî hac güzergâhından farklı bir güzergâh izleyerek hacca gitmiştir. Bu seyahatin intibalarını anlatmakta olan eser 1093/1682 yılında kaleme alınmıştır.

Eserin içeriği kısaca şöyledir: Nâbî, küçük, özel bir grup veya kervanla İstanbul'dan yola çıkar. Kartal, İzmit, Hersek ve İznik yoluyla Eskişehir'e ulaşan Nâbî ve arkadaşları orada kaplıcaya girerler. Seyyidgazi'de Seyyid Gâzî türbesini, Akşehir'de Şeyh Mahmûd Hayrânî (ö. 1268)'nin türbesini ve Seyyid Ni'metullâh Nahçivânî (ö. 1496)'in kabrini ziyaret eder. Ilgın ve Lâdik'den sonra Konya'ya varan Nâbî, orada Mevlânâ Celâleddîn Rûmî (1207-1273), Mevlâ-nâ'nın babası Bahâ'üddîn (ö. 1231) ve oğlu Sultan Veled (1226-1312)'in yanı sıra Salâhaddîn Zerkûbî (ö. 1263-4), Çelebi Hüsâmeddîn (ö. 1284-5) ve Sadreddîn-i Konevî'nin mezarlarını ziyaret eder. Nâbî, Adana'ya giderek orada bir gün dinlenir. Kervan, Misis Köprüsü'nden sonra Payas'a ulaşır. Bakras'a oradan da Antakya'ya geçen şair, Antakya'da üç gün kalır. Antakya'da, kendilerine gönderilen Peygamber'e inandığı için halkı tarafından şehit edilen Habîb-i Neccâr'ın mezarını ziyaret eder. Nâbî, Antakya'dan sonra Halep'e giderek orada on gün kalır. Halep'te Hazret-i Zekeriyyâ'nın gömülü olduğu sanılan yeri ve Şeyh Ebubekir türbesini ziyaret eder. Daha sonra, Fırat'ı kayıkla geçerek kendi doğduğu şehir olan Urfa'ya (o zamanki adıyla Ruha'ya) gider. Urfa'ya varınca kendi doğduğu eve giden Nâbî, iki kız ve iki erkek kardeşiyle hasret giderir. Nâbî ve arkadaşları Fırat'ı kayıkla Antep'e oradan da Halep'e giderler. Hama'da Nehr-i Âsî üzerindeki yel değirmenlerini hayretle izleyen Nâbî, Hımıs yolu üzerinde ünlü sufi Bâyezîd-i Bistâmî (ö. 874-8)'nin mezarını ziyaret eder. Ayrıca Hımıs'daki bir camide bulunan ve Hazret-i Osman'ın şehit edildiğinde sıçrayan kanlarının izlerini taşıyan Kur'ân-ı Kerîm nüshasını ibretle seyreder. Kuteyfe Boğazını geçtikten sonra yeşillenmiş uzun ve sık ormanlığın içinden geçerek Şam'a ulaşırlar Yolculuğunun safhaları için kesin tarih vermekten kaçınan Nâbî, Şam'a ulaştığı tarihi de söylemez. O, Şam'ın çarşısını, camilerini, kahvehanelerini, hamamlarını ve evlerini dikkatle inceler ve onları beğeni veya hayretle anlatır. Eserdeki, Şam kahvehanelerinin tasviri ve Çehrin kalesinin fethi dolayısıyla Şam'da, yapılan kutlamaların tasviri dönemin sosyal hayatına ışık tutmaları bakımından önemlidir. Bunlar kuşkusuz eserin en canlı ve ayrıntılı tasvirlerindendir. Şam'dan ayrılmadan önce Nâbî, Çehrin kalesinin fethi dolayısıyla yapılan resmî bir kutlamaya katılır.

Bir saray şairi olarak Nâbî, vefat etmiş sultanlara ait eserlerin tasvirine de önem verir. O, yeri geldiğinde Sultan I. Ahmed (sal. 1603-1617), IV. Murad (sal. 1623-1640), Nûreddîn Zengi (sal.1146-1174), ve Memlük sultanlar, Kayıt Bay (sal.1468-1496) ve Tulün (ö. 1479)'la ilgili anekdotlar anlatır. Meselâ, Akşehir'de Sultan IV. Murad'ın Şeyhülislâm Yahya ile birlikte 1638'de Bağdat seferine giderken konakladıkları yeri ziyaret eder ve bu iki tarihî şahsiyetin buradaki edebî faaliyetine değinir. Nâbî, Kahire'ye oradan da Mescid-i Aksa'yı ziyaret etmek için Kudüs'e gelir. Tuhfetü'l-Harameyn'de Mescid-i Aksa'nın tasvirine ayrılan bölümün büyüklüğü, buranın tasvirinin eser için önemli bir yer tuttuğunu açıkça göstermektedir. 20 Şevval 1089/5 Aralık 1678'de, Nâbî, Mekke'ye gitmek üzere Mısır hac kervanına katılarak Kahire'den yola çıkar. Kervan Adiliyye, Birketü'l-hacc, Tih Sahrası, Sina Dağı, Mısır Akabesi, Bedr-i Huneyn ve Râbığ üzerinden gider. Kış aylarında bile gece yolculuk yapan Mısır hac kervanının yolculuk adetlerini, hayretle canlı bir şekilde tasvir eder. Mekke'de Nâbî kutsal mekânları büyük bir heyecanla ziyaret eder ve Ocak 1679'da hacceder. Mekke'de yirmi gün kalan Nâbi 1 Muharrem 1090/12 Şubat 1679'da Medine'ye gitmek üzere Şam hac kervanına katılarak Mekke'den ayrılır. Medine'de iken Nâbi, Hazret-i Peygamber'in türbesinde kandilleri yakma görevini gururla yapar. Medine'den Şam ve oradan İstanbul'a dönüş yolculuğunun tasvirini kısaca birkaç cümleyle geçiştirmiştir (Coşkun 2001: 87-88).

Tuhfetü’l-Harameyn’de cümleler genellikle uzundur. Nazım kısımları hariç, kısa cümleler çok nadir kullanılmıştır (Kalkışım 1988: 14). Nâbî’nin halk arasında da yaygın olarak bilinen “Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu/Nazargâh-ı İlâhidir makâm-ı Mustafâdır bu” matla’lı ünlü gazeline de bu eserinde yer vermesinden dolayı bu yolculuk esnasında yazdığı anlaşılmaktadır. Eser üzerine yüksek lisans (Kalkışım 1988) ve doktora çalışması yapılmıştır (Coşkun 1999).

Yazarın biyografisi için bk. “Nâbî, Yûsuf Nâbi Efendi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/nabi-yusuf-nabi-efendi

Eserden Örnekler


Zikr-i Vasf-ı Kûh-ı Sevr-i Cân-fezâ

Birisi dahi yine bir fersah mahalde Cebel-i Sevr’dir ki zirvesine karîb bir gâr-ı teng ceybinde gevher-i nüh-i dürc-i kâ'inât aleyhi efzali’s-salavat hazretleri yâr-ı gârı Sıddîk ile hengâm-ı hicretde nühüfte olduklarında bâ-fermân-ı sâni’-i hikmet-nümâ anâkib-i rişte-bâf-ı perde-keş-i iştibâh olub bir çift kebûter-i zîbende-fer mühre-i bâziçe-i muşa’bizâne resminde bir niçe beyza-i nuzarra-firîb vaz’ıyla çeşm-bend-i mütecessisân-ı Kureyş olmuşlardır. El-hâsıl serbeser tecellî-zâr-ı envâr-ı Hudâ ve cilvegâh-ı enbiyâ vü evliyâ olan hâk-i pâk-i Mekke-i Mu’azzama'nın beyân-ı evsâf-ı şâyegânı bîrûn-ı kudret-i kalem-i fersûde-kadem olduğı vesîle-i i’tizâr-ı ihtisârdır.

Zikr-i Dem-i Hicr ü Tavâf-ı Vedâ’

Âhir nüsha-i eyyâm-ı ikâmet reşîde-i hadd-i nihâyet olduğına hâtem-i sîmîn-i gurre-i Muharrem hatm-zen-i imzâ olmağla âsâr-ı mukeddemât-ı firâk sîneleri metâf-ı gam u dîdeleri mânende-i Çeşme-i Zemzem itmege başladı. Bu ribât-ı mihmân-firîb-i âlemde dest-sâz-ı mîzbân-ı eyyâm olan kangı madde-i sürûrdur ki âkıbet dest-i iştihâ şüste-i âb-ı çeşm-i firkat olmaya. Ve bu sahbâ-kede-i mest-endâz-ı cihânda bahşîde-i sâki-i rûzgâr olan ne gûne câm-ı lebrîz-i safâdur ki âhir leb-i ârzû-yı peymâne-i hamyâze-i humâr itmeye.

Beyt

Dem-i vasla hücûm-ı ceyş-i hicrândan amân olmaz

Fenâ gülzârıdur bunda bahâr-ı bî-hazân olmaz

Ka’be-i Mükerreme'ye rûz-ı nuhustîn-i vusûlde cereyân iden girye-i sürûr bu def’a libâs-ı hûn-âbe-i hüzn ü firâkda feverân idüb mukaddem tâziyâne-i şevk-ı tavâf-ı kudûmla tevsen-i bürka-i müsâbakat iden kâm-ı ârzû tavâf-ı vedâ’a geldikde sütûn-ı metâfdan câygîr olub gâlebe-i cünbiş-i hatve-i azîmetden dâmenkeş oldı. Ammâ ne çâre bu hâlet-i cân-güdâz ile âkıbet kâm u nâkâm dâire-i metâfa vaz’-ı kadem olundı (Kalkışım 1988: 111-112).

Kaynakça


Coşkun, Menderes (1999). Ottoman Pilgri-mage Narratives and Nâbî's Tuhfetü'l-ha-remeyn. Doktora Tezi. İngiltere: The University of Durham.

Coşkun, Menderes (2001). “Şair Nâbî'nin Tuhfetü'l-Harameyn'inin İçeriğinin Analitik Bir Yaklaşımla İncelenmesi”. Bilig, (17): 81-95.

Kalkışım, Muhsin (1988). Nâbî'nin Tuhfetü'l-Harameyn'i -Dil İncelemesi, Transkripsiyonlu Metin, İndeks-.Yüksek Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.

Atıf Bilgileri


erkal, abdulkadir. "TUHFETÜ’L-HARAMEYN (NÂBÎ, YÛSUF EFENDİ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/tuhfetu-l-harameyn-nabi-yusuf-efendi. [Erişim Tarihi: 24 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 DÎVÂN (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Efendi Doç. Dr. abdulkadir erkal
Görüntüle
2 FARSÇA DÎVÂNÇE (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Nâbî Efendi Dr. Öğr. Üyesi Şebnem Şerife Şahinkaya
Görüntüle
3 HAYRİYE (NÂBÎ, YÛSUF EFENDİ) Nâbî, Yûsuf Efendi Doç. Dr. Erdoğan ULUDAĞ
Görüntüle
4 HAYRÂBÂD (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Efendi Prof. Dr. Melike Gökcan
Görüntüle
5 SÛR-NÂME (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Nâbî Efendi Doç. Dr. Mehmet ÖZDEMİR
Görüntüle
6 TERCÜME-İ HADÎS-İ ERBA'ÎN (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Efendi Prof. Dr. Sadık Yazar
Görüntüle
7 MÜNŞEÂT (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Efendi Doç. Dr. ADNAN OKTAY
Görüntüle
8 ZEYL-İ SİYER-İ VEYSÎ (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Efendi Araş. Gör. Dr. ASLIHAN ÖZTÜRK DOĞAN
Görüntüle
9 FETİH-NÂME-İ KAMANİÇE (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Nâbî Efendi Doç. Dr. abdulkadir erkal
Görüntüle
10 LEMEZÂT-I HULVİYYE EZ LEMEÂT-I ULVİYYE (MAHMUD CEMALEDDİN HULVÎ) Mahmud Cemaleddin el-Hulvî Diğer Özlem Şamlı
Görüntüle
11 AHBÂRÜ’L-'İBER (ZA’ÎFÎ, MUHAMMED) Za'îfî, Muhammed Dr. Necmiye Özbek Arslan
Görüntüle
12 KIRK HADİS TERCÜMESİ (FEYZÎ-İ KEFEVÎ) Feyzî-i Kefevî Prof. Dr. Adem Ceyhan
Görüntüle
13 ZÜBDETÜ'N-NESÂYİH VE UMDETÜ'T-TEVÂRÎH (IYÂNÎ) Iyânî, Cafer Iyânî Bey Prof. Dr. Osman Ünlü
Görüntüle
14 RÂZ-NÂME FÎ MENÂKIBİ'L-ULEMÂ VE'L-MEŞÂYİH VE'L-FUZELÂ (KEFEVÎ HÜSEYİN) Kefevî, Hüseyin ismail Aksoyak
Görüntüle
15 ES-SEYFÜ'L-MESLÛLÜ FÎ ŞERHİ'R-RESÛLİ (MUSTAFA b. BÂLÎ) Mustafa b. Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
16 HADÎS-İ ŞERÎFLER MECMUASI (MUSTAFÂ b. BÂLÎ) Mustafâ b. Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
17 HÂŞİYE ALÂ ŞERHİ MİFTÂH (MUSTAFA b. BÂLÎ) Mustafâ bin Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
18 TUHFE-İ ŞEMSÎ (ŞEMSÎ) Şemsî, İsfendiyar-zâde Şemsî Ahmed Paşa Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
19 KARAMAN-NÂME (ŞİKÂRÎ) Şikârî Araş. Gör. Mizan Coşkun Özgür
Görüntüle