TEZKİRETÜ'Ş-ŞU'ARÂ (HASAN ÇELEBİ)
şair tezkiresi
Hasan Çelebi, Kınalı-zâde (d. 953/1546-ö. 1012/1604)

ISBN: 978-9944-237-87-1


16. yüzyılda Anadolu sahasında yazılan beşinci şair tezkiresi. 1586 tarihinde kaleme alınan eser, Kınalı-zâde Hasan Çelebi Tezkiresi veya Tezkiretü’ş-Şu’arâ olarak bilinir.

Tezkiretü’ş-Şu’arâ, bir mukaddime ve üç fasıldan oluşmaktadır. I. ve II. fasılda yer alan padişah ve şehzadeler kronolojik, III. fasılda yer alan şairler ise alfabetik sıralanmıştır. Kınalı-zâde Hasan Çelebi, mukaddime kısmında Allah’ın birliği ve kudretinden, Hz. Peygamber’in faziletlerinden, şiirin ve sözün değerinden söz ederek günahlarının bağışlanmasını diler. "Zikr-i Elkâb-ı Pâdşâh-ı Cihân" başlığı altında dönemin sultanı III. Murad’ın (ö. 1595) övgüsü yer almaktadır. Eserin yazılma sebebi "Sebeb-i Te’lîf-i Kitâb ve Zikr-i Evsâf u Elkâb-ı Cenâb-ı Sa’âdet-nisâb" kısmında açıklandıktan sonra "Vasf-ı Şerîf-i Hazret-i Hâce Efendi" bölümüne geçilir ve burada Hoca Sa’deddîn Efendi (ö. 1599) bilgi, kültür, ahlâk ve erdemleri bakımından anılarak şiirlerinden örnekler verilir. Bu övgü dolu sözlerden Tezkire’nin Hoca Sa’deddîn Efendi’ye adandığı anlaşılmaktadır. "Tetimme Der-vasf-ı İn-kitâb ve İzhâr-ı ‘Acz u Taksîr-i Bî-hisâb" bölümünde Allah’ın yardımıyla bu eserin ortaya çıktığı; bilgili kişilerin ve dönem sultanının değerlendirmesine sunulduğu; I. fasılda Osmanlı padişahlarının, II. fasılda şehzadelerin, III. fasılda da harf ve hece sırasıyla âlim ve şairlerin biyografisine yer verildiği belirtilir.

Tezkiretü’ş-Şu’arâ’nın I. faslında Sultan II. Murad (Murâdî), Fatih Sultan Mehmed (Avnî), Sultan II. Bâyezîd (Adlî), Yavuz Sultan Selîm (Selîmî), Kanuni Sultan Süleymân (Muhibbî), Sultan II. Selîm (Selîmî) olmak üzere altı padişah, II. faslında Sultan Korkud (Korkud), Sultan Cem (Cem), Sultan Mustafâ (Muhlisî), Sultan Mehmed (Mehmed), Sultan Bâyezîd (Şâhî) ile birlikte beş şehzade ele alınır. Tezkire’nin III. faslında 15. ve 16. yüzyılda yaşamış olan çoğunlukla ilmiye sınıfına mensup 627 şairin biyografisi bulunmakta ve bu fasıl Ahmed Paşa ile başlayıp Yusûf ile bitmektedir. Tezkiretü’ş-Şu’arâ’da Sultan III. Murad ve Hoca Sa’deddîn Efendi ile birlikte toplam 640 şair biyografisi vardır. Eserde daha önce yazılan tezkirelerde bulunmayan 122 şair biyografisi yer almakta ve bu yeni isimler hakkında önemli bilgiler verilmektedir. III. fasıldaki şairlerin biyografilerinin uzun veya kısa oluşu bu alandaki başarı ve şöhretlerine göre değişmektedir Tezkiretü’ş-Şu’arâ’da sayısı az olmakla birlikte oldukça kısa, tek satırdan veya birkaç satırdan ibaret biyografiler de vardır. Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Tezkire’sinde bir biyografide olması gereken bilgileri (doğum yeri, isim, unvan veya lakap, akraba ve soyları, eğitim-öğretim durumu, hocaları, meslekleri, hastalıkları, ölüm nedeni, ölüm tarihi ve yeri, eserleri, eserlerinden örnekler) özenle vermeye çalışmış; söylediklerini ayet, hadis ve kelam-ı kibarlarla desteklemiş; benzetme ve tasvirleri anlattığı konu, olay, şairin adı, mesleği, mevki ve durumuyla bir bütünlük arz edecek şekilde sunmuştur. Tezkiretü’ş-Şu’arâ’da diğer tezkirelere göre şehir ve kasabaların sahip oldukları sosyokültürel zenginliği, canlılığı, coğrafi güzelliği ve imkânları hakkında doğrudan veya dolaylı tanıtma ve tasvirler de vardır. Bu değerlendirme Tezkiretü’ş-Şu’arâ’nın diğer tezkirelerden ayrılan en önemli özelliklerden biridir.

Kınalı-zâde Hasan Çelebi’nin dil ve üslubu süslü ve secilerle doludur. Bu bakımdan Tezkiretü’ş-Şu’arâ, secili üslubuyla Türk edebiyatının en seçkin örneklerindendir. Kınalı-zâde Hasan Çelebi’nin dil ve üslubunun ağırlığı, gündelik hayatta pek fazla kullanılmayan Arapça ve Farsça kelimeleri tercih etmesinden; kelimelerin birçok anlamlarının yanı sıra uzak anlamını kastetmesinden; alışılmamış çoğul şekillerini kullanmasından; Arapça, Farsça tamlamalar, tabirler, ayet, hadis, kelam-ı kibar, tasvir ve mübalağalarla dolu uzun secili cümlelerinden kaynaklanır. Hasan Çelebi’nin bu özelliği Gelibolulu Âlî (ö. 1600) gibi bazı devir eleştirmenleri tarafından tenkit edilmiş olsa da yüzyılın beklentilerine uygun görülmüş olmalı ki mevcut tezkireler içinde en çok nüshasına rastlanan eserdir. Tezkiretü’ş-Şu’arâ’da örnek olarak alınan beyitlerin sayısı 1 ile 129 arasında değişirken, şiirlerin nitelendirilmesinde 150 kadar klişe ifade kullanılmıştır.

Kınalı-zâde Hasan Çelebi, eserini yazarken Mollâ İdris’in (ö. 1520 ?) Tevârîh-i Âl-i Osmân’ını, İshâk Çelebi’nin (ö. 1538) Selîm-nâme’sini, Alî Şîr Nevâyî’nin (ö. 1501) Mecâlisü’n-Nefâ’is’ini Latîfî’nin (ö. 1582) Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzamâ’sını ve Âşık Çelebi’nin (ö. 1572) Meşâ’irü’ş-Şu’arâ’sını kaynak olarak kullanmış; bunu da açıkça ifade etmiştir. Sehî ve Ahdî Tezkiresi’nden belli ölçülerde faydalanmış olmakla birlikte bu eserlerin adlarını hiçbir şekilde anmamıştır. Çoğu zaman şairlerin özel hayatlarıyla ilgili hikâye ve rivayetleri kaynak göstererek vermiştir. Kaynak olarak kullanılan eserlerin çoğunda Kınalı-zâde Hasan Çelebi, metne tasarruf ederek değişiklik yapmış; çağdaşı olan şairleri anlatırken de duyduklarını, gördüklerini ilave etmiştir. Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Latîfî ve Âşık Çelebi’yi verdiği bilgilerden dolayı bazen tenkit etmiş; alıntıladığı bilgilerin doğruluğundan şüphe ettiğinde başka yazılı ve sözlü kaynaklara başvurmuş; Şakâyık yazarını ise hiç eleştirmemiştir.

İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, yazmalar bölümünde (TY. 1737) müellif hattı bulunan Tezkiretü’ş-Şu’arâ’nın Türkiye kütüphanelerinde 65, yurt dışı kütüphanelerinde 33 olmak üzere toplam 98 yazma nüshası bulunmaktadır. Kınalı-zâde Hasan Çelebi Tezkiresi, tezkire geleneğinin en hacimli örneklerinden ve edebiyat tarihimizde en çok istinsah edilen eserlerden biridir. Ayrıca Beyânî (ö. 1597-98) tarafından telhis edilmiştir. Tezkiretü’ş-Şu’arâ’nın Arap harfleriyle üç yazma nüshası üzerinde yapılan edisyon-kritikli metni İbrahim Kutluk tarafından hazırlanmış; onun ölümü üzerine İbrahim Olgun’un sunuşuyla okuyuculara takdim edilmiştir. İbrahim Olgun’un da vefat etmesi üzerine ikinci cilt, İsmet Parmaksızoğlu tarafından düzenlenmiş ve Türk Tarih Kurumu yayınları arasında basılmıştır (1989). Ayrıca Tezkiretü’ş-Şu’arâ, Aysun Sungurhan tarafından doktora tezi olarak hazırlanmıştır (1999). Çalışmada, yazarın hayatı, edebî kişiliği ve dört yazma nüsha üzerinde yapılan tenkitli metni verilmiş; Tezkire şekil, üslup ve muhteva bakımından incelenmiştir. Sungurhan’ın çalışması daha sonra e-kitap olarak Kültür Bakanlığı tarafından basılmıştır (2009, 2017).

Yazarın biyografisi için bk. “Hasan Çelebi, Kınalı-zâde”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/hasan-celebi-kinalizade

Eserden Örnekler


DERVÎŞ: Mahmiye-i Kostantiniyyenün âb u hevâsı latîf ü sâha-i vâsi’ası şerîf olan mahallât-ı fâ’izü’l-berekâtından mecma’-ı ehl-i safâ mahalle-i ‘Âşık Paşadandur. Eşref-i evkât ve eymen-i sâ’âti tahsîl-i ma’ârif ü kemâlâta masrûf ve emsâl ü akrânı yanında tekmîl-i fezâ’il ü ‘irfân ile meşhûr u ma’rûf hilm ü kerem ve hüsn-i şiyem ile ekfâ vü akrânından fâ’ik ve ismi müsemmâsına mutâbık u muvâfık kimesnedür. Otuz akçe müderris iken vezîr-i Âsaf tedbîre müşîr-i müşterî-nazîr merhûm ‘Alî Paşanun ashâb-ı şi’r ü inşâya meyl-i tâmmı ve erbâb-ı ma’ârif ü kemâle incizâb-ı mâ-lâ-kelâmı olmagın mezbûrı re’îs-i küttâb-ı dîvânî ve tugrâ-nüvîs-i ahkâm-ı hâkânî itmegiçün dîvân kâtibi itmiş idi. Ba’dehû ‘Alî Paşanun şehbâz-ı rûh-ı bülend-pervâzı riyâz-ı ‘âlem-i kudse tayerân ve bülbül-i dil ü cânı şâhsâr-ı hadâ’ik-ı cinânda âşiyân idicek peygûle-i âmâl u hevesde garîb ü bî-kes kalup hâlâ yine pâdşâhımuz sultân-ı ‘Acem ü ‘Arabun hidmet-i ‘aliyyelerinde kalem-misâl ‘abd-i mükâteb yine kemâ-ken hidmet-i kitâbetde dervîşvâr ‘âlem-i istignâ ve gûşe-i kanâ’atdedür. Tabî’at-ı şi’riyyesi kavî olmagla eş’ârı rasînü’l-beyândur ve zihn-i derrâkı müşkil-güşâ oldugıçün vâdî-i müşkilâta tab’ları çesbân olup tâvûs-ı kuvveti ol zemînde hayli cevelân üzredür ve tab’-ı şûhınun mu’ammâ vü târîhinde dahı rüsûhı vardur. Sâlik-i makâmât-ı ma’nevî nâzım-ı kitâb-ı şerîf-i Mesnevî Mevlânâ Celâlü’d-dînü’r-rûmi’l-mevlevî Hazretlerinün Ka’betü’l-’uşşâk ve matâf-ı ehl-i eşvâk olup makâm-ı râst revân-ı Hicâz u ‘Irâk ve müzdehim-i cibâh-ı cümle-i âfâk olan türbe-i şerîfelerin ziyâret ve ol şerefi sermâye-i sa’âdet bildükde bu gazel-i bî-bedeli dimiş idi. Bu ebyât ol gazeldendür.

Şi’r:         Kurı efsâne sanur sûfî sadâ-yı nâyı

               Ney ile sâlik idi görsene Mevlânâyı


               Tutdı âfâkı sadâ-yı ney ile şevk-i semâ’

               Şöyle kim raksa getürdi felek-i miyânı


               Kutb-ı âfâk-ı cihân ol yüri pergâr-sıfat

               Dâ’iren gözle ki Dervîş olasın Mevlâyı


Velehû: Bezm-i cihânda itmez iken nûş-ı câm-ı Cem

              Sâgar sunardı destüme ber-müstedâm dem


              Emvâc-ı bahr kulzüm-i eşkümden itdi vehm

              Yüz yire sürdi eyledi çok iltiyâm yemm


              Sen gayrilerle demde safâda revâ mıdur

              Dervîşün aka böyle gözinden müdâm dem


Velehû: Yâr ser-keş sîne pür-âteş gönül sevdâ-perest

              Baht nâ-hem-vâr tâli’ ser-nigûn hâtır şikest (Sungurhan 2017: 355-356).

Kaynakça


Canım, Rıdvan (hzl.) (2000). Latîfî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ ve Tabsıratü’n-Nuzemâ. Ankara: AKM Yay.

İsen, Mustafa (1992). “Beyânî”. İslâm Ansiklopedisi. C.6. İstanbul: TDV Yay. 32.

İsen, Mustafa (hzl.) (1998). Sehî Bey Tezkiresi Heşt-Bihişt. Ankara: Akçağ Yay.

İsen, Mustafa, Filiz Kılıç, İsmail Hakkı Aksoyak, Aysun Sungurhan veMustafa Durmuş (2011). Şair Tezkireleri. Ankara: Grafiker Yay.

Kılıç, Filiz (hzl.) (2010). Âşık Çelebi, Meşâ’irü’ş-Şu’arâ (İnceleme-Metin). İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Kutluk, İbrahim (hzl.) (1978). Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. Ankara: TTK Yay.

Nevî-zâde Atâî (1852). Şakâyık Zeyli. İstanbul.

Solmaz, Süleyman (hzl.) (2005). Ahdî ve Gülşen-i Şu’arâsı. Ankara: AKM Yay.

Sungurhan, Aysun hzl.) (2017). Beyânî, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. https://ekitap.ktb.gov.tr/Eklenti/55835,beyani-tezkiresipdf.pdf?0 [Erişim tarihi: 28.06.2021].

Sungurhan, Aysun (hzl.) (2017). Kınalızâde Hasan Çelebi, Tezkiretü’ş-Şu’arâ. https://ekitap.ktb.gov.tr/Eklenti/55834,kinalizade-hasan-celebipdf.pdf?0 [Erişim tarihi: 28.06.2021].

Atıf Bilgileri


SUNGURHAN, Aysun. "TEZKİRETÜ'Ş-ŞU'ARÂ (HASAN ÇELEBİ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/tezkiretu-s-su-ara-hasan-celebi. [Erişim Tarihi: 25 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 MUTAVVEL HÂŞİYESİ (HASAN ÇELEBİ) Hasan Çelebi, Kınalı-zâde Dr. Kadriye Hocaoğlu Alagöz
Görüntüle
2 DÎVÂN (CA’FER) Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi Dr. Fatma Meliha Şen
Görüntüle
3 MÜNŞE’ÂT (CA’FER) Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi Dr. Fatma Meliha Şen
Görüntüle
4 TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME (FİRDEVSÎ) Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî Dr. Öğr. Üyesi Ozan Kolbaş
Görüntüle
5 KİTÂB-I TÂLİ'-İ MEVLÛD / TÂLİ’-İ MEVLÛD-İ KEBÎR (FİRDEVSÎ) Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî Doç. Dr. Himmet BÜKE
Görüntüle
6 HEŞT BİHİŞT / KİTÂBÜ’S-SIFÂTİ’S-SEMÂNİYYE FÎ ZİKRİ’L-KAYÂSIRETİ’L-OSMÂNİYYE (İDRÎS) İdrîs, İdrîs-i Bitlîsî Doç. Dr. ADNAN OKTAY
Görüntüle
7 ŞERH-İ MESNEVÎ-İ MA’NEVÎ (İDRÎS) İdrîs, İdrîs-i Bitlisî Doç. Dr. ADNAN OKTAY
Görüntüle
8 ŞEHRENGÎZ DER-MEDH-İ CÜVÂNÂN-I EDİRNE / ŞEHRENGÎZ-İ EDİRNE (MESÎHÎ) Mesîhî, Îsâ Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
9 DÎVÂN (ŞÂMÎ) Şâmî, Şâmlıoğlu Mustafâ Bey Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
10 HEFT PEYKER (ABDÎ) Abdî Dr. Öğr. Üyesi ASLI AYTAÇ
Görüntüle
11 CEMŞÎD Ü HURŞÎD (ABDÎ) Abdî Prof. Dr. Adnan Ince
Görüntüle