TERCÜME-İ TELEMAK (YUSUF KÂMİL PAŞA)
çeviri
Yusuf Kâmil Paşa (d. 1808 - ö. 11 Teşrinievvel 1876)

ISBN: 978-9944-237-87-1


 Yusuf Kâmil Paşa’nın Fenelon'un Telemak adlı eserine yaptığı çeviri.

Fenelon’un Fransa’da 1699’da yayınlanan kitabı Telemakhos’un Serüvenleri, sadece bizde değil, Rusya’da, Mısır ve İran’da, Japonya’da da Batı edebiyatından çevrilen ilk eserlerdendir. Bu, eserin o dönemdeki yaygın ünüyle ilgili olduğu gibi, içeriğiyle de ilgilidir. Her ne kadar –bize ve adı geçen diğer kültürlere çok yabancı olan- Yunan mitolojisinden alınma bir hikâyeye dayanıyor ve ahlaki, siyasî öğütlerle uzayıp gidiyorsa da, kitap, devlet yönetimi konusunda verdiği derslerle, barışçıl diplomasi anlayışıyla evrensel isteklere ışık tutan bir niteliğe sahiptir. XIV. Louis tarafından geleceğin kralı Burgundy dükünün eğitimi için görevlendirilen Fenelon; prense fabllar, diyaloglar hazırlar. Bunların yanı sıra prensin hem devlet yönetiminin kurallarını ve inceliklerini hem de Batı kültürünün temeli olan Yunan mitolojisini sıkılmadan öğrenmesi için, Yunan destanından bir hikâyeyi, Telemakhos’un babasını arama serüvenini kurgusal olarak kullanan bir eser yazar. Aslında sadece prensin eğitimi için 1693-94 yıllarında yazılan ve prenste gözle görülür bir değişim yaratan bu eser, Fenelon’un haberi olmaksızın yayınlanınca, XIV. Louis’nin mutlak monarşi anlayışına ve devlet yönetimine dair eleştirel söylemi nedeniyle yazarın gözden düşmesine neden olmuştur. Ama Fenelon’un karşıtlarının düzenlediği bu hile, yazarın ve eserinin önce hızla Avrupa’da sonraki yüzyıllarda da dünyada tanınmasını sağlamıştır.

Tanzimat’la birlikte sadece yönetim, askerlik ve bilim alanlarında değil, düşünsel anlamda da yenileşme ve değişme isteğiyle Avrupa’ya bakan Osmanlı devlet adamlarından birinin Telemak’ı çevirmesi önemlidir. Yusuf Kâmil Paşa, 1859’da tamamladığı ve bir süre yazma olarak ellerde dolaşan çeviriyi, -kitaba tarih de düşüren- devrin maarif nazırı Kemal Efendi’nin etkisiyle 1862 yılında yayınlamıştır. İkinci baskısı Şinasi tarafından Tasvir-i Efkâr matbaasında yapılmıştır (1863). Bu baskıya da Abdurrahman Sami tarafından bir takriz yazılmıştır. Eser 1867, 1869, 1870, 1877 yıllarında yeniden basılmıştır.

Tercüme-i Telemak, devrinde çok okunan bir çeviridir. XIX. yüzyılda İstanbul’da Fransızca eğitim veren yüksek okullarda ve tıbbiyede romanın orijinalinin okutulduğu dersler olduğu gibi, Yusuf Kâmil Paşa’nın tercümesi de, “en iyi inşa numunesi” olarak okullarda okutulmuştur. Yaygın olarak okunduğu dönemde esere yönelik tek açık eleştiri Ahmet Vefik Paşa’dan gelmiştir. Ahmet Vefik Paşa, Tercüme-i Telemak’ın ağır dilini beğenmediği için, eseri aslına sadık bir şekilde bir kez daha çevirmiştir.

Ahmet Hamdi Tanpınar, Telemak tercümesinin getirdiği yeniliği, düşünsel yanında bulur ve "İhtiva ettiği ahlâkî umdelerle, bizim için yeni olan hayal sistemiyle ve taşıdığı Yunanî unsuruyla uzun zaman –bilhassa Namık Kemal-Ekrem nesline- tesir edecektir" der (Tanpınar 1985: 150). Edebiyat tarihimizde ilk roman çevirisi olarak anılan Tercüme-i Telemak’ın roman türüyle tek bağı, bir olay çizgisine dayanan, kurgusal nitelikli, uzun bir eser olmasıdır. Zaten Fenelon da aslında bir roman yazmamış, Yunan mitolojisinden bir hikâyeyi genişleterek aktarmıştır. Babası Truva savaşından dönmediği için annesi Penelope’nin taliplerinin arttığını gören Telemak, babasını aramak, annesini ve ülkesini kurtarmak için bilge Mentor’la birlikte İthake’den ayrılır. Çıktığı deniz yolculuğunda ilk günden itibaren başına birçok şey gelir; deniz kazaları geçirir, esir düşer, âşık olur, kaybolur, yalnız kalır, kahramanlık göstererek ya da bir sınavda başarılı olarak kendini kanıtlamak zorunda kalır, savaşır… Aslında eserin kurgusu bizdeki anlatı geleneğiyle uyumludur; Telemak’ın ahlakî ve büyük bir ideal için (annesinin namusunu korumak, babasını bulmak, ülkesini kurtarmak…) memleketinden ayrılarak yola çıkması ve birçok engelin üstesinden gelerek başarıyla geri dönmesi, bir bilgenin danışmanlığında hareket etmesi gibi.

Yusuf Kâmil Paşa’nın kültürel ve edebî olarak bağlı olduğu gelenek, klasik edebiyat geleneğimizdir. Yusuf Kâmil Paşa’nın eseri tercüme ederken bizim sözlü ve yazılı anlatı geleneğimizden pek uzaklaşamadığı söylenebilir. Konu, bakış açısı, kurgu bakımından bu geleneğin ortak özelliklerine bağlı kalan Yusuf Kâmil Paşa, dil ve üslup bakımından Divan edebiyatındaki düzyazı anlayışını benimsemiştir. Telemak’ı bir roman olarak değil bir siyaset ve hikmet kitabı olarak algılayan ve o düşünüşle çeviren Yusuf Kâmil Paşa, Kutadgu Bilig’le başlayan geniş ve zengin siyasetname geleneğimizden elbette ki etkilenmiştir. Fenelon, serüvene dayalı kurguyu bir araç olarak kullanıp aslında hükümdarın niteliklerini, devlet yönetiminin esaslarını, halk-yönetim ilişkisini anlatmış ve devrin yönetimine dolaylı eleştirilerde bulunmuştur.

Çökmekte olan bir imparatorluğun yenilenme çabalarında üst düzeyde görev üstlenen Yusuf Kâmil Paşa’nın, ideal bir devlet ve yönetim fikri içeren Telemak’ı bizdeki siyasetname geleneğine uyarlayarak çevirmeyi yeğlemesi doğaldır. Avrupa’nın, özellikle de Fransa’nın siyasal anlamda Aydınlanmacı görüşünü, edebî anlamda ise Romantik duyuşunu örnek alan Tanzimat aydını için Telemak, Batıya açılan ilk kapılardan biridir.

Yusuf Kâmil Paşa, eserde Mentor’un aklı ve bilgiyi, Telemak’ınsa gençliği ve deneyimsizliği simgeleyen yanını özellikle ön plana çıkararak, devlet ideali çevresinde verilen öğütleri pekiştirmiştir. Telemak, yanlışlara düşerek, umutsuzluğa kapılarak, düşmanla ya da kendiyle mücadele ederek ama her zaman Mentor’un desteğiyle doğruyu bulur. Onun olgunlaşması sadece maceralarla değil, gezdiği coğrafyalarda tanıdığı olumlu ve olumsuz hükümdar örnekleriyle de sağlanır.

İçerdiği düşünsel yeniliklere rağmen Telemak’ın çevirisinde ağır ve zorlu bir eski inşa dilinin kullanılması, esere düşünsel ve kurgusal anlamda zarar vermektedir: Dil ve üslup, eserin içerdiği yenilikçi ve eleştirel siyasî tavrı gölgelemekte, düşünceler söyleyiş biçiminin arkasında kalarak etkisini yitirmektedir ve olay çizgisini izlemek zorlaşmaktadır. Özellikle betimleme cümlelerinde eski düzyazının ritmik yapısı öne çıkmakta, işlevsel değil süsleyici bir anlayış görülmektedir.

Yazarın biyografisi için bk. "Yusuf Kamil Paşa". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/yusuf-kamil-pasa

Eserden Örnekler


Kalipso nâm perî-i cezîre-nişîn Ulis tesmiye olunan ma‘şûkunun terk ü ‘azîmet ü firkatinden hâsıl olan te’essür-i kalbini ta‘dîl edecek tesellî bulamamasından ve nâ’il-i hayât-ı sermedî olmasından kendisini bî-baht ve sitem-dîde-i tâli‘-i saht ‘add ü şümâr etmesiyle sâkin olduğu magāra sadâ-yı halâvet-edâsından ‘aks-pezîr olmayıp hizmetinde bulunan duhterân-ı perî-peykerân huzûrunda feth-i dehâna hirâsân oldukları hâlde bir bahâr-ı dâ’imî ile muhât olan cezîresinde vâki‘ çemen-istân-ı şükûfe-zâr üzerinde ekseriyâ [4]münferiden ve müte’essiren gezinir idiyse de bu hâl ü mahal ‘ukde-i düşvâr-güşâd-ı dil-i gam-âbâdını hall etmediğinden başka her bâr birlikte geşt ü güzâr ettiği ma‘şûkunun güftâr ü mişvârını ihtâr etmekle sâhil-i deryâda mahzûn-âne oturup eşk-i çeşmini etrâfa serper ve ma‘şûk-ı ‘âşık-fedânın râkib ü zâhib olduğu sefînenin gittiği tarafa hasr-ı nazar eder idi. Nâ-gehân bir sefîne-i kazâ-zedenin kum üzerinde ba‘zı edevât-ı meksûresi gözüne ilişmesi ‘akabinde karaya çıkmış bir pîr ve bir bernâ iki şahs-ı garâbet-nümâ görmesiyle şahs-ı civânın hareket-i merd-âne ve reviş-i levend-ânesine dikkat ettikte “Ulis’in oğlu Telemak’tır” deyip her ne kadar refâkatinde bulunan pîr-i ‘akl-perveri teşhîs eylemek perîlik şânından ise de pîr-i ‘akl-perver kendisini bildirmemek kuvve-i ruhâniyyesine mazhar olduğundan tanınmayıp ma‘a-zâlik bu gark-ı sefîneden dolayı Ulis-zâdenin adasına düşmesinden memnûnen üzerlerine varıp, “Dâhil-i hükûmetime hod-be-hod duhûle ferd-i âferîde cesâret edemez iken nasıl gelebildiniz ve mu’âheze vü cezâdan ne vech ile kurtulabilirsiniz?” yollu hitâb [5]ü ‘itâb ve yüzünden leme‘ân eden şû‘le-i mesrûriyyeti setr ü ihfâda pîç-tâb eyledikte Telemak “Perî olunuz, insân olunuz, her ne olur iseniz olunuz, benim gibi deryâya çıkıp sefînesi sâhilinizde telef olmuş, pederini cüst-cû eder püser hakkında şefkat-i kalbiyyeniz olmalıdır” deyince “Ne arıyorsunuz ve pederiniz kimdir?” su’âline “Pederim İtakiye cezîresi hüküm-dârı olup ictimâ‘-i hüküm-dârân ve ser-âmedân-ı büldân ile on sene mütemâdiyen muhâsara vü tahrîb kılınan şehr-i şehîr-i Turuva’da ve miyâne-i Yunaniyân ü Asya’da ceng-âverlik ve siyemmâ mecâlis-i meşverette re’y-perverlik(le) şöhret-yâb olan Ulis’dir ki, müddet-i medîde vatan ü memleketinden cüdâ vü ba‘îd ve seyr-i sefer-i deryâda nâ-bedîd olduğundan vâlidem ile bile hayât ü memâtından bî-haber kaldığımızdan araya araya sâ’ik-i kader beni buraya ilkā eyledi. Bilmem ka‘r-ı nâ-yâb-ı deryâda güm-nâm mıdır nedir? Merhamet buyurunuz, bize ma‘lûmât veriniz” diye cevâb ü niyâzında Kalipso bu sinde bir âdemin dirâyet ü hikâyetine ve hüsn-i cemâl ü letâfetine dikkat ve bir müddet sâkit ü sâmit ikāmet ettikten sonra “Pederinizin ser-güzeşti uzun olup siz de yorgun [6]olduğunuzdan istirâhatiniz iktizâ etmekle, olduğum yere buyurunuz. Şu hâl-i vahdetimde sizinle tesellî bulurum ve hakkınızda kıymetini bileceğiniz sûrette her türlü hizmet ü ri‘âyette olurum” diyerek Telemak’ı ve refîki olan Mentor nâm pîr-i ‘akl-perveri berâber alıp etrâfını ihâta eden duhterân-ı sîm-berânın ortasında servden vâlâ kadd-i bâlâ ve harîrden ma‘mûl elbîse-i nazar-rübâ ve hüsn ü melâhât-ı bî-bahâ ile gîsû-yı tâb-dârını gelişigüzel dûş-ı istignâ-pûşına dökmüş ve gözlerinde cevelân eden şu‘le-i füsûn ü fitneyi halâvet-i mizâc ile ta‘dîl eylemiş olmasıyla ileride gider ve Mentor nazar-ber-kadem sükût-ı edîb-âne ile Telemak’ı ta‘kīb eder idi. Vara vara âti’1-vasf bâb-ı gāra vardılar. Bu gār bir büyük kayanın bağrında oyulmuş ve zeheb ü fudda ve ‘amûd ü heykel ve mermer yerine derûnu sadef ve emsâli şeylerle dolmuş ve mefrûşâtı etrâfa uzamış ve sarılmış olan asma dallarından ‘ibâret bulunmuş olup harâret-i şemse mukābil hubûb-ı bâd-ı sabâdan teceddüd eden tarâvet-i latîfe-i dâ’ime üzerine cevânibinde nebe‘ân eyleyen tatlı sadâlı pınarlar suyunun miyân ü kenâr-ı hıyâbân ü benefşe-zârda mahal-7]-be-mahal teşkîl eylediği pâk ü berrâk havuzların havâlîsinde kalem-i mînâ-kârî-i kudretle tezyîn-i çemen-istân eyleyen envâ‘-ı ezhâr-ı bahârdan vâyih-i tayyibe münteşir ve tâk-ber-tâk eşcâr-ı mülteffetü’s-sâkın sâye-i letâfet-vâyeleri derûnuna hulûle şu‘â‘-ı şems-i münîr gayr-ı muktedir olup nagamât-ı ecnâs-ı tuyûr hayret-bahş-ı zevâyâ-yı şu‘ûr ve bâ-husûs bâlâ-yı cebelden kef-efşân ve serî’ü’l-cereyân ve çayır içinde muhtefî vü nihân olan enhârın seyr ü temâşâsı bâdî-i izdiyâd-ı sürûr olmasıyla berâber vâki‘ olduğu tepeden her ne cânibe nazar olunsa bir türlü görünerek şöyle ki ba‘zen rûy-ı deryâ âyîne-âsâ sâf ü hem-vâr ve ba‘zen dağlar gibi dalgalar taşlara çarpar görünüp, taraf-ı dîgerden ser-be-sehâb çınar ü kavak ü köknâr ve emsâli eşcârdan müteşekkil olan tarhlar içindeki müte‘addid ırmaklar biri biri ardınca cereyân ü deverân ederek ba‘zısı kemâl-i sür‘atle dâ’ir ve ba‘zısı yavaş yavaş dolaşa dolaşa sanki târik ü fârig olamadığı menba‘-ı kadîmi semtine sâ’il ü sâ’ir olup cihet-i âherden görünen cibâl ü tilâl nazarın ârzû eylediği sûrette bir halâvetli ufuk [8]irâ’esiyle cibâl-i karîbe salkımları yaprakları aralarından nümâyân olur bâglar ve sâ’ir incîr ve zeytin ve fıstık gibi mahsûl-dâr ağaçlar ile müzeyyen ü ma‘mûr dîde-i erbâb-ı temâşâya bir bâg-ı cesîm-i sabâ-mukīm görünür idi (Gökalp Alpaslan 2007: 1).

Kaynakça


Enginün, İnci (1992). “Tanzimat Sonrası Çeviriler”. Mukayeseli Edebiyat. İstanbul: Dergâh Yayınları, 68-73.

Er, Şaban (1997). Yusuf Kâmil Paşa’nın Telemak Tercümesi’nin Tahlili. Yüksek Lisans Tezi. Edirne: Trakya Üniversitesi.

Fenelon (1946). Telemakhos’un Başından Geçenler I. (Çev. Ziya İshan). İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.

Fenelon (1991). Telemakhos’un Başından Geçenler II. (Çev. Ziya İshan). İstanbul: Milli Eğitim Yayınları.

Gökalp Alpaslan, G. Gonca (2000). “XIX. Yüzyıl Türk Romanında Açık Deniz Yolculukları ve Ada İmgesi”. Zarf (Doğu Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Dergisi). 1: 3-27.

Gökalp Alpaslan, G. Gonca (2002). XIX. Yüzyıl Yazılı Anlatılarında Sözlü Kültür Etkileri. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

Gökalp Alpaslan, G. Gonca (hzl.)(2007). Tercüme-i Telemak, Yusuf Kâmil Paşa. Ankara: Öncü Kitabevi.

Kaplan, Mehmet (1997a) “Tanzir-i Telemak”. Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar I. İstanbul: Dergâh Yayınları, 275-286.

Koç, Haşim (2004). Cultural Repertoire as a Network of Translated Texts: The New Literature After Tanzimat Period (1830-1970). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi.

Levend, Agâh Sırrı (1963). “Siyaset-nâmeler”. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 1962: 167-194.

Levend, Agâh Sırrı (1984). Türk Edebiyatı Tarihi I. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Okoy, Orhan (2005). Batılılaşma Devri Türk Edebiyatı. İstanbul: Dergâh Yayınları.

Özgül, M. Kayahan (1996a). “Yusuf Kâmil Paşa’nın Tercüme-i Telemak’ı”. Nar, 8. Mart-Nisan: 113-129.

Özgül, M. Kayahan (1996b). “Yusuf Kâmil Paşa’nın Tercüme-i Telemak’ı”. Nar, 9. Mayıs-Haziran: 65-130.

Özön, Mustafa Nihat (1936). Türkçede Roman Hakkında Bir Deneme. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Paker, Saliha (1987).Tanzimat Döneminde Avrupa Edebiyatından Çeviriler: Çoğul Dizge Kuramı Açısından Bir Değerlendirme. (Çev. Ali Tükel), Metis Çeviri, 1, Güz: 31- 43.

Perin, Cevdet (1946). Tanzimat Edebiyatında Fransız Tesiri. İstanbul: Pulhan Matbaası.

Sevük, İsmail Habib (1940). Avrupa Edebiyatı ve Biz I. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Sevük, İsmail Habib (1941). Avrupa Edebiyatı ve Biz II. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Tanpınar, Ahmet Hamdi (1985). XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Çağlayan Kitabevi.

Ülken, Hilmi Ziya (1935). Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü. İstanbul: Dün ve Yarın Tercüme Külliyatı, Vakit Matbaası.

Yasa, Alpaslan (2006). “XIX. Asır Türkiye’sinde Tercüme Anlayışının Gelişmesi (Telemaque Tercümeleri Örneği)”. HÜ Mütercim Tercümanlık Bölümü Uluslararası Çeviribilim Sempozyumu, Ankara, 11-12 Mayıs 2006’da sunulan bildiri (baskıda).

Yusuf Kâmil Paşa (1279/1862). Tercüme-i Telemak. İstanbul: Tab‘-hâne-i ‘Âmire.

Yusuf Kâmil Paşa (2007). Tercüme-i Telemak. (Haz.Gonca Gökalp Alpaslan). Ankara: Öncü Kitabevi.

Atıf Bilgileri


Gökalp Alpaslan, Gonca. "TERCÜME-İ TELEMAK (YUSUF KÂMİL PAŞA)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/tercume-i-telemak-yusuf-kamil-pasa. [Erişim Tarihi: 19 Eylül 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 ESER-İ KÂMİL PAŞA/ ESER-İ KÂMİL (YUSUF KÂMİL PAŞA) Yusuf Kâmil Paşa Hatem Türk
Görüntüle
2 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
3 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
4 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
5 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
6 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
7 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
8 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
9 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
10 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
11 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle