- Yazar Biyografisi (TEİS)
Nef'î, Ömer Efendi - Madde Yazarı: Prof. Dr. Metin AKKUŞ
- Eser Yazılış Tarihi:-
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:17. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Hicviye/Taşlama
- Yayın Tarihi:18/11/2021
SİHÂM-I KAZÂ (NEF'Î)
hiciv şiirleriNef'î, Ömer Efendi (d. 982?/ 1572?-ö. 1045/1635)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Nefî'nin klasik edebi gelenek içinde kaside ustası olmasına rağmen şöhretine gölge düşüren kötü şöhretinin ürünü olan hicivlerinin yer aldığı şiir mecmuası. Sihâm-ı Kazâ, “Kaza Okları” anlamındadır. Edebiyatımızda yergi üslubunun en meşhur eseridir. Mecmuanın ne zaman düzenlendiği bilinmiyor. Eser, nüktedan bir zihnin ürünüdür. Dönemin yönetici, bürokrat, bilim insanı, aile ve sanatçılarını yeren şiir külliyatıdır. Mecmua, şairin, Türkçe Dîvân’ında da çok daha az sayıda yer alan hicivlerine nazaran, anlatım tarzları açısından çeşitlilikler gösterir. Ancak mevcut şiirlerin çoğunluğu ağır sosyal eleştiriler ve küfre varan söyleyişlerdir. Ağır yergi örneklerinde, toplumda yaşanan haksızlıklar ve yolsuzluk yer alır. Eser şairin; nükte, latife, eleştiri, itham, tehdit, yergi, sövgü ve müstehcenlik seviyesindeki küfürlerinin toplamıyla oluşur. Doğu kültüründe yergi; şairlerin kovuşturulması, cezalandırılması veya öldürülmesine neden olmuştur. Şair Nef’î’nin hicivleri nedeniyle öldürüldüğü meşhur rivayetlerdendir. Şairin “yergileri: Engerek yılanının öldürülmesinin dört mezhepte caiz olması gibi, Nefi'nin öldürülmesinde de bir sakınca yoktur şeklinde, kendi aleyhine bir kamuoyu oluşturulmasına zemin hazırladı” (Akkuş 2018: 15). Yöneticiler, bilgin ve bürokratlar, şair ve sanatçılardan oluşan bir direnç noktası, eser şairinin trajik ölüm sebebi olarak algılanmasına, ölmeden önce gözden düşmesine, görevden uzaklaştırılmasına ve sıkıntılar yaşamasına neden oldu.
Sihâm-ı Kazâ, Nef’î’nin babasını yerdiği bir gülmece ile başlar. Eserin ilk şiiri, adeta bir zihin zarafeti sergiler. Diğer şiirlerde ise, devlet adamları, sanatçılar, bilim insanları ve devrin tanınmış meslek erbabı nükte, latife, yergi ve sövgülere konu olmuştur. Mevcut nüsha başlıklarına göre Sihâm-ı Kazâ’da; 12 kaside, 2 terkib-bend ve 208 şiir tespit edilmiştir.. “Nefi'nin hicivlerine konu olan kişiler farklı konum ve mesleklere mensuptur. Aile çevresinde babası Mehmed Bey; devlet erkanından, Gürcü Mehmed Paşa, Kemânkeş Ali Paşa, Ekmekçizâde Ahmed Paşa, Bâkî Paşa, Recep Paşa ve Halîl Paşa değişik üsluplarla yerilir. Şairin sanat çevresinden birçok kişiyle de karşılıklı atışmaları vardır. Hicvine konu olan diğer şahsiyetler şunlardır: Nev’îzâde Atâyî, Kafzâde Fâizî, Uruszâde, Fırsatî, Bahsî, Mantıkî, Ganizâde Nâdirî, Veysî, Hekimbaşı, Derviş Ali, Mehmet Bali, Tıflî, Itrî, Riyâzî ve Azmizâde Hâletî” (Akkuş 2018: 15).
Sihâm-ı Kazâ’nın şiir toplamı dikkate alındığında, dermede yer alan şiirlerin; hezel, nükte, mizah, mülatafa gibi, mizah-yergi arasında yer alabilecek örnekler olduğu görülür. Dostlarıyla şakalaşmalarını, şair bizzat latîfe kavramıyla ifade eder. Safet Sıdkı; Mecmua adının, şairin kendi hezeliyât mecmuasına verdiği isim ve şairin babasına yazdığı şiirinin de, tehzil olduğunu kaydetmiştir (1943: 24). Nef’î, hiciv mecmuasındaki kaside ve terkib-bendlerinde daha ciddi; kıta nazım şekliyle yazdığı yergilerinde daha senli-benli ifadelerle, şaka, nükte, alay ve küfür üsluplarını kullanır. Eserde yergiye muhatap olan kişiler; domuz çobanı, Ermeni, çingene, timsah, köpek, eşek, hadım, hain, yağlı tulum yüzlü, rüşvetçi, cimri, bazergan vb. aşağılayıcı, onur kırıcı ifadelerle hedef alınır. Şair hicivlerinde, kendine hitap ediliş şeklini esas almıştır: “İnce hayallerle bezenmiş sanatlı, zeka ürünü şiirler; kaba sözler, itham, küfür gibi sıradan ifadeler bir aradadır. Şair kendine hitap ediliş şekline göre tavır alarak ince nüktelere incelikle, kaba hitaplara kabalıkla cevap verir. Edebe aykırı sataşmalara Nefî'nin cevabı daha da edep dışıdır. Onun mecmua nüshalarında bulunmayan Tahir Efendi ilgili dörtlüğü ve Şeyhülislâm Yahyâ ile karşılıklı hicivleri zarif hiciv örnekleri olarak kabul görmüştür” (Akkuş 2018: 14). Eserde, kaside, terkib-bend, terci-bend, kıta-i kebire ve dörtlüklere yer verilmiştir. Bazı dörtlükler veya dörtlüklerin bazı mısraları Farsça’dır. Eserin dili, sade konuşma diliyledir. Dili akıcı, üslubu oturaklıdır. Dörtlük dışındaki şiirlerde Arapça-Farsça kelime sayısı artar, zincirleme tamlamalar kullanılır. Özellikle dörtlüklerde kullanılan dil, günümüz okuyucusunun da çok zorlanmadan anlayebileceği bir seviyededir. Günün okuyucusuna yabancı gelen kelimeler ise, sokak dili olarak tanımlanabilecek halk dilinin argo/müstehcen kelimeleridir. Şairin, sanat gücüne dair edebi söyleyiş ve sanatlı kullanımlarına yer verilmez. Kıtalarda, klasik edebi geleneğe uygun olarak, son iki mısrada anlam yoğunlaştırılmış, özlü söz seviyesine yükselen yoğun anlamlı cümleler yer almıştır.
Eserle ilgili yayın çalışmalarından, şaire bağlanarak şöhret olan şiirlerinden alıntıların yanı sıra, eser üzerinde kitap seviyesinde dört ayrı çalışma bulunmaktadır. Sihâm-ı Kazâ’nın derli-toplu ilk yayını Saffet Sıdkı tarafından seçmeler şeklinde yapılmıştır (İstanbul 1943). Metinde, yazılması doğru bulunmayan kelimelerin yeri boş bırakılmıştır. Eserin ilk bilimsel yayını, Metin Akkuş tarafından yapılan seçmeli-karşılaştırmalı metin neşridir (1988). Çalışmanın hazırlanma döneminde, mecmuanın bulunabilen 7 yazma nüshası karşılaştırılarak metnin tamamı okunmuş ancak seçme şiirlerin tenkitli metni verilmiştir. Metinde sanatlı söyleyiş dışında kaldığı düşünülen şiirler alınmamış, kaydedilen metinlerdeki müstehcen kelimeler noktalamalarla karşılanmıştır. Sihâm-ı Kazâ neşri üzerine, yakın tarihli iki çalışma daha bulunmaktadır (Başdaş 2018; Öztürk 2020).
Eserden Örnekler
1
Kaside
Der-Hakk-ı Peder-i Hîş [Mehmet Bey]
Saâdet ile nedîm olalı peder Hâne
Ne mercimek görür oldı gözüm ne tarhâne
Zügürtlük âfetim oldı acep midir etsem
Peder gibi buradan ben de arz-ı cer Hâne
Eger müsâade etmezse bir tulum yaga
İki tulum kımız olsun nedür zarar Hâne
Buna da hısset olur mı ki günde bin Tatar
Tulum tulum kımızı pîşkeş çeker Hâne
Peder de mi acep imsâk Hânda mı bilmem
Nezâketile bunu kim suâl eder Hâne
Peder degül bu belâ-yı siyehdür başıma
Sözüm yerinde n´ola güç gelirse ger Hâne
Benim zügürtlükile ellerim taş altında
Müzahrefâtın o dürr ü güher satar Hâne
Ben ıztırâbile bunda semâa girmede ol
Dü beyt okur nagamâtile def çalar Hâne
Zügürd olursam olaydım ne çâre kâil idim
Olaydı baş sokacak denli muhtasar hâne
Hudâ bilir ki sözüm serteser hakîkatdir
Baş agrıdır der isem lîk serbeser Hâne (Akkuş 1998: 145-148)
Kaside
Der-Hakk-ı Mezbûr
Gürcü hınzîri a samsûn-ı muazzam a köpek
Kande sen kande nigehbânî-i âlem a köpek
Vây ol devlete kim ola mürebbîsi anın
Bir senin gibi denî cehl-i mücessem a köpek
Ne güne kaldı meded devlet-i Âl-i Osmân
Hey yazık hey ne musîbet bu ne mâtem a köpek
Ne ihânetdür o sadra bu zamânda ki anın
Olmaya sahibi bir Âsaf-ı ekrem a köpek
Hidmet-i devlete sâir vüzerâdan göreler
Bir fürûmâye koca ayıyı akdem a köpek
Bu mahallerde ki Bagdâdı ala şâh-ı Acem
Arz-ı rumı ede teshîr Abaza hem a köpek
Satdınuz iki taşaksız bir olup hânlıgı
Kimseyi etmedinüz bu işe mahrem a köpek
Pâymâl eylediniz saltanatın ırzını hem
Yok yere oldu telef ol kadar âdem a köpek
Hîç hânlık satılır mı hey edebsiz hâin
Tutalım olmamış ol fitne muazzam a köpek
Gide Bagdâd'a kıra askeri hân-ı Tâtâr
Olasın sen yine düstûr-ı müfehhem a köpek
Sen kadar düşmen-i devlet mi olur a hınzîr
Ne durur saltanatın sâhibi bilsem a köpek
Addolunsa eger esbâb-ı nizâm-ı devlet
Seni katl eylemedir cümleden akdem a köpek
Ehl-i dil düşmeni dîn yohsulu bir melûnsun
Öldürürlerse eger cân-be-cehennem a köpek
Sende İslâm eseri olsa eger zerre kadar
Eylemezdün Alamanzâdeyi hemdem a köpek
Bu kadar cürmile sen sağ olasın da yine ben
Vâcibü´l-katl olam ey bahtek-i azlem a köpek (Akkuş 1998: 155-161)
Kaynakça
Akkuş, Metin (1998). Hicvin Ankaları: Nefi ve Sihâm-ı Kazâ (İnceleme-Karşılaştırmalı Seçme Metinler). Ankara: Akçağ Yay.
Akkuş, Metin (2008). Klâsik Türk Şiirinin Anlam Dünyası/Edebi Türler ve Tarzlar. Erzurum: Fenomen Yay.
Ebüzziya Tevfik (1305). Nef'î. İstanbul: Ebüzziya Matbaası.
Saffet Sıtkı [Bilmen] (1943). Nefi ve Sihâm-ı Kazâsı. İstanbul: Aydınlık Yay.
Başdaş, Cahit (2018). Nef’î Sihâm-ı Kazâ (Dil Özellikleri-Metin-Dizin). İstanbul: Kriter Yay.
Öztürk, Furkan (2020). Nef’î Sihâm-ı Kazâ (Eleştirel Basım). İstanbul: Dünbugünyarın Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | DÎVÂN (NEF'Î) | Nef'î, Ömer Efendi | Prof. Dr. Metin AKKUŞ |
Görüntüle | ||
2 | FARSÇA DÎVÂN (NEF'Î) | Nef'î, Ömer Efendi | Doç. Dr. Sadık Armutlu |
Görüntüle | ||
3 | TUHFETÜ'L-UŞŞÂK (NEF'Î) | Nef'î, Ömer Efendi | Dr. Öğr. Üyesi Leyla Alptekin Sarıoğlu |
Görüntüle | ||
4 | LEMEZÂT-I HULVİYYE EZ LEMEÂT-I ULVİYYE (MAHMUD CEMALEDDİN HULVÎ) | Mahmud Cemaleddin el-Hulvî | Diğer Özlem Şamlı |
Görüntüle | ||
5 | AHBÂRÜ’L-'İBER (ZA’ÎFÎ, MUHAMMED) | Za'îfî, Muhammed | Dr. Necmiye Özbek Arslan |
Görüntüle | ||
6 | KIRK HADİS TERCÜMESİ (FEYZÎ-İ KEFEVÎ) | Feyzî-i Kefevî | Prof. Dr. Adem Ceyhan |
Görüntüle | ||
7 | ZÜBDETÜ'N-NESÂYİH VE UMDETÜ'T-TEVÂRÎH (IYÂNÎ) | Iyânî, Cafer Iyânî Bey | Prof. Dr. Osman Ünlü |
Görüntüle | ||
8 | RÂZ-NÂME FÎ MENÂKIBİ'L-ULEMÂ VE'L-MEŞÂYİH VE'L-FUZELÂ (KEFEVÎ HÜSEYİN) | Kefevî, Hüseyin | ismail Aksoyak |
Görüntüle | ||
9 | ES-SEYFÜ'L-MESLÛLÜ FÎ ŞERHİ'R-RESÛLİ (MUSTAFA b. BÂLÎ) | Mustafa b. Bâlî | Araş. Gör. Oğuzhan Et |
Görüntüle | ||
10 | HADÎS-İ ŞERÎFLER MECMUASI (MUSTAFÂ b. BÂLÎ) | Mustafâ b. Bâlî | Araş. Gör. Oğuzhan Et |
Görüntüle | ||
11 | HÂŞİYE ALÂ ŞERHİ MİFTÂH (MUSTAFA b. BÂLÎ) | Mustafâ bin Bâlî | Araş. Gör. Oğuzhan Et |
Görüntüle | ||
12 | TUHFE-İ ŞEMSÎ (ŞEMSÎ) | Şemsî, İsfendiyar-zâde Şemsî Ahmed Paşa | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
13 | KARAMAN-NÂME (ŞİKÂRÎ) | Şikârî | Araş. Gör. Mizan Coşkun Özgür |
Görüntüle |