SEVDA-YI MASUMANE (VECİHİ)
hikâye
Vecihi (d. 1869 - ö. 1904)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Vecihi Mehmet’e ait eser. Sevda-yı Masumane, mektup hikâye tekniği ile kaleme alınmıştır. Hikâye, aşk konusu üzerine yazılmıştır. Sevda-yı Masumane, Devai ve Cemile adındaki iki karakterin birbirlerine karşı duydukları sevgi ve aşkı konu edinen mektuplardan oluşur. Toplamda on dokuz mektuptan meydana gelen hikâyede on mektup Devai’nin, dokuz mektup ise Cemile’nin ağzından ben anlatıcıyla yazılır. Bu mektupların dışında Devai’nin dayısı Mahir’in Cemile’ye yazdığı üç kısa aşk mektubuna da metinde yer edinir. Tezkire denilen bu üç kısa mektup Mahir tarafından daha önceden Cemile için yazılan yazılardır. İlk mektubun Devai tarafından yazılarak başlandığı aşk hikâyesinde Devai ve Cemile’nin birbirlerine karşı duydukları sevgi ve belli bir süre kavuşamamaları anlatılır. Cemile hem yetim hem de öksüz bir çocuk olarak dört yaşında Mahir’in evine gelir. Cemile, Mahir’in yeğeni Devai ile on sekiz yaşına kadar birlikte büyür. On sekiz yaşından sonra Cemile’nin nereye gittiği ya da nerede yaşadığı üzerinde durulmayan hikâyede Cemile ile Devai’nin birbirlerine olan ilgisi mektuplar aracılığıyla dile getirilir. Devai ve Cemile birbirlerini severler ve bu doğrultuda birlikte olmak için karşılıklı mektuplaşırlar. İki sevgilinin aşkları karşılıklı olmasına rağmen Cemile, Devai’nin yaklaşık bir yıla yakın sürdürdüğü evlenme isteğini sürekli reddeder. Karamsar bir kişi olarak tasvir edilen Cemile, Devai’ye çok âşık olmasına rağmen ondan gelen mektuplara yanıtlarında mazeretler belirtir. Bunlar arasında Cemile bir yandan âşık olduğunu, onsuz yapamadığını söylerken bir yandan bir araya gelemeyeceklerinin nedenlerini kendince sıralar. Yaşadığı ruhsal durumu anlatırken bahaneler de üreten Cemile, rahatının/refahının ortadan kalktığını, gece gündüz kanlı gözyaşı döktüğünü, sürekli terleyip çölde kalmış gibi hissettiğini, geceleri uyuyamadığını ve bütün bunların okuduğu hikâyelerden hareketle verem hastalığının bir belirtisi olduğunu söyler. Onun bu yazdıklarına inanmayan Devai, mektuplarda olumsuz geri çevirmelerin gerçek nedenini merak eder. Ancak Cemile’den beklediği doğrultuda yanıtlar alamayınca -önceleri ona karşı ılımlı, hassas yaklaşımına rağmen- suçlayıcı bir tavır sergiler. Hatta ona rezil, aşağılık, lanetli gibi sıfatları yakıştırır. Diğer yönden onun geceleri uyuyamamasını ve her insan gibi hasta olmasını normal karşılar. Bu durum için Cemile’ye bir doktor gönderebileceğini belirtir. Bu teklif Cemile tarafından hastalığının bir çaresi olmadığı gerekçesiyle reddedilir. Bu ret üzerine Devai, Cemile’nin bir araya gelememelerinin nedenleri arasında sunduğu mevki ve makam meselesini suni ve icat edilmiş olarak değerlendirir. Devai, Cemile’nin kararsız ya da tutarsız halini bir türlü anlamlandıramaz. Öyle ki Cemile’yi fıstık ağacının altında bir erkekle görünce onu iffetsiz olmakla suçlar. Evlilik yanıtının neden olumsuz olduğunu ise bu gördüğü erkekle ilişkilendirir. Hâlbuki bu erkek Cemile’nin bakımını üstlendiği ve evinde yaşadığı Mahir’dir. Böylece Cemile’nin mektuplarındaki ikilem -yani ona hem âşık olması hem de onu reddetmesi- Devai’yi daha da şüpheci hâle getirir. Cemile Devai’ye bir yandan âşık olup bir yandan da onu reddetmesinin nedenlerini başlangıçta söylemek istemez ve bunun ebediyen saklı kalacağını belirtir. Ancak hikâyenin sonunda Devai’nin ısrarlarına dayanamayan Cemile, Devai’nin dayısı Mahir tarafından kendisine yazılmış üç kısa mektubu Devai’ye gönderir. Mektuplarda kendini yaşlı ve sağlam olgunlukta gören Mahir, Cemile’ye olan aşkını itiraf eder. Hikâyenin sonunda Cemile tarafından ortaya çıkarılan mektuplar onun Devai’yi reddetmesinin gerçek nedeninin belgesi olur. Devai’nin dayısı olan Mahir’in geçmişte Cemile’ye yazdığı aşk mektupları ona Devai ile evlenmek için büyük bir engel teşkil eder. Bu nedenle Devai’ye büyük aşk beslese bile ona evet diyemez. Bu itiraf mektuplarını alan ve gerçeği öğrenen Devai, Cemile’den özür diler ve dayısının vasilik haklarını alacağını ve müjdeyi beklemesini söyleyerek mektubunu sonlandırır. Devai’nin bu son mektubunun ardından devreye giren müşahit anlatıcı Devai’nin üç hafta içinde dayısının vasilik hakkı elinde bulunan mallarını geri almış olduğunu, Cemile ile evlenmiş olarak İzmir’e giden vapurun güvertesinde oturduklarını, Cemile’nin ise hüzünlü gözlerle Devai’ye bakarak ağladığını tasvir eder ve hikâyeyi sonlandırır (Özmen 2021: 71-72).

Eser, 1316/1899 yılında İstanbul Tahir Bey Matbaasında 128 sayfa olarak basılmıştır. Eserin dili sade olmakla birlikte yer yer Arapça-Farsça tamlamalı ifadeler mevcuttur. Eser üzerine bir adet yüksek lisans tez çalışması vardır (Özmen 2021).

Yazarın biyografisi için bk. “Vecihi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/vecihi

Eserden Örnekler


Yine leyle-i yeldâ-yı tahassür vâsıl-ı sabâh oluyor. Hayâlin gibi gözümün önünden ayrılmayan bî-dârî-i intizâr, kendin kadar bana bîgâne ve girîzân eylediğin hâb ve ârâmımı târâc ediyor. Her ân bî bekâsını, mahşer-engîz bir yevmü’l-hesâp gördüğüm bu geceyi de encüm-şümâr olarak geçiriyorum. Vühûş-ı beyâbân gibi tenhâlarda ârâm-sâzım. Bulunduğum me’men-i şâhikapîrâde hayâllerden, perîlerden başka bir muvânis-i bîdârım yok. Ancak her biri bir rûhu’l-mukaddesin incilâ-yı temessüli hükmünde bulunan bedâyi ve mevcûdât bana âşinâlık ediyor. Zalâm-ı şebin zılâl-i münakisesi arasında birer çeşm-i bînâ-yı bîdâriyi andıran nücûm-ı semâ hâlime nükrân oluyor. Şu zıll-i siyâh nâ-pâyidârın zîr-i sâye-i hafâsında rüzgârın sevk-i tehzîziyle ser-bezmin sücût ve tazarru olan eşcâr ve nihâlânın sadâ-yı hâmuşâne-i tesbîhini işitiyorum. Hande-i muhtefî-i tabîata karşı hazîn bir âhenk-i nağme-dâr ile temennî-i sabâha çalışan tuyûrun zemzeme-i mütehassirânelerini duyuyorum. Bekâ-yı pâydârı-ı beşere handezen istihzâ olmak için ıgmaz şeb-i nâimden istifâdeye koyulan baykuşların kahkaha-i istihfâfını dinliyorum. Azamet-i ilâhiyenin şiir ve hikmeti mezc ile telîf eylediği şu kitâb-ı mükevvenât içinde her nükte-i kudreti, her safha-i hakîkati mutâlaa eyliyorum […] (Özmen 2021: 12-13).

Kaynakça


İnal, İbnülemin Mahmut Kemal (1970). Son Asır Türk Şairleri. C. X. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.

Özmen, Önder (2021). Mehmet Vecihi’nin Sevda-yı Masumane Eserinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Kültür Üniversitesi.

Atıf Bilgileri


Şengül, Emre. "SEVDA-YI MASUMANE (VECİHİ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/sevda-yi-masumane-vecihi-tees-1857. [Erişim Tarihi: 21 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 MİHR-İ DİL (VECİHİ) Vecihi Diğer Saime Kemerci
Görüntüle
2 MEHCÛRE (VECÎHÎ) Mehmed Salih Vecîhî Bey Öğretmen Nurullah YAŞAR
Görüntüle
3 HALİME (VECİHİ) Vecihi Akın ZENGİN
Görüntüle
4 ÇOBAN KIZI (VECİHÎ) Vecihi Öğretmen Tuğçe Meç
Görüntüle
5 HİKMET YAHUT MEHCÛRE'NİN KISM-I SÂNÎSİ (VECÎHÎ) Mehmed Salih Vecîhî Bey Öğretmen Nurullah YAŞAR
Görüntüle
6 NERİME (VECİHİ) Vecihi Öğretmen Emre Şengül
Görüntüle
7 HÜRREM BEY (VECİHİ) Vecihi Öğretmen Emre Şengül
Görüntüle
8 SÂİL (VECİHİ) Vecihi Akın ZENGİN
Görüntüle
9 MALİK (VECİHİ) Vecihi Dr. Öğr. Üyesi Fırat Karagülle
Görüntüle
10 MESUDE (VECİHİ) Vecihi Dr. Öğr. Üyesi Fırat Karagülle
Görüntüle
11 NEDÂMET (VECİHȊ) Vecihî Öğretmen Tuğçe Meç
Görüntüle
12 MÜJGAN (VECİHİ) Vecihi Dr. Öğr. Üyesi Fırat Karagülle
Görüntüle
13 HASBİHAL (VECİHİ) Vecihi Öğretmen DENİZ POLATER
Görüntüle
14 VUSLAT (VECİHȊ) Vecihi Öğretmen Tuğçe Meç
Görüntüle
15 HARABE (VECİHİ) Vecihi Araş. Gör. TEVFİK ERGUN
Görüntüle
16 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
17 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
18 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
19 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
20 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
21 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
22 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
23 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
24 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
25 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle