SALİH BABAYNIN ÖYLENÜVİ (FATİH KERİMİ)
hikâye
Fatih Kerimi (d. 30 Mart 1870 - ö. 27 Eylül 1937)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Salih Babaynın Öylenüvi, Fatih Kerimî’nin bir hikâyesi. Tatar edebiyatında modern hikâyenin ilk örneklerinden olan Salih Babaynın Öylenüvi, ilk kez 1897’de yayımlanmıştır. Hikâyenin baş karakteri Salih dede, onu çocukluk çağlarından itibaren tanıyan bir anlatıcının gözünden anlatılır. Salih dedenin çocuklar tarafından çok sevilmesinin nedeni, kendine has üslûbuyla anlattığı birbirinden ilginç hikâyelerdir.

Salih dede ayı, kurt, tilki, keçi hikâyeleri ile peri ve cin hikâyelerini çok ilgi çekici ve eğlenceli bir biçimde anlatır. Anlatıcı, büyüyüp okula başladığında Rus Krilov ve Fransız La Fontaine’in masallarını okusa bile Salih dededen dinlediğinde aldığı tadı bulamadığını itiraf eder. Yalnız Salih dedenin bir kusuru vardır. O da enfiye çekmesidir. İlginç hikâyelerini dinlemek için etrafına toplanan çocuklar, Salih dede enfiye çektikten sonra hapşırmaya başlayınca hapşırıklarından korunmak için hikâyenin en ilginç yerinde bile olsa kaçışırlar. Salih dede, bu alışkanlığın çocukluk döneminden kalma bir alışkanlık olduğunu anlatır. Hizmetini gördüğü hocasının Buhara’da medresede okuyan oğlu enfiye çekme, tütün çiğneme adeti edinmiştir ve Buhara’dan dönüşte çocuk yaştaki Salih’i de buna alıştırır. Salih dede, küçük yaşlarda kazanılan kötü alışkanlıklardan kurtulmanın kolay olmadığını söyler, kötü alışkanlıklar edinmemeleri konusunda çocuklara nasihat eder.

Yaz tatilinde hikâyelerini özledikleri Salih dedeye kavuşan çocuklar okuldan ve imtihanlardan dert yanarlar. Bu kadar çok hikâye bilmesine rağmen okul ve imtihanlar konusunda hiçbir bilgisi olmadığını görünce çok şaşırırlar. Salih dededen kendi gençliğini anlatmasını isterler. Salih dede, bir arkadaşıyla askere alınmadan önce aldıkları bir davet üzerine bir köye giderken yolda başlarından geçenleri anlatmaya başlar. Yolda mola verdikleri sırada kalabalık bir çingene grubuyla karşılaşırlar. Uzaktan merakla onları izlerken köprü üzerinde iki genç kız ve bir erkek çocuğun da onlar gibi çingeleri izlediklerini görürler.

Salih dede, Ahmed Midhat Efendi’nin de çingenelerle ilgili bir eserinin varlığından bahseder bu arada. Kızlardan birisi Salih’in dikkatini çeker. Kızların yanına gidip tanışır ve onlarla sohbet eder. Kimin kızı olduğunu öğrenmek istese de kızlar farklı farklı isimler söyleyerek onu şaşırtır. Kızlardan ayrılıp davetli oldukları köye gider. Salih, köprüde görüp beğendiği genç kızı aklından çıkaramaz. Genç kızı bir daha nasıl ve nerede görmenin mümkün olabileceğini düşünür. Askere gidecek olmasa ne yapıp edip kızı bulup anne-babasını razı edip evlenmeye çalışacağını hayâl eder. Köprü üstünde sohbet ettiği kız aklından çıkmaz. Bir gün bahçede ağaç altında yatarken çitin arkasından karşı kapıdaki konuşmaları duyar. Çit yanına gidip baktığında sesin sahibinin köprü üzerinde sohbet ettiği kız olduğunu görür. Genç kızın evi, misafir oldukları evin karşısındadır. Bu tesadüfe çok mutlu olur. Kızla geceleri gizlice görüşürler. Genç kız askerden dönen kadar onu bekleyeceğine söz verir. Salih’in askerliği üç buçuk yıl sürer. Askerden dönüşte genç kızın kendisini bekleyip beklemediğinden emin değildir. Genç kızın -görücüleri sürekli geri çevirdiğini öğrenir ve mutlu olur. Salih, genç kıza talip olur. Aile evlenmelerine rıza gösterir. Haftasına yapılan düğünde genç kızın bunca zamandır neden taliplerini kabul etmediği herkese malum olur. Birlikte uzun ve mutlu bir ömür sürerler. Fakat Salih dedenin eşi vefat eder. Salih dede eşini özlemektedir. Bu hikâyeyi dinleyen çocuklar, genç kızla çitlerin ardında neler konuştuklarını ayrıntılı anlatmasını istediklerinde Salih dede itiraz eder. Aşk hikâyeleri için George Sand, Emile Zola ve Alexandr Duma’nın romanlarını okumalarını tavsiye eder. Anlatıcı, imtihanı bile bilmeyen Salih dedenin bu yazarları nerden bildiğine itiraz edecek okuyuculara, “Bildiyse bildi. Neden mümkün olmasın!” diyerek hikâyeyi sonlandırır.

Hikâyenin en dikkat çekici yanı, baş karakter Salih dedenin anlattığı hikâyelerin Rus Krilov (yazdığı fabller nedeniyle Rus La Fontaine’i olarak tanınan Alexandr Krilov) ve fabl üstadı olarak bilinen La Fontaine’den daha iyi olmasıdır. Burada aslında Tatar halk hikâyeleri ve masallarının güzelliği vurgulanır. Fatih Kerimî, bu hikâyede Ahmed Midhat Efendi’ye ve onun Çingene adlı eserine atıfta bulunur. Ayrıca Fransız yazar George Sand, Emile Zola, Alexandr Duma’nın da adlarını anar. Hikâyede kötü alışkanlıklardan uzak durulması gerektiğine dikkat çekilir. Geleneksel realist hikâye ve romanlarda anlatıcının varlığını hissettirmesi ve okuyucuya seslenmesi özelliği bu hikâyede mevcuttur. Hikâyenin sonunda anlatıcı, geleneksel anlatıcının hakim olduğu sözlü edebî türlerde anlatıcının dinleyiciye seslendiği gibi okuyucuya seslenir. Buhara’ya giden Tatar talebenin orada enfiye çekmek, türün çiğnemek gibi kötü alışkanlıkları olduklarından hareketle Tatar mollaların bu alışkanlığı eleştirilir.

Yazarın biyografisi için bkz. “Fatih Kerimî”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/fatih-kerimi 

Eserden Örnekler


Aylar, yıllar geçti biz biraz büyüdük. Kışın okula gidiyorduk, yazın tatil zamanı köye dönüp açık havada, dışarda vakit geçiriyorduk. Bir gün bir arkadaşımla bahçeye gittiğimizde Salih dedeye hikâye anlatması için yalvarsak da anlatmadı. Biraz keyifsiz görünüyordu. Arkadaşım: “Salih dede, neden endişeleniyorsun? Nineyi mi özlüyorsun?” deyince Salih dede derin bir iç çekerek: “Ey balam, özlersin de gençlik çağı insanın gönlünden hemen gitmiyor. Siz gençsiniz, birçok şeyden haberiniz yok, dünyanın acısını tatmadınız, sizin için her yerde oyun eğlence.” Dedi. Arkadaşım: -Hayır, hayır Salih dede. Öyle değil. Genç olsak da bizim de başımızda kaygılar, hasretler var. Dünyanın tadını tatmasak da, acısını biraz tadıyoruz. Meselâ, okulda imtihan denen bir şey var, bundan Gerçi biz bunu yılda bir iki defa tatsak da ikinci yıla kadar damağımızdan acısı gitmiyor. Salih dede: -O imtihan dediğin nasıl bir şeydir, yenilip içilen bir şey midir? O kadar acıysa onu neden yiyorsunuz? Bize o kadar malum olan imtihan hakkında Salih dedenin hiç haberi olmadığını işitince çok şaşırdık. Arkadaşım imtihanın ne olduğunu Salih dedeye çok tafsilatlı şekilde anlatmaya başladı. Çünkü bir insana tamamen yabancı bir konuyu anlatmak çok zevklidir (Kerimî 1901: 5).

Kaynakça


Gaynullin, M. H. (1979). Tatar Megrifetçélék Edebiyatı. Kazan: Tatarstan Kitap Neşriyatı.

Kerimî, Fatih (1901). Salih Babaynıñ Öylenüvi. Orenburg: Gılman Kerimof Matbaası.

Atıf Bilgileri


Uslu, Ayşen. "SALİH BABAYNIN ÖYLENÜVİ (FATİH KERİMİ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/salih-babaynin-oylenuvi-fatih-kerimi-tees-1570. [Erişim Tarihi: 17 Eylül 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 BİR ŞAKİRD İLE BİR STUDENT (FATİH KERİMİ) Fatih Kerimi Dr. Öğr. Üyesi Ayşen Uslu
Görüntüle
2 BEHÉTSÉZ YÉGÉT (ALİASGAR KEMAL) Galiesgar Kamal Dr. Öğr. Üyesi Ayşen Uslu
Görüntüle
3 TAALLÜMDE SAADET (M. AYAZ İSHAKİ İDİLLİ) M. Ayaz İshaki İdilli Dr. Öğr. Üyesi Ayşen Uslu
Görüntüle
4 HÜSAMEDDİN MOLLA (MUSA AKYİĞİTZÂDE) Musa Akyiğitzâde Dr. Öğr. Üyesi Ayşen Uslu
Görüntüle
5 MAVERAÜNNEHİRDE SEYAHAT (ZAHİR BİGİYEV) Zahir Bigiyev Dr. Öğr. Üyesi Ayşen Uslu
Görüntüle
6 CİHANGİR MAHDUMNIN AVIL MEKTEBİNDE OKUVI (FATİH KERİMİ) Fatih Kerimi Dr. Öğr. Üyesi Ayşen Uslu
Görüntüle
7 ATEŞ İLE BARUT ARASINDA (MEHMED RA'UF BEY) Ra'ûf, Mehmed Ra'ûf Bey, İstanbullu Doç. Dr. Dilek ÇETİNDAŞ
Görüntüle
8 MAİŞET (SADRİ MAKSUDİ ARSAL) Sadri Maksudi Arsal Dr. Öğr. Üyesi Ayşen Uslu
Görüntüle
9 ESER-İ KÂMİL PAŞA/ ESER-İ KÂMİL (YUSUF KÂMİL PAŞA) Yusuf Kâmil Paşa Hatem Türk
Görüntüle
10 GÜNÂH-I KEBÂİR (ZAHİR BİGİYEV) Zahir Bigiyev Dr. Öğr. Üyesi Ayşen Uslu
Görüntüle