RÜ'YÂ (ZİYA PAŞA)
diğer
Ziya Paşa (d. 1829 / ö. 1880)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Ziya Paşa’nın politik kurmaca rüya anlatısı. Ziya Paşa’nın Rüyâ’sının edebî türlerden hangisine ait olduğu konusunda karar verilememiş gibidir. Metin Kayahan Özgül, Midhat Cemal Kuntay’a ve Bernard Lewis’e dayandırarak eserde geçmişten gelen bir tahkiye tekniği kullanıldığını; Tanpınar’ın ise Ziya Paşa’yı bu eserde bir romancı olarak gördüğünü, 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi’nde batılı ilk hikâyeci olarak nitelediğini belirtir. Tanpınar, eserin başka planda Zafernâme’nin bir eşi olduğunu ileri sürer ve eserin psikolojik vesika dışında yazılış tekniği bakımından da önemini vurgular; diyaloglarında da hikâyesinde de baştan sona ölü nokta bulunmadığını ekler ve küçük bir fantezi olarak nitelediği eserin hakikatte bir polemik eseri olduğu kadar, Türkçedeki ilk muvaffak hikâye sayılabileceği iddiasında bulunur.

Rüyâ, çıkış noktasını Veysî ve Haşmet’in hâbnâmelerinden aldığı düşünülebilecek bir kurmaca rüya anlatısıdır. Osmanlı’nın gerileme devrinde ortaya çıkan söz konusu siyasi hâbnâmeler, hem geçmişin ihtişamlı zamanlarına özlemle hem de gelecek güzel günlere inancın hayaliyle, devletin, rejimin, sultanın tarafını tutan eserlerdir. Ziya Paşa’nın eseri ise politikada can düşmanı ve yaşadığı bütün olumsuzlukların sebebi saydığı bir politik figürden (Âli Paşa) yazı yoluyla intikam almanın en sıra dışı örneklerinden biridir. Zafernâme’de olduğu gibi bu eserde de Ziya Paşa okura yabancısı olmadığı geleneksel bir formla, dönemine göre sade, yeni düzyazı diliyle seslenir.

Eser, Ziya Paşa’nın gördüğü bir rüyanın anlatısı olarak kurgulandığı için ben anlatıcı Ziya Paşa’dır. Öykü, Londra’da Hamton Court sarayının bahçesinde başlar. Ziya Paşa gazetelerde okuduğu haberlerden bunalıp biraz hava almak için söz konusu bahçede, havuz kenarında bir banka oturur ve başına gelenleri, memleketin durumunu düşünür. Bu esnada havuzun suyu değişir ve rüya başlar; Paşa kendini Beşiktaş sarayında bulur. Abdülaziz’in katına çıkıp ayağına kapanır. Rüya anlatısının ilk kısmında Ziya Paşa padişah karşısında kendini savunur; ülkenin içinde bulunduğu sosyoekonomik sorunlar hakkında dikkat çekici tespitler yapar.

Rüyâ’da ülkenin bütün ekonomik, siyasal sorunlarının çözülemez noktaya geldiğinin bilincinde olan ve bunları rüya atmosferinde de olsa padişaha söylemekten çekinmeyen, sorunun temelinde basiretsiz ve yolsuzluğa bulaşmış Âli Paşa gibi yöneticiler olduğu iddiasında bulunan bir özne konuşur. Eleştirilerinde ve teşhislerinde bir hayli serttir ve sadrazamsız, meclise dayalı bir idare tarzı önerir. Ziya Paşa, gerçek hayatta defalarca denediği ama hiç başarılı olamadığı Âli Paşa’yı sadaretten indirtmeyi, kurmaca bir rüya anlatısında başarır. Sadaret mührünü Âli Paşa’dan almak, ezeli hasmını mutasarrıf tayin edildiği Kıbrıs’a göndermek üzere kendisi görevlendirilir.

Anlatının ikinci kısmında Ziya Paşa, Âli Paşa’nın yalısına gider. Âli Paşa’ya görevden azledildiğini başta söylemez; onun yapıp ettiklerini yüzüne vurur, onunla tartışır. Âli Paşa’nın kendi siyasi gücünü övünerek dile getirdiği esnada Mabeyin kapı çuhadarı içeri girer ve Âli Paşa’yı Kıbrıs’a götürecek vapurun hazır olduğunu söyler. Rüyasının bu aşamasında Ziya Paşa, Âli Paşa’nın siyasi erki yitirince nasıl zavallılaştığını, etrafındaki Hüsnü Paşa gibi dalkavukların nasıl hızla Paşa aleyhine döndüklerini hayal eder. Kendisini Kıbrıs mutasarrıflığına gönderdiğini ve orada canına kast saydığı birçok felaket yaşamasına sebep olduğunu düşündüğü Âli Paşa’yı da rüyada olsun Kıbrıs mutasarrıflığına gönderir. Rüyasında Âli, Paşa'yı ölümle değil; kendi yaşadıklarını yaşamakla cezalandırır. Onun iktidardan düşmesi hem kendi intikamının alınması hem de ülkenin içinde bulunduğu büyük sorunlardan kurtulması anlamına gelir; bu da Paşa için yeterlidir. Park bekçisinin uyandırmasıyla Ziya Paşa’nın rüyası son bulur.

Rüyâ, Ziya Paşa’nın can düşmanı Âli Paşa’yla politik ve şahsi mücadelesinin yazı yoluyla hangi sınırları zorlayabileceğinin, daha doğrusu yazının ve yaratıcılığın kendisine verdiği hiçbir olanağı ihmal etmediğinin en başarılı örneklerindendir. Rüyâ, Tanzimat dönemi Türk edebiyatının en sıra dışı anlatılarından biridir.

Rüyâ, ilk olarak Hürriyet gazetesinin 68 ve 69. sayılarında (5,12 Recep1268/11, 18 Teşrinievvel 1868) “Abdülazîz Hân, Ziyâ Bey, Âlî Paşa” başlığıyla yayımlanmıştır. Ziya Paşa’nın Hürriyet’te kendi adıyla çıkan iki yazısından biri budur. Özgül, Rüyâ’nın pek çok yazması bulunduğunu, Bağçe Mecmuası’nda tefrika edildiğini (S.3-18, 4 Ağustos-18 Teşrinisani 1324) müstakil olarak da iki kere basıldığını belirtir. Eserin kitap olarak ilk baskısı 1326/1908 tarihinde Edîb-i Muhterem Merhûm Ziyâ Paşa’nın Rü’yâsı adıyla İstanbul’da Kasbar Matbaası’nda yapılmıştır. Bu baskı 39 sayfadan ibarettir. Aynı adla yeni harflerle 1932’de bir baskısı daha vardır. Bu baskı da 39 sayfadır. Hürriyet’teki tefrika ile kitap baskıları arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır.

Ziya Paşa’nın biyografisi için bk. "Ziya Paşa". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ziya-pasa


Eserden Örnekler


“Nihayet elleri titreyerek koynundan mühr-i hümâyûnu çıkarmağa uğraşırken vapur da yalının önüne yanaştı. Zât-ı âli bununla bil-cümle ümid ve inşirah bulup “galiba elçilerden biri geldi” dedi. Ben de “hayır, elçi olmamalı, bu vapur memuriyet-i cedîdenize îsal için hizmet-i âliyyenize tahsis buyurulmuştur” dedim. –Öyle ise biz yalnız ma’zûl değil, belki menfi imişiz, diyerek gözlerinden yaş gelmeğe başladı. Ben cevaba sür’at edip: - Hayır efendim, menfî değilsiniz. Avâtıf-ı aliyye-i cenâb-ı mülûkâneden uhde-i liyakatinize Kıbrıs mutasarrıflığı tevcih buyuruldu. Oranın muhtaç-ı ıslah bulunan ahvâli için bir dirâtekâr memurun lüzumu cihetiyle mukaddemce bendenizi tensîb buyurmuştunuz. Dirâyet ve kifayetçe sizin bendenize rüchânınız olduğundan ve Girid’de adaların ahvâline vukuf-ı tammeniz görüldüğünden, zât-ı devletinizden elyak kimse bulunamadı. (…) Fakat kulunuzun oraca bir ricâ-yı mahsusum var. Teşrîfinizde iskeleden yalı tarikiyle merkez-i memuriyetinize azîmet buyurulursa, orada nâm-ı nâmi-i hümâyûna mensûb olarak inşasına muvaffak olduğum kârgir câmi-i şerîf ile mektep vardır. Bunlara mu’accelât müdürü iyice nezâret etmiş mi, yoksa metruk ve mu’attal mı kalmış? Velhasıl bu işin hüsn-i tahkîk ü icrâsını muttasıf oldukları şîme-i mürüvvetten intizâr ederim, dedim.” (Kaplan vd. 1978: 125).

Kaynakça


Bilgegil, M. Kaya (1979). Ziyâ Paşa Üzerine Bir Araştırma. Ankara: Atatürk Üniversitesi Yayınları.

Göçgün, Önder (1987). Ziyâ Paşa. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.

Özgül, Metin Kayahan (1989). Türk Edebiyâtında Siyâsî Rûyâlar. Ankara: Akçağ Yayınları.

Sançar, Nejdet (1956). “Ziya Paşa’nın Eserleri ve Eserlerinin Çeşitli Basımları”. Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni. 5 (1): 1-14.

Tanpınar, Ahmet Hamdi (1976). 19’uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Çağlayan Kitabevi.

Kaplan, Mehmet, İnci Enginün, Birol Emil (hzl.) (1978).Yeni Türk Edebiyatı Antolojisi. 2.C. İstanbul: İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınları,109-128.

Ziya Paşa (1868). “Abdülazîz Hân, Ziyâ Bey, Âlî Paşa”. Hürriyet. 68,69: 1-7, 1-7.

Ziya Paşa (1326). Edîb-i Muhterem Merhûm Ziyâ Paşa’nın Rü’yâsı. İstanbul: Kasbar Matbaası.

Ziya Paşa (1932). Edîb-i Muhterem Merhûm Ziyâ Paşa’nın Rü’yâsı. İstanbul: Şirket-i Mürettibiye Matbaası.

Atıf Bilgileri


Apaydın, Mustafa. "RÜ'YÂ (ZİYA PAŞA)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/ruya-ziya-pasa. [Erişim Tarihi: 15 Haziran 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 ARZ-I HÂL (ZİYA PAŞA) Ziya Paşa Prof. Dr. Mustafa Apaydın
Görüntüle
2 ENDÜLÜS TÂRİHİ (ZİYA PAŞA) Ziya Paşa Prof. Dr. Mustafa Apaydın
Görüntüle
3 ENGİZİSYON TÂRİHİ (ZİYA PAŞA) Ziya Paşa Prof. Dr. Mustafa Apaydın
Görüntüle
4 EŞ'ÂR-I ZİYÂ (ZİYA PAŞA) Ziya Paşa Prof. Dr. Mustafa Apaydın
Görüntüle
5 HARÂBÂT (ZİYA PAŞA) Ziya Paşa Prof. Dr. Mustafa Apaydın
Görüntüle
6 TARTÜF/RIYÂNIN ENCÂMİ (ZİYA PAŞA) Ziya Paşa Prof. Dr. Mustafa Apaydın
Görüntüle
7 TERCÎ-I BEND - TERKÎB-İ BEND (ZİYA PAŞA) Ziya Paşa Prof. Dr. Mustafa Apaydın
Görüntüle
8 VERÂSET-İ SALTANÂT-I SENİYYE HAKKINDA MEKTÛB (ZİYA PAŞA) Ziya Paşa Prof. Dr. Mustafa Apaydın
Görüntüle
9 ZAFERNÂME ŞERHİ (ZİYA PAŞA) Ziya Paşa Prof. Dr. Mustafa Apaydın
Görüntüle
10 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
11 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
12 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
13 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
14 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
15 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
16 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
17 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
18 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
19 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle