- Yazar Biyografisi (TEİS)
Ali Şîr Nevâyî - Madde Yazarı: Prof. Dr. Vahit Türk
- Eser Yazılış Tarihi:1495
- Yazıldığı Saha:Çağatay
- Edebiyat Alanı:Tekke Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Tezkire
- Yayın Tarihi:03/08/2021
NESÂYİMÜ’L-MAHABBE MİN ŞEMÂYİMİ’L-FÜTÜVVE
tezkire (tabakat)Ali Şîr Nevâyî (d. H. 844/M.1441--ö. 906/M.1501)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Molla Abdurrahman Câmi’nin Nefehâtü’l-Üns min Hadarâti'l-Kuds adıyla 1476 yılında yazdığı Farsça eserinin Ali Şîr Nevâyî tarafından 1495 yılında Çağatay Türkçesine yapılan tercümesi.
Din ve tasavvuf ulularının hayatlarını ve menkıbelerini anlatan eserlere tabakat kitabı adı verilir. Yedi yüz yetmiş kişiyle ilgili bilgi verilen ve oldukça hacimli olan bu eser, Türkçe yazılmış ilk tabakat kitabı olma özelliğine sahiptir. Adını “yiğitlik kokularından sevgi esintileri” olarak aktarılabilecek eserle ilgili olarak Nevâyî şunları söyler: “Bu velilik bağları, sevgi yellerinin kaynağı oldu ve fütüvvet kokularının gelmesini sağladı. Bu yüzden bu esere Nesâyimü’l-Mahabbe min Şemâyimi’l-Fütüvve adını koydum”.
Nevâyî’nin bu eserinde 35’i kadın olmak üzere 770 din ve tasavvuf ulusu hakkında bilgi verilir. Bu bakımdan eser hem genel olarak tasavvuf tarihi, hem de Türk tasavvuf tarihi açısından önemli bir kaynak özelliği taşır. Nevâyî, eserin Türkçeye çevrilmesiyle ilgili olarak şu bilgileri verir: “Sürekli karmaşa içinde olan aklıma ve perişan durumdaki gönlüme bu kitabın dilinin Farsça olduğu, Arapçada da bu tür eserlerin varlığı ve ibarelerinin tasavvuf ehlinin diline de uygun olduğu gelirdi. Bu dilleri anlamaktan nasibi olanlar ve o ibare ve işaretlerden haberli olanlar, adı geçen eserden kendi yetenekleri derecesinde ve meşgul oldukları ölçüde yarar elde ederler, feyz alırlardı. Ancak Türk halkı içerisinde gönül temizliği ve hoşluğuna sahip olanlar; bu son derece etkili sözler içeren, Tanrı’nın bağışından dolayı haysiyeti yüce olan o sözleri anlayamamaktan dolayı feyzlerden yoksundu ve bu ince ve anlaşılması güç sözlerin varlığı onlar tarafından bilinmemekteydi. Bu fakir, eğer çaba gösterirsem bu kitabı Türk diline çevirebilir miyim ve o ince ve anlaşılması güç olan sözleri, açık ve anlaşılır biçimde aktarabilir miyim diye düşünüp dururdum. Ne bu düşünce ve iddiadan vaz geçebilirdim, ne de işin büyüklüğü ve güçlüğünden dolayı çalışmaya başlayabilirdim. Belirtilen tarihten (1476) yirmi yıl geçtikten sonra dokuz yüz bir (M. 1495) yılında Tanrı Teâlâ'nın yardımıyla bu işe el attım ve bu ulu buyruğu yerine getirmek üzere kalem oynattım”.
Nevâyî, eseri Farsçadan çevirdiğini, ancak bu çeviriyi birebir yapmadığını, esere bazı eklemeler yaptığını, ayrıca birtakım isimleri de gerekli olmadığı için esere almadığını belirtir. Kendi verdiği bilgilere göre eseri hazırlarken Feridüddin Attar’ın Tezkiretü’l-Evliyâ adlı eserinden yararlanmıştır. Câmi’nin eserinde Türk mutasavvıflara az yer verildiği için bunları da eserine eklemiş, şeyhlerin şeyhi diye vasıflandırdığı Hoca Ahmet Yesevî'den kendi zamanına kadar olan devrindeki mutasavvıfları tespit edip eserine almıştır. Hint kıtasında yetişen mutasavvıfları da araştırmak suretiyle kaydettiği, ayrıca Molla Câmi’yi ve kendi çağdaşı olan mutasavvıfları da esere eklediği kendi ifadelerinden anlaşılmaktadır.
Nesâyimü’l-Mahabbe’de haklarında bilgi verilen kişilerin yaşadıkları yerlere dikkat edildiğinde, devrin hemen bütün İslam dünyasından söz edildiği görülür. Endülüs, Kuzey Afrika, Mısır, Yemen, Mekke-Medine yani Hicaz çevresi, Suriye, Irak, İran, Horasan, Hint coğrafyası, Maveraünnehir (Çayardı), Hıtay olarak belirtilen Doğu Türkistan, eserde haklarında bilgi verilen kişilerin yaşadıkları ya da gezip dolaştıkları coğrafyalardır. Rûm olarak adlandırılan Anadolu’dan Bahâeddin Veled’den dolayı söz edilmeye başlanır ve Mevlânâ’nın çevresinde bulunanlar dışında Anadolu mutasavvıfları hakkında pek bilgi verilmez. Nevâyî, eserine aldığı Türk mutasavvıflarla ilgili geniş bilgiler vermez ve pek çoğundan birkaç satırla söz edip geçer, ancak buna rağmen bu eserdeki bilgiler Türkistan kaynaklı Türk sûfiliği için oldukça değerlidir.
Bilindiği üzere mutasavvıfların bir gerçek hayatı, bir de menkıbevî hayatı vardır ve çoğunlukla gerçek hayatları menkıbevî hayatlarının içerisinde kaybolur. Buna örnek olmak üzere Edib Ahmed ile ilgili verilen bilgi gösterilebilir. Buna göre Edib Ahmed, İmâm-ı Âzam'ın öğrencisidir ve Bağdat’a otuz kilometre uzaklıktaki bir köyde oturmakta, her gün otuz kilometre yolu yürüyerek İmâm-ı Âzam’ın derslerine devam etmektedir. Tarih gerçekleri bu bilginin doğru olmadığını bildirir, ancak halk muhayyilesi, Atebetü’l-Hakâyık’ın yazarı olan Edib Ahmed’e olan sevgisini, onu İmâm-ı Âzam’ın yetiştirdiği biri olarak göstermek suretiyle ortaya koymuş ve Nevâyî de onun bu durumunu kaydederek bugüne ulaştırmıştır. Nevâyî’nin Korkut Ata başlığı ile Dede Korkut’u anması ve onu da Türk şeyhleri içerisinde sayması eserin ilgi çekici yönlerinden biridir. Nesâyimü’l-Mahabbe’de yer verilen Türk sûfilerinin diğerlerine göre farklı kişilikleri, bozkır insanına has tavır farklılıkları, özellikle mücadelecilikleri oldukça dikkat çekicidir. Türk kökenli şeyhlerin bu özellikleri yer yer Arap ya da Fars kökenli sûfiler tarafından da dile getirilir.
Eserin girişinde tasavvufun ne olup ne olmadığına, bu yola girenlerde ne gibi özelliklerin bulunması gerektiğine dair oldukça özet, ancak son derece açık ve anlaşılır bilgiler yer alır. Üzerinde durulan konulardan biri, bu yola girmiş olanların kimseden maddi bir şey kabul etmemeleri, kendi emekleriyle geçimlerini sağlamaları ve bir işle meşgul olmaları konusudur. Nevâyî’ye göre sûfiler Tanrı’nın koymuş olduğu bütün yasaklardan uzak dururlar ve tövbe ederler. Yiyip içtiklerinin helal olması konusunda son derece titiz davranırlar. Edepte aşırılık bu topluluğun temel davranış biçimlerinden biri olarak görülür. Ellerinde ne varsa dağıtmak da önemle üzerinde durulan bir husustur. Bu konuda hiçbir şeyin; din, mezhep, meşrep, kişilik farkı gözetilmeksizin hiç kimseden esirgenmemesi, temel kabuldür. İnsana ve eşyaya davranışta yumuşak huylu olmak da önemli ve gereklidir. Dünyalıkla ilgili tamah ya da hırs sahibi olmak, bu topluluğun hiçbir biçimde kabul edemeyeceği davranış biçimi olarak görülür. Bu yola giren kişilerin temel özelliklerinden biri de azla yetinme duygusunu özümsemiş olmak, azla yaşamak, mal biriktirmek için çaba göstermemek, yani kanaat sahibi olmaktır. Hiçbir koşulda yalan söylememek de bir başka gereklilik olarak kabul edilir.
Çağatay Türkçesinin önemli mensur eserlerinden bir olan Nesâyimü’l-Mahabbe’nin dili, Nevâyî’nin diğer eserlerine göre oldukça ağır ve anlaşılması zordur. Özellikle herhangi bir ekleme ya da çıkarma yapmadan doğrudan Türkçeye çevrilen bölümlerde Farsça cümle yapılarının korunduğu, daha doğru bir ifadeyle kopyalandığı, yalnızca sözlerin Türkçeye çevrildiği, ancak Nevâyî’nin kendi eklediği bölümlerde nispeten daha yalın ve Türkçe cümle yapılarına uygun bir dilin kullanıldığı dikkat çeker.
Türkiye kütüphanelerinde eserin üç nüshası bulunmaktadır. Bunlar; Süleymaniye Kütüphanesi Fatih yazmaları 4056 numarada kayıtlı olan külliyattaki nüsha, Topkapı Kütüphanesi Revan yazmaları arasında 808 numarada kayıtlı nüsha, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe yazmalar arasında 4149 numara ile kayıtlı bir mecmua içerisindeki nüsha. Ayrıca Paris Bibliothèque Nationale’de Türkçe yazmalar numara 316-317’de kayıtlı külliyat içerisinde, Londra British Museum’da Or. 402 numarayla kayıtlı bir başka nüsha da bulunmaktadır. Eserin dünya kütüphanelerinde başka bazı nüshaları olduğu da bilinmektedir.
Yazarın biyografisi için bk. "Alî Şîr Nevâî". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ali-sir-nevai
Eserden Örnekler
Hâce Ahmed Yesevî kaddesallahu te’âlâ sırrehu Türkistan mülkiniŋ şeyhu’l-meşâyıhıdur. Ve makâmâtı 'âlî vü meşhûr ve kerâmâtı mütevâlî vü nâ-mahsûr irmiş. Mürîd ü ashâbı gâyetsiz ve şâh u gedânıŋ irâdet ü ihlâsı âstânıda nihâyetsiz irmiş. Ve İmâm Yûsuf Hemedânî kuddise sırruhunıŋ ashâbıdındur. Hâce Abdulhâlık Gucduvânî bile kaddesallahu sırrehu sohbet tutuptur. Ve Hâce Abdullah Berkî ve Hâce Hasan Endâkî kaddesallahu rûhahumâ bile ki hem İmâm Yûsuf Hemedânî rahimehullahu te’âlâ müridleridürler, İmâm kaysı biyik merâtibga yitipdürler, musâhibdür. Ve rûzgâr meşâyıhıdın köp büzürgvârlar anıŋ terbiyetin tapıpdurlar. Şeyh Razıyüddin 'Ali Lâlâ kaddesallahu sırrehu şeyh-i büzürgvâr Şeyh Necmüddin Kübrâ rahimehullahu hıdmetiga yiterdin burun Hâce Ahmed Yesevî kaddesallahu ruhahu hıdmetide boluptur ve anıŋ hânkâhıda anıŋ irşâdı bile sülûk kılıpdur. Ve anıŋ mezârı Türkistanda Yesi digen yirde ki anıŋ mevlid ü menşe’idür, vâkı' boluptur. Ve Türkistan ehliniŋ kıble-i du’âsıdur.
(Türkistan ülkesinin şeyhlerinin şeyhidir. Eriştiği makamlar yüce ve meşhur, kerametleri peşpeşe ve sınırsızmış. Sayısız müridi ve ashabı olup tekkesinde şahların ve kölelerin ona teslimiyeti ve güveni sonsuzmuş. İmam Yusuf Hemedanî (ks)’nin ashabındandır. Hoca Abdulhalık Gucduvanî (ks) ile sohbetleri olmuştur. İmam Yusuf Hemedanî (rt)’nin müritlerinden olan Hace Abdullah Berkî ve Hace Hasan Endâkî (kr) ile dostturlar. Zaman şeyhlerinin pek çoğu onun eğitiminden geçmiştir. Şeyh Riyâzüddin Ali Lala (ks), uluların şeyhi Şeyh Necmeddin Kübrâ (r)’nın hizmetine gitmeden önce Hoca Ahmed Yesevî (kr)’nin hizmetinde olmuş, onun tekkesinde, onun irşadıyla sülukunu tamamlamıştır. Onun mezarı Türkistan’ın Yesi adlı şehrindedir, bu şehir, onun doğduğu ve köklerinin de olduğu yerdir. Onun türbesi, Türkistanlıların dualarının yöneldiği makamdır.)
Korkut Ata Türk ulusı arasıda şöhreti andın artugrakdur ki şöhretka ihtiyacı bolgay. Meşhur mundaktur ki niçe yıl özidin burungını ve niçe yıl özidin soŋgı kilürni dipdür. Köp mev’ize-âmiz sözleri aradadur.
(Türk ulusu arasında, daha fazla şöhrete ihtiyacı olmayacak kadar büyük bir şöhreti vardır. Kendinden yıllarca önce olanları ve yine kendinden yıllarca sonra olacakları bildiği oldukça ünlüdür. Öğüt niteliğinde ve akıl ürünü pek çok sözü halk arasında yaygındır.)
Kaynakça
Alişer Nevaiy (2011). Tola Eserler Toplami On cildlik (Oninçi cild). Taşkent: Üzbekistan Matbuat ve Ahbarat Agentligi Gafur Gulam Namidagi Neşriyat-Matbaa İcadiy Üyi.
Eraslan, Kemal (1979). Nesâyimü’l-Mahabbe min Şemâyimi'l-Fütüvve. İstanbul: İ. Ü. Edebiyat Fakültesi Yay.
Levend, Agâh Sırrı (1958). "Türkiye Kitaplıklarındaki Nevai Yazmaları". Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten: 127-209.
Türk, Vahit (2020). "Çağatay Türkçesinde Farsça Alıntı (Kopyalama) Cümle Tipleri ve Bazı Anahtar Sözler". Dil Araştırmaları, 27: 7-20.
Türk, Vahit (2021). "Ali Şir Nevâyî Nesâyimü’l-Mahabbe min Şemâyimü’l-Fütüvve (Yiğitlik Kokularından Sevgi Esintileri-Tasavvuf ve Mutasavvıflar)". İstanbul: Ötüken Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | RİSÂLE-İ MÜFREDÂT-I MU’AMMÂ | ALÎ ŞÎR NEVÂÎ (ö. 906/1501) | Dr. Öğr. Üyesi Fatma ŞENYÜZ |
Görüntüle | ||
2 | MÎZÂNÜ’L-EVZÂN | Ali Şir Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
3 | MÜNÂCÂT | Ali Şir Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
4 | ÇİHİL HADÎS | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
5 | SİRÂCÜ’L-MÜSLİMÎN | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
6 | MAHBÛBU’L-KULÛB | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
7 | NAZMÜ’L-CEVÂHÎR | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
8 | HAMSETÜ’L-MÜTEHAYYİRÎN | NEVÂYÎ, Ali Şir Nevâyî | Prof. Dr. Ayşehan Deniz Abik |
Görüntüle | ||
9 | HÂLÂT-I SEYYİD HASAN ERDEŞÎR BİG | Ali Şir Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
10 | HÂLÂT-I PEHLEVÂN MUHAMMED | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
11 | TÂRÎH-İ ENBİYÂ VE HÜKEMÂ | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
12 | TEVÂRİH-İ MÜLÛK-İ 'ACEM | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
13 | VAKFİYYE | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
14 | MÜNŞE’ÂT | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
15 | KÜLLİYÂT-I DEVÂVÎN / BEDÂYİ'Ü'L-BİDÂYE / NEVÂDİRÜ'N-NİHÂYE, HAZÂYİNÜ’L-ME’ÂNÎ (NEVÂYÎ) | Alî Şîr Nevâyî/Nevâî, Fânî | Prof. Dr. Günay Kut |
Görüntüle | ||
16 | DÎVÂN-I HİKMET (AHMED YESEVÎ) | Ahmed Yesevî | Dr. HAYATİ BİCE |
Görüntüle | ||
17 | NEYNÂME-İ MEVLÂNÂ (YAKUB-I ÇERHÎ) | Yakub-ı Çerhî | AHMET CAHİD HAKSEVER |
Görüntüle | ||
18 | RİSÂLE-İ ÜNSİYYE (YAKUB-I ÇERHÎ) | Ya'kûb-ı Çerhî | AHMET CAHİD HAKSEVER |
Görüntüle | ||
19 | RİSÂLE-İ EBDÂLİYYE (YAKUB-I ÇERHÎ) | Ya'kûb-ı Çerhî | AHMET CAHİD HAKSEVER |
Görüntüle | ||
20 | CEMÂLİYYE HAVRÂİYYE-ŞERH-İ RUBAÎ-İ EBÛ SAÎD EBU'L-HAYR (YAKUB-I ÇERHÎ) | Ya'kûb-ı Çerhî | AHMET CAHİD HAKSEVER |
Görüntüle | ||
21 | ŞERH-İ ESMÂ-İ HÜSNÂ (YAKUB-I ÇERHÎ) | Ya'kûb-ı Çerhî | AHMET CAHİD HAKSEVER |
Görüntüle | ||
22 | TARİKA-İ HATM-İ AHZÂB (YAKUB-I ÇERHİ) | Ya'kûb-ı Çerhî | AHMET CAHİD HAKSEVER |
Görüntüle | ||
23 | TEFSİR-i YA'KÛB-I ÇERHÎ (YAKUB-I ÇERHÎ) | Ya'kûb-ı Çerhî | AHMET CAHİD HAKSEVER |
Görüntüle | ||
24 | EL-EHÂDÎSÜ'L-ERBA'ÛN (YAKÛB- ÇERHÎ) | Ya'kûb-ı Çerhî | AHMET CAHİD HAKSEVER |
Görüntüle | ||
25 | FAKRNÂME (AHMED YESEVİ) | Ahmed Yesevi | Prof. Dr. Necdet Tosun |
Görüntüle |