- Yazar Biyografisi (TEİS)
İzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi - Madde Yazarı: Dr. Öğr. Üyesi Ebubekir Sıddık Şahin
- Eser Yazılış Tarihi:1245/1829
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Mesnevi
- Yayın Tarihi:31/10/2022
NÂZ U NİYÂZ (İZZET MOLLÂ)
şiirİzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi (d. 1200/1786 - ö. 1245/1829)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Keçeci-zâde İzzet Molla'nın yarım kalan mesnevîsi. Tamamı aruzun "mef‘ûlü mefâ‘ilün fe‘ûlün" kalıbı ile yazılan bu “nâ-tamâm” mesnevî 302 beyitten oluşmaktadır. Şairin Hazân-ı Âsâr adlı divanının nüshaları içerisinde bulunan eser edebiyat tarihlerinde anılmaz. 2002 yılında Mihnet-keşân üzerine yaptığı doktora tezinde Ali Emre Özyıldırım’ın Vakanüvis Esad Efendi’nin Mihnet-keşân’a yazdığı manzum takrîzinden adını tespit ettiği eserin (2002: 31-32) metni, İzzet Molla’nın divanları üzerine yapılan doktora tezi esnasında bulunmuş (Şahin 2004) ve daha sonra bir makale ile yayınlanmıştır (Şahin 2013). Nâz u Niyâz’ın tespit edilen iki nüshasından beyit sayısı en çok olanı, şairin akrabası Vakanüvîs Esad Efendi'nin Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki koleksiyonda bulunmaktadır (Şahin 2013: 149). Hasan adlı bir müstensih tarafından yazılmış olan bu nüsha müellifin ölüm yılı olan 1245/1829-1830 tarihinde istinsah edilmiştir. Mısır Millî Kütüphanesinde bulunan ikinci nüsha, metin bakımından daha sağlamdır. 20 beyitlik “Sebeb-i Nazm” bölümünün bulunmadığı bu nüshada istinsah kaydı bulunmamaktadır (Şahin 2013: 149) Hazân-ı Âsâr’ın Dervîş Receb-i Buhârî tarafından istinsah edilen toplam beş nüshasında ise mesnevînin yalnızca başlığı ve ilk 11 beyti yer alır (Şahin 2013: 150).
Şairin ani vefatı dolayısıyla tamamlanamamış olan Nâz u Niyâz’ın elde bulunan metni incelendiğinde, mesnevîlerdeki geleneksel giriş bölümleri dışında ana hikâyeye hiç geçilmediği görülür. Eserin “Sebeb-i Nazm” bölümünü içeren 302 beyitlik giriş kısmı şu başlıklardan oluşmaktadır: 1. Der-Naʻt-ı Bârî (18 beyit) 2. Münâcât ez-Âstâne-i Fevz u Necât (20 beyit) 3. Der-Naʻt-i Resûl-i Ekrem salla’llâhu ʻaleyhi ve sellem (30 beyit) 4. Nûr-ı Her Sirâc Der-Menkabet-i Miʻrâc (İçerisinde 25 beyitlik Farsça "Kasîde-i Âferîniş Der-Sitâyiş-i Nûr-ı Çeşm-i Bîniş" başlıklı tardiye ile toplam 138 beyit) 5. Der-Menkabet-i Çehâr-yâr-i Güzîn (25 beyit) 6. Der-Sitâyiş-i Hazret-i Pîr (13 beyit) 7. Der-Zikr-i Baʻz-ı Evliyâ-yı Sühan (12 beyit) 8. Der-Sitâyiş-i Hân Maḥmûd (26 beyit) 9. Sebeb-i Nazm (20 beyit) Nâz u Niyâz’ın 20 beyitlik "Sebeb-i Nazm" bölümünün de tamamlanmamış olması, esere dair ayrıntılı bir değerlendirme yapma imkânını ortadan kaldırmaktadır. Söz konusu bölüm, suskunluğun tasvirinden oluşmaktadır: Bir gece, “hayret” meclisinde söz sırası “samt”a (suskunluğa) gelmiştir. Gönüllerdeki onca yaraya rağmen ağızları bıçak açmamaktadır. Meclisin sâkîsi, şarap yerine ateş sunan “pervâne”dir. Kan rengi “sürahi” de susmuş kulkul etmemektedir. Meclisin nedimi hayret olunca, sohbetin konusu suskunluk olmuştur. Uyku bile göze hayal göstermemekte, bir su kabarcığı dahi taşıp akmamaktadır. “Bülbül” “pervâne”yi örnek almış ve mumun ateşini söndürmeye çalışmakta, kanatları yansa da gidip başka tarafta inlemektedir. Bahçe sanki fanus gibidir ve en hafif bir rüzgâr bile esmemektedir. Ağızlarına kadar ahla dolu olan âşıklar bir taşsalar, ahları bütün ufukları kaplayacaktır. Zilleri güneş gibi hararetlenmiş olan “def” bile sinesini gizlice dövmekte; “keman”, göğsündeki yaraya rağmen feryat etmemektedir. İşaret parmağı gibi olan “ney” de hayretinden diz üzerinde yatıp kalmış; “tanbur” başını duvara dayamış, dokunmak mümkün değil. “Kanun” bu meclisin değişen adetini düşünmektedir. Şarkı söyleme ânının hasretiyle “çeng”in yüreği parçalanmıştır. Bir sivrisinek vızıldasa “erganun” çıldıracak gibidir. Öyle bir zaman ki, meclise hakim olan bu vahşetten hayret dahi dehşete kapılmış; meclistekilerin hayranlığı o dereceye gelmiştir ki hiç kimsenin dilinde bu durumun sebebini sormaya kuvvet kalmamıştır... (Şahin 2013: 151). Eserin sebeb-i nazm bölümü, teşhîs edilmiş enstrümanlar ve bülbül, pervâne gibi canlılar ile bir "meclis" tasvirinden oluşmaktadır. Bu "hayret meclisi", şairin Gülşen-i Aşk mesnevîsini andırır. Orada bütün meşhur âşıklar Aşk'ın bahçesinde toplanmıştır. Burada ise nedimi Hayret olan bir çeşit "susma meclisi" söz konusudur. İzzet Molla'nın divanlarında da sıkça görülen “samt/hamûşî” (susma, suskunluk) ve hâmûş (suskun), aslında Mevlevî terimlerindendir. Hz. Mevlânâ “hâmûş” kelimesini Dîvân-ı Kebîr'inde sıklıkla mahlâs yerine kullanmıştır. Yine Mevlevî dergahlarının haziresinde yatan dervişler “hâmûşân” olarak anılır. Az konuşmak, bütün tasavvufi mesleklerde öğütlenmiştir. Ancak hikâyenin yazılış sebebinin anlatılacağı bölümde tasvir edilen bu suskunluktan başka eserin niçin yazıldığına dair hiçbir ip ucu yoktur. Hikâye bu mekânda ve hayret, gül, bülbül, pervâne, ney, tanbur, kanûn gibi kahramanlarla mı gelişecektir yoksa bu tasvir, şairin esere başlamasına sebep olan ortamı mı göstermektedir belli değildir. “Nâz u Niyâz mesnevîsi, belki de önceki eserlerinde bulunan eksikliklerin farkında olan İzzet Molla'nın, yine bir yenilik arayışı sonucunda başladığı ve muhtemelen çok daha iyi kurguladığı son teşebbüsüdür.” (Şahin 2013: 153). Klasik mesnevîlerdeki bölümlerle başlayan eser, asıl konuya geçmediği için eserin içeriği ve kurgusu hakkında söylenecekler adı ve giriş bölümünü oluşturan şiirlerinden hareketle yapılacak tahminlerin ötesine geçmez. İzzet Molla, “ced-be-ced” Mevlevîdir.
Eserin başındaki Tahmîd (Na't-i Bârî) bölümünün 18 beyit olması ve Na’t-i Mevlânâ bölümünden hareketle “esrârını Mesnevî’den al”an Hüsn ü Aşk yolunda bir eser tasarlanmış olabilir. Yine “evliyâ-yı sühan” (söz sahipleri) olarak Fars ve Türk şiirinin mesnevî alanında eser vermiş önemli şairlerini anması da şairin geleneği devam ettiren bir eser yazmak niyetinde olduğunu gösterir. Farsça şiir yazanlardan Nizâmî-i Gencevî (ö. 611/1214?), Ferîdüddîn-i Attâr (ö. 618/1221), Emir Husrev-i Dihlevî (ö. 725/1325) ve Molla Câmî (ö. 898/1492) ile Türkçe söyleyenlerden Ali Şîr Nevâyî (ö. 906/1501), Fuzûlî (ö. 963/1556), Nev'î-zâde Atâyî (ö. 1045/1635) gibi hepsi en az hamse sahibi olan şairler yanında Şeyh Gâlib’in (ö. 1213/1799) zikredilmesi de eserin Hüsn ü Aşk naziresi olarak kurgulandığı ihtimalini güçlendirmektedir. Eserin ismi de atıf vavıyla bağlanmış iki isimden oluşmaktadır. Daha önce Gülşen-i Aşk ile bu vadide kalem oynatan şairin bu defa neyi yenileyeceği ve nasıl bir hikâye anlatacağı meçhul kalmıştır. Gülşen-i Aşk’ta hikâyeyi kendi üzerinden “ben anlatıcı” üslubuyla anlatarak geleneği zorlayan ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserlerinde hep şahsi bir sergüzeştin hakim olduğuna dikkat çektiği (1976: 91-92) İzzet Molla, bu eserde aynı üslubu devam ettirecek miydi bilinmez. Nâz u Niyâz metnini yayına hazırlayan Ebubekir Sıddık Şahin, eseri Hüsn ü Aşk nazireleri arasında saymakta ve bu teşebbüsünde şairin yapmak istediği üzerine tahminlerini şu şekilde ifade etmektedir: “İzzet Molla, muhtemelen Hüsn ü Aşk’a cevap niteliğinde bir eser meydana getirmek istiyordu. Ancak bu eser, Refî’-i Âmidî’nin Cân u Cânân’ı gibi basit bir isim değişikliği ile aynı konunun anlatımı olmamalıydı. Şeyh Gâlib’in yaptığı yenilik düzeyinde bir yeni söyleyiş olmalıydı bu. Gâlib, Kelile ve Dimne’den beri hayvanlar yahut yaşamış kişilerin üzerinden, hep başkalarının hikâyesi içerisinde anlatılageleni farklı bir yolla anlatmış ve Leylâ, Mecnûn, Hüsrev, Şirîn adları yerine onların en belirgin sıfatlarının, yani onları unutulmaz hikâyelere kahraman yapan temel kavramların (güzellik ve aşk) hikâyesini yazmıştır. İzzet Molla da yazmayı tasarladığı mesnevîye … “Nâz” ve “Niyâz” gibi güzellik ve aşkın aralarındaki ilişkiyi gösteren iki kahraman seçmiştir. Fuzulî'nin, Hüsn ü Aşk olarak da bilinen ve Sıhhat u Maraz, Sefer-nâme-i Rûh, Rûh-nâme gibi adlarla anılan eski tıp bilgisine ait Farsça eserinde, ruhun iki sıfatı olarak ele aldığı Hüsn ve Aşk'ın (Gölpınarlı 1976: 37) hikâyesini ilk defa manzum olarak anlatan Şeyh Gâlib gibi İzzet Molla da Fuzûlî'nin aynı eserinde Şîve, Kirişme, İşve ve Gamze ile birlikte Hüsn'ün askerleri arasında saydığı Nâz (Düzgün 2010: 87) ile Aşk'ın tavır ve davranışlarını ifade eden Niyâz'ı teşhîs ederek anlatmak istemiş olmalıdır.” (Şahin 2013: 156)
Şairin biyografisi için bk. "İzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/izzet-molla-kececizade-mehmed-izzet
Eserden Örnekler
SEBEB-İ NAZM
bir gece bu bezmgâh-ı hayret
vermişdi sühanda samta nevbet
dillerde egerçi dâğ çokdu
bir yerde iki dudağ yokdu
pervâne o meclise sebû-keş
ṣahbâ yerine sunardı âteş
bir dem-gûn dürr idi surâhî
vermiş idi kulkule terâhî
çün bezmin idi nedîmi hayret
ḫâmüşlük idi medâr-ı sohbet
sâgarçe-i dîdeye bakıp hâb
eylerdi serâbsızlık işrâb
çağlatmaz idi habâb yaşın
ger bâd-ı nesîm ezse başın
pervânelige edip temessül
şemʻin gülünü alırdı bülbül
mikrâz-ı peri olursa sûzân
eylerdi diger mahalde efgân
fânûs idi öyle kim o gülşen
geçmezdi nesîm-i pâ-be-dâmen
leb-rîz idi dilde âh-ı uşşâk
cûş eyler ise dayansın âfâk
hurşîd celâcili verip tef
pinhân dögerdi sînesin def
açmışsa da sînesinde yâre
itmezdi figân kemân ne çâre (Şahin 2013: 156)
Kaynakça
Doğan, Muhammet Nur (2003). Şeyh Gâlib Hüsn ü Aşk –Metin, Nesre çeviri, Notlar ve Açıklamalar. İstanbul. Ötüken Yay.
Dumanlı, Çiğdem ( 2019). “Bir Osmanli Âliminin Tüy Kaleminden…: Keçecizâde İzzet Molla’nın Mihnet‐Keşân’ı ve Viyana Şarkiyatında Almanca Çevirisi". Tarihin Peşinde ‐Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi‐ (21) 135‐160.
Düzgün, Hüsseyin (Hossein Mohammadzade Sedigh) & Şâyeste Ebrâhimi (2010). Molla Mohəmməd Fozûli Səfərname-ye Ruh (Sehhət və Mərəz). Tahran: İntişarat-ı Tekdereht.
Karacasu, Barış (2009), “Keçeci-zâde İzzet Molla ve Gülşen-i Aşk’ı”. Turkish Studies International Periodical for the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 4/2, Winter, s.690-726.
Okçu Naci. (1999). "Hüsn ü Aşk". İslam Ansiklopedisi: Türkiye Diyanet Vakfı. C. 19, s. 29-31.
Okumuş, Sait. (2011). Şairin Çağa Tanıklığı: Bağdatlı Rûhî’nin Terkib-i Bend’i ve Nazîreleri, Ankara: Dîvân Kitap.
Özgül, M. Kayahan (1990). Yenişehirli Avnî. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.
Öztoprak, Nihat (2000). Refî-i Âmidî Cân u Cânân -İnceleme, Hüsn ü Aşk ile Karşılaştırma, Metin. İstanbul: Türk Gençlik Vakfı Yay.
Özyıldırım, Ali Emre (2002). Keçeci-zade İzzet Molla’nın Mihnet-Keşan’ı ve Tahlili. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Özyıldırım, Ali Emre (2007). Keçeci-zade İzzet Molla and Mihnet-Keşan. Part1-2. The Department of Near Eastern Languages and Civilizations Harvard University. Sources of Oriental Languages and Literatures 81.
Şahin, Ebubekir Sıddık (2013). “Hüsn ü Aşk'in Izinde Yarim Kalan Bir Mesnevî: Nâz u Niyâz”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi. 20 (1): 143-182.
Şahin, Ebubekir Sıddık (2004). Keçeci-zade İzzet Molla’nın Dîvânları: Bahâr-ı Efkâr ve Hazân-ı Âsâr. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Şahin, Ebubekir Sıddık (2007). “Keçeci-zade İzzet Molla’nın Eserlerinde Mevlevilik ve Şairin Yayımlanmamış Bir Na’t-i Mevlânası”. Türk Kültürü, Edebiyatı ve Sanatında Mevlâna ve Mevlevîlik Ulusal Sempozyumu: Bildiriler. Konya: Selçuk Üniversitesi Mevlâna Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları: 87-99.
Turan, Lokman (2008). “Yenişehirli Avnî Beyin Âteşkede Mesnevîsi Üzerine Bir İnceleme”. Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic. 3 (4): 866-903.
Üstüner, Kaplan (2003). Refî-Cân u Cânân İnceleme-Metin. İstanbul: MEB Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | DEVHATÜ’L-MEHÂMİD FÎ TERCEMETİ’L-VÂLİD (İZZET MOLLÂ) | İzzet Mollâ, Keçeci‐zâde İzzet Molla | Doç. Dr. Nilüfer Tanç |
Görüntüle | ||
2 | GÜLŞEN-İ AŞK (İZZET MOLLÂ) | İzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi | Dr. Öğr. Üyesi Ebubekir Sıddık Şahin |
Görüntüle | ||
3 | MİHNET-KEŞÂN (İZZET MOLLA) | İzzet Molla, Keçeci-zâde Muhammed İzzet | Dr. Öğr. Üyesi Ali Emre Özyıldırım |
Görüntüle | ||
4 | BAHÂR-I EFKÂR (İZZET MOLLÂ) | İzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi | Dr. Öğr. Üyesi Ebubekir Sıddık Şahin |
Görüntüle | ||
5 | HAZÂN-I ÂSÂR (İZZET MOLLÂ) | İzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi | Dr. Öğr. Üyesi Ebubekir Sıddık Şahin |
Görüntüle | ||
6 | DİVANÇE (VÂZIH) | Mustafâ Vâzıh | Araş. Gör. Giyasi BABAARSLAN |
Görüntüle | ||
7 | MEVRİDÜ’L-VÜSÛL FÎ MEVLİDİ’R-RESÛL (İBRÂHÎM ZİKRÎ) | İbrâhîm Zikrî | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle | ||
8 | ED-DÜRERÜ'L-MÜNTAHABÂTÜ'L-MENSÛRE FÎ ISLÂHİ'L-GALATÂTİ'L-MEŞHÛRE / GALATÂT-I HAFÎD EFENDİ | Hafîd, Mehmed Hafîd Efendi | Doç. Dr. Ramazan Ekinci |
Görüntüle | ||
9 | TARÎKÜ'L-İHTİSÂR | Nûrî, Osman Hanyevî | Prof. Dr. Orhan Kurtoğlu |
Görüntüle | ||
10 | TUHFETU SABRÎ AN-LİSÂNİ BULGARÎ | Mehmed Sabrî | Dr. Öğr. Üyesi Özkan Uz |
Görüntüle | ||
11 | RAVZ-I VERD | Şâkir, Ahmed Paşa | Prof. Dr. Ramazan Sarıçiçek |
Görüntüle | ||
12 | KENZ-İ FUSAHÂ (ABBAS KEMÂL EFENDİ) | Abbas Kemâl Efendi, Kerküklü | Diğer Öznur ÖZER |
Görüntüle | ||
13 | DÎVÂN (ABDÎ) | Abdî, Abdülkerîm Abdî Efendi | Prof. Dr. Beyhan KESİK |
Görüntüle | ||
14 | MEVLİD (ABDÎ) | Abdî | Doç. Dr. Hasan Kaya |
Görüntüle | ||
15 | DÎVÂN (ABDÎ) | Abdî, Şarkîkarahisarlı | Dr. Hacer SAĞLAM |
Görüntüle |