MUHAYYELÂT / MUHAYYELÂT-I AZÎZ EFENDİ
üç hikâyeden oluşan eser
Azîz, Giritli Aziz Ali Efendi (d. ? /? - ö. 1213/1798-99)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Giritli Azîz Ali Efendi (ö. 1213/1798-99) tarafından yazılan bir mukaddime ve birbiriyle bağlantılı üç hikâyeden oluşan eser. Yazar, bu hikâyelere "Hayâl" adını vermiştir. 1797'de kaleme alınan eserin tam adı “Muhayyelât-ı Ledünn-i İlâhî”dir. Giritli Ali Efendi, Hulâsatü’l-Hâyâl adlı Süryanice ve Arapça kitaptaki garip ve ibretamiz hikâyelerden etkilenerek eserini kaleme aldığını söyler. Bunun yanında yazar, bu hikâyelerden bazılarını doğu klasikleri gibi farklı kaynaklardan Türkçeye aktarmıştır. Çeviride yazar, eserin orijinaline sadık kalmamış, içerisine kendi hayal gücüne dayalı ilaveler yaparak hikâyelerin yerlileşmesini sağlamıştır (Budak 2013: 334).

Muhayyelât’ta, mukaddimenin ardından gelen ve "hayâl" adı verilen hikâyelerin ilkinde (Hayâl-i Evvel), Harzemşah’ın oğlu Kamer Can’ın Gülruh ve Ferruh isimli padişah kızlarıyla evlenmesi ve bu evlilikten doğan şehzadeleri Asîl ve Nesîl isimli bu şehzadelerin olağanüstü varlıklarla yaşadıkları olağan dışı maceralar; ikinci hikâyede (Hayâl-i Sâni), Lebib isimli tüccarın oğlu olan Cevat’ın başından geçen olağanüstü olaylar; son hikâyede (Hayâl-i Salis) ise, Mısır’da yaşayan Şeyh İzzettin isimli bir mutasavvıfın ruhani dünyası anlatılmıştır. Yazar, hikâyeyi anlatırken Nâkıta, Şâhide, Nâcî Billâh gibi tasavvufi ve alegorik kahramanlardan yararlanmış ve kahramanları hep sûfiyane bir atmosferde okuyucuya aktarmaya çalışmıştır.

Hikâyelerde, İstanbul'un toplum hayatı, örf, âdet, gelenek ve görenekleri, konuşma yapısı gibi daha pek çok özelliği göz önüne serilmiştir. Kadın, aile hayatı ve evlilik, "hayaller"in tamamında görülen ortak unsurlardır. Kimi zaman peri, cin, tılsım, büyü gibi masal motiflerine yer verilmiş, olaylar ve olayların geçtiği mekânlar gerçeküstü bir düzeyde anlatılmış, kimi zaman da realist bir anlatım ve Topkapı, Haydar Paşa gibi gerçek mekânlar tercih edilmiştir. Olağanüstü olayların anlatıldığı kısımlarda yer yer secili, uzun terkiplerle yüklü ağır bir dil kullanılırken, bu üslup realist bir anlatım tarzının tercih edildiği kısımlarda yerini sade ve anlaşılır cümlelere bırakmıştır. Bu yönleriyle eser, hem divan edebiyatından hem de yeni edebiyattan izler taşımaktadır (Budak 2013: 335-336).

Yazar, üç hikâyeyi birbirinden koparmadan, bağlantılı bir şekilde kaleme almıştır. Hikayelerdeki peri, cin, büyü gibi motifle, onu Binbir Gece Masalları'na yaklaştırmakla birlikte, gerçekte var olan mekânların kullanılması, mahallî unsurlara yer verilmesi, adalet, politika ve devlet işleriyle ilgili bilgilere yer verilmesi, eseri romana yakınlaştıran özelliklerindendir. Eserin bir başka özelliği ise didaktik bir amaçla kaleme alınmış olmasıdır. Eser zamanında çok beğenilmiş ve on bir yıl içinde beş defa (Giridî Ali Aziz 1290/1873 vd.) basılmıştır (Okay 1991: 334). Aziz Eli Efendi artık Muhayyelât yazarı olarak anılmaya başlamıştır.

Muhayyelât’ın, Türk edebiyatındaki pek çok eserde doğrudan ya da dolaylı olarak izleri görülmektedir. Bu eserlerin başında Ahmet Mithat Efendi’nin Çengi romanı gelmektedir. Bunun yanı sıra Namık Kemal’in İntibah’ında, Şinasi’nin Şair Evlenmesi’nde, Recâizâde Mahmut Ekrem’in Sâime’sinde ve yine Salim adlı bir yazar tarafından kaleme alınan Sözde Sebat isimli eserde Muhayyelât’ın yansımalarını görmek mümkündür (Budak 2013: 339-340).

Eser, Ahmet Kabaklı (1973) tarafından Muhayyelât-ı Aziz Efendi adıyla sadeleştirilerek yayımlanmıştır. Sonrasında Hüseyin Alacatlı (1999), Kerim Çetinoğlu (2006), Orhan Sakin (2016) eseri aynı adla sadeleştirmiştir. Bunların yanında E. J. W. Gibb tarafından ikinci hayâl/hikâyesi İngilizceye çevrilmiştir (1884). Sonraki yıllarda eser farklı yazarlar tarafından da yayımlanmıştır (Çetinoğlu 2006, Sakin 2016). 

Şairin biyografisi için bk. “Azîz, Aziz Ali Efendi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/aziz-aziz-ali-efendi

Eserden Örnekler


Hayâl-i Evvel

Kadîmü’l-eyyâmda şehr-i İsfahan’da ferman-fermâ-yı iklîm-i Fârs olan Harzemşah’ın hüsn-i melâhat ve cemâl-i letâfet ve kemâl-i ma'rifetde bir misli meşhûd-ı âlemiyân olmamış Kamercan namında bir oglu olup şeh-zâdenin sinni on beş dâhil ve hadd-i bülûga vâsıl oldukda Harzemşah’a ârzû-yı ahfâd müstevlî olmagın vâlide-i şeh-zâde ve i'timâdü’d- devlesiyle ba’del-müşâvere şeh-zâde-i civân-bahtım cevârî ve ahrârdan her kangısı müntahibi olursa kendüye tezvîc olunmak karar-gir, re’y-i savâb-dîdeleri olmakla Kamercan’ı huzuruna da'vet ve bir nice pend ü nesâyıh ve mukaddimât-ı levâyih bahs ve bastından sonra Şah, sûret-i mâ-fi'z-zamîrini şeh-zâdeye ifâde ve bu bâbda teslîm-kerden-i inkıyâd eylemesi, irâdesini tabakçe-i beyâna nihâde etdikde, Kamercan bir zamân müstagrak-ı gark-ı halecan ve mâ-fi’l-bâlini bu vechile arza-i asra-i sultân eyledi ki:

-Kudretli vâlid-i emcedim, zümre-i nisâ bî-sebât ve bî-vefa oldukları muharrerât-ı tevârih-i eslâfdan karîn-i yakîn-i âcizânem olmagın bu bâbda kalbime îrâs-ı fütûr ve hayâtda oldukça Hazret-i Îsâ gibi mücerredlige akîdemi maksûr eylemişdir. Şöyle ki cânib-i şahânelerinden ibrâm ü ısrar olunmak lâzım gelirse firâr ve terk-i dâr ü diyâr eylemek emr-i mukarrerdir, diye hatm-i kelâm etdikçe Şah, Kamercan’ın bî-muhâbâ bu vechile cevâbında vehâmet-i encâmı mülâhaza ve semt-i âhere atf-ı inân-ı kelâm ile izhâr-ı mülâtafa ve tarh-ı meclis-i mübâhase edip Şeh-zâde mahalline ric’at eyledikde Harzemşah, i'timâdü’d-düvelesiyle halvet ve bu derdin devâsına çâre-cûy-ı semt-i sühûlet olarak meşveret etdikde, i'timâdü’d-düvelesi şöyle bir hayli fikr eyledi ki Kamercan’ın peri varıp vasf eyledigi mahbûbeyi getire ve ikisini bir yere ba’del-cem’ Çin pâdişâhı duhteri Şeh-zâde’den hüsnâysa perî-i maglûbun cerâ'im-i güzeştesi afv u ikrâm oluna.

Der-akab perî-i maglûb Çin’e azîme ve nîm sâ'at mürûr etmeden hâb-âlûde olarak duhter-i şâh-ı Çin’i getirip firâş-ı Şeh-zâde’ye nihâde ve temyîz için rû-be-rû eylediler. Ne görseler ki ol kadar yek digere mümâsil ve mübâşih ki yalnız tefrîk ve temyîzleri libâs-ı merdân ve zenândan olabilirdi!

Tarafeyn müsâvâta ba’de'r-rızâ uyanıklıkda olan etvâr-ı cünbüşlerini dahi âzmâyiş için Şeh-zâde’yi îkâz eylediler.

Gözün açtıkda görse ki âgûşunda bir duhter-i âlem-ârâ ve bir mahbûbe-i cihân-pîrâ yatar ki muhayyir-i ukûl ü hûşdur (Giridî Ali Aziz Efendi 1290/1873: 3-4). 

Kaynakça


Alacatlı, Hüseyin (hzl.) (1999). Muhayyelât-ı Aziz Efendi. Ankara: Akçağ Yay.

Budak, Ali (2013). Batılılaşma ve Türk Edebiyatı- Lale Devri’nden Tanzimat’a Yenileşme. İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yay.

Giridî Ali Aziz (1290/1873). Muhayyelât-ı Aziz Efendi. İzzet Efendi Matbaası.

Kabaklı, Ahmet (1973). Muhayyelât-ı Aziz Efendi. Ankara: Milli Eğitim Basımevi.

Okay, M. Orhan (1991). “Aziz Ali Efendi”. İslâm Ansiklopedisi. C. 4. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. s. 333-334.

Sakin, Orhan (hzl.) (2016). Giritli Aziz Efendi Muhayyelât. İstanbul: Kapı Yay.

Atıf Bilgileri


Türk, Hatem ve Pelin Asan Ayar. "MUHAYYELÂT / MUHAYYELÂT-I AZÎZ EFENDİ". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/muhayyelat-muhayyelat-i-aziz-efendi. [Erişim Tarihi: 24 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 DÎVÂNÇE (AZÎZ) Azîz, Azîz Ali Efendi Hatem Türk
Görüntüle
2 EMSÂLÂT-I AZÎZ / MUHAYYELÂT Azîz, Azîz Alî Efendi Araş. Gör. Fatih UĞUR
Görüntüle
3 DÎVÂN (AZÎZ) Azîz, Azîz Ali Efendi Prof. Dr. Beyhan KESİK
Görüntüle
4 VÂRİDÂT (AZÎZ) Azîz, Azîz Ali Efendi Araş. Gör. Dr. nesrin aydın satar
Görüntüle
5 MANZÛME-İ DURÛB-I EMSÂL (HIFZÎ) Hıfzî Dr. Öğr. Üyesi BAHANUR ÖZKAN BAHAR
Görüntüle
6 NA'T MECMÛ'ASI (HÜSEYİN AYVANSARÂYÎ) (Rıfat Kütük Şahsi Kütüphanesi) Ayvansarâyî, Hâfız Hüseyin Diğer Aybala Sena KÜTÜK
Görüntüle
7 DÎVÂN (KESBÎ /KİSBÎ) Kesbî/Kisbî, Kesbî Mehmed Efendi ismail Aksoyak
Görüntüle
8 TERCÜME-İ DURÛB-I EMSÂL-İ ARABİYYE (KUDSÎ, ABDULLÂH EFENDİ) Kudsî, Abdullah Efendi Prof. Dr. Sadık Yazar
Görüntüle
9 TERCÜME-İ LUTFU'T-TEDBÎR fî SİYÂSÂTİ'L-MÜLÛK (KUDSÎ, ABDULLÂH EFENDİ) Kudsî, Abdullâh Efendi Prof. Dr. Sadık Yazar
Görüntüle
10 TERCÜME-İ EL-BERKU’L-YEMÂNÎ FÎ FETHİ’L-OSMÂNÎ (KUDSÎ, ABDULLÂH EFENDİ) Kudsî, Abdullâh Efendi Prof. Dr. Sadık Yazar
Görüntüle
11 DÎVÂN (TEKİRDAĞLI AHMED LÜTFÎ) Lütfî, Ahmed Lütfî Efendi Diğer Ahmet Serdar Erkan
Görüntüle
12 MÜSTEVCEBÜ’L-HALÂS FÎ TEFSÎR-İ SÛRETİ’L-İHLÂS (TÂHİR, MEKKÎ-ZÂDE MEHMED) Tâhir, Mekkî-zâde Mehmed Tâhir Efendi (?/? – ö. 1128/1716) Dr. Öğr. Üyesi Oğuzhan UZUN
Görüntüle
13 AHSENÜ'L-HABER MİN KELÂMİ SEYYİDİ'L-BEŞER (VÂSIF, ŞA'BÂN-ZÂDE ABDULLÂH VÂSIF ÇELEBİ) Vâsıf, Şa'bân-zâde Abdullâh Vâsıf Çelebi Diğer Nükran ERBAŞ
Dr. Öğr. Üyesi Muhammed İkbâl Güler
Görüntüle
14 DÎVÂNÇE (ABDÎ / VASSÂF) Abdî (Vassâf), Abdullâh Efendi Prof. Dr. İbrahim Halil Tuğluk
Görüntüle