- Yazar Biyografisi (TEİS)
Mehmed Nâzım - Madde Yazarı: ALİ ERBAY
- Eser Yazılış Tarihi:1304/1887
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum-Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Diğer
- Yayın Tarihi:23/04/2022
MUHÂTABA (MEHMED NÂZIM)
diğerMehmed Nâzım (d. 1849 - ö. 17 Aralık 1926)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Mehmed Nâzım’ın, kahraman anlatıcı ile bir dağın medeniyet ve medenileşmek üzerine gerçekleştirdiği sohbeti konu edinen sembolik-alegorik mahiyetteki eseri. Anlatıcının 1301/1884 senesinde etrafı büyük dağlarla kapalı, kayalarla örtülü, çam ağaçlarıyla donanmış bir barakada vect hâlinde Yaradan’ı düşünmesiyle başlayan Muhâtaba, dağın konuşmasıyla gelişir. Dağ, insanların bulundukları medeni seviyeye ulaşabilmek için gereken unsurları tabiattan temin ettiklerini fakat bunu unutarak doğaya zarar verdiklerini dile getirir. İnsanların maddi ihtiyaçlarının arttıkça manevi yönlerinin zayıfladığını, sahip oldukları değerlerin yozlaştığını, hakikati duyuş ve düşünüş bakımından köreldiklerini ve Yaradan’ı anlama becerilerini kaybettiklerini düşünür. Eleştirilerini medeniyetin getirileri ve götürüleri, insanoğlunun doyumsuzluğu ve insanın rahatı uğruna doğanın tahribatı üzerine yoğunlaştırır. Medenilik ve bedevilik, maddiyat ve maneviyat gibi ikiliklerin, medenileşme adı altında değişen yaşam ve yönelimlerin insanı sürüklediği trajik sona dair fikirlerini aktarır. Anlatıcı ise karşılık olarak değişimin ilahi bir kanun olduğunu söyleyip medeniyetin fayda dolu kazanımlarını anlatsa da dağ, insanların bu getirileri olumsuz yönde kullandığını belirtir. Anlatıcı, aklın ve ilmin ön plana çıkarılmasıyla ulaşılan icat ve keşiflerin Yaradan’ı idrak etme noktasında insanı taşıdığı seviyeden söz eder. Medeniyetin, evrenin eşsiz düzenini kavramak ve Allah’ı anlamak noktasında insana sunduklarının yadsınamaz bir gerçek olduğunu ileri sürer. Anlatıcının, medeniyeti bu bakış açısıyla temellendirmesi dağ tarafından kabul görür. Eser, her iki tarafın da bu görüşler etrafında uzlaşmasıyla son bulur.
Muhâtaba, maddi ihtiyaçlar bağlamında rahatlık sağlayan medeniyetin insana ait maneviyatı geliştirmediği, insanı gerçek niteliğine kavuşturacak değerlerin İslam medeniyetinde bulunduğu ve bu nedenle İslam’ın medeniyet kaynağı olarak konumlandırılıp ondan yararlanılması gerektiği tezi üzerine kurulmuştur. Sanatsız, hakimane bir üslupla kaleme alınan eser; fikirlerin terkibindeki yaratıcılık, sanatkârın kendi kendine daldığı düşünceleri sembolik bir varlıkla konuşuyormuş gibi ifadesi bakımından Ziya Paşa’nın Rüya'sını, Namık Kemal’in, Ayetullah Bey’in, daha bazı şahsiyetlerin aynı isimle neşrettikleri eserlerini hatırlatsa da Batılılaşma hareketinin ön plana çıktığı dönemde insanlığı yüceltecek esasları İslâm medeniyeti dairesinde bulması açısından özgün bir yere sahiptir (Tansel 1996: 160).
Muallim Naci’nin takriz yazdığı ve döneminde oldukça beğenilen Muhâtaba, üç kez basılmıştır. Eser, birinci baskısında müellifinin Konya Mektupçusu Nâzım unvanıyla 32 sayfa; ikinci baskısında Kayseri Sancağı Mutasarrıfı Nâzım Paşa unvanı ve anlatıcı ile dağın uzlaşmaya vardığı ikinci bölümün eklenmesiyle 84 sayfa; üçüncü baskısında ise "Teşrih-i Maddiyat", "Hikmet, Nâzım" ve "Nasihat" adlı üç manzumenin eklenmesiyle 86 sayfa olarak neşredilmiştir. "Teşrih-i Maddiyat"ta eser içeriğiyle paralellik taşıyan fikirler manzum olarak işlenmiştir. Mesnevi nazım biçimiyle yazılmış 154 beyitlik "Hikmet, Nâzım" adlı nasihatname ise "Ahlak", "İlim", "Söz", "Vatan", "Marş" ve "Vazife" adındaki kısımlardan oluşmuştur. Fevziye Abdullah Tansel, Mehmed Nâzım’ın bu manzumeyle hem oğlu Hikmet Bey hem de torunu Nâzım [Hikmet] için öğütler verdiğini, bu nedenle başlığın “Hikmet, Nâzım” olarak konumlandırıldığını ifade eder (1966: 161). "Nasihat" adlı son manzumede ise insana dair manevi değerler konu edilmiştir. Esas itibariyle mensur olan Muhâtaba, son baskısına eklenen üç manzumenin ardından mensur-manzum eser olma niteliği kazanmıştır.
Muhâtaba’nın üç baskısı da İBB Atatürk Kitaplığı Sayısal Arşiv ve e-Kaynaklar içerisinde uzaktan erişime açık olarak kayıtlıdır. Eserin baskı yıllarına göre kronolojik sırasıyla kayıtlı olduğu demirbaş ve yer bilgisi ŞN_K.0137/04 ve 819.3 MEH 1304 H/1887 k.1/1, Bel_Osm_K.07188 ve 1316 H/1899, Bel_Osm_K.00891 ve 811.31 MEH 1328 H/1912 k.1/1 şeklindedir.
Yazarın biyografisi için bk. “Mehmed Nâzım [Paşa]”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/2023-TEIS2-5
Eserden Örnekler
1301 senesi Ağustos’unun üçüncü Cumartesi günü idi ki dört etrafı birbirine kol atmış büyük büyük dağlarla kapalı, en yüksek mahalleri korkunç ve uzun kayalarla örtülü, ve etekleri ufak ufak çam ağaçlarıyla donanmış, ara yerleri yukarılardan kopup gelen kaya parçaları ile bezenmiş, ve ortası kendi kendine gayet kısa bir ovacık peydâ ederek o ulu dağların deliklerinden çıkıp da biriken ve ovanın tâ orta yerinden akıp giden koca bir çaydan her tarafı yeşillenmiş, ve şehre otuz beş saat kadar uzak bulunmuş bir mahalde gün doğuya karşı iki penceresi olmak üzre çam ağacından yapılmış bir baraka içinde şöyle uzanıp düşünmekte idim. Gözlerim dağlarda, ağaçlarda, akan sularda, yeşilliklerde, lisân-ı hâle ait olan sükûtu dinlemekte, ve kalbim de Hâlik’ın akla sığmayan büyüklüğünü düşünmekte idi (Mehmed Nâzım 1304/1887: 5-6).
Pek güzel bir netice çıkardınız fikriniz doğrudur. Kâinatın nizâmât-ı ebediyyesini âlem-i te’ayyünde ikmâl eden, beşeriyyetin isti’dâd-i fıtrîsini cihân-ı terakkide itmâm eyleyen medeniyyet bin üç yüz bu kadar sene evvel cilve-nümâ-yi azamet oldu. Ulûm-i mübâreke-i kâinatın hurşid-i ziyâ-perveri işte o zaman ufk-ı kemâlde neşr-i envâr-ı feyz eyledi. Ulûm-i âliyyenin hâtime-i kemâli olan o devr-i celil, ma’lûmât-ı beşeriyyenin fâtiha-yı ikbâli idi. Kâinat o zaman hüviyyet-i mübârekesini, beşeriyyet o zaman merâtib-i ulviyyesini öğrendi. Bekâ-yı nev’e hizmetin hikmeti o zaman, kâinatı idâre eden nizâm-ı bî-adilin sırr u hakikatı o zaman bilindi. O hurşîd-i münevverin lema’ân-i aftâb-sûzu aktâr-i kâinâtı baştan başa tenvir ederek kevkeb-i ikbâl-i beşeriyyet olan “medeniyyet” o nûr içinde doğdu. Sizin dediğiniz medeniyet de bu değil mi? Evet, insanoğlu! Kevkeb-i ikbal-i beşer olan “medeniyyet” o nûr içinde doğarak kâinâtı baştan başa tenvir eyledi (Mehmed Nâzım 1316/1899: 83-84).
Her zerresi hâk-i vatanın cevher-i cândır
Her zerrede ecdâdımızın hûnu ayândır
Hıfz-ı vatan uğrunda şehâdet bize şândır
Her yare-i hûnîn birer elmâslı nişandır
Ef‘âlimize ‘azmimize semt-i semâdan
Ervâh-ı şehîdân halecânla nigerândır
İkbâl ederiz tîg-i adûya serimizle
Mermîlerini karşılarız ellerimizle
Oğlum vatana hizmet edip sa‘yını göster
Hubb-ı vatan-ı muhterem olsun sana rehber (Mehmed Nâzım 1328/1911: 81-82).
Kaynakça
Demir, Hiclâl (2019). ”Mehmed Nâzım Paşa'nın Muhâtaba Adlı Eserinde Tabiat ve Medeniyet Algısı”. Algı'ya Dair. (ed. Erol Kuyma ve Atiye Nazlı). İstanbul: Kesit Yayınları. 115-128.
Demir, Hiclâl (2021). "Mehmed Nâzım Paşa'nın Oğlu Hikmet ve Torunu Nâzım'a Nasihatleri". Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 5 (2): 896-921.
Mehmed Nâzım (1304/1887). Muhâtaba. İstanbul: Mihran Matbaası.
Mehmed Nâzım (1316/1899). Muhâtaba. İstanbul: Asr Matbaası.
Mehmed Nâzım (1328/1911). Muhâtaba. İstanbul: Selanik Matbaası.
Tansel, Fevziye Abdullah (1966). "Bir Mevlevî Nâsir ve Şâiri Mehmed Nâzım Paşa Basılı Eserleri ve Yazma Şiir Mecmuası". Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 14 (1): 155-174.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | DURÛB-I EMSÂL-İ OSMÂNİYYE (EBUZZİYÂ TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik | Doç. Dr. Tuğçe Erdal |
Görüntüle | ||
2 | ECEL-İ KAZÂ (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik | Öğretmen HAYRUNNİSA GÜRBÜZ |
Görüntüle | ||
3 | HABÎBE YÂHUT SEMÂHÂT-I AŞK (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziyâ Tevfik | Öğretmen HAYRUNNİSA GÜRBÜZ |
Görüntüle | ||
4 | İMSÂKİYYE-İ NEVÎN (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik | Araş. Gör. Dr. Cemile Odunkıran |
Görüntüle | ||
5 | LUGAT-I EBÜZZİYÂ (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik | Dr. Öğr. Üyesi Feyzi Çimen |
Görüntüle | ||
6 | MUHARRERÂT-I HUSÛSİYYE-İ ÂKİF PAŞA (ÂKİF PAŞA) | Âkif Paşa | Öğr. Gör. Abdullah Ezik |
Görüntüle | ||
7 | MÜNTAHABÂT-I TASVÎR-İ EFKÂR (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik | Dr. Ayşegül Ergişi |
Görüntüle | ||
8 | NÜMÛNE-İ EDEBİYYÂT-I OSMÂNİYYE (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik | Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek |
Görüntüle | ||
9 | SURÛRÎ-İ MÜVERRİH (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik | Dr. Ayşegül Ergişi |
Görüntüle | ||
10 | TAZARRU'ÂT-I SİNÂN PAŞA (EBÜZZİYÂ TEVFÎK) | Ebüzziyâ Tevfîk, Mehmed | Doç. Dr. Muhittin Turan |
Görüntüle | ||
11 | ÜÇ YÜZLÜ BİR KARI (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik | Dr. Ayşegül Ergişi |
Görüntüle | ||
12 | NAMIK KEMAL (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik | Dr. Öğr. Üyesi YASİN YAVUZ |
Görüntüle | ||
13 | MAKAME-İ TEVKİFİYE (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik | Dr. Ayşegül Ergişi |
Görüntüle | ||
14 | EZOP (EBÜZZİYA TEVFİK) | Ebüzziya Tevfik (1849-1913) | Prof. Dr. Süheyla Yüksel |
Görüntüle | ||
15 | MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) | Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
16 | SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) | Abdülvehhâb, Bolulu | Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek |
Görüntüle | ||
17 | BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) | Ahmed Hamdi, Şirvânî | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
18 | LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) | Ahmed Lütfî Efendi | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
19 | LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) | Ahmed Vefîk Paşa | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
20 | ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) | Avnî, Yenişehirli | Dr. Bihter Gürışık Köksal |
Görüntüle | ||
21 | BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) | Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı | Prof. Dr. Mücahit Kaçar |
Görüntüle | ||
22 | HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) | Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
23 | SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) | Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
24 | SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) | Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey | Doç. Dr. Macit Balık |
Görüntüle |