MİR’AT-I HAKÎKAT (CELÂL)
Osmanlı tarihi
Celâl, Mahmûd Celâleddîn Paşa (d. 1255/1839-40 - ö. 1316/1899)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Mahmud Celalettin Paşa tarafından yazılan Osmanlı tarihi. Mir’at-ı Hakikat'ın başlangıcında, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında geçen yüz elli senelik savaşların özeti verilmiş, Sultan Abdülmecid Han, Abdülaziz Han ve Sultan V. Murat’ın tahta çıkışları ve tahta kaldıkları süre içerisinde yaşanan olaylar, kronolojik sıraya göre ayrıntılı ve etkili bir şekilde anlatılmıştır. Mahmud Celalettin Paşa, kaleme aldığı olaylara bizzat tanıklık ettiği için eseri birinci el kaynak olarak önemini artırmıştır. Mahmud Celalettin Paşa, devlet kademesinde yapmış olduğu çeşitli görevler sayesinde, tarihî değerdeki bilgilere sahip olarak eserini yazması, eserinin önemini daha da artırmıştır.

Mir’at-ı Hakikat’ın giriş bölümünde, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında ilişkilerin başlaması geçmiş olan yüz elli senelik savaş döneminin özeti verilmiştir. Rus Çarı I. Petro döneminden başlayarak Rusya ile olan münasebetler kaleme alınmış, 1711 yılında imzalanan Prut anlaşması ile I. Petro’nun hiçbir hükümdarın kabul edemeyeceği şartları kabul ederek Osmanlı Devleti’ne karşı büyük bir hezimete uğradığı belirtilmiştir. Sultan I. Mahmud (1730-1754) döneminde Osmanlı’nın Avusturya ile muharebe içinde olmasını fırsat bilen Rusya, daha önce işgal ettiği ve fakat bir süre sonra geri vermek zorunda kaldığı Azak kalesini yeniden işgal etmiş, bunun yanında Karadeniz’de yeni bir donanma kurma hazırlıklarına başlamıştır. Rusya’nın sürekli olarak Osmanlı toprakları üzerinde hâkimiyet kurma isteği devam etmiş, bu durumun Osmanlı ordusunun 1780’li yıllarda düzensizliğe girmesi ve Kaynarca Antlaşması ile en üst seviyeye çıktığı vurgulanmıştır. Kaynarca Antlaşması ile Kırım’ın Osmanlı Devleti’nden alınması ve bu nedenle Rusya’nın Osmanlı topraklarında yaşayan Hristiyanlar üzerinde hak iddia eder konuma gelmesi, bu duruma bir örnek olarak gösterilmiştir. Nitekim Rusya’nın bu politikaları ve Rum idarecilere verilen destekler sonucunda, 1821 yılında Rum İsyanı çıkmış, Rusya, İngiltere ve Fransa’nın destekleri sayesinde Yunanistan Devleti’nin kurulduğu belirtilmiştir.

Eserde, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren bünyesinde bulunan azınlıkların dinî inançlarını yerine getirmeleri konusunda azami hassasiyet gösterdiği ve adaletli davrandığı fakat 1800’lü yıllardan itibaren azınlıklara olan adaletli davranışın düşmanlığa dönüştüğü belirtilmiştir. Sultan Abdülmecid (1839-1861) döneminde de Rusya ile olan ilişkiler yine kritik seviyede devam etmiş, Kaynarca Anlaşması ile Rusya Osmanlı devleti içindeki Ortodoksların haklarının kendisi tarafından korunduğunu ilan etmesi, Osmanlı Devleti’nin bekası için büyük bir tehlike anlamına gelmiş ve Paris Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün korunmaya alınması açıklanmıştır. Sultan Abdülaziz (1861-1876) döneminde, Osmanlı Devleti’nin Balkan topraklarındaki ayrılıkçı faaliyetler, Girit İsyanı, Hersek İsyanı, devletin ekonomik olarak çok zorlu bir süreçten geçtiği, devlet adamlarının kişisel hırs ve emellerinin, devletin bekasının önüne geçtiği vurgulanmıştır. Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilip yerine V. Murat’ın (Mayıs-Ağustos 1876) getirilmesi hadisesi, V. Murat’ın yerine Sultan II. Abdülhamid’in çıkarılması ve I. Meşrutiyet’in ilanı ve bu dönemde yaşanan olaylar özellikle 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nın safhaları ayrıntılarıyla incelenmiştir.

Mirat-ı Hakikat, 1326-1327/1909-1910 yıllarında basılmıştır. Eser, 1983 yılında yeni Türk harfleriyle yayımlanmıştır

Yazarın biyografisi için bk. "Mahmud Celaleddin Paşa". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/celal-mahmud-celaleddin-pasa 

Eserden Örnekler


Osmanlı Devleti ile Rusya arasında cereyan eden yüz elli senelik vak'aların özeti

Osmanlı Devleti'nin büyüme ve genişleme çağında Rusya kuzeyde küçük bir hükümet olup, Avrupa’da siyasi bir mevkii bulunmadığı gibi, Osmanlıların ilerleyişine karşı gelecek gücü de yoktu. Hatta Osmanlı Devleti'nin kudretinin güneşi Kafkasya ve Kırım bölgelerindeki İslam kuvvetlerinin tepelerine aydınlık saçtığı sıralarda, Ruslar oralarda bulunan Cengiz-oğulları hükümetlerine tabi hıristiyan azınlıklar idiler. Lakin zaman içinde meydana gelen değişiklikler, yüzünden Kazan ve Ejderhan Hanlıkları’nın karışıklığa ve birbirlerine düşmelerinden istifadeyle, onları tamamen silip yok ederek Deşt-i Kıpçak'dan ayrılmış geniş bir toprak parçasına sahip oldular ve bu suretle Kafkasya'ya doğru inebilmeğe yol buldular. Ancak tecavüz hareketlerine güçleri yetmediğinden hicri 1100 (M. 1688) tarihine kadar bir şey yapamadılar. Sonradan meşhur Büyük Petro ortaya çıkmış, Avrupa devletlerini taklit ederek Rusya’nın dirlik ve dizenini sağlayıp eğitimli ordu hazırlayarak - kuzeyde Baltık Denizi'ne, güneyde Karadeniz'e doğru saldırıya geçmeyi kafasına koyduğundan- Lehistan ve İsveç memleketlerine yürümüş, Kabartay ve Dağıstan taraflarına da hücum etmiş ve her şeyden önce Azak Denizi'nde donanma hazırlamak için, bir aralık Osmanlı Devleti'nin Avusturya ile savaş halinde bulunmasını fırsat bilerek harp ilan etmiş, Azak kalesini ve Kuban tarafına doğru bir hayli araziyi 1112 (M. 1700) antlaşmasına dayanarak ele geçirmiştir. Ama 1123 (M. 1711) tarihindeki kapışmada Baltacı Mehmed Paşa karşısında düştüğü bozgun çukurundan yakasını kurtarmak için mağlubiyeti kabullenerek imzaya mecbur olduğu Prut Andlaşması ile Azak kalesini ve Taygan'da yaptığı kaleyi Osmanlı Devleti'ne geri verip teslim etmiş ve üstelik hiç bir hükümdarın hazmedemeyeceği taahhütleri de üstlenmişti. Bununla birlikte kendisi cihana hakim olmak fikri ile ortaya çıkarak Rusya’nın bütün dünyaya üstünlüğü ve özellikle Osmanlı Devleti'nin yok edilip İstanbul’un ele geçirilmesi sevdasında bulunduğundan, o yolda kurduğu istila dolabının idaresini kendinden sonrakilere ısmarlayarak ölmüştü. İşte bugün herkesin dilinde Şark Meselesi adıyla anılan ve Avrupa’nın siyasi dengesinin zaman zaman bozulmasına sebep olan mesele, Büyük Petro'nun açtığı yolda devamla, Osmanlı Devleti'nin azametli varlık binasını yıkıp yok ederek mülküne varis olmak için, Ruslarca bırakılması ve değiştirilmesi mümkün olmayan maksadın uygulamalarından ibarettir ki, bunun çeşitli sebep ve vesilelerle meydana getirdiği vak'alar Osmanlı tarihinin sayfalarını doldurmuştur (Miroğlu 1983).

Kaynakça


Miroğlu, İsmet (hzl.) (1983). Mahmud Celâleddin Paşa, Mir’at-ı Hakikat Cilt 1-3: Tarihi Hakikatların Aynası, İstanbul: Berekât Yayınevi.

Özcan, Abdülkadir (2020). Osmanlı’da Tarih Yazımı ve Kaynak Türleri. İstanbul: Kronik Kitap.

Özcan, Azmi-Özcan, Nuri (2003). "Mahmud Celalettin Paşa". İslam Ansiklopedisi. C. XXVII. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 359-360.

Öztürk Necdet (2015). İmparatorluk Tarihinin Kalemli Muhafızları Osmanlı Tarihçileri – Ahmedi’den Ahmed Refik’e-. İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1954). “Mahmut Celâlettin Paşa’ya Dair”, Resimli Tarih Mecmuası, (49):  2840-2845.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1955). “Mahmut Celâlettin Paşa’ya Dair”, Resimli Tarih Mecmuası, (50): 2906-2911.

Atıf Bilgileri


Karaman, Oktay. "MİR’AT-I HAKÎKAT (CELÂL)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/mir-at-i-hakikat-celal. [Erişim Tarihi: 12 Eylül 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 RAVZATÜ’L-KÂMİLÎN (CELÂL) Celâl, Mahmûd Celâleddîn Paşa Doç. Dr. Muhittin Turan
Görüntüle
2 MECMÛ’A-İ EŞ’ÂR (CELÂL) Celâl, Mahmûd Celâleddîn Paşa Prof. Dr. Beyhan KESİK
Görüntüle
3 DİVANÇE (VÂZIH) Mustafâ Vâzıh Araş. Gör. Giyasi BABAARSLAN
Görüntüle
4 MEVRİDÜ’L-VÜSÛL FÎ MEVLİDİ’R-RESÛL (İBRÂHÎM ZİKRÎ) İbrâhîm Zikrî Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle
5 ED-DÜRERÜ'L-MÜNTAHABÂTÜ'L-MENSÛRE FÎ ISLÂHİ'L-GALATÂTİ'L-MEŞHÛRE / GALATÂT-I HAFÎD EFENDİ Hafîd, Mehmed Hafîd Efendi Doç. Dr. Ramazan Ekinci
Görüntüle
6 TARÎKÜ'L-İHTİSÂR Nûrî, Osman Hanyevî Prof. Dr. Orhan Kurtoğlu
Görüntüle
7 TUHFETU SABRÎ AN-LİSÂNİ BULGARÎ Mehmed Sabrî Dr. Öğr. Üyesi Özkan Uz
Görüntüle
8 RAVZ-I VERD Şâkir, Ahmed Paşa Prof. Dr. Ramazan Sarıçiçek
Görüntüle
9 KENZ-İ FUSAHÂ (ABBAS KEMÂL EFENDİ) Abbas Kemâl Efendi, Kerküklü Diğer Öznur ÖZER
Görüntüle
10 DÎVÂN (ABDÎ) Abdî, Abdülkerîm Abdî Efendi Prof. Dr. Beyhan KESİK
Görüntüle
11 MEVLİD (ABDÎ) Abdî Doç. Dr. Hasan Kaya
Görüntüle
12 DÎVÂN (ABDÎ) Abdî, Şarkîkarahisarlı Dr. Hacer SAĞLAM
Görüntüle