- Yazar Biyografisi (TEİS)
Ümmî Îsâ - Madde Yazarı: Doç. Dr. Sevim Yılmaz Önder
- Eser Yazılış Tarihi:774/1372-73
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Mesnevi
- Yayın Tarihi:06/12/2021
MİHR Ü VEFÂ (ÜMMÎ ÎSÂ)
çift kahramanlı aşk mesnevisiÜmmî Îsâ (d. ? - ö. ?)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Ümmî Îsâ’nın bilinen tek eseri. Şair, mesnevinin son iki beytindeki “Yidi yüz yitmiş dört yılıdur tamâm” ve “İşbu kitâbı tamâm eyledüm” (Yılmaz Önder 2013: 308) mısralarında belirttiği üzere eserini 774/1372-73 yılında tamamlamıştır. 906 beyit uzunluğundaki Mihr ü Vefâ mesnevisi aruzun "fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilât" kalıbıyla ve temiz bir Türkçe ile yazılmıştır. Bu durum Mihr ü Vefâ’daki aruz hataları sayısının artmasına ve doğal olarak da metnin edebî değerinin düşmesine neden olmuş, ancak Eski Anadolu Türkçesinin dilbilgisel özelliklerinin doğru tespitine katkısı nedeniyle mesnevinin değerini artırmıştır.
Ümmî Îsâ’nın Mihr ü Vefâ mesnevisi, aşk ve macera türünden bir eserdir. İçinde "Firâk-nâme" başlıklı bir de gazel bulunmaktadır. Metin neredeyse tamamen masal motif ve unsurlarıyla örülmüştür. Kahramanları ve iç içe anlatılan hikâyeleriyle zengin ve hareketli bu planlı mesnevinin “Besmele ve Allah’a hamd, Hz. Peygamber’e, dört halifeye ve sahabeye övgü” manzumelerinin yer aldığı girişinde “sebeb-i telif” bulunmamaktadır. Manzume, hikâyenin anlatıldığı bölümle devam etmekte ve “hâtime” ile bitmektedir. Mihr ü Vefâ mesnevisinde olay örgüsü şöyledir: Rum’da Filekavs adlı bir padişah vefat edince mirası üç oğlu arasında paylaştırılır. Küçük şehzade Vefâ, payına düşen altınları bitirince ülkeyi terk eder. Gittiği falcı, pınarın başındaki canavarı takip ederek kırk odalı bir hazine ve bir güzel kız bulacağını söyler. Vefâ, falcının dediği gibi Mihr’i ve kırk odalı hazineyi bulur. Fakat yasak olan kırkıncı odayı açınca rüzgâr, konuşan ağaçlardaki gömleklerden birini uçurur ve böylece felaketler başlar. Gömleği bulan sultan, âşık olduğu sahibini bulmak için cadıdan yardım ister. Sevgililerin sarayına gelen cadı, Vefâ’nın boğazını keser ve Mihr’i kaçırır. O sırada Vefâ’nın öldüğünü gören ağabeyi kardeşinin dirilmesi için Hızır Peygamber'den yardım ister. Dirilen Vefâ, bahçeden iki gömlek ve bir çiçek alarak yola çıkar. Mihr’in bulunduğu saraya gelen Vefâ, hazineden aldığı çiçeği ve gömleği sevgilisine iletir. Çiçeği tanıyan Mihr, Vefâ’ya bin altın gönderir. Gece kaçan Mihr ile Vefâ, saklanmak için bir mağaraya girer. Yolda karşılarına çıkan Zengî beyinin askerleri Mihr’i kaçırır. Vefâ çerçilik yaparak sevgilisini bulur. Gece buluşan sevgililer kaçar. Yolda misafir oldukları evinin sahibesi Mihr’i sarrafa satar. Gerçeği öğrenen Vefâ yine çerçilik yaparak sarrafın evine gelir. Sarrafı sarhoş eden Mihr, erkek kılığında iki atla saraydan kaçar. O sırada bir sarhoş seyis atlardan birini çalar. Mihr, kaçmakta olan seyisi Vefâ zannederek peşinden gider. Erkek kılığındaki Mihr’in yolu, padişahı ölmüş bir memlekete düşer. Şehrin kapısından ilk giren kişiyi padişah yapmaya karar veren halk Mihr’i tahta geçirir. Mihr, bir beze kendi resmini çizdirir ve havuz üstüne astırır. Askerlere de o resmi görüp bayılanı zindana atmalarını emreder. Sırasıyla Mağrip sultanı, Zengî beyi, sarraf, seyis ve Vefâ gelir. Mihr, kendisinin kadın olduğunu ve tahta bir şehzadenin geçmesinin gerektiğini söyler. Sultan olan Vefâ, zindandakileri azat eder. Elçiler gönderilen ağabeylerinin gelmesi üzerine hep birlikte düğün yapılır. Böylece mutlu sona ulaşılır.
İran edebiyatına ait bu hikâyenin Reşîd-i Semerkandî (12. yüzyıl)'den başlayarak Mahmûd bin Ebu’l-feth bin Türkman (16. yüzyıl), Vasfî mahlaslı Mîr Muhammed Mü’mîn Arşî (18. yüzyıl) gibi şairlerce yazılmış örnekleri vardır (Lugal 1990: 168-169). Türk edebiyatında Ümmî Îsâ’dan sonra, 16. yüzyıl şairlerinden Gelibolulu Mustafa Âlî, Mustafâ Çelebi (Mustafâ Emînî), Bursalı Hâşimî ve Harîmî’nin Mihr ü Vefâ mesnevîsi yazdıkları bilinmektedir.
Manzumenin yurtiçi ve yurtdışı genel ve özel kütüphanelerde 6 nüshası mevcuttur. Ayrıca Köprülü (1981: 341), kendi yazmaları arasında 760/1358-59 tarihli müellifi meçhul bir Mihr ü Vefâ mesnevîsinin bulunduğundan da bahsetmektedir. Manzumların yanı sıra Türkçe mensur iki Mihr ü Vefâ hikâyesinin nüshaları Millî Kütüphane ve Topkapı Sarayı Kütüphanesinde bulunmaktadır. Özellikle Topkapı nüshasının Ümmî Îsâ’nın mesnevîsinden yola çıkılarak oluşturulduğu açıktır (Yılmaz Önder 2013: 29-32). Ayrıca Vehbi Cem Aşkun’un derleyip Sivas Folkloru’nda yayımladığı Mihr ü Vefâ’nın (2006: 378-387), Ümmî Îsâ’nın eserine konu, karakter, olay örgüsü vb. açılardan çok benzemesi dikkat çekicidir.
Mihr ü Vefâ mesnevisinin İzmir nüshası üzerine bir lisans tezi hazırlanmıştır (Yılmaz 1992). Eserin İzmir, İstanbul ve Erzurum’da bulunan dört nüshasının karşılaştırılmasıyla yapılan çalışma yayımlanmıştır (Yılmaz Önder 2013). Bu dört nüsha konu, karakter ve olay örgüsü bakımından aynıdır. Ancak bazı nüshalarda olaylar diğerlerine göre daha detaylı anlatılmıştır. Mesnevinin Azerî Türkçesine aktarılması sonucu ortaya çıkan metnin nüshası Aysel Şerifova tarafından tanıtılmıştır (2011). Ayrıca Ümmî Îsâ’nın mensur Mihr ü Vefâ hikâyesi üzerine bir yüksek lisans tezi yapılmıştır (Arıkoğlu 1991).
Şairin biyografisi için bk. "Ümmî Îsâ". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ummi-isa
Eserden Örnekler
Gördi bir ağaçda üç gönlek bite
Bitmiş anda hergiz benzemez bize
Durdı Vefâ anı teferrüc ider
Vir salavât eydeyim işit nider
Diledi ol ağaca çıḳa revân
Ala gönlegi gele [ol] nev-cüvân
Yil dokundı gönlegi aldı gider
Ârif oldur işbu sözi fehm ider
Ol kudret ki-Vefâ anı görmedi
Sırrına ol gönlegün hiç irmedi
Gönli melûl oldı döndi sarâya
Gördi Mihr[’i] oturmış, benzer aya
Hâtırı oldı perîşân, oturur
Görüben Mihir anı durı gelür
Sordı Mihir Vefâ’ya nedür hâlun
Ne melûlsın, nice oldı ahvâlun
Vefâ eydür gönlegi virdüm yile
Âh kıldı Mihir urdı el ele
Döndi Vefâ eydür kim Mihr’e niçün
Gussalar kamusı bir gönlek içün
Mihir eydür eyle degüldür Vefâ
İşbu işden çekisersin çok cefâ
Kanda kim varursa ol gönlek iy yâr
İletiserler bizi anda naçâr
Düşiserüz biribirimüzden ırak
Olısardur aramuzda çok firâk (Yılmaz Önder 2013: 153-155)
Kaynakça
Arıkoğlu, Ekrem (1991). Mihr ü Vefâ. Yüksek Lisans Tezi. Van: Yüzüncü Yıl Üniversitesi.
Çelebioğlu, Âmil (1999). Türk Edebiyatı’nda Mesnevi (XV. yy.’a kadar). İstanbul: Kitabevi Yay.
Ece, Selami (1998). “Türk Edebiyatında Mihr ü Vefâ Mesnevisi”. Ankara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, (10): 117-122.
Karagözlü, Volkan (2011). Türk Edebiyatında Mihr ü Vefâ Mesnevileri ve Yazarı Bilinmeyen Bir Mihr ü Vefâ Mesnevisi (İnceleme Metin). Yüksek Lisans Tezi. Nevşehir: Nevşehir Üniversitesi.
Korkmaz, Zeynep (1968). “Eski Anadolu Türkçesinin İki Ürünü ve Yazarları Üzerine”. XI. Türk Dil Kurultayında Okunan Bilimsel Bildiriler 1966. Ankara.17-27.
Köprülü, Fuad (1981). Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul.
Köprülü, Fuad (1999). Edebiyat Araştırmaları. Ankara.
Kut, Günay (2004). “Osmanlı (Batı Oğuz) Sahası: Erken Dönem (1200-1512) Nazım”. Türk Dünyası Ortak Edebiyatı: Türk Dünyası Edebiyat Tarihi. C. 4. Ankara: AKM Yay. 304 564.
Levend, Agâh Sırrı (1988). Türk Edebiyatı Tarihi. C. I. Ankara: TTK Yay.
Safa, Zebihullah (1371). Târîh-i Edebiyât der Îrân. C. 5/1. Tahran.
Şerifova, Aysel (2011). “Türk Edebiyatının İncisi: Mehr ü Vefâ”. Kardelen, (67). www.kardelendergisi.com [Erişim tarihi: 20.06.2013]
Yılmaz, Sevim (1992). Ümmî İsa’nın Mihr ü Vefâ Mesnevisi. Lisans Tezi. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi.
Yılmaz Önder, Sevim (2013). Ümmî İsa’nın Mihr ü Vefâ Mesnesi. İstanbul: Ofis Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | CÂMASB-NÂME (ABDÎ) | Abdî, Mûsâ | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
2 | TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği |
Görüntüle | ||
3 | RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Öğretmen Ece Ceylan |
Görüntüle | ||
4 | NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) | Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz | Doç. Dr. Recep Uslu |
Görüntüle | ||
5 | DÎVÂN (ADLÎ) | Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed | Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM |
Görüntüle | ||
6 | DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
7 | DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
8 | DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) | Âfitâbî | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
9 | DÎVÂN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Doç. Dr. Osman Kufacı |
Görüntüle | ||
10 | HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle |