MANTIKU’T-TAYR / GÜLŞEN-NÂME (GÜLŞEHRÎ)
tasavvufi manzum hikâye
Gülşehrî (d. ? - ö. 717/1317-18’den sonra)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Gülşehrî’nin 717/1317-1318 yılında yazdığı mesnevi. Türk edebiyatının önde gelen mesnevilerinden Mantıku't-Tayr, kendi zamanına kadar Türk edebiyatında yazılmış üçüncü, Anadolu’da başlayan edebiyatta ikinci mesnevidir. Mantıku't-Tayr yapı olarak Fars edebiyatının önde gelen şairi Ferîdüddîn-i Attâr’ın aynı addaki mesnevisine dayanır. Eser, 186 manzum hikâyeden oluşmaktadır. Gülşehrî de Şeyh Attâr gibi eserinde kuşların yolculuğunu anlatır. Bu yolculukta önder olarak Hüdhüd’ü seçer. Kuşların varacakları bir hedefleri bulunmaktadır. Bu yolculukta Kafdağı’na ulaşmak ve Sîmurg’a kavuşmak gerekir. Bunun için Hüdhüd; otuz kuşun içinden bülbül, papağan, tavus, hüma, kaz, doğan, keklik ve baykuş ile ayrı ayrı görüşür. Bu yolculuk zahmetli ve zor bir yolculuktur, kuşların itirazları vardır. Hüdhüd bunlara ayrı ayrı cevaplar verir ve hepsini yolculuk için ikna eder. Bu kısım, üç bölümden meydana gelen eserin birinci bölümüdür. İkinci bölümde kuşların adı zikredilmeyenlerle birlikte yola çıkmaları ve gayelerine ulaşmaları anlatılır. Fakat kuşların soruları bitmez. Bu bölümde Hüdhüd, kuşlara tahkik, taklit, ilim, adalet, gıybet, yalan, dedikodu ve boş konuşma, arif, şeyh, marifet, fütüvvet, cömertlik, el açıklığı, mürüvvet, günahkârlık, özür, nefis, öfke, vefa, hile, ayyarlık, hırsızlık, ikiyüzlülük, baştan çıkarmaklık, hikmet, peygamberler ile velilerin makamları, şeriat, tarikat ve hakikatte hükümlerin nasıl olduğu, tövbe ve gidecekleri yolun uzaklığı hakkında sorular sorarlar. Bu kısımda Hüdhüd bütün soruları cevaplar ve kuşlar topluluğunu bilgilendirerek dersler verir. Anlattığı İslâmiyet'tir, fakat işlediği konuya göre hikâyeler anlatır. Bu bölümde öğüdün büyük yeri vardır. Hemen her hikâyenin sonunda Gülşehrî’nin kendine verdiği öğütler okuyucuyu da içine alır. Üçüncü bölüm ise vadilerden meydana gelir. Sîmurga ulaşmak için gidilen bu zahmetli ve sıkıntılı yolculukta güçlükleri aşmak gerekir. Bunun için, önceki eziyetli durumlar bir tarafa istek, aşk, marifet, istiğna, tevhid, hayret ve yokluk vadilerinden de geçmek lazımdır. Otuz kuşun güçlükleri Hüdhüd’ün önderliğinde aşması, vardıkları yerin sonunda, hedefin kendileri olduğunu anlamaları ile eser sona erer. Sîmurg, otuz kuş anlamına geldiği gibi Kaf Dağı’nı mekân tutan kuşun da adıdır.

Dinî yönünü ağır basan, öğretici, didaktik ve tasavvufî bir eser olan Mantıku’t-Tayr 4437-8 beyittir. Mesnevinin kuruluş düzeni ve şekli Şeyh Attâr’a aittir. Eser 186 hikâyeden meydana gelmiştir. Bu hikâyelerin hepsi Attâr’ın Mantıku’t-Tayr’ından alınmamıştır. Yani eser aynen tercüme edilmemiş, başka eserlerden de hikâyeler eklenmiştir. Hikâyelerin yedisi Attâr’dan, beşi Celâleddîn-i Rûmî’nin Mesnevî’sinden, altısı Felek-nâme’den tercüme edilmiştir. Ayrıca Nizâmî ve Sa'dî-i Şirâzî’nin eserlerinden, Kâbûs-nâme, Kelile ve Dimne ile başka eserlerden de hikâyeler tercüme edilmiştir. Ancak konusunu başka yerden de alsa Gülşen-nâme yani Mantıku’t-Tayr’daki hikâyelerin çoğu Gülşehrî’ye aittir. Bu açıdan bakınca Mantıku’t-Tayr Türk hikâye edebiyatının başında yer alır. Gülşehrî’nin kendi hikâyelerini bir yana bırakırsak, özellikle Mesnevî’den tercüme ettiği beş hikâye ile Türk edebiyatında öncü konumda bulunduğunu  söylemek mümkündür. Ayrıca söz konusu hikâyelerin şerh edilmesi ile de Mantıku’t-Tayr'ın şerh edebiyatımızın ilk örneği olduğunu belirtmek gerekir. İçindeki hikâyelerin sayısına bakınca Mantıku’t-Tayr’ın bir hikâyeler antolojisi durumunda bulunduğunu, hayvan hikâyeleri açısından ise fabl edebiyatımızın erken dönem örneği olarak dikkat çektiğini vurgulamak gerekir. Ahı Bişr gibi hikâyelerde devrindeki ahiliğin tenkidi yapılmış ve ahilik hakkında da bilgi verilmiştir. Kimi hikâyelerde Fars kahramanları hakkında alaylı ve mübalağalı anlatıma yer alması Mantıku’t-Tayr’ın bir başka yönüdür. Sanatlı bir anlatıma sahip olan Mantıku’t-Tayr’ın bir başka özelliği devrinde kaleme alınan Türkçe eserlere göre Arapça ve Farsça kelimelere daha fazla yer vermesi ve yanı sıra ilk defa Fars kahramanlarına geniş şekilde yer ayırmasıdır.

Mantıku’t-Tayr’ın bilinen altı nüshası vardır. Bunların ikisi İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi’nde Nu. 236 ve Nu. 1360; ikisi Türk Dil Kurumu Kitaplığı’nda Nu. A/120 ve Nu. B/6; biri Süleymaniye Kütüphanesi Fatih, Nu. 2557'de kayıtlıdır. Altıncısı Raif Yelkenci nüshasıdır. Agâh Sırrı Levend’in üzerinde çalıştığı ve tıpkı basımını yayımladığı bu nüsha kaybolmuştur. (Gülşehrî 1957). Bu, Mantıku’t-Tayr’ın en sağlam nüshasıdır. Mantıku’t-Tayr yazmaları içinde Süleymaniye Kütüphanesi Fatih 2557 numarada kayıtlı nüshada başta Şeyh-i Sanan Hikâyesi olmak üzere bazı hikâyelere yer verilmez. Müstensihin bu açıdan keyfi davrandığını belirtmek gerekir.

Mantıku’t-Tayr üzerinde ilk defa doktora çalışması yapan Müjgân Cunbur (1952)'dur. Eserin Fatih nüshası üzerinde Aziz Merhan doktora çalışması yapmış ve metnini neşretmiştir (2003). Son olarak mesnevinin altı nüshasının karşılaştırılması ile ortaya konan ve günümüz Türkçesi ile verilen metni Kırşehir Valiliği tarafından iki cilt halinde yayımlanmıştır (Yavuz 2007).

Şairin biyografisi için bk. "Gülşehrî". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğühttp://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/gulsehri

Eserden Örnekler


İbtidâ-yı Dâsitân-ı Sîmurg

Bir gice Çîn şehri üstinden meğer

Nâgehân Sîmurg geçdi cilveger


Bir kanadı düşdi Çîn’e key ulu

Sad hezârân dürlü nakş anda tolu


Halk çün kim ol kanadı gördiler

Dînlerinün külli terkin urdılar


Ol kanat nakşına çün inandılar

Ol kuşı ol bir kanadı sandılar


Eylediler ol kanatdan bî-karâr

Her biri bir dürlü nakşı ihtiyâr


Birisi güneşe tapdı vü sözi

Aya hatm itdi vü biri ılduzı


Biri puta tapdı ma'bûdum didi

Biri haça halk-ı maksûdum didi


Biri gûsâle tapdı iy azîz

Kılmadı kâfırlığı dînden temîz


Kim Müselmân-ısa ol kuşı sora

Kâfır anun kanadı nakşın göre


Ol kuşun yüz bin kanadı var-durur

Bir kanat nakşın tapan kâfır-durur


Âlem anun bir kanadıdur görün

Kanadın görenden ol kuşı sorun


Mü'min ol kuş birliğine inanur

Kâfır ol kuşı kanat nakşın sanur


Ol kuşa tap sen ki yüz bin kanadı

Var-durur her yirde bin bir adı


Bir kanadun nakşına aldanmagıl

Ol kuşı ol bir kanadı sanmagıl


Tenlü cânlu bin kanat bir murg olur

Bir kanat nakşı nite sîmurg olur


Kuşlar anun sâyesidür kamusı

Mülkinün pîrâyesidür kamusı


Sâyeden her kim yol ilte zatına

Lâcirem ol yoldan ire katına


Sâye anun pertevîdür iy aziz

Sâyeden sen zâtı eylegil temîz


Nakşa bakma gör kanat nenün-durur

Ol kuşa ir kim kanat anun-durur


Bir kanatdan olmagıl bin nakşa yâr

Kim anun yüz bin kanadı dahı var


Bir kanada niçe hayrân kalasın

Kuşı iste kim kanat çok bulasın


Niçe bu Gülşehrî her murgı bula

Murgı terk itsün ki Sîmurg'ı bula


Kendüzini komayınca âdemî

Olmaya ol pâdişâhun mahremi


Kendüzini çün kişi komak gerek

Halk etin bunca niye yimek gerek


Bir meniyi kodılar sâhib-fenâ

Yüz men arturdı dahı ol bir menâ (Yavuz 2017: b. 18-42)


Dâsitân-ı Merd ü Zen

Ol bir er bir avratı sever-idi

Anı görmeğe azîm iver-idi


Şat'dan ol yana-y-ıdı avrat evi

Sâhatı ser-sebz ü bünyâdı kavî


Er evi Şat'dan bu yana zer-nigâr

Sahnı bâg u sakfı dahı lâlezâr


Avratun ışkı eri almış-ıdı

Gerçi Şat'dan bu yana kalmış-ıdı


Ol hevâya gönli çün uçar-ıdı

Şatt'a düşüp ol yana geçer-idi


Yüzemez-iken suyu diler-idi

Yâri ogrına dişin biler-idi


Yâr-ıla yüz dürlü ayş ider-idi

Girü Şatt'a düşüben gider-idi


Bir gün ol avrat katında oturur

Nâgehân bakar yüzine vü görür


Bir benek konak gözinde avratun

Er düşer ortasına yüz mihnetün


Avrata eydür acab gördüm bugün

Bir konak gözünde kim yog-ıdı dün


Avrat eydür Şatt'a ayruk girmegil

Geçmege vü ömr boynın urmagıl


Eydür on yıldur ki Şatt'ı geçerem

Dicle'yi bir cür'a gibi içerem


Od gibi her gün düşerem ben suya

Şimdi girme didügün âhir neye


Avrat eydür kim bu konak iy canum

On yıl oldı kim gözümdedür benüm


İlla çün ışkun senün gâlib idi

Beni görmege becid tâlib idi


Hem geçer-idün Şat'ı durmaz-ıdun

Hem gözümdeki akı görmez-idün


Çün senün ışkun irişdi âhire

Lâcerem gözümdagı akı göre


Işk çün gitdi Şat'a düşmek azîm

Yüzemeyene hatardur iy hakîm


Işk-ıdı Şatt'a girüp kayırmayan

Gözümün bakup konagın görmeyen


Işk çün gitdi Şat'a girür-isen

Bogılasın bir kadem urur-ısan


Yüzebilmeyen kişi nite gire

Şatt'a vü kendüzinün boynın ura


Ol ere çün olmadı bu sır ayân

Şatt’a düşdi vü bogıldı bî-gümân


Işk evine akl-ıla girmez kişi

Sevdüginün aybını görmez kişi


Âşık ol degül ki sevdi yârını

Gördüginçe dil-rübâ dil-dârını


Yârınun çün rengi soldı âkıbet

Âşıkı andan kesildi âkıbet


Girü kendü işlerine başladı

Ne diler-ise cihânda işledi


Âşık ol-durur ki âlemden kese

Gönlini vü yâri zülfinde asa


Kamu âlemden kesüp yâra ire

Terk ide yâri vü Cebbâr'a ire


Işkı kimse eylemez-ise ayân

Sana Gülşehrî kıla bir bir beyân


Bu mesel böyle şeker-efşân u ter

Dâsitân-ı Şeyh-i San'an'dur meğer (Yavuz 2017: b. 289-318)

Kaynakça


Akalın Uyar, Berrin (2005). "The Poets Wrote Translated Mantiku’t-tayr in Turkish Literature". International Journal of Central Asian Studies (Prof. Dr. Mustafa Canpolat Armağanı), (10-1): 167-179. 

Akdoğan, Yaşar (1998). İskendernâme’den Seçmeler. Ankara: KB Yay.

Banarlı, Nihâd Sâmi (1971). Resimli Türk Edebiyatı Tarihi. C. I. İstanbul: MEB Yay.

Canpolat, Mustafa (1995). Ali Şir Nevayî, Lisânü’t-Tayr. Ankara: TDK Yay.

Cunbur, Müjgân (1952). Gülşehrî’nin Mantıku’t-Tayr’ı. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi. 

Çelebioğlu, Amil (1999). Türk Edebiyatında Mesnevî (XV. Yy’a kadar). İstanbul: Kitabevi Yay.

Çiçekler, Mustafa (2006). Mantıku’t-Tayr, Kuşların Diliyle, Ferîdüddîn Attar. İstanbul: Kaknüs Yay.

Dilçin, Cem (1993). "Mantıku’t-Tayr’ın Manzum Çevirileri Üzerine Bir Karşılaştırma". A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, XXXVI (1-2): 35-52.

Feridüddîn-i Attar (2001). Mantık al-Tayr. C. I-II. (çev. A. Gölpınarlı. ). İstanbul: MEB Yay.

Gülşehrî. Mantıku’t-Tayr. İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi. Nu. 1360.

Gülşehrî. Mantıku’t-Tayr. İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi. Nu. 236.

Gülşehrî. Mantıku’t-Tayr. Türk Dil Kurumu Kitaplığı. Nu. A/120.

Gülşehrî. Mantıku’t-Tayr. Türk Dil Kurumu Kitaplığı. Nu. B/6.

Gülşehrî. Mantıku’t-Tayr. Süleymaniye Kütüphanesi. Fatih Bölümü. Nu. 2557.

Gülşehrî (1957). Mantıku’t-Tayr. (hzl. A. S. Levend). Ankara: TDK Yay. 

Kartal, Ahmet (2004). "Attar’ın Mantıku’t-Tayr’ı ile Gülşehri’nin Mantıku’t-Tayr’ının Mukayesesi". I. Kırşehir Kültür Araştırmaları Bilgi Şöleni (8-10 Ekim 2003) Bildiriler. Kırşehir: Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Yay. 297-329.

Kocatürk, Sadettin (1982). Gülşehri ve Felek-nâme. Ankara: KTB Yay. 

Köprülü M. Fuad (1976). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yay.

Mansuroğlu, Mecdut (1958). Sultan Veled’in Türkçe Manzumeleri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.

Merhan, Aziz (2003). Die “Vogelgesprache”, Gülşehrî und Die Anfauge der Turkischen Literatur. Göttingen.

Timurtaş, Faruk Kadri (2006). Yunus Emre Divanı. İstanbul: Babıali Kültür Yayıncılığı.

Yavuz, Kemal (2000). "Türk Edebiyatında Mesnevi’den İlk Tercüme Hikâyeler ve Bazı Dikkatler". Uluslararası Mevlâna Bilgi Şöleni, 15-17 Aralık 2000. Ankara: KTB Yay. 358-381.

Yavuz, Kemal (2004). "Çeşitli Yönleri ile Mantıku’t-Tayr ve Garib-nâme Mesnevîleri". İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 31: 345-356.

Yavuz, Kemal (2005). "Gülşehrî’nin Ahı Bişr Hikâyesi". I. Ahı Evran-ı Velî ve Ahilik Araştırmaları Sempozyumu, Kırşehir - 12-13 Ekim 2004. C. 2. Ankara. 999-1010.

Yavuz, Kemal (2007). Gülşehrî’nin Mantıku’t-Tayr’ı (Gülşen-nâme), Metin ve Günümüz Türkçesine Aktarma. C. I-II. Ankara: Kırşehir Valiliği Yay.

Atıf Bilgileri


yavuz, kemal. "MANTIKU’T-TAYR / GÜLŞEN-NÂME (GÜLŞEHRÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/mantiku-t-tayr-gulsen-name-gulsehri. [Erişim Tarihi: 25 Nisan 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 FELEK-NÂME (GÜLŞEHRÎ) Gülşehrî Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle
2 KERÂMÂT-I AHİ EVRAN (GÜLŞEHRÎ) Gülşehrî Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle
3 [KUDÛRÎ TERCÜMESİ] (GÜLŞEHRÎ) Gülşehrî Araş. Gör. Uğur Altundaş
Görüntüle
4 ARÛZ-I GÜLŞEHRÎ (GÜLŞEHRÎ) Gülşehrî Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle
5 CÂMASB-NÂME (ABDÎ) Abdî, Mûsâ Prof. Dr. Müjgân Çakır
Görüntüle
6 TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği
Görüntüle
7 RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân Öğretmen Ece Ceylan
Görüntüle
8 NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz Doç. Dr. Recep Uslu
Görüntüle
9 DÎVÂN (ADLÎ) Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM
Görüntüle
10 DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) Adnî, Mahmûd Paşa Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
11 DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) Adnî, Mahmûd Paşa Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
12 DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) Âfitâbî Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
13 DÎVÂN (ÂHÎ) Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend Doç. Dr. Osman Kufacı
Görüntüle
14 HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle