MAHBÛBU’L-KULÛB
siyasetname
Ali Şîr Nevâyî (d. 844/1441 - ö. 906/1501)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Ali Şîr Nevâyî’nin ölümünden hemen önce 1500 tarihinde yazdığı nasihatname-siyasetname türünde bir eser.

Adını “Gönüllerin/Kalplerin Sevdiği” olarak Türkçeye aktarılabilecek eser, Zeki Velidi Togan tarafından küçük bir Kutadgu Bilig olarak vasıflandırılmıştır. Eser, giriş bölümünden sonra üç ana bölümden oluşur; bu bölümlerin her biri de kendi içinde ara başlıklara ayrılır. Birinci bölümde devletin en üst yöneticisi olan hakandan başlayarak çeşitli devlet görevlileri ile meslek erbabı konu edilmiş, olumlu-olumsuz örneklerle makam sahiplerinin nasıl olması ve nasıl olmaması gerektiği üzerinde durulmuştur. Eserin siyasetname diyebileceğimiz bu bölümünde kırk ara başlık altında kırk makam sahibi ve meslek mensubu ile ilgili düşünceler aktarılmıştır. İkinci bölümde ise insan hayatında önem arz eden çeşitli konular üzerinde durulmuştur. Çeşitli hikâyelerle de desteklenen bu bölümde on konu başlığı yer alır. Nasihatname niteliğindeki son bölümde ise yüz yirmi yedi “tembih” vardır. Her tembihte başka bir konuya değinilmiş ve hemen her tembihin ardında bir beyit veya dörtlük yazılmıştır.

Nevâyî eserin giriş kısmında Tanrı’ya hamt, Hz. Peygamber’e övgü, ashaba saygı ifadelerinden sonra “... Bazen Allah korkusuyla yaşayanların mescidinde onların ayağının bastığı yere yüz koydum ve çok secde etmekten dolayı alnımın derisini soydum, bazen safa tekkesinde yaşayanların ibriğine su doldurmak suretiyle şeref sahibi oldum ve bazen yokluk manastırı (dünya) sakinlerinin şarabından içerek değer kazandım, bazen alçakların önünde hor görüldüm ve bazen rezillerin karşısında itibarsızlık gördüm, bazen aşk yurdunda kaygısız görünüp insan öldüren peri yüzlüler için kendimi helak ettirdim ve bazen deliler mahallesinde reziller boynuma tokat vurdu ve çocuklar başıma taş yağdırdı...” cümleleriyle hayatı boyunca karşılaştığı durum ve olayları edebî bir biçimde anlatır. Nevâyî’nin yaşadıkları ve mücadeleleri düşünüldüğünde bu ifadelerin, bir şairin alışılagelmiş sıradan yakınmaları olmadığı söylenebilir.

Yazar eserinin birinci bölümünün baş kısmına “Bu kısım, insanların durumlarının, eylemlerinin, sözlerinin nasıllığıyla ilgilidir ve kırk başlığa ayrılmıştır.” ifadesini koymuştur. Bu bölümde yer verilen başlıklar şunlardır: Âdil Hakanlar Hakkında, İslam Beyi Hakkında, Uygun Olmayan Naipler Hakkında, Zalim, Cahil ve Fâsık Hakan Hakkında, Vezirler Hakkında, Uygun Olmayan Sadrlar Hakkında, Bozguncu ve Ahlaksız Olup da Kahramanlık Nutukları Atanlar Hakkında, Çavuşlar Hakkında, Kolcular Hakkında, Hakanın Ulusunun da Kendine Benzeyeceği Hakkında, Şeyhülislam Hakkında, Kadılar Hakkında, Fakih Müftüler Hakkında, Müderrisler Hakkında, Hekimler Hakkında, Nazım Gülistanının Güzel Öten Kuşları ve Bunların Kaça Ayrıldığı Hakkında, Kâtipler Hakkında, Çocuk Okutanlar (Öğretmenler) Hakkında, İmamlar Hakkında, Müezzinler Hakkında, Hafızlar Hakkında, Saz ve Ses Sanatçıları Hakkında, Hikâye Düzen ve Hikâye Anlatanlar Hakkında, Öğüt Veren Vaizler Hakkında, Müneccimler Hakkında, Ticaret Ehli Hakkında, Şehirdeki Esnaf Hakkında, Pazarcı Esnafı Hakkında, Diğer Meslek ve Sanat Ehli Hakkında, Emniyet Müdürü, Başçavuş ve Gardiyan Hakkında, Çiftçilik Hakkında, Yetimler ve Onların Haklarını Yiyen Alçaklar Hakkında, Garipzadeler (Çingeneler) Hakkında, Geveze Dilenciler Hakkında, Kuşçu ve Avcılar Hakkında, İhtiyaçları Karşılandığı Hâlde Nankörlük Eden Hizmetçiler Hakkında, Kocalık Sıfatı ve Hanımlar Hakkında, Riyakâr Şeyhler Hakkında, Ayyaşlar Hakkında, Dervişler Hakkında. Bu bölümde üzerinde durulan bu başlıklar, görüleceği üzere on beşinci yüzyıl toplumunu oluşturan hemen bütün kesimleri kapsar. Nevâyî, belirtilen bu başlıklar altında her bir kesimle ilgili düşüncelerini gayet açık biçimde yazmış ve zamanın sosyal yapısını hemen bütünüyle eserine yansıtmıştır.

Eserin ikinci bölümünün başlığı “Övülmeye Değer Hareketler ve Hoş Olmayan Olaylar” biçiminde belirlenmiş ve on kavram üzerinde durulmuştur. Bu kavramlar; tövbe, züht, tevekkül, kanaat, sabır, tevazu, zikir, teveccüh (Tanrı’ya yönelme), rıza ve aşk olarak belirlenmiş, her biriyle ilgili düşünceler ifade edilmiştir. Belirtilenlerden anlaşılacağı üzere birinci bölümün hedef kitlesi bütün olarak toplum ve kamu düzeni, ikinci bölümün hedefi ise bireylerin iç dünyasıdır.

Son bölüm “Övgüye Değer Eylemlerin Sonu ve Yergiyi Hak Eden Hisler” başlığını taşımaktadır. Bölümün girişinde makam arzusundan, bilgin ile cahilin durumundan söz edilir. Bu bölümde “Tembih” notuyla belirlenen ara başlıklar altında yüz yirmi yedi tembih yer alır. Bu tembihlerin her biri bir konunun işlendiği, bazı konuların ise birden fazla tembihle gündeme alındığı görülür. Tembihlerde işlenen konulardan bazıları şunlardır: Kişinin kendi nefsini düşünmesi, erkeklerin süslenmesi, kendini beğenme, çok konuşma, Tanrı, kibirlenme, bağış yapma, iyiliğe karşı kötülük yapılması, el açıklığı ve çaba, vefa/vefanın sürekli olması, yumuşak huylu olma, Tanrı dostları, gönül gözü açık olma, zalim/mazlum, şehvet, sonlu olana gönül bağlama, aşk, nimete kusur bulma, dostluk, gönül, hakanların durumu, bozgunculuk yapan bilgin, kötülere gösterilen lütuf ve cömertlik, bilim, cimri vb.

Nevâyî’nin bu son eseri, Türk kültür tarihi açısından son derece önemlidir. Orhun Yazıtları ve Kutadgu Bilig gibi siyasetname türünün bir örneği olarak kabul edilebilecek olan bu eser, yazarının hayatı boyunca deruhte ettiği önemli devlet görevleri yanında doğrudan kültür hayatının içinde, hatta bu hayatın yönlendiricisi oluşu, toplumu çok iyi tanıması, halkın sorunlarını iyi bilmesi dolayısıyla edindiği deneyimleri de yansıttığı bir eser izlenimi verir. Eserde dikkat çekici bir karamsarlık görülür. Özellikle ilk bölümde ele alınan devlet görevlileri ve çeşitli meslek mensupları değerlendirilirken sıkça olumsuz vasıflar üzerinde durulur. Âdil olmayan hakan, işini düzgün yapmayan vezirler, rüşvetçi kadılar, halka zulmeden güvenlik görevlileri, riyakâr şeyhler vb. söz konusu edilmiş ve toplumun sağlıklı olması, varlığını sürdürebilmesi için bunların düzeltilmesi gerektiği özellikle vurgulanmıştır.

Eserin giriş kısmında ağır bir dil kullanıldığı, daha sonraki bölümlerde ise dilin daha yalın olduğu ve pek çok atasözüne yer verildiği görülür. Eser 1873 yılında İstanbul’da Ahmet Vefik Paşa tarafından Çağatay Türkçesiyle yayımlanmış, Türkiye’de ise üzerinde lisans, yüksek lisans ve doktora tezleri yapılmış, 1948’de Moskova’da metin olarak yayımlanmış, Özbekistan’da da farklı zamanlarda yayınları yapılmıştır. Eserin Süleymaniye Fatih 4056 ve Topkapı Revan 808 numaralarla kayıtlı külliyat nüshaları dışında da çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları bulunmaktadır. Bu nüshalarla ilgili bilgileri Agâh Sırrı Levend, yayımladığı bir makaleyle göstermiştir.

Yazarın biyografisi için bk. "Alî Şîr Nevâî". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ali-sir-nevai

Eserden Örnekler


Müderrisler Zikride:  müderrisniŋ kirek ki garazı mansıb bolmasa ve bilmes 'ilmni ayturga mürtekib bolmasa. hod-nümâlıg üçün ders halkasın tüzmese ve ḫod-sitâlıg üçün tekellüm ü gavgâ körgüzmese. cehldin destâ uluk ve ilâkası uzun bolmasa ve mübâhât üçün medrese eyvânı başı aŋa orun bolmasa. dînî ulûm bilse ve yakınî mesāyil ilge ta’lîm kılsa, bî-bâkliklerdin hirâsân ve nâ-pâkliklerdin gürîzân bolsa. Yok ki özin halâl bilgey ve niçe mechūlga envâ'-ı fısknı mubâh belki ḥelâl kılgay. kılmas işlerni kılmak andın ma’lûm bolgay ve kılur işler terki andın kâ’ide vü rusûm bolgay. bu müderris imes ki mübtedi’dür ve mundak kişi sohbeti islâm ehlidin mümteni’dür.

(Müderrisler Hakkında:  Müderrisin amacı makam olmamalı ve müderris bilmediği konuda söz söylemeye uğraşmamalı. Ders halkasını kendini övmek için düzmemeli, böbürlenmek uğruna konuşup iddialaşmamalı. Cahillikten dolayı sarığı büyük ve sarığının püskülü uzun olmamalı. Övünmek için medrese avlusunun üst başını mekân edinmemelidir. Din bilimlerini bilmeli ve bilgisiyle insanlara öğretmeli, korku bilmeyenlerden korkmalı ve pisliklerden çekinmelidir. Kendini haramları helalleştirici âlim olarak görmemeli ve pek çok bilinmeyenle çeşitli sapkınlıkları mübah, hatta helal göstermemelidir. Olmayacak işleri yapmanın ve yapılması gerekenlerin terk edilmesinin kural ve alışkanlık olması onda görülüyorsa, bu, müderris değil, acemidir ve böyle bir kişinin sohbeti Müslümanlara yasaktır.)

‘Işḳ Zikride:  ‘ışḳ ahteridür dırâḫşende ve beşeriyyet közi nûrı u ṣafâsı andın ve gevherîdür dırâhşende insâniyyet tâcınıŋ zîb ü zînet bahâsı andın. mihrîdür. tâli mahzûn hâtırlar ḫâristânı andın gülşen ve bedrîdür. lâmî tîre könüller şebistânı andın rûşen. bahrîdür vasî her igrimi yüz 'aḳl u hūş kimesin çömürgen ve tagîdür refi her tîgı miŋ zühd ü takvâ başını uçurgan. şu’leîdür sûzende hâşâkı köp câŋ u köŋül bolgan ve berkîdür fürûzende köp cân u köŋül eşi’ası kül ḳılgan...

(Aşk Hakkında Aşk, parlak bir yıldıza benzer, insanlığın gözünün ışığı ve o ışığın parlaklığı ondandır. Aşk, parlak bir mücevher gibidir, insanlık tacının süsü ve bezeğidir ve değerli olması da o yüzdendir. Aşk, güneş gibidir, hüzünlü gönüllerin dikenli bahçeleri onunla gül bahçesine döner. Aşk, ay gibidir, parlaklığıyla kararmış gönüllerin karanlığını aydınlatır. Aşk, deniz gibidir, genişliğinin her burgacı yüz akıl ve idrak gemisini yutar. Aşkın yüceliği dağ gibidir, her kılıcı bin züht ve takva başını uçurur. Yakıcılıkta alev gibidir, süprüntüsü pek çok can ve gönüldür. Şimşek gibi yakıcıdır, kıvılcımı pek çok canı ve gönlü kül etmiştir.)

Kaynakça


Ahmet Vefik Paşa (1873). Ali Şir Nevâî Mahbûbu’l-Kulûb. İstanbul: Matbaa-i Amire.

Alişer Nevaiy (2011). Tola Eserler Toplami On cildlik (9.Cild). Taşkent: Üzbekistan Matbuat ve Ahbarat Agentligi Gafur Gulam Namidagi Neşriyat-Matbaa İcadiy Üyi.

Levend, Agâh Sırrı (1958). "Türkiye Kitaplıklarındaki Nevai Yazmaları". Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, 1958: 127-209.

Ölmez, Zuhal Kargı (1993). Mahbûbu’l-Kulûb (İnceleme-Metin-Sözlük). Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış doktora tezi), Ankara.

Togan, Zeki Velidi (1978). "Ali Şir Nevâî". İslam Ansiklopedisi. C. 4, Ankara: MEB Yay., 349-357.

Türk, Vahit (2016). Ali Şir Nevâyî Mahbûbu’l-Kulûb. İstanbul: Ötüken.

Atıf Bilgileri


Türk, Vahit. "MAHBÛBU’L-KULÛB". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/mahbubu-l-kulub. [Erişim Tarihi: 17 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 NESÂYİMÜ’L-MAHABBE MİN ŞEMÂYİMİ’L-FÜTÜVVE Ali Şîr Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
2 RİSÂLE-İ MÜFREDÂT-I MU’AMMÂ ALÎ ŞÎR NEVÂÎ (ö. 906/1501) Dr. Öğr. Üyesi Fatma ŞENYÜZ
Görüntüle
3 MÎZÂNÜ’L-EVZÂN Ali Şir Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
4 MÜNÂCÂT Ali Şir Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
5 ÇİHİL HADÎS Ali Şîr Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
6 SİRÂCÜ’L-MÜSLİMÎN Ali Şîr Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
7 NAZMÜ’L-CEVÂHÎR Ali Şîr Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
8 HAMSETÜ’L-MÜTEHAYYİRÎN NEVÂYÎ, Ali Şir Nevâyî Prof. Dr. Ayşehan Deniz Abik
Görüntüle
9 HÂLÂT-I SEYYİD HASAN ERDEŞÎR BİG Ali Şir Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
10 HÂLÂT-I PEHLEVÂN MUHAMMED Ali Şîr Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
11 TÂRÎH-İ ENBİYÂ VE HÜKEMÂ Ali Şîr Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
12 TEVÂRİH-İ MÜLÛK-İ 'ACEM Ali Şîr Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
13 VAKFİYYE Ali Şîr Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
14 MÜNŞE’ÂT Ali Şîr Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
15 KÜLLİYÂT-I DEVÂVÎN / BEDÂYİ'Ü'L-BİDÂYE / NEVÂDİRÜ'N-NİHÂYE, HAZÂYİNÜ’L-ME’ÂNÎ (NEVÂYÎ) Alî Şîr Nevâyî/Nevâî, Fânî Prof. Dr. Günay Kut
Görüntüle
16 DÎVÂN (ŞEYH-ZÂDE ATÂYÎ) Atayî, Şeyh-zâde Atayî Prof. Dr. Kâzım Köktekin
Görüntüle
17 LEYLÂ vü MECNÛN Emîr Şeyhim Süheylî, Nizâmeddin Ahmed Dr. Öğr. Üyesi Selcen Koca
Görüntüle
18 DİVÂN (YÛSUF EMİRÎ) EMÎRÎ, Yusuf Emirî Prof. Dr. Kâzım Köktekin
Görüntüle
19 BENG Ü ÇAĞIR EMÎRÎ, Yûsuf Emîrî (öl. 1433-Herat) Doç. Dr. rabia şenay şişman
Görüntüle
20 DEH-NÂME (EMÎRÎ) Emîrî, Yûsuf Emîrî Prof. Dr. Kâzım Köktekin
Görüntüle
21 DÎVÂN (GEDÂYÎ) Gedâyî Doç. Dr. Filiz Meltem ERDEM UÇAR
Görüntüle
22 YÛSUF U ZÜLEYHÂ (HÂMİDÎ) HÂMİDÎ, Ahmedî, Kutbüddîn Ahmed Câm Jendepil Dr. Öğr. Üyesi Selcen Koca
Görüntüle
23 DÎVÂN-I TÜRKÎ Harezmli Hâfız / Hâfız-ı Harezmî Doç. Dr. Yaşar Şimşek
Görüntüle
24 MAHZENÜ’L-ESRÂR (HAYDAR TİLBE, MÎR HAYDAR) Haydar Tilbe, Mîr Haydar Doç. Dr. Filiz Meltem ERDEM UÇAR
Görüntüle
25 RİSÂLE-İ SULTÂN HÜSEYİN BAYKARA Hüseynî, Sultân Hüseyin Baykara, Hüseyin Baykara bin Mansûr bin Baykara bin Ömer Şeyh bin Timur Prof. Dr. Talip Yıldırım
Görüntüle