LUGAT-I NÂCÎ (MUALLİM NÂCİ)
lügat
Muallim Naci (d. 1850 / ö. 13 Nisan 1893)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Muallim Nâcî’nin 1306/1891’de, Çocuklar İçin Lügat Kitâbı adıyla hazırlamaya başladığı, "fetvâ" kelimesinden sonrasını Müstecâbî-zâde Mehmed İsmet’in, Nâcî’nin vefatından sonra (ö. 1310/ 1893) bıraktığı söylenen müsveddelerden istifade ederek 1316/1899 yılında tamamladığı Osmanlı Türkçesi dönemi sözlüğü.

Sözlük, dönemin ilklerinden biri olması, bu yönüyle önemli bir boşluğu doldurmuş olması hasebiyle haklı bir şöhret kazanmış ve peş peşe baskıları yapılmıştır. Eser üzerinde yapılmış çalışmaların en ziyade mutabık kaldıkları hususlardan biri budur. Nitekim, lügatin yayın hakkını satın alan Kirkor Fâik Efendi, yazdığı mukaddimede, Lügat-i Nâcî’nin kısa sürede görmüş olduğu büyük ilgiden bahseder. Kirkor Fâik Efendi, daha önceki baskılarında hareke esasına göre düzenlenmiş olan sözlüğün, aranan kelimelerin daha kolay bulunabilmesi için bu baskısında birleştirilerek harf sırasına sokulduğunu, bazı isimler ve kelimelerin eklenerek söz varlığının arttırıldığını ifade etmiştir. “1322’de (1906) dördüncü baskısını yapan Kirkor Fâik Efendi’nin isteği üzerine Tâhirülmevlevî eseri harf sırasına göre yeniden tertip etmiştir. Tâhirülmevlevî bu esnada bazı kelimelerin yazılış ve açıklanmalarında tasarrufta bulunmuş, Nâci’nin verdiği örnek mısra ve cümleleri değiştirerek kendisinden ve başka şairlerden yeni örnekler, hatta II. Meşrutiyet’ten sonraki baskılarda dönemin siyasi atmosferini yansıtan cümleler ilâve etmiştir.” (Uçman 2003: 219). Bugün Lügat-i Nâcî’nin en çok bilinen ve kullanılan nüshası budur. Görülen o ki Tâhirülmevlevî, eserde önemli değişiklikler yapmıştır. Tâhirülmevlevî, bir döneme ait hâtıralarını yazdığı eserinde, Lügat-i Nâcî’ye dâhil olma serüvenini anlatmıştır (1990: 66). 1978 yılında Çağrı Yayınları tarafından ofset baskı ile yayımlanan sözlüğün başında F. Kadri Timurtaş, “Muallim Nâci ve Lûgatı” adlı bir değerlendirme yazısı yazmıştır. Timurtaş, "Türkçeyi çok iyi bilen, şair ve yazar olarak onu kusursuz, mükemmel surette kullanan Muallim Nâci'nin tertip ettiği "Lûgat" ayrı bir değer taşımaktadır. Bu değer, müellifin hem âlim hem edip olmasından ve Türkçe kadar Arapçayı, Farsçayı da çok iyi bilmesinden ileri gelmektedir. "Lûgat-ı Nâci" adını taşıyan ve birkaç nesil tarafından son zamanlara kadar istifadeyle kullanılan bu sözlük, dilimize geçmiş bulunan Arapça ve Farsça kelimelerle, Batı dillerinden gelen bazı kelimeleri içine almaktadır... Nâci, bütün Arapça ve Farsça kelimeleri almamış, edebiyat dilimizde çok görülen, kendi devrinde de edebiyatçılarca itibar edilen kelimelere yer vermiştir. Böylece  "Lûgat-ı Nâci" bir Arapça-Farsça-Türkçe  lûgat durumunu göstermeyip eski edebî dilimizin Türkçe asıllı olmayan kelimelerini bir araya getiren bir sözlük hüviyetine sahip bulunmaktadır." diyerek eserin değerini ve farkını net bir biçimde ortaya koymuştur. Ömrü “fetvâ” maddesinden sonrasını yazmaya yetmeyen Nâcî’nin bu eserinin, tamamlanma sürecinden başlayarak farklı yazarların tasarrufuyla azımsanmayacak ölçüde değişikliğe uğraması, eserin ne kadarının Nâcî’ye ait olduğu sorusuna ve bu yöndeki tartışmalara neden olmuştur. Kazım Yetiş’e göre, sözlüğün üçte birinden fazlası, hatta yarıya yakını Müstecâbî-zâde Mehmed İsmet tarafından yazılmıştır. Yetiş, “Naci tarafından yazılmış müsveddelerin varlığı akla gelebilir. Ne var ki ne Naci’nin şahsiyet ve çalışma sistemi ne de sonradan hemen hiçbir kaydın bulunmaması bizi bu düşünceye iltifat etmekten alıkoymaktadır.” demektedir (2003: 419). Eğer çeşitli kaynaklarda da bahsedildiğinin aksine ortada müsveddeler yoksa lügatin ikmâl edilmesi aşamasında Muallim Nâcî ile tam bir uyum sağlanmış olması Müstecâbî-zâde’nin başarısı olarak değerlendirilmelidir. Lügatin başındaki ‘İhtârât’ kısmında sözlüğün yapısı ve içeriği ile ilgili bilgiler verilmiştir. Bu bilgilerin bir kısmı şöyledir: “Bu kitap erbâb-ı kalem beyninde kullanılan veya kullanılmağa şâyân bulunan Arâbî, Fârisî kelimât ile elsine-i ecnebîyyeden alma lügâtin en ziyâde müsta’mel olanlarını hâvîdir. Lügatler Türkçe nâmına tefsîr olunur. Meselâ Arabî bir kelimeye Arab isti’mâline göre değil, kendi isti’mâlimize nazaran ma’nâ verilir. Harekeler dâhi kendi telaffuzumuza göre konulur. Meselâ (siyâhat) kelimesi fi’l-asl (sin)in kesriyle olduğu halde isti’mâlimize tevfîkan (sin)in fethiyle gösterilir… Elsine-i ecnebiyyeden alma lügatler isti’mâlimize göre yazılarak hangi lisândan me’hûz olduğu tasrîh olunur.” Lügat-i Nâcî (1318). İhtârâtta da belirtildiği üzere, bu lügatin en dikkate değer yönlerinden birisi, edebiyatçılar arasında en çok kullanılan veya kullanılmaya değer Arapça, Farsça ve diğer yabancı dillerden alınmış kelimelere yer verilmiş olmasıdır. Başka bir deyişle, sözlüğe diğer sözlüklerde olduğu gibi bütün Arapça, Farsça kelimeler alınmamıştır.

Lügat-i Nâcî’de alıntı kelimelerin anlamları, kaynak dillerdeki kullanımlarına göre değil, Türkçedeki kullanımlarına göre verilmiş, yazılışlarında da dilimizdeki söylenişleri esas alınmıştır. Bu tutum, Lügat-i Nâcî’yi kendisinden önceki ve sonraki çalışmalardan farklı kılan özelliklerden biridir. Bugün, “fetvâ” maddesine kadar olan kısmı Muallim Nâcî tarafından fasiküller halinde yayımlanan Çocuklar İçin Lügat Kitâbı hariç, elimizde üç farklı Lügat-i Nâcî bulunmaktadır. (Yavuzarslan 2009:161). Bunların dışında Küçük Lügat-i Nâcî adlı muhtasar sözlükten de bahsetmek gerekir. Bu kısaltılmış lügatin Zeki Efendi tarafından düzenlendiği söylenmektedir.

Muallim Nâcî’nin biyografisi için bk. “Muallim Nâcî”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/muallim-naci 

Müstecâbî-zâde Mehmed İsmet’in biyografisi için bk. “Müstecâbî-zâde Mehmed İsmet”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğühttp://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ismet-mustecabizade-mehmed-ismet 

Tâhirülmevlevî’nin biyografisi için bk. “Tahir Olgun Tâhirü’l-Mevlevî”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğühttp://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/olgun-tahir 

Eserden Örnekler


Lügat-i Nâcî

âʾib (ʿA): geri dönücü, dönen: Karşıdan bizi görür görmez âʾib ve ġâʾib oldu.

âb (F.): su: Memleketimizin âb u havâsı latîfdir.

âb-ı bekâ, âb-ı câvid, âb-ı câvidân, âb-ı hayât, âb-ı hayvân, âb-ı Hızır

âb-ı Hızır = Nerede olduğu mechûl bir kaynağın içen adama hayât-ı ebediyye veren suyu. Hazret-i Hızır bu sudan içdiği cihetle henüz hayâtdadır. “Laʿl-ı cân-bahşı olunca gûyâ ̶ İmrenirdi lebine âb-ı bekâ ̶ Hâkânî” “Gün yüzünden utanup âb-ı hayât ̶ Miskinin itdi verâ-yı zulümât ̶ velehu” “Ol siyeh câmede ol fahr-ı cihân ̶ Âb-ı hayvân idi zulmetde nihân ̶ velehu”

âbâʾ (ʿA): (eb)in cemʿi: Âbâ vü ecdâdımız gayretli adamlar imiş. âbâʾ-i ʿulviyye = İʿtibâr-ı kudemâya göre sebʿa-i seyyareden kinayedir.

âb-ı âteş-reng (F.) kırmızı şarâb: “Âb-ı âteş-reng sâmânsuzdur”

âb-ı âteşîn (F.) gözyaşından, rakıdan kinâyedir.

âbâd, âbâdân (F.) şen, maʿmûr. (âbâd) hem mâddiyyâtda hem maʿneviyyâtda kullanılır: maʿdeletdir mülkü âbâd eyleyen” “İltifâtın gönlümü âbâd ider” (âbâdân) yalnız mâddiyyâtda kullanılır: Himmet-i pâdişâh-ı zamân mülkümüzü âbâdân eyledi”

âbâd (F.) edât-ı kesret olarak kullanılır: şems-âbâd = güneşi çok yer. tarab-âbâd = tarabla dolu mahal.

âbâdî, âbâdânî (F.) şenlik, maʿmurâk: “Muʿdât bâdî-i âbâdîdir. ʿAdl olur bâdî-i âbâdânî” (âbâdânî) nesirde daha ziyâde kullanılır.

âbâdî (F.) ipekden yapılır bir nevʿ yazı kâğıdı ki Hind’in Devlet-âbâd şehrinde iʿmâl olunur: Âbâdî üzerine yazılmış kelâm-ı kadîm.

âbâr (ʿA) (biʾr)in cemʿi. Yine (biʾr)in cemʿi olan (ebâʾir)den maklûbdur. Noksân miyâh-ı âbâr. (ebâʾir) kullanılmaz.


Lügatte yer alan Batı kökenli kelime örnekleri:

ağustos [Lâtinceden] maʿrûf ay. Ağustosda suya girsem balta kesmez buz olur.

akademiya [Rumcadan] Eflatun’un vaktiyle şâkirdânına ders verdiği meydân § encümen-i dâniş: Fransa Akademiyası.

römorkör [Fransızcadan] gemi çeken vapur.

arma [İtalyancadan] gemi techizâtı § devletlerin, meşhûr hândânların ʿalâmet-i mahsûsaları.

arsenik [Fransızcadan] sıçan otu. (Muallim Nâcî 1318 vr. 1).

Kaynakça


Muallim Nâcî (1318). Lügat-i Nâcî, İstanbul: Asır Matbaası. 819 sayfa.

Özsarı, Mustafa (2015). “Lügat-i Naci’ye Dair” http://www.ayk.gov.tr/wp-content/uploads/2015/01/ÖZSARI-Mustafa-LÜGAT-I-NACİ’YE-DAİR.pdf (Erişim tarihi 09.07.2021).

Tâhirülmevlevî (1990). Matbuat Âlemindeki Hayatım ve İstiklâl Mahkemeleri, İstanbul: Nehir Yayınları, 66 (haz. Atilla Şentürk).

Tansel, Fevziye Abdullah (1949). "Muallim Naci" İslam Ansiklopedisi. Millî Eğitim Bakanlığı, c. 9, 21.

Uçman, Abdullah (2003). “Lügat-ı Nâci”. DİA/27. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı, 219-220.

Yavuzarslan, Paşa (2009). Osmanlı Dönemi Türk Sözlükçülüğü. Ankara: Tiydem Yay. 155-182.

Yetiş, Kâzım (2003). “Lügat-i Nâci Ne Dereceye Kadar Muallim Naci'nindir?” TDK Türk Dili, 85 (616, Nisan 2003), 417-423.

Atıf Bilgileri


ŞEYLAN, Ali. "LUGAT-I NÂCÎ (MUALLİM NÂCİ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/lugat-i-naci-muallim-naci. [Erişim Tarihi: 25 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 ISTILÂHÂT-I EDEBİYYE (MUALLİM NÂCÎ) Nâcî, Muallim Nâcî Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
2 ARÛZ NÜMÛNESİ (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Araş. Gör. Çağla Akar Erbil
Görüntüle
3 ATEŞPÂRE (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Diğer Enes Alim
Görüntüle
4 ÇOCUKLAR İÇİN LUGAT KİTÂBI (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
5 DEMDEME (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Araş. Gör. Çağla Akar Erbil
Görüntüle
6 EMSÂL-İ ALÎ (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Diğer Enes Alim
Görüntüle
7 ESÂMÎ (MUALLİM NÂCÎ) Muallim Nâcî Dr. Öğr. Üyesi Ali ŞEYLAN
Görüntüle
8 FÜRÛZÂN (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Araş. Gör. Çağla Akar Erbil
Görüntüle
9 HURDE-FÜRÛŞ 1 (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Dr. Öğr. Üyesi Ali ŞEYLAN
Görüntüle
10 İNŞÂ VE İNŞÂD (MUALLİM NÂCİ) Muallim Naci Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN
Görüntüle
11 İNTİKÂD (MUALLİM NACİ -BEŞİR FUAT) Muallim Naci Dr. Öğr. Üyesi Halef Nas
Görüntüle
12 KÂMÛS-I OSMÂNÎ (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
13 MEDRESE HÂTIRALARI (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Diğer Saime Kemerci
Görüntüle
14 MEHMED MUZAFFER MECMU'ASI (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Dr. Öğr. Üyesi Özlem Kayabaşı
Görüntüle
15 MEKTEB-İ EDEB (MUALLİM NÂCİ) Muallim Naci Diğer Enes Alim
Görüntüle
16 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
17 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
18 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
19 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
20 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
21 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
22 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
23 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
24 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
25 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle