LEYLÂ VÜ MECNÛN (HAMDÎ)
âşıkâne mesnevi
Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi (d. 853/1449-50 - ö. 909/1503)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Hamdullâh Hamdî'nin kaleme aldığı mesnevi. Hamdî’nin eseri, Anadolu sahasında, Edirneli Şâhidî’nin Leylâ vü Mecnûn'undan sonra bu hikâyenin müstakil olarak ele alındığı Türkçe ikinci mesnevidir. Hamdî, hikâyeyi kurgularken Nizâmî’nin versiyonu başta olmak üzere Hâtifî’den, biraz da Câmî’den yararlanmış ve bu üç şairin mahlasını metinde zikretmiştir.

Hamdî, mefâ‘îlün mefâ‘îlün fe‘ûlün vezni ile kaleme aldığı Leylâ vü Mecnûn mesnevisini 905/1499-1500 tarihinde tamamlamıştır. Neşre esas alınan nüshada mesnevi kısmı 3843 beyit, kaside 29 beyit, Arapça bir iktibas ile gazeller ise 80 beyit olmak üzere toplam 3959 beyit mevcuttur. Gazellerin biri Leylâ, biri Zeyd tarafından, 14’ü ise Mecnûn tarafından söylenmiştir. Eserine eklediği farklı vezinlerdeki bir kaside ve 16 gazel, anlatıya canlılık katarken bir yandan da okuyucunun, kahramanların iç dünyalarına nüfuz etmesine imkân sunmaktadır. İkisi manzum kısımda, biri de fasıl başlığında olmak üzere eserin/konunun başlığı üç yerde “Mecnûn u Leylâ” olarak zikredilmektedir. Metin, yazıldığı dönemin dil özelliklerini yansıtmaktadır ve atasözleri açısından zengindir. Ayrıca mesnevide cinaslı kullanıma sıkça başvurulduğu ve harflerin simgesel özelliklerinden de istifade edildiği görülür.

Eser, Allah’a hamd ile başlar, münacat, naat, mirac ve Hz. Peygamber’in övgüsü ile devam eder. Daha sonra hikâyeye geçilir. Metinde sebeb-i nazm bölümü veya bir devlet büyüğüne övgü yer almaz. Yer yer konuyla ilgili hikâyelerle süslenen mesneviye Mecnûn’un babası ile girizgâh yapılır. Uzun süren bekleyişten sonra çocuk sahibi olan baba, ona Kays adını verir. Kays, mektepte Leylâ’ya vurulur ve dersten elini eteğini çeker. Leylâ da ona vurulmuştur. Dile düşerler. Leylâ artık okula gitmeyecektir. Bu durum Kays’ın delirmesine sebep olur, kendini çöle vurur. Kabile uluları Leylâ’yı Mecnûn’a istemeye karar verirler. Leylâ’nın evine gidilir; fakat Leylâ’nın babası evliliğe rıza göstermez. Mecnûn da üst baş paralayarak çölde gezmeye, şiirler söylemeye başlar. Bu esnada İbnü’s-Selâm adında biri Leylâ’ya talip olur. Bunlar olurken Nevfel adlı yiğit, Mecnûn’un macerasını öğrenir ve ona destek olmaya karar verir. İkinci muharebede Leylâ’nın kabilesi mağlup olur ve beyleri boyun eğer. Leylâ’nın babası, Nevfel’e başlarından geçenleri anlatır ve kızını Mecnûn’la evlendirmeyeceğini söyler. Bu arada Leylâ’yı gören Nevfel, ona vurulur ve Mecnûn’u öldürtmeye karar verir. Mecnûn’a verilmek üzere hazırlattığı zehirli içkiyi yanlışlıkla kendisi içer ve ölür. İbnü’s-Selâm ile Leylâ’nın nikahları kıyılır. Bir süre sonra İbnü’s-Selâm vefat eder. Zeyd, vefat haberini Mecnûn’a ulaştırır. Sonrasında Leylâ, Mecnûn’u çadırında ağırlar; fakat Mecnûn yine çölün yolunu tutar. Kederlenen Leylâ, ölümün yaklaştığını anlar, annesini çağırarak vasiyetini bildirir. Leylâ’nın vefatından haberdar olan Zeyd, gözyaşı döker ve haberi Mecnûn’a ulaştırır. Mecnûn Leylâ’nın kabrine giderek ağlar, sonunda ruhunu teslim eder. Eser, Hamdî’nin münacatı ve hâtime ile son bulur. Hikâyede hadiseler Mecnûn'un bakış açısıyla anlatılır. Leylâ ile ilgili kısımlar süratle geçilir.

Eserin Bibliotheque Nationale (Turc 334 ve 366, Supplément Turc 391) ve Milli Kütüphane’de (Adnan Ötüken 186, FB 347, A 5675) üçer, Millet Kütüphanesi’nde (Ali Emirî Manzum, 1664 ve 1665) iki, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi (Ayasofya 3901/2), British Library (Or. 1163), Bodleian Kütüphanesi (Or. 51), İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi (TY 800), Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi (Müteferrik 180), Harvard Arts Museum (1985.212), Avusturya Milli Kütüphanesi (Cod. Mixt. 1308), Rusya İlimler Akademisi-Saint Petersburg Şarkiyat Yazmaları Enstitüsü Kütüphanesi (B 276), Mısır Milli Kütüphanesi (Edeb-i Türkî Talat 118) ve Berlin Devlet Kütüphanesi’nde (Hs.or. 8168) birer olmak üzere toplam 18 nüshası tespit edilmiştir. Mesnevinin, Berlin Devlet Kütüphanesi’nde bulunan nüshası hem telif tarihiyle aynı sene içerisinde istinsah edilmesi hem de müstensihinin Türk hat sanatının öncüsü Şeyh Hamdullâh olması sebebiyle önemlidir.

Leylâ vü Mecnûn’un bu nüshayı esas alan neşri tıpkıbasımıyla birlikte yapılmıştır (Hamdullâh Hamdî 2020). Mesnevi hakkında Gönül Alpay, üç nüshadan hareketle bir mezuniyet tezi (1960), Zülfi Güler ise sekiz nüshadan istifade ederek bir doktora tezi (1982) hazırlamıştır.

Şairin biyografisi için bk. "Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğühttp://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/hamdi-aksemseddinzade-mehmed-hamdullah 

Eserden Örnekler


Gazel-i Münâsib

İrdi çün kavs-i felekden cânuma tîr-i firâk

Kalmadı ölmekden artuk dahi tedbîr-i firâk


Ben o mihnet-zâdeyem ki dâye-i devrân beni

Besler anamdan togaldan emzirüp şîr-i firâk


Haşr ü neşrün arsasın yarın pür-âteş eyleyem

Ger bugün gitmezse sînemdeki bu nâr-ı firâk


Derd-i dil ser-mâyesidür iki nesne âşıka

Birisi anun belâ-yı hasret ü biri firâk


Sokdı hayretden kalem barmagın agzına devât

Yâre arz-ı hâl-içün itdüm çü tahrîr-i firâk


Şerha şerha oldı şefkatden sanavber sînesi

Taga düşüp itdi Mecnûn şerh-i takrîr-i firâk 


Mecnûn-ile Leylânun Meşhûr Mu‘âmelesidür ki Zikr Olınur

Hikâyet ni‘metin bir ehl-i in‘âm

Rivâyet kâsesinden kıldı in‘âm


Didi bir gün velîme itdi

Leylî İle envâ‘-ı ni‘met virdi haylî


Semâvî mâyide gibi ta‘âmı

Garîk-i ni‘met itdi hâs u âmı


Ulu bezm itdi şâhâne müşerref

Bişürdi dürlü ni‘metler mükellef


Müzeyyen bezm gûyâ bâg-ı cennet

Çiçekler gibi reng-â-reng ni‘met


Bu ezhâr içre zerde san gül-i zerd

Şekerden hulle giymiş nâz-perverd


Pilâvun vasfı sâbit oldugınca

Sanasın tâze ak gül oldı gonçe


Sürâhî benzemiş ser-sebz-i serve

Sürâhî üzre peymâne tezerve


Müzehheb çîniler sîmîn sinîler

İçinde sükkerîler rûganîler


O gün ol bezme hâdim oldı

Leylî İle in‘âm u ihsân itdi haylî


Zihî bezm-i mübârek işret-i cân

Ki ana hâdim ola şâh-ı hûbân


Buyurdı Fahr-ı Âlem Seyyidü’l-Kavm

Zihî ol kavme kim ayş idi ol yevm


Çanagın kim sunardı her dilenci

Ta‘âm umup alurdı mâl-ı genci


Meger Mecnûn o gün sûret degişdi

Varup dervîşler içre karışdı


Ta‘âmı bahş iderken Leylî tâsa

O da ol demde ana sundı kâse


Bunı bilüp tecâhül itdi

Leylî İdüp şîve tegâfül itdi


Leylî İle in‘âm iderken bal u yagın

İtivirdi çü Mecnûnun çanagın


Bu hâle haste Mecnûn gey sevindi

Gözi giryân iken gönli avundı


Sınup kâse egerçi oldı haste

Dürüst oldı meger kalb-i şikeste


Didiler Mecnûna halk ey vefâyî

Sana cevr itdi sürersin safâyı


Didi ki bana yitmez mi tesellî

Beni çün il gibi görmeye Leylî 


Mecnûnun Türbe-i Leylâda Vefât İtdügidür

Dür-i efsâneye gavvâs-ı mâhir

Didi bu gussa böyle oldı âhir


Ki ol fürkat elinden oda yanmış

Cehândan sovuyup cândan usanmış


Vücûdı seng-i gamdan hurde olmış

Hazân bergi gibi pejmürde olmış


Teninden gitdi günden güne kuvvet

Nizâr oldı irüben rûz-ı gâyet


Ne sabrı kaldı ne dilde sürûrı

Ne râhat kaldı cânda ne huzûrı


Belâlardan gelüp cânı dehâna

Diler çıkmaga andan bir bahâne


Zebân-ı hâlden tuydı işâret

Ki eyler vasl-ı yâr-ile beşâret


Mezâr-ı yâre cân atup piyâde

Erişüp sâye-vâr oldı fütâde


Kocup agladı ol hâk-i mezârı

Bir iki beyt okuyup itdi zârî


Garîb ü bî-kes ü tenhâ vü haste

Katında bir-ki vahşî var nişeste


Yatur yok hizmetinde yâr u kardaş

Kara toprak kara taş yasduk evbâş


Vasiyyet itmege yok âdemî-zâd

Ecel şimşîr ü Azrâyîl cellâd


O dem penbe olup rahmet sehâbı

Garîbün agzına tamzurdı âbı


Hemân bârân u berk ü ra'd u yârân

Kimi nâlân u sûzân kimi giryân


O dem Mecnûn niyâz itdi Hudâya

Gözin yumdı elin açdı du'âya


Did’ey cümleye hâlık âferîde

Be-hakk-ı cümle ervâh-ı güzîde


Bu mihnetden beni âzâd eyle

İrişdür vasl-ı yâre şâd eyle


Dehânından çıkınca bu du'âsı

Bile çıkdı anunla cân hümâsı


Kocup ol bir nefesde dost hâkin

Diyüp ey dost virdi cân-ı pâkin


O da geçdi belâyile cehândan

Ne cân vardur ki âhir geçmez andan


O gitdi biz dahi gitsek gerekdür

Kara yire nüzûl itsek gerekdür (Hamdullâh Hamdî 2020: 96-97, 272-273, 340-341)

Kaynakça


Alpay, Gönül (1960). Leyla ve Mecnun: Hamdullah Hamdî. Mezuniyet Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Alpay Tekin, Gönül (2018). Leylâ ve Mecnûn: Makaleler. İstanbul: Yeditepe Yayınevi.

Güler, Zülfi (1982). Leyla ve Mecnun: İnceleme - Metin. Doktora Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.

Hamdullâh Hamdî (2020). Leylâ vü Mecnûn. (hzl. G. Doğan Averbek). İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı.

Levend, Agâh Sırrı (1959). Arap, Fars ve Türk Edebiyatlarında Leylâ ve Mecnun Hikâyesi. Ankara: Türkiye İş Bankası Yay.

Özyıldırım, Ali Emre (1999). Hamdullah Hamdî ve Divanı. Ankara: KB Yay.

Atıf Bilgileri


Doğan Averbek, Güler. "LEYLÂ VÜ MECNÛN (HAMDÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-hamdi. [Erişim Tarihi: 03 Aralık 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 YÛSUF U ZÜLEYHÂ (HAMDÎ) Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi Prof. Dr. Ayşe YILDIZ
Görüntüle
2 AHMEDİYYE (HAMDÎ) Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi Doç. Dr. SÜLEYMAN EROĞLU
Görüntüle
3 TUHFETÜ’L-UŞŞÂK (HAMDÎ) Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi Prof. Dr. MUSTAFA GÜNEŞ
Görüntüle
4 KIYÂFET-NÂME (HAMDÎ) Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi Prof. Dr. Müjgân Çakır
Görüntüle
5 DÎVÂN (HAMDÎ) Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi Dr. Öğr. Üyesi Ali Emre Özyıldırım
Görüntüle
6 CÂMASB-NÂME (ABDÎ) Abdî, Mûsâ Prof. Dr. Müjgân Çakır
Görüntüle
7 TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği
Görüntüle
8 RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân Öğretmen Ece Ceylan
Görüntüle
9 NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz Doç. Dr. Recep Uslu
Görüntüle
10 DÎVÂN (ADLÎ) Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM
Görüntüle
11 DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) Adnî, Mahmûd Paşa Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
12 DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) Adnî, Mahmûd Paşa Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
13 DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) Âfitâbî Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
14 DÎVÂN (ÂHÎ) Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend Doç. Dr. Osman Kufacı
Görüntüle
15 HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle