- Yazar Biyografisi (TEİS)
Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır - Madde Yazarı: Doç. Dr. İsmail AVCI
- Eser Yazılış Tarihi:792/1389-90, 812/1409-10
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Mesnevi
- Yayın Tarihi:01/12/2021
İSKENDER-NÂME (AHMEDÎ)
tarihî-kahramanlık konulu mesneviAhmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır (d. 735 /1334-35 ? - ö. 812/1409-10’den sonra)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Ahmedî’nin Makedonyalı Büyük İskender’le (MÖ 356-323) Kur’an’da kendisine “güç, imkân” verildiği (Kehf Suresi 83-97) ifade edilen Zülkarneyn’i anlattığı mesnevi. Eser, 792/1389-90 yılında bitirilmiş ve Yıldırım Bâyezîd (ö. 1403)’in oğlu Emir Süleymân Çelebi (ö. 1411)’ye sunulmuştur. İskender ve Zülkarneyn edebî alanda aynı kişi olarak düşünülmüş ve hikâye “İskender-i Zülkarneyn” üzerinden anlatılmıştır. Bununla birlikte temel olarak eserin ana çatısını Makedonyalı İskender’in tarihen bilinen hayatı oluşturur. Zülkarneyn’e ait özellikler, İskender’in zaman içinde efsaneleşen yaşamına eklenmiş, ona bazı olağanüstü vasıflar atfedilmiş, ayrıca dinî bir kimliğe de büründürülmüştür. Eserde İskender’in efsanevi hayatı yanında din, tasavvuf, ahlak, felsefe, tarih, coğrafya, astronomi, tıp, siyaset vs. konular da işlenmiştir ve bu hâliyle eserin öğretici ve ansiklopedik bir yanı vardır.
Aruzun "fâʽilâtün fâʽilâtün fâʽilün" kalıbıyla kaleme alınan eserin beyit sayısı farklı nüshalarında 8307 ile 8754 arasında değişmektedir. Zira şair, 812/1409-10 yılına kadar eserine çeşitli eklemeler yapmaya devam etmiştir. Ahmedî’nin İskender-nâme’si Türk edebiyatında bu türde yazılmış ilk eser olması bakımından önemlidir. Bunun yanı sıra eser, ilk manzum Osmanlı tarihini ve bugünkü bilgilere göre ilk mevlidi de içinde barındırmaktadır. Ahmedî, İskender-nâme’yi yazarken hem kendisinden önceki manzum İskender hikâyelerinden hem de diğer kaynaklardan faydalanmıştır. Şair, konunun seçilmesinde ve İskender’le ilgili olayların kimilerinde Firdevsî ve Nizâmî’yi örnek almıştır. Ahmedî kendisinden sonra bu türde eser veren müellifleri ciddi anlamda etkilemiştir. İskender-nâme’nin yurt içinde ve yurt dışındaki nüshalarının sayısı 75’in üstündedir. Bu nüshalardan öne çıkanları İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Türkçe Yazmaları, Nu. 921; Süleymaniye Kütüphanesi, Şazeli Tekkesi, Nu. 110; Süleymaniye Kütüphanesi, Çelebi Abdullah, Nu. 271 ve Paris Biblioteque Nationale, Turc, Nu. 309 nüshalarıdır (Banarlı 1939: 100; Köprülü 1950: 218; Ünver 1975: 200-8; 1978: 359; 1983: 9-27; Avcı 2014: 47-8; Ahmedî 2019: 32-73).
İskender-nâme uzunca bir girişle başlar. Bunu olayların anlatıldığı 17 destan izler. Destanlar da kendi içinde küçük bölümlere ayrılmıştır. Eserde verilen öğütler küçük hikâyelerle desteklenmiştir. Her destanın sonunda, anlatılanların neyi temsil ettiği ifade edilir. Eser bir hatimeyle sona erer. İskender-nâme özetle şöyledir:
1. Destan: İran şahı Dârâ, Rûm ülkesini ele geçirir ve Yunan ilini Feylekûs’a verir. Karşılığında da onu vergiye bağlar ve kızını da alır. Dârâ bir süre sonra ölür, yerine oğlu Dârâb geçer. Burada ayrıca muhtemelen Timur (ö. 1405) istilasını ima eden bir kısım ve zamanın şairlerinden Gülşehrî (ö. 1318’den sonra)’ye çattığı beyitler vardır.
2. Destan: İskender’in doğumu ile İskender adının ve Zülkarneyn sanının verilişi anlatılır. Feylekûs, İskender’in doğumuna çok sevinir, 7 gün şenlik yapılır. Çocuk 6 yaşına kadar daye, 7 yaşından 15 yaşına gelinceye kadar Aristo tarafından yetiştirilir. Her tür ilmi öğrenir. 15 yaşındayken Rûm mülküne hükümdar olur.
3. Destan: İskender, hükümdar olunca ülkenin mali durumunu düzeltir. Bilginlere âlemin ilk maddesini sorar. Aristo ateş, Bukrât hava, Eflâtûn su, Sokrât ise topraktır der. Hızır ise her şeyin tanrıdan geldiğini söyler. Bu kısımda Hızır’ın ağzından İslam felsefesi anlatılır. İskender de ona katılır ve düşünürlerden dünyaya dair fikirlerini kitaplaştırmalarını ister.
4. Destan: İskender’le Dârâ arasındaki ilişki konu edilir. Mısır ve Şâm, Dârâ’dan ayrılıp İskender’in adaletine sığınır. İskender, Dârâ’nın ülkesini de almayı düşünmeye başlar. İki hükümdar karşılıklı olarak bir süre birbirlerini çeşitli şekillerde sınadıktan sonra savaş hazırlıklarına başlarlar.
5. Destan: İskender büyük bir orduyla Rûm üzerine yürüyen Dârâ’yı şiddetli bir savaş sonunda yener. İskender, Dârâ’ya ihanet edip kendisine yaranmak için gelen Mâhâr ve Mâhyâr adlı iki kişiyi astırır. Dârâ buna çok sevinir. Bütün mülkünü İskender’e bırakır ve ölür. İskender, Dârâ’nın halkına ve askerlerine iyi davranır. Medâyin’e yerleşir.
6. Destan: İskender’in elçi kılığında Sîstân’a gidişi ve hükümdar Zeresb’in dünya güzeli kızı Gülşâh’la yaşadığı aşk anlatılır. İskender’le Gülşâh birbirlerine âşık olurlar. İskender, Aristo’yu dünürcü gönderir. Ancak Zeresb kızı vermez. Gülşâh şehirden kaçıp İskender’e gelir. Zeresb de İskender’e teslim olur. İskender büyük bir eğlence düzenler.
7. Destan: İskender’in Hindistan’ı almaya gidişi anlatılır. Oldukça uzun olan bu bölümü şair beş parçada ele almıştır: Birinci parçada İskender’in Hindistan’ı fethi, ikinci parçada düzenlediği büyük şölen, üçüncü parçada Hindistan’da avlanması, dördüncü parçada Fûr Şah üzerine yürüyüşü ve beşinci parçada ejderha öldürmesi anlatılır.
8. Destan: İskender’in Hint adalarındaki gezisi, buralarda gördüğü acayip varlıklar ve Çîn seferi anlatılır. İskender gittiği 7 farklı adada birçok acayip canlı görür, türlü olaylara şahit olur. Sonra Çîn seferi başlar. Çîn hükümdarı Tamgaç Han, İskender’in geldiğini duyar, onu iyilikle karşılar. İskender taç ve kemer vererek Tamgaç’ı sevindirir.
9. Destan: İskender’in Maşrık, Keşmîr ve Tagargar’a gidişi ile Yecüc ve Mecüc kavmi konu edilir. Şah Çîn’den ayrılıp Keşmîr’e, oradan Türk iline geçer. Türk hükümdar Tarkan’ı yenip mülkünü Tamgaç’a verir. Putperest Türk halkını tanrı dinine çağırır. Tamgaç’la birlikte Tagargar’a geçer. Burada iki dağ arasında Yecüc ve Mecüc’e karşı set yaptırır.
10. Destan: İskender’in şeytanlarla, Rûs kavmiyle, devlerle ve cinlerle çarpışması anlatılır. İskender, Çîn’den Tûrân ülkesine geçip batıya ilerlerken Rûs-ı Hazer kavmiyle karşılaşır. Meleklerin yardımıyla onları yener. Horâsân’a gideceği sırada cinlerin kötülüklerini duyarak Mâzenderân’a gider. Devlerin başı Erjeng’i öldürür. Yedi ayaklı bir dev tarafından yakalanır, “azâyim” duasını okur ve cinleri yok eder.
11. Destan: İskender şeytanları ortadan kaldırdıktan sonra Mısır’a gelir. Mısır'ı çok beğenir ve oraya İskenderiye şehrini kurdurur. Eşi görülmemiş bir minare yaptırıp üzerine bir ayna ile tılsımlı bir heykel koydurur. Heykel, şehre yaklaşan düşmanı haber verecektir. Ahmedî minarenin Abbasîler devrinde yıkılışını da anlatır.
12. Destan: İskender, Mısır’dayken Mağrip ülkesinin melikesi Kaydâfe’nin çok tanınmış bir hükümdar olduğunu öğrenir. Onu da hükmü altına almak ister. Rûm'un Mağrip’ten daha yüksekte olduğunu öğrenir ve büyük bir kanal açtırır. “İskender Boğazı” diye bilinen bu kanaldan Rûm denizini Kaydâfe’nin ülkesine akıtarak buraları alır.
13. Destan: İskender yedi iklimi fethettikten sonra denizlere gemiler gönderir. Her milletten ikişer bilgin koyulan gemiler bir yıl gidip geri dönerler. Dönüşte başka bir gemiye rastlarlar. Gemidekiler İskender’e, “Bizim hükümdarımızın adı da İskender, tıpkı bizi de sizin gönderdiğiniz gibi hükümdarımız denize gönderdi.” deyip olayları anlatırlar. İskender şaşırır, tanrının birliğini ve büyüklüğünü bir kez daha anlar.
14. Destan: Cihan tarihi özeti verilir. Aristo’nun ağzından ilk hükümdar Keyûmers’ten başlayarak İskender’e kadar geçen hükümdarlar anlatılır.
15. Destan: Hızır’ın ağzından İskender sonrası Tavâif-i Mülûk, Sasanîler devri, Müslümanların İran tahtına son verişi, İslamiyet’in Mısır, Rum ve Şam bölgesine yayılması, dört halife devri, Emevî ve Abbasî halifeleri, Moğol ve İlhanlılar anlatılır. Ardından Osmanlı tarihi başlar. Son olarak Hızır kıyamet günü ve diriliş hakkında İskender’e bilgi verir.
16. Destan: İskender, dünyanın vefasızlığını görür, baki saltanatın ahirette olduğunu anlar. Önce Bağdat’a varır, oradan Kâbe’ye yönelir. Hac görevini yerine getiren İskender, Mekke’nin idaresini ilk sahipleri olan Hz. İbrâhîm soyundan kişilere verir. Sonra Kudüs’e ulaşır. Hz. İbrâhîm’in mezarını ve Mescid-i Aksâ’yı ziyaret edip Mısır’a doğru yola çıkar. İskender burada bir Müslüman gibi anlatılır.
17. Destan: İskender, ülkesini oğlu İskenderûs’la Aristo’ya bırakıp Hızır’la âb-ı hayatı aramaya çıkar. Zulumatta Hızır’ı kaybeder. Hızır âb-ı hayatı bulup içer ancak İskender içemez, geri dönmeye karar verir. Yolda hastalanır, yaşlı gözlerle anası Rûkıyâ Hatun’a bir teselli mektubu yazar. Şehrizûr’a gelir, Eflâtûn’a görkemli bir cenaze töreni yapılmasını vasiyet eder ve ölür. Ölümüne dağlar, taşlar ağlar. Ahmedî, İskender’in 20 yaşında tahta geçtiğini ve 14 yıl padişahlık yaptığını söyler (Ünver 1975: 175-99, 209-55).
İskender-nâme’yle ilgili tez, kitap, makale ve bildiri boyutunda birçok çalışma yapılmıştır (Gülüm 2021). İsmail Ünver eserin İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar, 921 numaradaki nüshasını bir incelemeyle tıpkıbasım olarak yayımlamıştır (1983). Hasan Akçay, metni yüksek lisans (1999), Salih Demirbilek ise doktora tezi olarak hazırlamıştır (2000). Furkan Öztürk, Ünver’in tıpkıbasım olarak neşrettiği nüshadan hareketle eserin dil içi çevirisini yapmıştır (Ahmedî 2018). Yaşar Akdoğan’ın daha önce Kültür Bakanlığı e-kitap projesi içinde yer alan çalışması Nalan Kutsal’ın ortaklığıyla kitaplaşmıştır (Ahmedî 2019).
Şairin biyografisi için bk. “Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ahmedi-taceddin-ibrahim-bin-hizir
Eserden Örnekler
Dâsitân-ı Cülûs-ı İskender Ber-Taht-ı Pâdişâhî ve Sıfat-ı Sîret-i Û
…
Çün Sikender oldı Rûm’a pâdişâh
Dürlü gevherden düzetdi tâcgâh
Mâl dökdi vü çeri eyledi cemʽ
K’ide Rûm’a düşmen olanları kamʽ
Bes te’emmül itdi rûşen-rây-ıla
Kim n’ide kim baht pâ-ber-cây ola
N’eyleye k’artura Hâlık devletin
Dilegince ide mülki bestatin
Cemʽ itdi bir yire âkilleri
Feylesûf u kârdân fâzılları
Tâ bulara sora âlem hâlini
Bile bu mâh u sipihr ahvâlini
Dahı anlardan işide dürlü pend
Ola ol pendi dutıban sûd-mend
İşbu âlem hâlini her kim bile
Ni’met-i ukbîyi oldur kim bula
Her ki âkiller ögüdüni duta
Dünye kaygusından olmaya dü-tâ
Suʼâl-i İskender Ez-Hükemâ ki Asl-ı Âlem Çi Bûd
Bes Arestû geldi ol Bokrât-ıla
Dahı Eflâtûn u hem Sokrât-ıla
Didi bunlara ki iy erkân-ı mülk
Kim kamu tendür ü sizsiz cân-ı mülk
Cümle eşyâyı kemâhî bildünüz
Kamu müşkil ukdeyi hal kıldunuz
İlm ü hikmetde çü kodunuz kadem
Bildünüz nedür hudûs-ıla kıdem
Çünki mevcûdâtı kısmet kıldunuz
Mümkin ü vâcib ne-dürür bildünüz
Bildüñüz cevher ne vü nedür araz
Âferînişden ne nesnedür garaz
Anladunuz âkil u ma'kûl ne
Bildünüz hem illet ü ma’lûl ne
Mümkinâtun mâddesin çünkim ayân
Bildünüz idün bana cümle beyân
Din bu sûretler heyûlâsı nedür
Hem bu illetlerden ûlâsı nedür
Ne-y-idi bu âlemün aslı diniz
N’olısar hem cüzvî vü küllî diniz
Cevâb-ı Hükemâ Suʼâl-i İskender-râ
Did’Arestû şâha kim iy şehriyâr
Bil ki kamu nesnenün aslıydı nâr
Kamu nesne andan oldı ibtidâ
Hem aña döner gir’irse intihâ
Orada kim aslı od ola anun
Râhatı nice ola cânun tenün
Didi bes Bokrât kim asl-ı hayât
Çün hevâdur andan oldı kâyinât
Aslda çün kamu bâd-ıdı hemîn
Cüml’anun’çün sonra bâd olur yakîn
Her ne nesne k’aslı anun bâd ola
Anda peydâdur ki ne bünyâd ola
Didi Eflâtûn ki bilgil iy ulu
Kim kamu mevcûdun aslı oldı su
Çün sudandur tâze hayvân u nebât
Bes su olur bî-şek asl-ı kâyinât
Suda bünyâd eylemek key cehl olur
Sudan ârâm isteyen nâ-ehl olur
Böyle didi sonra Sokrât-ı Hakîm
Kim kamuya hâkdür asl-ı kadîm
Her ne kim var-ısa andan kevn alur
Anun içün sonra kamu hâk olur
Nesne k’olmış ola anun aslı hâk
Ol küdûretden nicesi ola pâk
İʽtirâz-ı Hızır Aleyhi’s-Selâm Ber-Kavl-i Hükemâ ve Cevâb-ı Û Suʼâl-i İskender
Hızr hâzır-ıdı didi iy ulu
Sözi taklîd-ile didiler kamu
Muhdesâta didiler bunlar kadîm
Bu muhâli hâşa kim eyde hakîm
Her ne kim var ger mürekkeb ger basît
İşbu âlem merkezinden tâ-muhît
Ger araz ola vü ger cevher yakîn
Kamusı Muhdesdür iy dânâ-yı dîn
Kamusınun Hâlıkıdur Kirdigâr
Kudretinden cümle oldı âşikâr
Mâdde vü müddet yog-ıdı vü misâl
Kim yaratdı âlemi ol Zü’l-Celâl (Ahmedî 2019: 259-264)
Kaynakça
Ahmedî (2018). İskendernâme. (çev. F. Öztürk). Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yay.
Ahmedî (2019). İskendernâme. (hzl. Y. Akdoğan ve N. Kutsal). İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yay.
Ahmedî (yty). İskender-nâme. (hzl. Y. Akdoğan). KTB Yay. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-78415/ahmedi---iskendername.html [Erişim tarihi: 27.10.2021]
Akçay, Hasan (1999). Ahmedi’nin İskender-namesi (Transkripsiyonlu Metin). Yüksek Lisans Tezi. Şanlıurfa: Harran Üniversitesi.
Avcı, İsmail (2014). Türk Edebiyatında İskendernâmeler ve Ahmed-i Rıdvân'ın İskendernâme’si. Ankara: Gece Kitaplığı.
Banarlı, Nihad Sami (1939). “Dâsitan-ı Tevârih-i Mülûk-i Âli Osman ve Cemşîd ve Hurşîd Mesnevîsi”. Türkiyat Mecmuası, VI: 49-176.
Demirbilek, Salih (2000). Ahmedi’nin İskendername Adlı Eseri Üzerinde İnceleme (Ses Bilgisi-Şekil Bilgisi-Cümle Bilgisi), Metnin Transkripsiyonu, Sözlük Çalışması. Doktora Tezi. Edirne: Trakya Üniversitesi.
Gülüm, Emrah (2021). “Ahmedî Hakkında Bibliyografya Denemesi”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 14(77): 175-206.
Köprülü, M. Fuad (1950). “Ahmedî”. İslâm Ansiklopedisi. C. I. İstanbul: MEB Yay. 216-21.
Ünver, İsmail (1975). Türk Edebiyatında Manzum İskender-nâmeler. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Ünver, İsmail (1978). “Ahmedî’nin İskender-nâmesindeki Mevlid Bölümü”. TDAY-Belleten 1977. 355-411.
Ünver, İsmail (1983). Ahmedî, İskender-nâme, İnceleme-Tıpkıbasım. Ankara: TDK Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | DÎVÂN (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Araş. Gör. Fatih UĞUR |
Görüntüle | ||
2 | CEMŞÎD Ü HURŞÎD (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Prof. Dr. Adnan Ince |
Görüntüle | ||
3 | TERVÎHÜ’L-ERVÂH (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Araş. Gör. Fatih UĞUR |
Görüntüle | ||
4 | MİRKÂTÜ'L-EDEB (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Dr. Emrah Gülüm |
Görüntüle | ||
5 | MÎZÂNÜ’L-EDEB (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Dr. Emrah Gülüm |
Görüntüle | ||
6 | Mİ’YÂRÜ’L-EDEB (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Dr. Emrah Gülüm |
Görüntüle | ||
7 | BEDÂYݑܒS-SİHR FÎ SANÂYݑݒŞ-Şİ’R (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Dr. Emrah Gülüm |
Görüntüle | ||
8 | KASÎDE-İ SARSARÎ ŞERHİ (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Prof. Dr. Fatma Sabiha Kutlar Oğuz |
Görüntüle | ||
9 | HAYRETÜ’L-UKALÂ (AHMEDÎ) | Ahmedî, Tâceddîn İbrâhîm bin Hızır | Prof. Dr. Fatma Sabiha Kutlar Oğuz |
Görüntüle | ||
10 | CÂMASB-NÂME (ABDÎ) | Abdî, Mûsâ | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
11 | TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği |
Görüntüle | ||
12 | RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Öğretmen Ece Ceylan |
Görüntüle | ||
13 | NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) | Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz | Doç. Dr. Recep Uslu |
Görüntüle | ||
14 | DÎVÂN (ADLÎ) | Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed | Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM |
Görüntüle | ||
15 | DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
16 | DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
17 | DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) | Âfitâbî | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
18 | DÎVÂN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Doç. Dr. Osman Kufacı |
Görüntüle | ||
19 | HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle |