İKİ HAKİKAT (İSMAİL HAKKI)
hikaye
İsmail Hakkı (Alişanzade) (d. 1871- ö. 13 Mart 1944)

ISBN: 978-9944-237-87-1


İsmail Hakkı’nın iki uzun hikâyeden oluşan  eseri. İki Hakikat isimli eser, 1895/6 yılında neşredilmiştir. Kitabın ilk sayfasında kelime yanlışlarına yer verilmiştir. “Muharririn Asar-ı Sairesi” başlığı altında müellifin yayımlanan eserleri sıralanır. Ardından naşir Kitapçı Arakel “Bir İhtar-ı Mühim” başlığı altında virgül, noktalı virgül, nokta ve iki nokta üst üste gibi işaretlerin metinde kullanıldığından bahseder. Mezkûr işaretler hakkında malumat verdikten sonra örnekler sıralar. Eser, Ahmed Rasim’e ithaf edilmiştir. “Bir İfade” başlığı altında müellif İki Hakikat ve Bir İtiraf isimli hikâyelerin garpten iktibas edildiğini dile getirmiştir. Birtakım hazırlıklarının olduğunu onların da peyderpey neşredileceğinin de bilgisini ekler.

Anlatıcı “10 Sene Sonra” alt başlığıyla her sene yaz mevsiminin 15-20 gününü … köyünde geçirdiğinden bahsederek başlar. Köyün tasviri ve orada yapılan etkinlikler anlatılır. Bahçıvan, anlatıcının babasını sevdiği için köşkün bahçesine sadece o girebilir. Dadısıyla birlikte ıhlamur ağaçlarının altında olması onu son derece mesut eder. Bu özgür ve ayrıcalıklı yaşayış, Bedia isminde bir kadının köşkü kiralamasıyla son bulur. Bu kadının yanında redingotlu bir adamla daima kederli ve zarif giyimli Nezihe isimli 9-10 yaşlarında bir kız çocuğu da vardır. Kadının tavrı, giyinişi, letafeti ve duruşu çocuk yaştaki anlatıcıya oldukça farklı gelmektedir. Köşke yeni taşınan aile köyün sakinleriyle muhatap olmazlar. Dışarıdan hiç kimsenin girmediği bu köşke sadece doktor gelebilmektedir. Küçük kızın zayıf olan göğsü için hekimler hem sahil hem de mutedil hava tavsiye ettikleri için köşke taşınmışlardır. Küçük kızın pederiyle beraber deniz kenarına gittiği günlerde validesi onların yanında olmaz.

Anlatıcı, annesinin Bedia Hanım’a iki defa kötü bir muamelede bulunduğuna şahit olmuştur. Olayların biri camide diğeri de kırda zuhur etmiştir. İki olayda da Bedia Hanım yok sayılmış, küçük düşürülmeye çalışılmıştır. Ayrıca kırda başörtüsünün ağaç dalına takılıp düşmesiyle saçları gözüken Bedia Hanım’ın yanına eşi sinirli bir şekilde gider. Kızgınlıkla saçlarını örtmeye çalışır. Anlatıcı ilk defa kıskançlığın cerihasına şahit olduğunu itiraf eder. Kış mevsiminde Bedia Hanım'ın hamile olduğu rivayeti köyde yayılmaya başlar. Adamın kaba davranışlarını gören anlatıcının annesi zavallı kadın için üzülmeye başlar ve her gün sıhhatini öğrenmeye çalışır. O sırada Nezihe hummaya yakalanmış, doktor her gün onları ziyaret etmeye başlamıştır. Doktor aile hakkında edindiği malumatı herkese anlatmaya başlar. Nezihe’nin o adamın kızı olmadığını, Bedia’nın yanındaki adamla evli olmadığını söyler. Doktorun çağrıldığı bir başka gün ise Bedia Hanım hastadır. Sebebi de çocuğun kaçırılmasıdır. Mürebbiyesi ile gezintiye çıkan çocuktan iki gün boyunca haber alınamaz. Bedia Hanım sandalyede bembeyaz bir yüzle oturur ve hiçbir şey yapmaz. Dadı, çocuğun kaçırılmasından iki hafta evvel yabancı iki kişinin dolaştığını mürebbiye ile konuştuğunu söyler. Ayrıca oradaki yabancılardan birinin Nezihe’nin babası olduğunu düşünür. Anlatıcı, çocuk haliyle yaşananları kaldıramaz, sinirleri bozulur. Doktor onu muayene eder ve yanında köşke dair hiçbir mevzudan bahsedilmez. Giyinip sofraya indiğinde köşk hakkında konuştuklarını işitir. Bedia Hanım’ın çok fena halde olduğu, hiçbir şeyi hatırlamadığı, kızının adına bile tepki vermediği konuşulur. Anlatıcının hastalığı artar, yaklaşık on gün sonra iyileşir. İlk sorduğu kişi Bedia Hanım'dır. Annesi Bedia Hanım'ın iyi olduğunu, Nezihe’nin bulunduğunu, tekrar İstanbul’a döndüklerini, köşkün satılmak üzere olduğunu zikreder. Nisan sabahı anlatıcının babası cenazeye gitmek üzere hazırlanır. Çocuk, ölen kişinin Bedia olduğunu anlar. Anlatıcıya iyileşmesi için anne ve babası doğruları söylememiştir. Nezihe’nin kaybına dayanamayan genç kadın delirerek ölmüştür. Aradan 10 sene geçmesine rağmen köşk hala satılmamıştır. Anlatıcı oraya gitmekten korktuğunu itiraf eder. Sebebi de bazı seslerin onu oraya davet edeceğini düşünmesidir.

Kitapta yer alan Bir İtiraf isimli hikâye yirmi dört sayfadan oluşmaktadır. Ekim ayında akşamüstü arkadaşıyla birlikte tiyatroya giden anlatıcı orada yeni bir dram seyreder. Piyes anlatıcıya yaşanan bazı hususlar arasında bir benzerlik bulmasına neden olur. Eve döndüğünde yedi sene evvel yaşadığı hadiseden bahseden kâğıt parçasını görür. Devamında kâğıtta yazılanlara yer verilir. İki sene evvel Beyrut’a giden anlatıcı yaklaşık on yıl önceki hatırayı aradığını zikreder. O zamanlar 25 yaşlarında olan anlatıcı yayımlanan makale ve manzumeleriyle kamu tarafından kabul edilmiştir. Eşiyle karşı karşıya gelmediği bir kadına âşık olur. Kibar bir aileye mensup olan kadın, anlatıcı ile olan ilişkisini gizli yaşar. Bu kadın bir akşam soğuk aldığı için hekimlerin tavsiyesiyle sıcak bir yere gider. Haliyle üç ay ayrı kalırlar. Kadın gördüğü her şeyi anlatıcıya mektup yoluyla nakleder. Seyahat dönüşü buluşan iki sevgili için birtakım şeylerin değiştiği aşikârdır. Kadının yapmış olduğu seyahat ona iyi gelmemiştir. Kadın bir müddet sonra ölür. Anlatıcı o vakitten itibaren hiçbir kadınla yakınlık kuramadığından bahseder. Bir akşamüstü gezinirken ağacın yanında tefekküre dalan anlatıcı iki kadın sesi duyar. Asil bir edaya sahip olduğunu düşündüğü kadının sesi ölen sevgilisine benzemektedir. Gözleri kapalı bir şekilde kadını dinlemeye başlar. Birden daha sonra diye haykırmaya başlayınca kadınlar korkar. Adam utancından uzaklaşır. O gece sevdiği kadınla yeterince geçiremediği vakitler için ağlar. Hikâyesini anlatan adam usulca uzaklaşır.

Yazarın biyografisi için bk. “İsmail Hakkı (Alişanzade)”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ismail-hakki-alisanzade 

Eserden Örnekler


"Ah! O gece yegane sevdiğim ve nail-i muhabbeti olduğum bir kadının vefatından evvel onunla imrar edebilmekliğim mümkün olduğu halde mücerret eser-i sun' ve taksirim olarak hiç istifade edemediğim o saatler için ne kadar ağladım!.. Lakin matem-i kalbini bir başkasına anlatmaktan ne çıkar? Madem ki ben onu anlayamadım... O halde dünyada kimse kimseyi anlayamaz." (Eldem 1311: 98).

Kaynakça


Eldem, İsmail Hakkı. İki Hakikat. (1311). İstanbul: Matbaa-i Nişan Berberiyan

Atıf Bilgileri


KAVAK, Nursel. "İKİ HAKİKAT (İSMAİL HAKKI)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/iki-hakikat-ismail-hakki. [Erişim Tarihi: 15 Mayıs 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 MÜNTAHABÂT-I TERÂCİM-İ MEŞÂHİR (İSMAİL HAKKI) İsmail Hakkı (Alişanzade) Dr. Salih Koralp Güreşir
Görüntüle
2 SEVDA-YI HAZAN YAHUD TAHASSÜR (İSMAİL HAKKI) İsmail Hakkı (Alişanzade) Araş. Gör. Dr. Hakan Soydaş
Görüntüle
3 14. ASRIN TÜRK MUHARRİRLERİ: BİRİNCİ DEFTER AHMED MİDHAT EFENDİ (İSMAİL HAKKI) smail Hakkı (Alişanzade) Dr. Salih Koralp Güreşir
Görüntüle
4 14. ASRIN TÜRK MUHARRİRLERİ: İKİNCİ DEFTER EKREM BEY (İSMAİL HAKKI ALİŞANZÂDE) İsmail Hakkı (Alişanzade) Dr. Salih Koralp Güreşir
Görüntüle
5 14. ASRIN TÜRK MUHARRİRLERİ: ÜÇÜNCÜ DEFTER CEVDET PAŞA (İSMAİL HAKKI) İsmail Hakkı (Alişanzade) Dr. Salih Koralp Güreşir
Görüntüle
6 14. ASRIN TÜRK MUHARRİRLERİ: DÖRDÜNCÜ DEFTER ŞEMSEDDİN SAMİ BEY (İSMAİL HAKKI) İsmail Hakkı (Alişanzade) Dr. Salih Koralp Güreşir
Görüntüle
7 MUASIR ŞAİRLERİMİZ (İSMAİL HAKKI) İsmail Hakkı (Alişanzade) Dr. Salih Koralp Güreşir
Görüntüle
8 OSMANLI MEŞAHİR-I ÜDEBASI: BİRİNCI DEFTER MUALLİM NACİ (İSMAİL HAKKI ALİŞANZADE) İsmail Hakkı (Alişanzade) Doç. Dr. Nilüfer Ilhan
Görüntüle
9 TALİHSİZ (İSMAİL HAKKI) İsmail Hakkı (Alişanzade) Akın ZENGİN
Görüntüle
10 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
11 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
12 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
13 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
14 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
15 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
16 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
17 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
18 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
19 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle