ÎCÂBÜL-KELÂM (AZMÎ)
didaktik dînî tasavvufî eser
Azmî, Hüseyin Azmî Dede (d. 1231/1815 - ö. 1311/1892)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Gelibolu ve Kahire Mevlevihaneleri Şeyhi Hüseyin Azmî Dede tarafından kaleme alınmış, sözün muhataba uygun şekilde söylenmesinin gerekliliğini izah eden risale. Müellif ve eserleri hakkında bilgi veren klasik biyografi kaynaklarında zikredilmeyen risalenin Hüseyin Azmî Dede’ye aidiyyeti, müellifin Nuhbetü’l-Âdâb ve Tatbîk adlı risalelerindeki atıflar vesilesiyle anlaşılmıştır (Arpaguş 2014: 41). Risale, Prof. Dr. Hikmet Atik tarafından tespit edilen 1932 tarihli bir mecmûada yer almaktadır. Müstensihi bilinmeyen bu mecmûada Hüseyin Azmî Dede’nin Sâz u Terâneye Dâir, Tatbîk, Temdîdü’l-Hayât ve Mîzânü’l-Edyân adlı risaleleri de mevcuttur.

Îcâbü’l-Kelâm, 16-19 arası muhtelif satırlar halinde rika hatla yazılmış, 8 varaktan müteşekkil mensûr bir eserdir. Kesin olmamakla birlikte müellifin risale telifine ömrünün son yıllarında ağırlık vermesi nedeniyle telif tarihinin 19. yüzyıl sonu olarak belirlenmesi mümkündür (Arpaguş 2014: 36). Müellif eserin yazılış amacını nassların hikemiyyâtına vakıf olmayanların lafızları eğri bir anlayışla anlamamasını sağlamak olarak açıklar. Risaleyi akla muvafık bir surette yazdığını söyler (Mecmûa 1932: v.6). Metinde ilk olarak zaman ve şartların değişmesiyle insanların yaşayış ve anlayışlarında gerçekleşen farklılıkların göz önünde tutulmasına ve buna binâen yeni eserlerin yazılmasına yönelik ihtiyaca vurgu yapılmıştır. Telif edilmesi elzem görülen eser özgün olabileceği gibi önceden yazılmış eserleri izah eden bir şerh de olabilir. Bu noktada eser telifinde önemli olan husus -risalenin temel tezine uygun bir şekilde- muhataba uygun kelimelerin, örneklerin, üslubun ve izahın tercih edilmesidir. Müellif bu fikrini zaman, coğrafya ve toplumsal farklılıkların metinleri anlamadaki rolünü örneklendirerek temellendirir. Ona göre bedevî topluluklarda ifrat noktasına varan müjde ve uyarı ifadeleri -duygu merkezli yaklaşımla- olumlu etkiye yol açarken akıl merkezli düşüncenin egemen olduğu toplumlarda aynı ifadeler mübalağayla tavsif edilebilir (Mecmûa 1932: v. 7). Hüseyin Azmî Dede Kur’ân-ı Kerim’de geçen “Harîr”, “Lü’lü’”, “Mercân” ve “Yâkût” gibi kavramları ilk muhatapları için maruf addedilmeleri ve yaşadıkları zaman diliminde muteber olmaları yönüyle zikreder. Müellife göre bu kavramlar asıl değil teferruât kabîlindendir. Muhatap kitleye aslın aktarılması esnasında teferruât zamanın, coğrafyanın ve muhatabın şartlarına göre izah edilmelidir. Zira ilim tahsili arttıkça kuvvede olan isti‘dâdın tezahürüyle nassların anlaşılma biçimi farklılaşmaktadır (Mecmûa 1932: v. 7).

Risalenin son bölümü “Teşebbüh” kavramının doğru anlaşılması konusuna ayrılmıştır. Yeme, içme, giyinme, uyuma gibi beşerî hallerde diğer din mensuplarına benzeme durumunun sorgulanamayacağı ifade edilir. Yemek esnasında konuşmak ya da konuşmamak, şapka takmak, musâfaha, ta‘zîm için şapka çıkarmak, eşya üzerine -mücessem olmamak şartıyla- resim ve suret yapmak müellifin teşebbüh konusunda ele aldığı bahislerdendir.

Îcâbü’l-Kelâm’da Hüseyin Azmî Dede’nin diğer risalelerine benzer şekilde zengin kelime dağarcığını yansıtan, bağlaçlarla bağlanmış uzun cümlelerle örülü bir metin inşa ettiğini söylemek mümkündür. Risalelerini genellikle yaşadığı dönemde tartışma meselesi haline gelen konular çerçevesinde kaleme alan müellifin Îcâbü’l-Kelâm’da da farklı güncel konulara temas ettiği görülmektedir. Zaman zaman bağlamı takip etme güçlüğü yaşatan bu ifade tarzı müellifin konuyla irtibatlı gördüğü her hususu aktarma çabasıyla ilişkilendirilebilir.

Mecmûada yer alan ve henüz neşredilmemiş olan risaleler tarafımızca neşre hazırlanmaktadır.

Şairin biyografisi için bk. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/azmi-huseyin-azmi-dede


Eserden Örnekler


“Metindeki güçlükleri herkesin anlayabileceği yolda şerh ve misâllerle îzâh etmek üzere telif her zaman elzemdir.” (Mecmûa 1932: v. 6)

“... İşte böylece yeme, içme, nehirler, gölge, ipek elbiseler hevesiyle, kadınlarda altın ve gümüş bilezikler ile ibadete itmâ‘ u tergîb olunur. Bu hâl bedevîler için pek hakîmânedir. Lâkin suları, gölgeleri, ipeği, altın ve gümüşü çok olan yerlerde bunların kadri ol kadar olmadığı gibi elmasdan bilezik kullanılan yerlerde dahi altın ve gümüşün elmas kadar i‘tibarı olmayacağından altın ve gümüş tergîbe medâr olmaz.” (Mecmûa 1932: v. 8)

Kaynakça


Arpaguş, Safi (2014). Hüseyin Azmî Dede -Hal Tercümesi ve Risaleleri-, İstanbul: İfav Yay.

Mecmûa (1932). (Abdullah Muaz Güven’in şahsi kütüphanesinde mevcuttur.)

Atıf Bilgileri


güven, abdullah muaz. "ÎCÂBÜL-KELÂM (AZMÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/icabul-kelam-azmi-tees-1487. [Erişim Tarihi: 21 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 MİR'ÂTÜ'L-HAKÂYIK (AZMÎ) Azmî, Hüseyin Azmî Dede Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Mete
Görüntüle
2 MİFTÂHÜ'L-KULÛB (AZMÎ) Azmî, Hüseyin Azmî Dede Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Mete
Görüntüle
3 NUHBETÜ'L-ÂDÂB (AZMÎ) Azmî, Hüseyin Azmî Dede Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Mete
Görüntüle
4 KENZÜ'L-FEYZ Fİ'S-SÜLÛK VE ÂDÂBİ'T-TARÎKİ'L-HALVETİYYE (HARÎRÎZÂDE) Mehmed Kemâleddîn, Harîrî-zâde Araş. Gör. Ayşenur Aydınlı
Görüntüle
5 MEDÂR-I VÂHİDİYYET VE MERKEZ-İ AHADİYYET (HARÎRÎZÂDE) Mehmed Kemâleddîn, Harîrîzâde Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan
Görüntüle
6 RAVZATÜ'L-ALİYYE FÎ TARÎKATİ'Ş-ŞÂZELİYYE (HARÎRÎZÂDE) Mehmed Kemâleddîn, Harîrîzâde Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan
Görüntüle
7 SEYRÜ'L-ESMÂ VE SIRRU'L-MÜSEMMÂ FÎ ŞERHİ'L-ESMÂ'İ'L-İSNÂ AŞERE ER-RUFÂ'İYYE (HARÎRÎZÂDE) Mehmed Kemâleddîn, Harîrîzâde Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan
Görüntüle
8 ŞERH-İ TUHFETÜ'L-MÜRSELE (HARÎRÎZÂDE) Mehmed Kemâleddîn, Harîrîzâde Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan
Görüntüle
9 TİBYÂNU VESÂ'İLÜ'L-HAKÂYIK FÎ BEYÂNİ SELÂSİLİ'T-TARÂ'İK (HARÎRÎZÂDE) Mehmed Kemâleddîn, Harîrîzâde Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan
Görüntüle
10 DÎVÂN (SERMEST) Abdullah Sermest, Kilisli Doç. Dr. Osman Kufacı
Görüntüle
11 ÂDÂBÜ’Z-ZÂKİRÎN VE NECÂTÜ’S SÂLİKÎN Fuhûlî, Karamollazâde Şeyh Abdülhamîd Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan
Görüntüle
12 HÂŞİYE ALÂ SERHİ TENVÎRÜ’L-EBSÂR TERCÜMESİ (7 CİLT) Abdülhamid Efendi Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan
Görüntüle
13 DÎVÂN (ACZÎ) Aczî, Müridzâde Aczî Ağa Prof. Dr. Ali DUYMAZ
Görüntüle