- Yazar Biyografisi (TEİS)
Nebîl, Mehmed Nebîl Bey, Hâfız Mehmed Nebîl Bey, Nebîl Bey - Madde Yazarı: Prof. Dr. Fatma Sabiha Kutlar Oğuz
- Eser Yazılış Tarihi:1299/1881-82
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Mesnevi
- Yayın Tarihi:18/10/2021
HİCR Ü VİSÂL (NEBÎL)
âşıkane sergüzeştNebîl, Mehmed Nebîl Bey, Hâfız Mehmed Nebîl Bey, Nebîl Bey (d. 1258/1842-43 - ö. 1307/1890)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Şair Mehmed Nebîl Bey’in torunu Mehmed Nebîl Bey’in manzum eseri. Bursalı Mehmed Tâhir’in gayr-i matbu olduğunu belirttiği (1333: 469) manzumenin 1320/1902-03 istinsah tarihli tek nüshası “Türk Dil Kurumu Kütüphanesi A/91”de şair Hâfız Mehmed Nebîl Bey adına Hicr ü Visâl Mecmû’ası başlığıyla kayıtlıdır. Başlıktaki “Mecmû’a” kelimesi eserin şairin müstakil şiirlerinin bir araya getirilmesiyle oluştuğunu düşündürmekteyse de nüsha incelendiğinde şiirin büyük kısmının mesnevi nazım şekliyle yazıldığı, içinde gazellere ve bir de tahmise yer verildiği, muhtemelen bu özelliği nedeniyle mecmua sanıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla eserin adı, yazmadaki başlıkta ve ona istinaden de kütüphane kaydında olduğu gibi Hicr ü Visâl Mecmû’ası değildir. Kaynaklara (Bursalı Mehmed Tâhir 1333: 469; İnal 2000: 1573) ve şairin ifadesine göre Hicr ü Visâl’dir: "Nâmıdır bu defterin Hicr ü Visâl / Mündericdir çekilen renc ü keder" (Kutlar Oğuz 2014: 557).
İbnülemin’in, Nebîl'in torununun eşi Trabzonlu şair Hammâmîoğlu İhsân Bey’den naklen verdiği bilgiye göre Nebîl'in bir tevhid ve na’tla başlayan Külliyât'ı; tamamlanma tarihi 1299/1881-82 olan, “Mukaddime-i Hikâyet-i Dil” serlevhası ile başlayan, 476 beyit uzunluğunda, içinde 16 gazel yer alan, Hicr ü Visâl unvanlı, mesnevi tarzında, âşıkane bir sergüzeştle devam etmektedir (İnal 2000: 1572-1573). Ancak manzumeye ilişkin olarak sıralanan bu özelliklerin bir kısmı TDK nüshasındaki manzumeyle örtüşmemektedir. Nitekim sözü edilen serlevha metinde yer almamaktadır. Eserin beyit sayısı da sondaki tahmis hariç 610'dur. Bunun 144 beyti gazel, 466 beyti ise mesnevî nazım şekliyledir. İhsân Bey’in verdiği bilgi göz önüne alınarak tahmisin ve gazellerden bir kısmının Külliyât’ın parçası olduğu kabul edilse bile beyit sayısı söylenenden fazladır, ancak bunun sebebi belirlenememiştir. Hicr ü Visâl mesnevisi -farklı nazım şekillerindeki şiirlerle "Sebeb-i Nazm" ve “Hayâl-i Dil” başlıklı mesnevi kafiyeli bölümleri hariç- aruz vezninin "fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün" kalıbıyla yazılmıştır.
Hicr ü Visâl üç bölümden oluşmaktadır. Geleneksel plana uygun olarak dinî şiirlerle (tevhid, münacaat, iki na't) sebeb-i nazmın yer aldığı giriş bölümünden sonra asıl konuya geçiş bir gazelle sağlanmaktadır. Manzume hâtimeyi takiben kısmen hikâyeye kısmen de hâtimeye dâhil edilebilecek nitelikteki “Hayâl-i Dil” başlıklı bir kısımla sona ermektedir. Mesnevinin bölüm özellikleri ve konunun da tamamlanmış olması “Hayâl-i Dil”in metnin 564 ile 565. beyitleri arasında bulunması gerektiğini, dolayısıyla eldeki nüshada ya kopya edilen metinden ya da müstensihten kaynaklanan bir hata olduğunu düşündürmektedir. Sergüzeştini anlatırken mesnevî nazım şeklini tercih eden şair, anlatıdaki akışı gazellerle sağlamıştır. Nitekim kurgu bağlamında ustaca yapılan geçişler ve devamında söylenen akıcı, anlamca öncesinde anlatılan hikâyeyi bütünleyen âşıkane ve rindane nitelikli gazeller manzumenin en başarılı kısımlarını oluşturmaktadır. Mahalli unsurlara da yer verilen eserde külfetsiz bir dille kaleme alınmış beyitler de mevcuttur. Ancak metnin genelinde Farsça tamlamaların sıkça kullanıldığı sade sayılamayacak bir dil hâkimdir.
Hicr ü Visâl, âşık kimliğindeki şairin bir civana âşık olmasının hikâyesini bülbüle anlatmasının konu edildiği bir sergüzeşttir. Bu âşıkane sergüzeştin asli kahramanları adları verilmeyen âşıkla sevgilidir. Olayların gelişmesini ve belli bir yöne gitmesini sağlayan yönlendirici kahraman ise ağyardır. Hikâye okura nakledilirken, şairle asli kahramanlardan âşığın kimliği birleşmiş, böylece olaylar büyük ölçüde özne anlatıcının (ben anlatıcı) ağzından aktarılmıştır. Bu tercih de metinde anlatıcının hâkimiyetinde bir bakış açısının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Anlatıcının gözlemci konumunda olduğu ve seyrettiklerini aktardığı beyitler mevcutsa da bunların sayısı diğerine kıyasla azdır. Civana yönelik aşk duygularının, yani maddî aşkın anlatıldığı mesnevide zaman zaman “dergâh, hankâh, tekye, ehl-i dil, ehl-i hâl, ehl-i kemâl, sırr-ı ledün, cây-ı vahdet, mir’ât-i kalb, kayd-ı hestî, bihâr-ı hayrete dalmak, kalbin mevrid-i ilhâm-ı Hak olması” gibi kavramlar kullanılmışsa da hikâye tasavvufi nitelikli değildir. Nitekim şairin, özellikle “şevk-engîz” kelimesine yer vererek oluşturduğu cinsel içerikli bir mesnevi olan Şevk-engîz çağrışımı da manzumenin bu özelliğini belirgin hâle getirmektedir.
Hicr ü Visâl’in çeviriyazılı metni bir incelemeyle birlikte makale olarak yayımlanmıştır (Kutlar Oğuz 2014).
Şairin biyografisi için bk. “Nebîl, Mehmed Nebîl Bey, Hâfız Mehmed Nebîl Bey, Nebîl Bey”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/nebil-mehmed-nebil-bey-hafiz-mehmed
Eserden Örnekler
Mesnevî
Sormağa mecbûr oldum çâresiz
Âşık olur mu zahımsız yarasız
Hem-civârından biri geçdi o ân
Gayrete geldim dedim yâ müste'ân
Vermesin aksi cevâb bana bu zât
Vech-i matlûb üzre etsin iltifât
Merhabâdan sonra bâ-ru'b ü hırâş
Hem binâ-yı cism idi pür-irti'âş
Bin telâş ile dedim bu hânenin
Her yeri ağlar gibi dîvânenin
Nerdedir âyâ bu dârın zîneti
Çün derûna düşmüş idi fürkati
Hani ol bâğ-ı letâfet goncesi
Kanda ol nahl-i melâhet goncesi
Hâk-i râhın bekler idim subh ü şâm
Kuluna versin diye bir tek selâm
Bu ümîd ile yine geldim fakîr
Rü'yete nâ'il olam diye hakîr
Bir zemân etdi te'emmül ol mücîb
Hayretinden kaldı bî-sabr ü şekîb
Dedi ey dil-beste-i hubb-ı şefef
Söyler isem eyleme zinhâr esef
Sen de mi âşıksın ol nahl-i güle
Ba'd-ez-în ur başını câm-ı müle
Anda âşık var ki bî-add ü hisâb
Sana nevbet mi değer budur cevâb
Dâ'iren-mâdâr etrâfın anın
Kaplamışdır âşıkân çün her yanın
Bundan üç beş gün mukaddem sorduğun
Âteş-i aşkı ile dem urduğun
Üsküdâr'a gitdi bir ay maslahat
Bulmuş anda kendine çok menfa'at
Ben de teşyî' eyledim hattâ anı
Bendegânı ile dolmuşdu yanı
Gitdi bi'l-izz ü selâmet ol cevân
Dedi sen var âteş-i aşkıyla yan
İşidince bu sözü oldum hamûş
Durmayıp etdim yine cûş ü hurûş
San gören der sînemi âteş-kede
Oldu me'mûlüm çerâgı püf-zede
Yanarak bu hicr ile bir nev-gazel
Söyledim sür'at ile pek mürtecel
Gazel
Eşk-i hûn-âbımla âlem ser-te-ser reyyân olur
Âteş-i âhım ile ins ü melek reyyân olur
Hâl-i hayret-bahşıma tâkat getirmez kâ'inât
Nâle ger etse tecessüm ol dahi nâlân olur
Bülbül-âsâ âşıkın gördükçe zâr ü nevhasın
Ol gül-i nahl-i melâhet gonce-veş handân olur
Sîneden vuslat ümîdi kat' olunca lâ-cerem
Ceyş-i gam dil-hânede tâ haşre dek mihmân olur
Hem-be-zânû-yı visâl olduğunu bir kez Nebîl
Görse ger ağyâr ile sad-çâk olur giryân olur (Kutlar Oğuz 2014: 527-529).
Kaynakça
Bursalı Mehmed Tâhir (1333). Osmânlı Mü’ellifleri. C. 2. İstanbul: Matbaa-i Âmire.
Hâfız Mehmed Nebîl Bey. Hicr ü Visâl Mecmû’ası. Türk Dil Kurumu Kütüphanesi A/91.
İnal, İbnü’l-Emin Mahmud Kemal (2000). Son Asır Türk Şairleri (Kemâlü'-Şuarâ). C. III. (hzl. H. Özcan). Ankara: AKM Yay.
Kutlar Oğuz, Fatma Sabiha (2014). "Mehmed Nebîl Bey ve Hicr ü Visâl’i". Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 9 (12): 501-562.
Tuman, Mehmet Nâil (2001). Tuhfe-i Nâilî - Divân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. C. II. (hzl. C. Kurnaz ve M. Tatcı). Ankara: Bizim Büro Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | KÜLLİYÂT-I MÎR NEBÎL (NEBÎL) | Nebîl, Mehmed Nebîl Bey, Hâfız Mehmed Nebîl Bey, Nebîl Bey | Prof. Dr. Fatma Sabiha Kutlar Oğuz |
Görüntüle | ||
2 | MECMÛ’A / [DÎVÂNÇE] (NEBÎL) | Nebîl, Mehmed Nebîl Bey, Hâfız Mehmed Nebîl Bey, Nebîl Bey | Prof. Dr. Fatma Sabiha Kutlar Oğuz Tuba Durmuş |
Görüntüle | ||
3 | DİVANÇE (VÂZIH) | Mustafâ Vâzıh | Araş. Gör. Giyasi BABAARSLAN |
Görüntüle | ||
4 | MEVRİDÜ’L-VÜSÛL FÎ MEVLİDİ’R-RESÛL (İBRÂHÎM ZİKRÎ) | İbrâhîm Zikrî | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle | ||
5 | ED-DÜRERÜ'L-MÜNTAHABÂTÜ'L-MENSÛRE FÎ ISLÂHİ'L-GALATÂTİ'L-MEŞHÛRE / GALATÂT-I HAFÎD EFENDİ | Hafîd, Mehmed Hafîd Efendi | Doç. Dr. Ramazan Ekinci |
Görüntüle | ||
6 | TARÎKÜ'L-İHTİSÂR | Nûrî, Osman Hanyevî | Prof. Dr. Orhan Kurtoğlu |
Görüntüle | ||
7 | TUHFETU SABRÎ AN-LİSÂNİ BULGARÎ | Mehmed Sabrî | Dr. Öğr. Üyesi Özkan Uz |
Görüntüle | ||
8 | RAVZ-I VERD | Şâkir, Ahmed Paşa | Prof. Dr. Ramazan Sarıçiçek |
Görüntüle | ||
9 | KENZ-İ FUSAHÂ (ABBAS KEMÂL EFENDİ) | Abbas Kemâl Efendi, Kerküklü | Diğer Öznur ÖZER |
Görüntüle | ||
10 | DÎVÂN (ABDÎ) | Abdî, Abdülkerîm Abdî Efendi | Prof. Dr. Beyhan KESİK |
Görüntüle | ||
11 | MEVLİD (ABDÎ) | Abdî | Doç. Dr. Hasan Kaya |
Görüntüle | ||
12 | DÎVÂN (ABDÎ) | Abdî, Şarkîkarahisarlı | Dr. Hacer SAĞLAM |
Görüntüle |