HİCR Ü VİSÂL (NEBÎL)
âşıkane sergüzeşt
Nebîl, Mehmed Nebîl Bey, Hâfız Mehmed Nebîl Bey, Nebîl Bey (d. 1258/1842-43 - ö. 1307/1890)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Şair Mehmed Nebîl Bey’in torunu Mehmed Nebîl Bey’in manzum eseri. Bursalı Mehmed Tâhir’in gayr-i matbu olduğunu belirttiği (1333: 469) manzumenin 1320/1902-03 istinsah tarihli tek nüshası “Türk Dil Kurumu Kütüphanesi A/91”de şair Hâfız Mehmed Nebîl Bey adına Hicr ü Visâl Mecmû’ası başlığıyla kayıtlıdır. Başlıktaki “Mecmû’a” kelimesi eserin şairin müstakil şiirlerinin bir araya getirilmesiyle oluştuğunu düşündürmekteyse de nüsha incelendiğinde şiirin büyük kısmının mesnevi nazım şekliyle yazıldığı, içinde gazellere ve bir de tahmise yer verildiği, muhtemelen bu özelliği nedeniyle mecmua sanıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla eserin adı, yazmadaki başlıkta ve ona istinaden de kütüphane kaydında olduğu gibi Hicr ü Visâl Mecmû’ası değildir. Kaynaklara (Bursalı Mehmed Tâhir 1333: 469; İnal 2000: 1573) ve şairin ifadesine göre Hicr ü Visâl’dir: "Nâmıdır bu defterin Hicr ü Visâl / Mündericdir çekilen renc ü keder" (Kutlar Oğuz 2014: 557).

İbnülemin’in, Nebîl'in torununun eşi Trabzonlu şair Hammâmîoğlu İhsân Bey’den naklen verdiği bilgiye göre Nebîl'in bir tevhid ve na’tla başlayan Külliyât'ı; tamamlanma tarihi 1299/1881-82 olan, “Mukaddime-i Hikâyet-i Dil” serlevhası ile başlayan, 476 beyit uzunluğunda, içinde 16 gazel yer alan, Hicr ü Visâl unvanlı, mesnevi tarzında, âşıkane bir sergüzeştle devam etmektedir (İnal 2000: 1572-1573). Ancak manzumeye ilişkin olarak sıralanan bu özelliklerin bir kısmı TDK nüshasındaki manzumeyle örtüşmemektedir. Nitekim sözü edilen serlevha metinde yer almamaktadır. Eserin beyit sayısı da sondaki tahmis hariç 610'dur. Bunun 144 beyti gazel, 466 beyti ise mesnevî nazım şekliyledir. İhsân Bey’in verdiği bilgi göz önüne alınarak tahmisin ve gazellerden bir kısmının Külliyât’ın parçası olduğu kabul edilse bile beyit sayısı söylenenden fazladır, ancak bunun sebebi belirlenememiştir. Hicr ü Visâl mesnevisi -farklı nazım şekillerindeki şiirlerle "Sebeb-i Nazm" ve “Hayâl-i Dil” başlıklı mesnevi kafiyeli bölümleri hariç- aruz vezninin "fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün" kalıbıyla yazılmıştır.  

Hicr ü Visâl üç bölümden oluşmaktadır. Geleneksel plana uygun olarak dinî şiirlerle (tevhid, münacaat, iki na't) sebeb-i nazmın yer aldığı giriş bölümünden sonra asıl konuya geçiş bir gazelle sağlanmaktadır. Manzume hâtimeyi takiben kısmen hikâyeye kısmen de hâtimeye dâhil edilebilecek nitelikteki “Hayâl-i Dil” başlıklı bir kısımla sona ermektedir. Mesnevinin bölüm özellikleri ve konunun da tamamlanmış olması “Hayâl-i Dil”in metnin 564 ile 565. beyitleri arasında bulunması gerektiğini, dolayısıyla eldeki nüshada ya kopya edilen metinden ya da müstensihten kaynaklanan bir hata olduğunu düşündürmektedir. Sergüzeştini anlatırken mesnevî nazım şeklini tercih eden şair, anlatıdaki akışı gazellerle sağlamıştır. Nitekim kurgu bağlamında ustaca yapılan geçişler ve devamında söylenen akıcı, anlamca öncesinde anlatılan hikâyeyi bütünleyen âşıkane ve rindane nitelikli gazeller manzumenin en başarılı kısımlarını oluşturmaktadır. Mahalli unsurlara da yer verilen eserde külfetsiz bir dille kaleme alınmış beyitler de mevcuttur. Ancak metnin genelinde Farsça tamlamaların sıkça kullanıldığı sade sayılamayacak bir dil hâkimdir. 

Hicr ü Visâl, âşık kimliğindeki şairin bir civana âşık olmasının hikâyesini bülbüle anlatmasının konu edildiği bir sergüzeşttir. Bu âşıkane sergüzeştin asli kahramanları adları verilmeyen âşıkla sevgilidir. Olayların gelişmesini ve belli bir yöne gitmesini sağlayan yönlendirici kahraman ise ağyardır. Hikâye okura nakledilirken, şairle asli kahramanlardan âşığın kimliği birleşmiş, böylece olaylar büyük ölçüde özne anlatıcının (ben anlatıcı) ağzından aktarılmıştır. Bu tercih de metinde anlatıcının hâkimiyetinde bir bakış açısının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Anlatıcının gözlemci konumunda olduğu ve seyrettiklerini aktardığı beyitler mevcutsa da bunların sayısı diğerine kıyasla azdır. Civana yönelik aşk duygularının, yani maddî aşkın anlatıldığı mesnevide zaman zaman “dergâh, hankâh, tekye, ehl-i dil, ehl-i hâl, ehl-i kemâl, sırr-ı ledün, cây-ı vahdet, mir’ât-i kalb, kayd-ı hestî, bihâr-ı hayrete dalmak, kalbin mevrid-i ilhâm-ı Hak olması” gibi kavramlar kullanılmışsa da hikâye tasavvufi nitelikli değildir. Nitekim şairin, özellikle “şevk-engîz” kelimesine yer vererek oluşturduğu cinsel içerikli bir mesnevi olan Şevk-engîz çağrışımı da manzumenin bu özelliğini belirgin hâle getirmektedir.

Hicr ü Visâl’in çeviriyazılı metni bir incelemeyle birlikte makale olarak yayımlanmıştır (Kutlar Oğuz 2014). 

Şairin biyografisi için bk. “Nebîl, Mehmed Nebîl Bey, Hâfız Mehmed Nebîl Bey, Nebîl Bey”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğühttp://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/nebil-mehmed-nebil-bey-hafiz-mehmed 

Eserden Örnekler


               Mesnevî

Sormağa mecbûr oldum çâresiz

Âşık olur mu zahımsız yarasız


Hem-civârından biri geçdi o ân

Gayrete geldim dedim yâ müste'ân


Vermesin aksi cevâb bana bu zât

Vech-i matlûb üzre etsin iltifât


Merhabâdan sonra bâ-ru'b ü hırâş

Hem binâ-yı cism idi pür-irti'âş


Bin telâş ile dedim bu hânenin 

Her yeri ağlar gibi dîvânenin


Nerdedir âyâ bu dârın zîneti

Çün derûna düşmüş idi fürkati


Hani ol bâğ-ı letâfet goncesi

Kanda ol nahl-i melâhet goncesi


Hâk-i râhın bekler idim subh ü şâm

Kuluna versin diye bir tek selâm


Bu ümîd ile yine geldim fakîr

Rü'yete nâ'il olam diye hakîr


Bir zemân etdi te'emmül ol mücîb

Hayretinden kaldı bî-sabr ü şekîb


Dedi ey dil-beste-i hubb-ı şefef

Söyler isem eyleme zinhâr esef


Sen de mi âşıksın ol nahl-i güle

Ba'd-ez-în ur başını câm-ı müle


Anda âşık var ki bî-add ü hisâb

Sana nevbet mi değer budur cevâb


Dâ'iren-mâdâr etrâfın anın

Kaplamışdır âşıkân çün her yanın


Bundan üç beş gün mukaddem sorduğun

Âteş-i aşkı ile dem urduğun


Üsküdâr'a gitdi bir ay maslahat

Bulmuş anda kendine çok menfa'at


Ben de teşyî' eyledim hattâ anı

Bendegânı ile dolmuşdu yanı


Gitdi bi'l-izz ü selâmet ol cevân

Dedi sen var âteş-i aşkıyla yan


İşidince bu sözü oldum hamûş

Durmayıp etdim yine cûş ü hurûş


San gören der sînemi âteş-kede

Oldu me'mûlüm çerâgı püf-zede


Yanarak bu hicr ile bir nev-gazel

Söyledim sür'at ile pek mürtecel

                      Gazel

Eşk-i hûn-âbımla âlem ser-te-ser reyyân olur

Âteş-i âhım ile ins ü melek reyyân olur


Hâl-i hayret-bahşıma tâkat getirmez kâ'inât

Nâle ger etse tecessüm ol dahi nâlân olur


Bülbül-âsâ âşıkın gördükçe zâr ü nevhasın

Ol gül-i nahl-i melâhet gonce-veş handân olur


Sîneden vuslat ümîdi kat' olunca lâ-cerem

Ceyş-i gam dil-hânede tâ haşre dek mihmân olur


Hem-be-zânû-yı visâl olduğunu bir kez Nebîl

Görse ger ağyâr ile sad-çâk olur giryân olur (Kutlar Oğuz 2014: 527-529).

Kaynakça


Bursalı Mehmed Tâhir (1333). Osmânlı Mü’ellifleri. C. 2. İstanbul: Matbaa-i Âmire.

Hâfız Mehmed Nebîl Bey. Hicr ü Visâl Mecmû’ası. Türk Dil Kurumu Kütüphanesi A/91.

İnal, İbnü’l-Emin Mahmud Kemal (2000). Son Asır Türk Şairleri (Kemâlü'-Şuarâ). C. III. (hzl. H. Özcan). Ankara: AKM Yay.

Kutlar Oğuz, Fatma Sabiha (2014). "Mehmed Nebîl Bey ve Hicr ü Visâl’i". Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic,  9 (12): 501-562.

Tuman, Mehmet Nâil (2001). Tuhfe-i Nâilî - Divân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. C. II. (hzl. C. Kurnaz ve M. Tatcı). Ankara: Bizim Büro Yay.

Atıf Bilgileri


Kutlar Oğuz, Fatma Sabiha. "HİCR Ü VİSÂL (NEBÎL)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/hicr-u-visal-nebil. [Erişim Tarihi: 15 Mayıs 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 KÜLLİYÂT-I MÎR NEBÎL (NEBÎL) Nebîl, Mehmed Nebîl Bey, Hâfız Mehmed Nebîl Bey, Nebîl Bey Prof. Dr. Fatma Sabiha Kutlar Oğuz
Görüntüle
2 MECMÛ’A / [DÎVÂNÇE] (NEBÎL) Nebîl, Mehmed Nebîl Bey, Hâfız Mehmed Nebîl Bey, Nebîl Bey Prof. Dr. Fatma Sabiha Kutlar Oğuz
Tuba Durmuş
Görüntüle
3 DİVANÇE (VÂZIH) Mustafâ Vâzıh Araş. Gör. Giyasi BABAARSLAN
Görüntüle
4 MEVRİDÜ’L-VÜSÛL FÎ MEVLİDİ’R-RESÛL (İBRÂHÎM ZİKRÎ) İbrâhîm Zikrî Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle
5 ED-DÜRERÜ'L-MÜNTAHABÂTÜ'L-MENSÛRE FÎ ISLÂHİ'L-GALATÂTİ'L-MEŞHÛRE / GALATÂT-I HAFÎD EFENDİ Hafîd, Mehmed Hafîd Efendi Doç. Dr. Ramazan Ekinci
Görüntüle
6 TARÎKÜ'L-İHTİSÂR Nûrî, Osman Hanyevî Prof. Dr. Orhan Kurtoğlu
Görüntüle
7 TUHFETU SABRÎ AN-LİSÂNİ BULGARÎ Mehmed Sabrî Dr. Öğr. Üyesi Özkan Uz
Görüntüle
8 RAVZ-I VERD Şâkir, Ahmed Paşa Prof. Dr. Ramazan Sarıçiçek
Görüntüle
9 KENZ-İ FUSAHÂ (ABBAS KEMÂL EFENDİ) Abbas Kemâl Efendi, Kerküklü Diğer Öznur ÖZER
Görüntüle
10 DÎVÂN (ABDÎ) Abdî, Abdülkerîm Abdî Efendi Prof. Dr. Beyhan KESİK
Görüntüle
11 MEVLİD (ABDÎ) Abdî Doç. Dr. Hasan Kaya
Görüntüle
12 DÎVÂN (ABDÎ) Abdî, Şarkîkarahisarlı Dr. Hacer SAĞLAM
Görüntüle