- Yazar Biyografisi (TEİS)
Hasan Tevfîk - Madde Yazarı: Prof. Dr. Gonca Gökalp Alpaslan
- Eser Yazılış Tarihi:1868/1285
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Roman
- Yayın Tarihi:30/11/2022
HAYÂLÂT-I DİL (TEVFÎK)
romanHasan Tevfîk (d. 1252/1834 - ö. 1326/1908)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Hasan Tevfîk tarafından yazılmış simgesel bir eser. XIX. yüzyıl Türk edebiyatının romana geçiş sürecine işaret eden ilk yazılı anlatılar arasındadır. Daha çok aşk hikâyeleri anlatmaya eğilimli olan XIX. yüzyılın ilk yazılı anlatıları arasında Hayâlât-ı Dil’in çok özel ve önemli bir yeri vardır. Anlatıda, görünürde bir aşk macerası vardır: Mürg-ı Dil ile Canan arasındaki konuşmalar ve âşığın (Mürg-ı Dil), çektiği ıztırabı sevgilisine anlatmasıyla başlayan metinde, sevgilisi bilinmez bir diyara gidince onun peşisıra yollara düşen ve bu sırada başından pek çok macera geçen âşığın, sonunda sevgilisine kavuşması hikâye edilir. Sevgilisinin ardından giderken önce vahşilerin eline düşen, sonra iki ülke arasındaki savaşta komutanlık yapmak zorunda kalan ve Cezire-i Nehr-i Hoşgûvari’yi işgalden kurtaran âşık, maymunlar tarafından götürüldüğü Mestandil kentindeki güzel sakiye gönlünü kaptırmaktan kendini son anda kurtarır ve tekrar yola çıkar. Uzun süren yolculuğu sırasında karşılaştığı bütün maddî ve manevî sınavları verdikten sonra nihayet Canan’ın olduğu Kamertab şehrine varan âşık, gönderdiği mektupların ardından sevgilisine kavuşur ve onunla birlikte memleketine dönmek üzere yola çıkar. Dönüş için bindikleri gemide âşığın, başından geçenleri Canan’a anlatmaya başlaması sırasında anlatı sona erer.Eserde macera, aşk, ders verme ve eleştirinin iç içe geçtiği bir kurgu egemendir.
Hayâlât-ı Dil’i “küçük bir roman yahut büyük bir nouvelle" olarak tanımlayan ve bu eser hakkında üç yazılık bir dizi halinde önemli bir makale yazan İsmail Hami Danişmend (1942a, b, c), eserin Divan edebiyatının anlatı anlayışı ile Tanzimat romancılığı arasında bir geçiş oluşturduğunun altını çizer (Danişmend 1942b: 2). Hayâlât-ı Dil’i “alegorik bir roman” olarak kabul eden Danişmend, eser ile Divan edebiyatının Hüsn ü Dil hikâyesi arasında büyük benzerlikler bulur ve çözümler. Hayâlât-ı Dil’de yazarın birinci derecedeki amacı, devrin siyasal yaşamıyla ilgili kimi konularda görüşlerini ifade etmektir. Danişmend, Hasan Tevfîk’in değindiği ülke sorunlarını iç ve dış sorunlar olarak ikiye ayırarak, eserin yayınladığı yıl olan 1868’in, içeride, Tanzimat’ın ilan edilişinin ardından gelen ahlâkî, idarî, askerî, malî problemlerin devam ettiği, dışarıda ise hem Girit meselesinin hem Avrupa devletlerinin Türk işlerine müdahale çabalarının yarattığı sıkıntıların hem de ülkedeki yabancıların emlak sorunlarının yaşandığı bir tarih olduğuna dikkat çeker. Girit meselesinin en buhranlı yıllarının yaşandığı sırada, 1866-1869 yılları arasında, yayınlanan Hayâlât-ı Dil’in derin yapısı çözümlendiğinde anlatıda tam bir siyasetname havası sezilir. Sultanlara, vezirlere, memleket yönetimini, halka ve askere nasıl davranılması gerektiğini, savaşta ve barışta tutulacak yolu, savaşta zafere ulaşmanın ve barışta huzuru korumanın koşullarını anlatan siyasetnameler, ahlâkî eserlerdir (Levend 1984: 122).
Hayâlât-ı Dil, ilk yazılı anlatılarımız içinde oldukça erken bir örnek olmasına rağmen taşıdığı çok yönlülük bakımından önemli ve özel bir eserdir. Söz konusu eser, yazar tarafından ara başlıklarla bölümlenerek belirli bir kurgu çevresinde bütünleştirilmeye çalışılmıştır. Böylelikle yazar, metnin akışını belirleyen temel hatlara okuyucunun dikkatini çekmeyi amaçlamıştır. Yazarın bu yola gitmesinde temel etken, metnin dil ve anlatımındaki ağırlık olsa gerek; çünkü metinde Divan nesrinden pek de farklı olmayan bir üslup egemendir.
Yirmi altı bölümden oluşan Hayâlât-ı Dil’i kurgusal olarak birkaç aşamada değerlendirmek mümkündür: Giriş, olay (I. Âşık ile sevgili arasındaki konuşma, sevgilinin kentten ayrılması, II. Âşığın sevgiliyi bulmak için yola çıkması ve başından geçen maceralar, III. Sevgiliye kavuşma), yorum ve bitiriş. Eserde sürekli değişen bir coğrafya ve maceradan maceraya sürüklenen bir âşığın macerası çizgisel bir kurguda anlatılırsa da gidilen yerler, savaşılan vahşiler, karşılaşılan güçlükler, erişilen sevgili, yani anlatıdaki her şey simgeseldir. Yazar hareketli bir kurgu yaratmakla birlikte eserin ağır ve Divan nesrine yakın bir dili vardır.
Divan edebiyatı anlatılarındaki özelliklerden yararlanması yönünden Hayâlât-ı Dil’e bakıldığında, amaç bakımından siyasetnamelerin (pendname) ve konu bakımından Hüsn ü Aşk, Hüsn ü Dil mesnevilerinin etkisi olmak üzere iki temel etkiden söz edilebilir. Birbirine geçişimli olarak düşünülebilecek olan bu iki etkiden Hüsn ü Aşk ve Hüsn ü Dil (1) hikâyelerinin etkisi, Hayâlât-ı Dil’de âşığın canana kavuşmak için hayalî bir ülkede hayalî bir macera yaşayarak zorlukları aşmasında ve bütün bunların olgunlaşmak için gerekli aşamalar olmasındadır. Çünkü burada da tıpkı Hüsn ü Aşk’ta olduğu gibi sembolik kişiler söz konusudur. Nitekim âşık için eser boyunca kullanılan ifade “Mürg-ı Dil”dir. “Gönül Kuşu” anlamına gelen bu tamlama, eserde âşığın da sevgilinin de birer sembol olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca Hüsn ü Aşk hikâyesinin anlatı kurgusu ile Hayâlât-ı Dil’in anlatı kurgusunu karşılaştırdığımızda da arada birçok ortaklık bulmak mümkündür ve aslında bu ortaklık, Hüsn ü Aşk’ta da halk hikâyelerindeki gibi bir kavuşma süreci ve serüveninin anlatılmasından kaynaklanır.
Hayâlât-ı Dil’de birçok özelliğiyle Divan şiirinin âşık tipini devam ettirse de bazı yanlarıyla ondan ayrılan, giderek daha etkin bir kimliğe bürünen bir âşıkla karşılaşılır. Âşıklığından çok şikâyetçiliğiyle, kaderci bir kabulleniştense isyan edişiyle, sevgilinin hayaliyle yetinmektense ısrarla bir buse istemesiyle, uzun bir ayrılıktan sonra ilk karşılaşmalarında sevgilisinin yüzünü görmeyi büyük bir lütuf saymaktansa kendisine bunca üzüntüyü neden çektirdiğine dair sevgilisinden hemen hesap sormasıyla Divan şiirindeki âşıktan ayrılan bu kişi, yazılı anlatının ve yaratıldığı çağın gerçeklerine daha uygun bir yapıdadır. Üstelik Divan şiirlerindeki âşık kimliğiyle başlayan anlatı, âşığın kimliğindeki değişimleri evre evre sergiler. Taşıdığı bütün geleneksel özelliklere ve sembolik işleve rağmen, bu ayrıksı yanlarıyla Hayâlât-ı Dil’deki âşık, XIX. yüzyılın ilk yazılı anlatılarında bireyin oluşumuna dair ilk ve çekingen bir örnek olarak değerlendirilebilir.
Divan edebiyatındaki siyasetnameler -pendnameler- ile Hayâlât-ı Dil arasındaki ilişkiye bakıldığındaysa, yazarın âşığı, eser boyunca anlatılan her kentten, o kente, insanlarına, âdetlerine ve tavırlarına, yaşam koşullarına dair bir dersle çıkardığı görülür. Bu, yazarın hem okuyucuya bir ders vermek için kullandığı bir yöntemdir hem de kendi döneminin sosyal ve siyasal durumuna dair ironik eleştiri getirme yöntemidir.
Ayrıca Hayâlât-ı Dil ile 1862'de yayınlanan ve Avrupa edebiyatından Türkçeye ilk çeviri roman olan Tercüme-i Telemak arasında hem anlatı yapısı hem de anlatıyla amaçlanan sosyal ve siyasal mesaj bakımından yakın bir bağ kurmak mümkündür. Hasan Tevfîk'in o yıllarda çok okunan bir eser olan Tercüme-i Telemak'tan etkilenmesi olasıdır (Gökalp Alpaslan, 1999)
XIX. yüzyıl yazılı anlatıları içinde özgün bir yere sahip olan Hayâlât-ı Dil, kurgusal olarak basit ve çizgisel dizilişli bir yapıdadır. Ancak Divan edebiyatından gelen üslûbu ve simgeleri, halk anlatılarının kurgusunu, devrin sosyal-siyasal koşullarını, yazarın eleştirel ve esprili tarzını bir potada eritmesiyle, devri için oldukça yenilikçi ve çağdaş bir eserdir. Yüzey yapıda aşkı ve onun uğruna yaşanan maceraları anlatıyor görünse de, derin yapıda Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde yaşanan siyasal gelişmelerin ironik bir anlatımıdır ve kendi devrinde bu özelliklere sahip tek eserdir.
Yazarın biyografisi için bk. "Tevfîk, Hasan". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/tevfik-hasan
Eserden Örnekler
Ol mah-cemal, “Öyle ise yine ben ez-kadîm ma’luf olduğum semt-i cümle-i cemile-i dilberana gitmeğe isti’cal ederim. Sen burada yine yalnız kal. Ol zaman başını senin hâre-i vâfir-kıtaya (?) çal” demesi arasında yavaş yavaş gözümden süzülmüş gitmiş ve bu biçareyi terk-i zaviye-i firkat etmiş idi. Aman aman tutayım, âfâte-i fırsat dem-i visal-i canan etmeyip mübtelâ olduğum derd ü elemi ferâmûş ü pester-i ‘aşk u muhabbete yâri bari bir kere der-âguş edeyim hülya ve arzusuyla dîde-i hun-âlûdumu açtım baktım ki, yâr nerede, hâlâ hayali bile kalmamış, gitmiş. Vah vah, daha başıma neler gelecek ve şu hal-i melâl-i iştimalim en-nihaye neye müncer olacaktır? Ayâ ol dilber-i cânîrûr (?) ne tarafa doğru gitmiş yahut gitmemiştir de dürbîn-i nazarım isabet etmiyor mu, nasıl oluyor, endişesiyle öte beri, aşağı ve yukarıya imrar-ı nazar-ı tarîk eyledim ise de yâr değil ağyâr bile nâ-mevcud olduğunu bildiğim anda yine mest-i layu‘kal oldum (Hasan Tevfik 1285: 11-12).
Kaynakça
Danişmend, İsmail Hami (1942a). “Tanzimat’ın İlk Romanı I,” Cumhuriyet, 25 İkinciteşrin: 2.
Danişmend, İsmail Hami (1942b). “Tanzimat’ın İlk Romanı II” Cumhuriyet, 3 Birincikânun: 2.
Danişmend, İsmail Hami (1942c). “Tanzimat’ın İlk Romanı III”, Cumhuriyet, 9 Birincikânun: 2.
Gökalp Alpaslan, Gonca (1999). "Osmanlı-Türk Romanının Başlangıcında Beş Eser". HÜEFD Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Osmanlı’nın 700. Yılı Özel Sayısı, s.185-202 (Açık erişim: https://hacettepe.academia.edu/GoncaGökalpAlpaslan).
Gökalp Alpaslan, Gonca (2002). XIX. Yüzyıl Yazılı Anlatılarında Sözlü Kültür Etkileri. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Hasan Tevfik (1285). Hayalat-ı Dil. İstanbul: Tabhane-i Amire Matbaası.
Hasan Tevfik (2019). Hayalat-ı Dil. (hzl. Muhammet Can, Esengül Sağlam Can). İstanbul: Büyüyen Ay Yayınları.
Levend, Agâh Sırrı (1984). Türk Edebiyatı Tarihi I. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Yusuf Kâmil Paşa (2007). Tercüme-i Telemak (hzl. Gonca Gökalp Alpaslan). Ankara: Öncü Yayınları.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | RAVZÂ-İ MUHÂVERE (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Prof. Dr. Mehtap Erdoğan Taş |
Görüntüle | ||
2 | RAVZA-İ ÂL-İ ABÂ (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Prof. Dr. Hakan Yekbaş |
Görüntüle | ||
3 | RAVZATÜ’L-İSLÂM (TAVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Doç. Dr. Mehmet Sait ÇALKA |
Görüntüle | ||
4 | RAVZATÜ’L-MÜNŞE’AT (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Doç. Dr. Mehmet Sait ÇALKA |
Görüntüle | ||
5 | RAVZA-İ EDEBİYE (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Doç. Dr. Mehmet Sait ÇALKA |
Görüntüle | ||
6 | TEDBİRÂT-I İLÂHİYE (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Doç. Dr. Mehmet Sait ÇALKA |
Görüntüle | ||
7 | RÛHİYYE (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Doç. Dr. Mehmet Sait ÇALKA |
Görüntüle | ||
8 | RİSÂLE-İ NAKŞİBENDİYE (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Doç. Dr. Mehmet Sait ÇALKA |
Görüntüle | ||
9 | VASİYET-NÂME (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Doç. Dr. Mehmet Sait ÇALKA |
Görüntüle | ||
10 | TUHFETÜ’L-EKYÂS FÎ HÜSNİ’Z-ZANNİ Bİ’N-NÂS (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Doç. Dr. Mehmet Sait ÇALKA |
Görüntüle | ||
11 | DÎVÂN (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Doç. Dr. Mehmet Sait ÇALKA |
Görüntüle | ||
12 | KİTÂBÜ’L-MA’ARİF FÎ TEFSÎRÎ MESNEVİ-İ ŞERÎF (TEVFÎK) | Tevfîk, Hasan | Araş. Gör. Kübra KACAR ALTIN |
Görüntüle | ||
13 | MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) | Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
14 | SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) | Abdülvehhâb, Bolulu | Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek |
Görüntüle | ||
15 | BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) | Ahmed Hamdi, Şirvânî | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
16 | LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) | Ahmed Lütfî Efendi | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
17 | LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) | Ahmed Vefîk Paşa | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
18 | ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) | Avnî, Yenişehirli | Dr. Bihter Gürışık Köksal |
Görüntüle | ||
19 | BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) | Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı | Prof. Dr. Mücahit Kaçar |
Görüntüle | ||
20 | HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) | Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
21 | SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) | Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
22 | SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) | Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey | Doç. Dr. Macit Balık |
Görüntüle |