- Yazar Biyografisi (TEİS)
Hamzavî - Madde Yazarı: Dr. Öğr. Üyesi Serap Ekşioğlu
- Eser Yazılış Tarihi:14. yüzyıl
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Âşık Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Destan
- Yayın Tarihi:03/01/2022
HAMZANÂME (HAMZAVÎ)
Destani Halk HikâyesiHamzavî (d. ?/? - ö. 815/1412-1413)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Türk edebiyatındaki Hamza-nâmeler, Hz. Hamza’nın menkıbevi hayatı etrafında oluşan halk hikâyelerinin genel adıdır. XIV. yüzyıldan başlayarak Orta Asya’dan Anadolu topraklarına göç eden Türk halkına, onların anlayabileceği şekilde İslamiyet’i anlatmak ve öğretmek amacıyla bazı destani hikâyeler oluşturulmuştur. Bu hikâyelerde temel yapıyı hayali ve olağanüstülüklerle dolu olaylar oluşturur (Artun 2002: 106-107). Hz. Hamza’nın cesareti, savaşçılığı ve güçlü şahsiyeti, şehit edilmesinden sonra Araplar arasında destanlaşmaya başlamış, kısa zamanda meddah ve kussâs denilen şifahî Arap hikâyecilerinin belli başlı konularından biri olmuştur (Albayrak 1997: 516).
Türkçe Hamzanâmeler ilk defa XIV. yüzyılda Hamzavî (ö. 815/1412-13) tarafından yazıya geçirilmiştir. Hamzavî’nin nerede ve hangi tarihte doğduğu, asıl adı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Ancak XIV. yüzyılda divan şairlerinden Germiyanlı Ahmedî’nin kardeşi olduğu bilgisinden hareketle onun da Germiyanlı olabileceği düşünülmektedir. Hamzavî, Emîr Süleyman’ın sohbet meclislerinde bulunmuş ve musahipliğini yapmıştır (Albayrak 1997: 517). Halk tarafından sevilerek okunan ve büyük ilgi gören Hamza-nâme adlı eseri dolayısıyla, Hamzavî mahlasını almış ve bu adla tanınmıştır. Türk dili açısından büyük önem taşıyan Hamzavî’nin Hamza-nâme’si, Arap edebiyatı kaynaklı olup Fars edebiyatı aracılığıyla Türk edebiyatına girmiştir. Daha sonra yazıya geçirilen bu hikâyeleri İranlılar, birtakım yeni ögeler katarak geliştirmiş, Türkler de dinî bir içerikle zenginleştirmişlerdir. Hamza-nâmeler zengin ve karmaşık bir olay yapısına sahip olduğu için her dilde farklı Hamza-nâmeler oluşmuştur. Hamza-nâmeler yazılı hâle gelmeden önce Anadolu’da sözlü gelenekte yaygın olarak anlatılmış (Yelten 2014: 18-19), böylece sözlü gelenekten yazıya geçirilmiş olan İslami kahramanlık destanları içerisinde (Hamza-nâme, Battal-nâme, Danişmen-nâme, Saltuk-nâme) zincirin ilk halkasını oluşturmuştur. Eser, zamanla daha da yayılmış, özellikle yeniçeri ortamlarında, sınır boyu kalelerinde, hatta kahvehanelerde ya kitaplardan okunmuş ya da meddahlar tarafından anlatılmıştır. Nitekim İstanbul kütüphanelerindeki nüshalarından bazılarında eserin hangi tarihte, kim tarafından, hangi kahvehanede okunmuş olduğuna dair kayıtlar vardır (Albayrak 1997: 516).
Eski Anadolu Türkçesi'nin ilk nesir örneklerinden biri olan ve Türk halk edebiyatı motiflerini içeren Hamza-nâme; sade, anlaşılır ve akıcı bir dille kalem alınmıştır. Aynı zamanda bir ceng-nâme özelliği taşıyan bu eser, Türk dili açısından hem dilin tarihî gelişimi, hem de söz varlığı ve halk deyişleri noktasında çok önemli bilgiler barındırmasının yanında kahramanlık ve halk kültürü gibi birçok konuyla da ilgilidir. Hamza-nâme anlatısının baş kişisi Hz. Hamza, doğumuyla birlikte olağanüstü donanımıyla yetiştirilir. Sadece bu olağanüstü fantastik unsurlar, Fars ve Arap kültüründen Hamza-nâme’ ye geçmiş olmalıdır. Ayrıca bu anlatılarda eski Türk kültüründen gelen özelliklerle yeni özelliklerin harmanlandığı görülmüştür (Türk 2017: 15). Eserde zengin bir anlatım gücü hakimdir. Sade bir nesir üslubuyla yazılması, aynı zamanda yazıldığı dönem olan XIV. yüzyıl eserlerinin ortak özelliğini de taşıdığını gösterir. Destan, masal ve hikâyelerde rastlanan unsurların da görüldüğü eserde bazen Kaf Dağı gibi hayalî ülkelerin, bazen gerçek kişilerin yanında cin, peri gibi unsurların yer aldığı olağanüstü olaylar anlatılmıştır. Hamza-nâmelerin bulunduğu kitapların bazılarında amatörce çizilmiş resimlere de rastlanılır.
Eserdeki hikâyeler, tarihî gerçeklikten uzak, olağanüstü olaylarla örülmüş ve hayalî unsurlarla süslenmiştir. Bu hikâyelerdeki olayların birbirini takip etmesi, her ciltte farklı kişi ve olayların ortaya çıkması, ilk bakışta esere karmaşık bir hava vermiştir. Bu durum da birçok dilde Hamza-nâmelerin farklı sayıda olmasına kaynaklık etmiştir. Araplarda 10 ile 12 cilt, İran kaynaklarında 24, 69 ile 82 cilt olduğu konusunda görüşler mevcuttur (Kont 2019:17). İlk yazıldığında kaç sayfa ve kaç cilt olduğu kesin olarak bilinmeyen Hamza-nâme’ nin Türk edebiyatında da kaç cilt olduğu konusunda farklı görüşler söz konusudur. Bu konuda ilk bilgiyi veren Evliya Çelebi’dir. Seyahatnâme'sinde eserin 60 ciltten oluştuğunu ifade etmiştir (Köprülü 1986: 381) Şu ana kadar tespit edilen nüshalarına göre eserin 72 cilt olduğu bilinmektedir (Yelten 2013: 153, Türk 2017: 360, Adıgüzel 2020: 254).
Hamza-nâme’nin ciltlerinin tamamı hakkında bugüne kadar yapılmış herhangi bir çalışma mevcut olmamakla birlikte eserin çeşitli ciltleri üzerine yüksek lisans ve doktora tez çalışmaları yapılmış, bu çalışmalardan bazıları da kitap olarak yayımlanmıştır. Eser üzerine yapılmış, önemli sayılabilecek çalışmalardan biri Muhammet Yelten'in "Hamza-nâme’nin Yeni Ciltleri ve Okunma İmkânları" başlıklı yazısıdır. Çalışmada eserin yeni ciltlerine değinilmiştir (Yelten 2013). Lütfi Sezen de eserin halk edebiyatındaki yerini incelediği yüksek lisans tezini kitap olarak yayımlamıştır (Sezen 1991).
Şairin biyografisini için bk. "Hamzavî", Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/hamzavi
Eserden Örnekler
8. cilt (3b) bu hâlde iken anı gördiler ki Kala-i Niksâr tarafından tozlar peydâh 2 oldı. Hemân taşrada bulınan asker içerü olup kale kapuların 3 bend eylediler. Andan asker-i İslâm burç üzerinde hâzır olup 4 turdılar. Bir de gördiler ki Zebûn Lain cümleden evvel ilerü gelüb 5 gördi ki kalenin burçları üzerinde İslâm sancâkları 6 dizilmiş, Arab begleri ellerinde tîr ü kemân kalenin her cânibin 7 pervâne gibi tolaşup kuş uçurmazlardı ve ‘Ömer Ayyâr’ı gör8 di ki omzunda tîri sagında ve solında hançerler takmış felek 9 gibi burç üzerinde devrân ider. Zebûn Lain eleminden helâk ola10 yazdı hemân göz karartup kalenin dibine yakın geldi. Haykırup 11eyitdi: “Ey Ayyâr, hîlekârlık ile nedir bu senin itdügin işler?” didi. 12 Ömer Ayyâr eyitdi: “Zâhir Ayyâr’ın hüneri hîledir. Ammâ ben sana ne etdim?” (Akın 2006: 74.)
26. cilt [1b] (1) Râviyân-ı ahbâr ve nâkilân-ı âsâr ve muhaddi ̣sân-ı rûzgâr şöyle rivâyet iderler ki Ferhâd-ı Dîvâne (2) aglayub âferîn büyük baba Hamza ̣ kulımun ̣ oglunı yumruk ̣ile dögersin didi. Lendehâ yine buna (3) acıyup gözleri yaşıla doldı, zîrâ Lendehâ bunı gayrı ogullarından ziyâde severdi. (4) Sulb oldıgıyçün bendin alup bagrına basup öpüp ̣ kuçdı, bârgâh-ı Süleymân’a götürüp (5) melûl yirinde oturdı. ̣Hamza Ferhâd’un elemin görüp suâl eyledi. Lendehâ da: “İşte şehzâde (6) müşt ile dögdi diyü küsmüş, güçle getürdüm.” didi. Rüstem işidüp: Yâ Lendehâ ne var gelsün; (7) ol da bana ursun hâtırı ̣ ḫoş olsun.” didi. Lendehâ: “Kâbil olmaz, sonra ben Rüstem’i (8) müştle yıkdum diyü söyler, hiç ̣olur mı?” didi. Sabâh oldı Ferhâd-ı Dîvâne bârgâha gelmedi. (9) Sâhib kırân vâfir taâm ve şarâb virüp mukbil ile gönderdi: ̣ “Var Ferhâd’a söyle yarın gelsün.” (10) didi. Mukbil varup ̣ Hamza’nun selâmın degirüp taâmı şarâbı virüp gelsün didügin bildirdi, (11) dîvâne: “Gitmem.” didi, mukbil gelüp emîre haber virdi (Faraşoğlu 2016: 62.)
Kaynakça
Adıgüzel, Ahmet (2020). "Hamza-nâme’nin 72. Cildi’nde Fiil Çekimleri ve Yapıları". Edebî Eleştiri Dergisi. C. IV (II): 253-267.
Akın Şimşek, Nurhayat (2006). Hamzaname (8. Cilt, Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi) metin- inceleme. Yüksek Lisans Tezi. Adana: Çukurova Üniversitesi.
Albayrak, Nurettin (1997). “Hamzanâme”. İslâm Ansiklopedisi. C. 15. İstanbul: Türk Diyanet Vakfı Yay.
Artun, Erman (2002). Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı. Ankara: Akçağ Yay.
Faraşoğlu, Yılmaz (2016). Hamzavi'nin Hamzanamesi (26. Cilt) giriş-inceleme-metin-sözlük. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Arel Üniversitesi.
Kont, Mehmet (2019). Hamzanâme’nin 12. Cildinin Halk Bilimsel İncelenmesi (Metin-Sözlük). Yüksek Lisans Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.
Köprülü, Fuad (1986). Türk Edebiyatı Araştırmaları. Ankara: TTK Yay.
Sezen, Lütfi (1991). Halk Edebiyatında Hamzanâmeler. Ankara: KB Yay.
Türk, Osman (2017). "Türk Edebiyatında Hamza-Nâme Adlı Eserin 72. Cildinin Nesir Üslûbunun İncelenmesi". International Journal of Languages’ Education and Teaching volume (5), 2: 357-370.
Yelten, Muhammet (2013). "Hamza-nâme’nin Yeni Ciltleri ve Okunma İmkânları". Turkısh Studies. 8 (9): 151-165.
Yelten, Muhammet (2014). "Hamza-name'nin Nesir Üslubu". Turkish Studies. (9) 9: 151-165.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | KISSA-İ İSKENDER (HAMZAVÎ) | Hamzavî | Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ |
Görüntüle | ||
2 | HİTÂBÜ’L-İHÂBİ’N-NÂKIB VE CEVÂBÜ’Ş-ŞİHÂBİ’S-SÂKIB (İBN ARABŞÂH) | İbn Arabşâh, Ahmed bin Muhammed bin Abdullâh bin İbrâhîm bin Muhammed, Şehâbeddîn, Ebu’l-Abbâs, Acemî, Rûmî | Dr. Büşra Sıdıka Kaya |
Görüntüle |