- Yazar Biyografisi (TEİS)
Resmî, Ahmed Resmî Efendi - Madde Yazarı: Doç. Dr. Zeynep Aycibin
- Eser Yazılış Tarihi:1750
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:18. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Diğer
- Yayın Tarihi:05/01/2022
HAMÎLETÜ'L-KÜBERÂ
dârüssaâde ağalarının biyografileriResmî, Ahmed Resmî Efendi (d. 1112/1700-01- ö. 2 Şevval 1197/31 Ağustos 1783)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Ahmed Resmî Efendi (d. 1112/1700-01- ö. 2 Şevval 1197/31 Ağustos 1783) dârüssaâde ağalarının biyografilerine dair eseri. “Hamîl” kelimesi Arapçada sarı sarmaşık bitkisinin adı olup Resmî Efendi’nin Hamîletü’l-Küberâ’yı isimlendirirken, onu büyüklere sunulacak bir sarı sarmaşığa nispet etmek tasavvurunda olduğu anlaşılmaktadır. Müellif eserin telifini, Girit savaşının (1645-1669) zâhiri sebeplerinden olan Dârüssaâde Ağası Sünbül Ağa’nın görevden ayrıldıktan sonra gemiyle Mısır’a giderken korsanların saldırısına uğraması ve gasp edilen eşyasının Girit adasına çıkarılması hadisesine dayandırmıştır. Giritli olması münasebetiyle Resmî Efendi, memleketinin fethine vesile teşkil eden bu hadiseye özel ilgiyle yaklaşmıştır. Önceleri niyeti sadece Sünbül Ağa hakkında bir eser yazmakken sonradan onun seleflerini ve haleflerini de içeren, Osmanzâde Tâib Ahmed’in sadrazamların biyografilerine dair Hadîkatü’l-Vüzerâ’sı tarzında bir eser yazmak yönünde fikrini değiştirmiştir. Eseri tamamlamak için ihtiyaç duyduğu şevki ise o sıra dârüssaâde ağalığında bulunan Moralı Beşir Ağa’ya (ö. 1165/1752) borçlu olduğunu söylemiştir. Eserin ilk telif tarihi 1750’dir. Habeşî Mehmed Ağa’dan (ö. 999/1590-91) itibaren Moralı Beşir Ağa’ya değin otuz yedi ağanın biyografisiyle beraber bu ilk telif, iki de “istitrâd” içermektedir. Bunlardan ilki Girit adasının coğrafyası ve tarihi hakkındadır. Diğeri ise başlı başına Moralı Beşir Ağa’nın övgüsüne matuftur. Siyah renge güzelleme mahiyetindeki “hâtime”de ise Resmî Efendi, siyahî meşhurlardan bahsetmiş; ekser dârüssaâde ağasının aslî vatanı olan Habeşistan ile ilişkisine dikkat çekmek üzere Hz. Peygamber’in Habeş Kralı Necaşî’ye mektubu ile Necaşî’nin cevabının suretlerine yer vermiştir. Bu ilk telifi müellif, o sırada yeniçeri kâtipliği görevinde bulunan Subhî Mehmed Efendi’ye (ö. 1182/1769) ithaf etmiştir.
1752’den sonraki ikinci telifte müellif esere, o sırada artık hayatta olmayan Moralı Beşir Ağa’nın yergisinden ibaret bir “tekmile” eklemiştir. İlk telifteki övgünün tam tersine bu telifteki kuvvetli yergi, Resmî Efendi’nin muhtemelen o sıra kendisine yeni bir hami edinmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim 1754 tarihli bir Hamîletü’l-Küberâ nüshası, o esnada Rakka valisi bulunan Râgıb Mehmed Paşa’ya (ö. 1176/1763) ithaf edilmiştir. Birkaç sene sonra sadarete geldiğinde Râgıb Paşa’nın dönemin dârüssaâde ağası şahsında kuruma karşı yürüttüğü mücadele dikkate alınırsa hami-mahmi ilişkisinin eser üzerindeki tesiri netlik kazanır. Sonradan Resmî Efendi, iki ağanın daha biyografilerini eklemek suretiyle eserin yeni bir telifini vücuda getirmiş olup bu son telif, 1757’de Musâhib Beşir Ağa’nın göreve getirilmesiyle son bulmuştur.
Müellifin Hamîletü’l-Küberâ’da zikrettiği kaynaklardan biri, “mukaddime”de dârüssaâde ağalığının teşekkülünden bahsederken atıfta bulunduğu Selânikî Târîhi, diğeri ise, etkisi “hâtime”ye tamamen hâkim olan Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî’nin Tenvîrü’l-Gabes fî Fazli’s-Sudan ve’l-Habeş adlı eseridir. Girit’e dair olan kısım ise Silahdar Târihi’ndeki Girit bahsine olan benzerliği ile dikkat çekmektedir. Ancak bu benzerlik, birinin doğrudan diğerinin tesiri altında olmasından ziyade her iki eserin birden Nüveyrî’nin Nihâyetü’l-Ereb’i, Himyerî’nin Ravzü’l-Miʻtâr’ı, İbn Tağrîberdî’nin Nücûmü’z-Zâhire’si gibi ortak kaynakların tesiri altında bulunduklarını düşündürmektedir. IV. Mehmed’e ait iki hatt-ı hümayunu bizzat gördüğünden bahsettiği bir kenar notuna nazaran, Resmî Efendi’nin eserde yer yer arşiv kayıtlarından da yararlandığı anlaşılmaktadır. Bilhassa Moralı Beşir Ağa’nın yolsuzluklarından söz ettiği “tekmile” kısmı ise müellifin gözlemlerini aksettirmesi bakımından önemlidir.
Hamîletü’l-Küberâ’nın ilk neşri Nezihi Turan tarafından yapılmıştır (2000). Zeynep Aycibin tarafından yapılan sonraki neşir ise Hamîletü’l-Küberâ metniyle beraber, 1783’te Cevher Ağa’nın vefatı ile son bulmak üzere eseri zeyleden Müstakimzâde Süleyman Saʻdeddin’in metnini de içermektedir (2002).
Müellifin biyografisi için bk. "Rasmî, Ahmed". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/resmi-resmi-ahmed-pasazade
Eserden Örnekler
Maʻlûm ola ki âşir-i cihândârân-ı zemân, cennet-mekân Sultân Süleymân ve Sultân Selîm-i Sânî eyyâmında Dârüssaʻâde ağası mevcûdiyyetine her ne kadar baʻzı tevârîhde işâret mesbûk ise asr-ı mezkûrda Harem-i humâyûn hidmeti ekseriyâ Kapu ağalarıyla Hazînedârbaşılar uhdesine mahmûl olmağın Dârüssaʻâde ağaları meşhûr u mastûr olmadığı tevârîh görenler indinde mekşûfdur. Dokuz yüz seksen iki târîhinde erîke-pîrâ-yı saltanat olan Sultân Murâd-ı Sâlis’in evâʼil-i devletlerinde Dârüssaʻâde ağalığı ile kâmkâr olan Mehemmed Ağa, ber-vech-i âtî imtidâd-ı zemânla âsâr-ı celîleye muvaffak ve Haremeyn evkâfı nezâreti ile müşerref olmakdan nâşî, ahvâl ü etvârı zîb-efrûz-ı tevârîh ü esfâr ve bu şirzime-i kerîmetü’l-erûmenin ibtidâ vü pîşvâsı olmak üzere şöhret-şiʻâr olduğuna binâʼen, mûmâ-ileyhin tercemesiyle maksûda şürûʻa ibtidâr olunmuşdur. Bin târîhi ricâlinden müverrih Selânikî Mustafa Efendi der ki; bin dört senesi Ramazân’ında nezâret-i evkāf-ı Haremeyn’e meʼmûr ve Dârüssaʻâde ağası makāmına vusûl ile mesrûr olan Osmân Ağa, selâtîn-i izâm ve vüzerâ-yı kirâm evkâfından olup taht-ı nezâretlerine dâhil olan evkâf defterlerini Rumeli ve Anadolu ve Cizye ve Küçük evkâf muhâsebelerinden ve Haremeyn mukâtaʻasından refʻ u ifrâz itdirüp cümlesin bir muhâsebecilik iʻtibârıyla Rumeli muhâsebesinde şâkird olan el-Hâc Mehemmed nâm kimesneye tevcîh itdirdiler. (Aycibin 2002: 198).
Kaynakça
Aycibin, Zeynep (hzl.) (2002). “Ahmed Resmî Efendi’nin Hamîletü’l-küberâ’sı ve Müstakim-zâde Zeyli”. Türk Tarih Belgeleri Dergisi, 22 (26): 183-226.
Turan, Ahmet Nezihi (hzl.) (2000). Hamîletü’l-küberâ. İstanbul: Kitabevi Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | El-İSTÎNÂS FÎ AHVÂLİ’L-EFRÂS | Resmî, Ahmed Resmî | Dr. Öğr. Üyesi Şeyma Benli |
Görüntüle | ||
2 | HALÎKATÜ’R-RÜʼESÂ / SEFÎNETÜ’R-RÜʼESÂ | Resmî, Ahmed Resmî Efendi | Doç. Dr. Zeynep Aycibin |
Görüntüle | ||
3 | BERLİN SEFÂRET-NÂMESİ (RESMÎ) | Resmî, Ahmed Resmî Efendi | Dr. Öğr. Üyesi HİLAL ÇİFTÇİ |
Görüntüle | ||
4 | VİYANA SEFÂRET-NÂMESİ (RESMÎ) | Resmî, Ahmed Resmî Efendi | Dr. Öğr. Üyesi HİLAL ÇİFTÇİ |
Görüntüle | ||
5 | NAZM-I GİRİDÎ (AHMED RESMÎ) | Resmî, Ahmed Resmî Efendi | Doç. Dr. Hasan Kaya |
Görüntüle | ||
6 | MANZÛME-İ DURÛB-I EMSÂL (HIFZÎ) | Hıfzî | Dr. Öğr. Üyesi BAHANUR ÖZKAN BAHAR |
Görüntüle | ||
7 | NA'T MECMÛ'ASI (HÜSEYİN AYVANSARÂYÎ) (Rıfat Kütük Şahsi Kütüphanesi) | Ayvansarâyî, Hâfız Hüseyin | Diğer Aybala Sena KÜTÜK |
Görüntüle | ||
8 | DÎVÂN (KESBÎ /KİSBÎ) | Kesbî/Kisbî, Kesbî Mehmed Efendi | ismail Aksoyak |
Görüntüle | ||
9 | TERCÜME-İ DURÛB-I EMSÂL-İ ARABİYYE (KUDSÎ, ABDULLÂH EFENDİ) | Kudsî, Abdullah Efendi | Prof. Dr. Sadık Yazar |
Görüntüle | ||
10 | TERCÜME-İ LUTFU'T-TEDBÎR fî SİYÂSÂTİ'L-MÜLÛK (KUDSÎ, ABDULLÂH EFENDİ) | Kudsî, Abdullâh Efendi | Prof. Dr. Sadık Yazar |
Görüntüle | ||
11 | TERCÜME-İ EL-BERKU’L-YEMÂNÎ FÎ FETHİ’L-OSMÂNÎ (KUDSÎ, ABDULLÂH EFENDİ) | Kudsî, Abdullâh Efendi | Prof. Dr. Sadık Yazar |
Görüntüle | ||
12 | DÎVÂN (TEKİRDAĞLI AHMED LÜTFÎ) | Lütfî, Ahmed Lütfî Efendi | Diğer Ahmet Serdar Erkan |
Görüntüle | ||
13 | MÜSTEVCEBÜ’L-HALÂS FÎ TEFSÎR-İ SÛRETİ’L-İHLÂS (TÂHİR, MEKKÎ-ZÂDE MEHMED) | Tâhir, Mekkî-zâde Mehmed Tâhir Efendi (?/? – ö. 1128/1716) | Dr. Öğr. Üyesi Oğuzhan UZUN |
Görüntüle | ||
14 | AHSENÜ'L-HABER MİN KELÂMİ SEYYİDİ'L-BEŞER (VÂSIF, ŞA'BÂN-ZÂDE ABDULLÂH VÂSIF ÇELEBİ) | Vâsıf, Şa'bân-zâde Abdullâh Vâsıf Çelebi | Diğer Nükran ERBAŞ Dr. Öğr. Üyesi Muhammed İkbâl Güler |
Görüntüle | ||
15 | DÎVÂNÇE (ABDÎ / VASSÂF) | Abdî (Vassâf), Abdullâh Efendi | Prof. Dr. İbrahim Halil Tuğluk |
Görüntüle |