- Yazar Biyografisi (TEİS)
Ali Şir Nevâyî - Madde Yazarı: Prof. Dr. Vahit Türk
- Eser Yazılış Tarihi:H. 896 M. 1490-91
- Yazıldığı Saha:Çağatay
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Diğer
- Yayın Tarihi:02/09/2021
HÂLÂT-I SEYYİD HASAN ERDEŞÎR BİG
biyografiAli Şir Nevâyî (d. 844/1441 - ö. 906/1501)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Ali Şir Nevâyî’nin yazdığı üç biyografiden biri.
Eser, devrin büyük bilgin, devlet adamı ve mutasavvıflarından olan Hasan Erdeşir için yazılmıştır. Hasan Erdeşir, Ali Şir Nevâyî’ye hamisi Ebu’l-Kâsım Bâbur’un ölümünden sonra yaşadığı sıkıntılı zamanlarda kol kanat geren kişilerden biridir. Hasan Erdeşir ile Nevâyî, Hüseyin Baykara zamanında birlikte üst düzey görevlerde bulunmuşlar, Semerkant’ta başlayan dostlukları Herat’ta da devam etmiş ve dostlukları Hasan Erdeşir’in ölümüne kadar kesintisiz sürmüştür.
Eser, 896/1490-91 yılında yazılmıştır. Nevâyî, hem Nesâyimü’l-Mahabbe’de, hem de Mecâlisü’n-Nefâis’te Hasan Erdeşir ile ilgili bilgi verir. Mecâlisü’n-Nefâis’in ikinci meclisinde onun kendisi için baba yerinde olduğu, Türkler ve Sartlar arasında ondan daha kusursuz kişi görmediği, gençliğinde zâhirî bilimleri öğrenmesine rağmen dervişlik yönünün ağır bastığı ve tasavvufa yöneldiği, sultanların onu yanlarında istedikleri, ancak onun uzak durduğu, yalnız Hüseyin Baykara’nın onu yumuşaklıkla ve fazla lütufla ikna edip ona devlet görevleri verdiği kaydedilmiştir. Bu eserde Seyyid Hasan Erdeşir’in hem Türkçe, hem de Farsça şiir söylediği de belirtilmiş; Farsça bir kıtası ile Türkçe bir beyti örnek verilmiştir.
Nesâyimü’l-Mahabbe’de Derviş Seyyid Hasan adıyla kayıtlı olan kişi, Hasan Erdeşir’dir ve bu eserde de onun önceleri askerlikle meşgul olduğundan, sultanların ona değer verdiğinden, ancak onun eğiliminin hep dervişlikten yana olduğundan, dervişlerle birlikte olup onların sözlerini ve kitaplarını okuduğundan, sonunda bu yönünün ağır bastığından dolayı makam ve mevkileri bırakıp tasavvuf yoluna girdiğinden ve Semerkant’a gidip Hace Nâsırüddin Ubeydullah’ın hizmetine girip onun sohbetlerine katıldığından söz edilir.
Hasan Erdeşir, daha sonra Herat’a dönmüş ve 1488 yılında burada vefat etmiştir. Seyyid Hasan Erdeşir’in vefatı üzerine Nevâyî şu tarihi düşürdüğünü belirtir: “Yokluk ehlinin önderi Seyyid Hasan gitti, onun yeri sonsuz cennet olsun! O, tertemiz kişinin vefatına tarih aradılar; dedim: “Cennet-i pâkeş mekân bâb (Kutlu cennet ona mekân olsun)”.
Eserin girişinde Erdeşir’in dedesinin ve babasının üst düzey devlet görevlileri olduğu, kendisinin de ataları gibi Baysungur Mirza’nın yanında görev yaptığı, küçük yaşından beri bilim öğrenmekle meşgul olduğu, edep, yumuşak başlılık, alçak gönüllülük, hayâ duygusu gibi hasletlerin onun kişiliğini oluşturduğu kaydedilmiştir. Onun sarf, nahiv, lügat, Arapça, mantık, kelam, fıkıh, hadis, tefsir ve daha başka bilim dallarıyla şiir, muamma, tarih, yıldızlar bilgisi, musiki vb. sanat dallarında iyi yetişmiş biri olduğundan söz edilir. Onun bu özelliklerinden dolayı Baysungur Mirza’nın ona evlat muamelesi yaptığından ve kendi çocuğunda gördüğü bazı olumsuz tavırlardan dolayı, “ne olurdu da senin bazı huyların ona benzeseydi” diye yakındığından söz edilir. Nevâyî kendisinin onunla tanışmasından ve aralarındaki ilişkiden de söz eder, onun çeşitli ilgileri ve meşguliyetleri üzerinde durur, kişilik özellikleri hakkında bilgi verir. Aralarındaki ilişkiyi göstermek bakımından eserdeki şu bilgi ilgi çekicidir: “Fakir, onların evlerine gittim, garip biçimde hay hay diyerek ağlıyordu. Hiçbir şey söyleyemedim ve üzülüp ağladım. Ben, fakr ehli dervişlerin ve tasavvuf ehlinin sohbetlerine çok katıldım, ancak yokluk yolunda onun gibisini az gördüm.”
Nevâyî, Hasan Erdeşir’in tek oğlu olan Seyyid Muhammed'in edep, hayâ, yumuşak huyluluk ve alçak gönüllülükte babasına yakışır bir evlat olduğunu, kendisinin de bu çocuğu evladı gibi yetiştirdiğini, ancak onun genç yaşta öldüğünü belirtir. Bütün Heratlılar bu duruma çok üzülmüş, Hasan Erdeşir ise “Allah’ın buyruğudur, sahibine bizden daha gerekli imiş, götürdü.” diyerek bu durumu büyük bir tevekkülle karşılamıştır.
Hasan Erdeşir dünyalık makamlarla ilgili şöyle söylermiş: “Dünya makamının sarhoşluğu, içkinin sarhoşluğuna benzemez, içki sarhoşluğu, içkinin içildiği gündür, ancak, makam sahibinin makamda bulunması yıllarca da sürse, makam sarhoşluğu devam eder. Ondan ayılmanın çaresi, makamı bırakmaktır. Ne kadar sarhoşluk verici bir içkidir ki sarhoşluğu kişioğlunu yıllarca kendinden habersiz eder.” Risalenin sonuna Nevâyî’nin ikinci divanı olan Nevâdirü’ş-Şebâb’dan bir mersiye eklenmiştir. Eserin oldukça samimi ve akıcı bir üslubu, ağır olmayan bir dili vardır. Süleymaniye ve Topkapı Kütüphanelerindeki Nevâyî külliyatlarıyla Paris Bibliothek National'deki külliyatta eserin nüshaları bulunmaktadır.
Yazarın biyografisi için bk. "Alî Şîr Nevâî". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ali-sir-nevai
Eserden Örnekler
Saltanat tahtı sultan ibrâhim mirzaga karâr tutkanda kim târîh sikkiz yüz altmış bir irdi bu fakîr alar sohbetiga müşerref boldum, alar tarîk u revîşi bu fakîrni andak şifte kıldı kim bir kün alar mülâzemetiga yitmesem irdi şikibalıgım yok irdi. Ve alarnıŋ hem iltifât u mülâyemetleri fakîr bile ol mertebede irdi kim ol kün ki alar hıdmetiga yite almasam irdi, alar kilip ahvâl sorarlar irdi kim teşvîşi bolmamış bolgay kim bu kün sindin haber tapa almaduk. Ve bu fakîrni fakr tarîkıga delâlet ü irşâd kılurlar irdi. Ve nazm ayturga dagı tergıb körgüzürler irdi. Çün ol evkâtda fakîrniŋ nazmları Horasanda şöhret tutup irdi. Alar dagı iltifât kılıp bazı ebyâtnı köp okurlar irdi.
(Sekiz yüz altmış bir tarihinde saltanat tahtı, Sultan İbrahim Mirza’ya geldiği zaman bu fakir, onun sohbetiyle müşerref oldum. Onun yolu ve üslubu beni öyle kendilerine bağladı ki bir gün onların yanına gitmemeye tahammülüm yoktu. Kendilerinin bu fakire iltifat ve hoş davranışları o derecede idi ki bir gün bile kendilerinin huzuruna gitmesem, kendileri gelip durumumu sorarlar, acaba bir şey mi oldu ki senden bugün haber alamadık derlerdi. Ve bu fakiri, fakr yoluna yönlendirip irşat ederlerdi. Şiir söylemeye de rağbet ederlerdi. O sıralarda fakirin şiirleri Horasan’da meşhur olmuştu, kendileri de iltifat edip bazı beyitlerimi sıkça okurdu.)
Kaynakça
Alişer Nevaiy (2011). Tola Eserler Toplami Onınçı cilt, Taşkent: Uzbekistan Matbuat ve Ahbarat Agentligi.
Eraslan, Kemal (1971). Nevâyî’nin “Hâlât-ı Seyyid Hasan Big” Risâlesi, Türkiyat Mecmuası XVI. cilt, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü Yayını.
Eraslan, Kemal (2001). Ali Şîr Nevâyî Mecâlisü’n-Nefâyis II (Çeviri ve Notlar). Ankara: Türk Dil Kurumu Yay.
Levend, Agâh Sırrı (1958). "Türkiye Kitaplıklarındaki Nevai Yazmaları". Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten, 127-209.
Levend, Agâh Sırrı (1968). Ali Şir Nevaî IV. Cilt Divanlar İle Hamse Dışındaki Eserler. Ankara: Türk Dil Kurumu Yay.
Sultan, İzzat; A. Kayumov; G. Hazarov; vd. (1999). Ali Şer Navoiy Hamsetü’l-Mütahoyyirin -Halati Sayyid Hasan Ardeşer–Halati Pahlavan Muhammed – Nazmü’l-Cavahir. Taşkent.
Türk, Vahit (2021). Ali Şîr Nevâyî Nesâyimü’l-Mahabbe min Şemâyimü’l-Fütüvve. İstanbul: Ötüken Neşriyat.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | NESÂYİMÜ’L-MAHABBE MİN ŞEMÂYİMİ’L-FÜTÜVVE | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
2 | RİSÂLE-İ MÜFREDÂT-I MU’AMMÂ | ALÎ ŞÎR NEVÂÎ (ö. 906/1501) | Dr. Öğr. Üyesi Fatma ŞENYÜZ |
Görüntüle | ||
3 | MÎZÂNÜ’L-EVZÂN | Ali Şir Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
4 | MÜNÂCÂT | Ali Şir Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
5 | ÇİHİL HADÎS | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
6 | SİRÂCÜ’L-MÜSLİMÎN | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
7 | MAHBÛBU’L-KULÛB | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
8 | NAZMÜ’L-CEVÂHÎR | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
9 | HAMSETÜ’L-MÜTEHAYYİRÎN | NEVÂYÎ, Ali Şir Nevâyî | Prof. Dr. Ayşehan Deniz Abik |
Görüntüle | ||
10 | HÂLÂT-I PEHLEVÂN MUHAMMED | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
11 | TÂRÎH-İ ENBİYÂ VE HÜKEMÂ | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
12 | TEVÂRİH-İ MÜLÛK-İ 'ACEM | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
13 | VAKFİYYE | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
14 | MÜNŞE’ÂT | Ali Şîr Nevâyî | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
15 | KÜLLİYÂT-I DEVÂVÎN / BEDÂYİ'Ü'L-BİDÂYE / NEVÂDİRÜ'N-NİHÂYE, HAZÂYİNÜ’L-ME’ÂNÎ (NEVÂYÎ) | Alî Şîr Nevâyî/Nevâî, Fânî | Prof. Dr. Günay Kut |
Görüntüle | ||
16 | DÎVÂN (ŞEYH-ZÂDE ATÂYÎ) | Atayî, Şeyh-zâde Atayî | Prof. Dr. Kâzım Köktekin |
Görüntüle | ||
17 | LEYLÂ vü MECNÛN | Emîr Şeyhim Süheylî, Nizâmeddin Ahmed | Dr. Öğr. Üyesi Selcen Koca |
Görüntüle | ||
18 | DİVÂN (YÛSUF EMİRÎ) | EMÎRÎ, Yusuf Emirî | Prof. Dr. Kâzım Köktekin |
Görüntüle | ||
19 | BENG Ü ÇAĞIR | EMÎRÎ, Yûsuf Emîrî (öl. 1433-Herat) | Doç. Dr. rabia şenay şişman |
Görüntüle | ||
20 | DEH-NÂME (EMÎRÎ) | Emîrî, Yûsuf Emîrî | Prof. Dr. Kâzım Köktekin |
Görüntüle | ||
21 | DÎVÂN (GEDÂYÎ) | Gedâyî | Doç. Dr. Filiz Meltem ERDEM UÇAR |
Görüntüle | ||
22 | YÛSUF U ZÜLEYHÂ (HÂMİDÎ) | HÂMİDÎ, Ahmedî, Kutbüddîn Ahmed Câm Jendepil | Dr. Öğr. Üyesi Selcen Koca |
Görüntüle | ||
23 | DÎVÂN-I TÜRKÎ | Harezmli Hâfız / Hâfız-ı Harezmî | Doç. Dr. Yaşar Şimşek |
Görüntüle | ||
24 | MAHZENÜ’L-ESRÂR (HAYDAR TİLBE, MÎR HAYDAR) | Haydar Tilbe, Mîr Haydar | Doç. Dr. Filiz Meltem ERDEM UÇAR |
Görüntüle | ||
25 | RİSÂLE-İ SULTÂN HÜSEYİN BAYKARA | Hüseynî, Sultân Hüseyin Baykara, Hüseyin Baykara bin Mansûr bin Baykara bin Ömer Şeyh bin Timur | Prof. Dr. Talip Yıldırım |
Görüntüle |