HÂB-NÂME (VEYSÎ)
rüya formunda kurgulanmış siyâset-nâme
Veysî, Üveys Çelebi, Üveys b. Mehmed (d.969/1561-ö.1037/1628)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Veysî’nin dönemin yöneticilerini karamsarlıktan kurtarmak amacıyla rüya formunda kaleme aldığı mensur siyasi nasihat-nâmesi. Rüyâ-nâme ya da Vâkı'a-nâme adlarıyla da bilinen Hâb-nâme; nüshanın ebadı, satır sayısı ve yazı stiline göre 5-60 arasında değişiklik arz eden varaktan ve matbu nüshalarda ise ortalama 20 sayfadan oluşan, küçük hacimli bir eserdir. 1611-1614 yılları arasında yazılan eser, "Hikâyenin en güzeli, en yalan olanıdır." latifesiyle, Sadrazam Nasuh Paşa'ya (ö.1614) sunulmuştur. Ancak Paşa, Abbasi Halifesi Mu'tasım Billah'ın veziri İbn Alkamî'nin (1197-1258) hıyanetine dair hikâye ile kendisine ima edildiğini düşünerek gerekli iltifatı göstermez (Donuk 2017: 2/1758; Mehmed Süreyya 1996:5/1664). “Hicviye” deneyiminden ders alan Veysî, yönetime yönelik eleştirilerini ve tavsiyelerini dolaylı bir şekilde, rüya formunda ortaya koyarken aynı zamanda tarihe dair bir eser yazma arzusunu da dile getirir.

Eser, Büyük İskender ile I. Ahmed'in diyalogunu işleyen bir rüyaya dayanmaktadır. Veysî, padişah ile karşılaşıp, ülke sorunlarını dile getirerek, birtakım çözüm önerilerinde bulunma arzusuyla yanıp tutuştuğu sırada bir rüya görür. Rüyada, başta İskender olmak üzere eski Osmanlı padişahları ile I. Ahmed ve maiyeti bir mecliste oturmaktadır. Sohbet sırasında İskender, padişahlar dünyanın kalbidir, kalp bozulunca beden de bozulur; toplumun huzur bulması için adalet ve merhametle hareket etmelidirler, der. Bunun üzerine I. Ahmed, bu görüşe katılmakla beraber toplumun ve memurların bozulduğundan, kendisinin kötü bir zamanda tahta geçtiğinden yakınarak bu şartlarda elinden bir şey gelmediğini dile getirir. İskender ise “…bî-vefâ dünya eger benim bildiğim dünya ise ne bir pâdişâh zamânında hergiz ma’mûr u âbâdân olmuşdur ve ne halk-ı ‘âlem onun şerrinden emân bulmuşdur. Zamânımızda harâb dediğimiz dünyâ ne vakitde ma’mûr u âbâdân idi” (Veysî 1286:265) diyerek, Hz. Adem'den o güne kadar tarihe geçen 37 olumsuz olayı "yahûd" bağlacıyla birbirine bağlayarak anlatır. Her olayı "...olduğunda mı âlem ma'mûr u âbâdân idi." nakaratıyla bitirerek hayatın realitesine dikkat çeker. İskender; Adem ve Havva’nın dünya sürgününü; Kabil’in Habil’i öldürmesini; Şit, Nuh, Hud, Salih, İbrahim, Musa, Şuayb, Yahya, İsa peygamberlerin zorlu mücadelelerini; Buhtunnasr’ın Beni İsrail’e reva gördüğü zulümleri; İslam öncesi Arap yarımadasında kırk yıl süren Besus savaşını; Peygamberin müşriklerle mücadelesini; dört halife, Emevî, Abbasî, Fâtımî ve Harezmşahlar dönemlerinde yaşanan çeşitli korkunç olayları kronolojik sıraya göre anlatır. İskender, “…devr-i Âdem’den bu ana gelince her günü zikreylesem her birinde bir vak’a-i azîme zuhur etmişdir ki istimâ’ı mûcib-i melâldir. … Bu evrâkda mestur olan mesâ’ib u beliyyât her ‘asırda re’âyânın niyyet-i fâsidesinden lâzım gelmişdir, pâdişâhların bu bâbda medhali yokdur.” (Veysî 1286: 284-285) diyerek sözünü bitirir. Padişah; bütün bu olayların sebebini, aslını ve onlardan korunmanın yollarını da anlatmanız gerekir, deyince, İskender de Veysî kulunuz bu hususta yeterli donanıma sahiptir, isterseniz sizin için tarihin bütün olaylarını ayrıntılı bir şekilde yazabilir, dediği sırada rüya horozun sesiyle son bulur.

Hâb-nâme’de manzum olarak Farsça iki kıt'a, yedi beyit, bir dörtlük; Arapça dört beyit; Türkçe üç beyit, iki mısra; mensur olarak Arapça bir dua, bir darbımesel ve üç ayet ile iki hadis yer almaktadır. Tarzıyla özgün olan Hâb-nâme, yazarın diğer eserlerine oranla daha duru bir dile sahiptir. Eser, alıntı söz varlığı ve gramatikal yapılar bakımından dönemin yazı dilini temsil eder. Türkçe sözdizimine uygun, sağlam cümleleri ve münşiyane üslubu ile Hâb-nâme, döneminde ve daha sonraki zamanlarda yazarlarca model kabul edilmiştir.

Yurt içi ve yurt dışındaki kütüphanelerde Hâb-nâme, Vâkı’a-nâme ya da Rü’yâ-nâme adlarıyla yüzü aşkın yazma nüshası bulunan eser; defalarca basılmıştır (Bulak 1252; İstanbul 1263, 1284; Münşeât-ı Azîziyye fî-Âsârı Osmâniyye'nin sonunda 1286; Siyer-i Veysî, Münşe'ât ve Şehâdet-nâme ile birlikte 1293). Hakkında bir lisans tezi (Deryan 1961), bir yüksek lisans tezi (Şen 2008.) yapılmıştır. Eser Rusya’da F. A. Salimzyanova tarafından Arap alfabeli tenkitli metni, inceleme ve Rusça çevirisiyle birlikte basılmış (1976); Türkiye’de ise Mustafa Altun tarafından inceleme, tenkitli metin ve sadeleştirmesiyle birlikte yayımlanmıştır (2011).

Şairin biyografisi için bk. “Veysî”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/veysi-uveys-celebi-uveys-mehmed

Eserden Örnekler


Ey pâdişâh-ı ‘âlem, devr-i Âdem’den bu ana gelince her günü zikr etsem her birinde bir vak’a-i ‘azîme zuhûr etmiştir ki istimâ’ı mûcib-i melâldir. … Bu evrâkta mestûr olan mesâ’ib u beliyyât her ‘asırda re’âyânın niyet-i fâsidesinden lâzım gelmiştir, pâdişâhların bu bâbta medhali yoktur. Nitekim Rabbü’l-‘âlemîn Kur’ân-ı bâhirü’l-bürhânında buyurmuştur: “İnna’llâhe lâ-yugayyirü mâ bi-kavmin hattâ yügayyirû mâ bi-enfüsihim: İnsanlar kendi iç dünyalarını değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Ra’d 13/11) mısdâkınca hemân pâdişâh-ı ‘âlem dergâhına ehemm-i umûr budur ki hemîşe hablü’l-metîn-i şerî’at-ı seyyidü’l-mürselîn salla’llâhu ta’âlâ ‘aleyhi ve selleme muhkem yapışup menâsıbı ehil olana taklîd eyleyüp husûsan hidmet-i seccâde-i şerî’at tevcih olunacak kâdıların hâkimü’ş-şer’ olmakla istihkâkını yoklayıp tevcîh edesiz deyü vükelâ-yı devlete fermân etmektir… deyip kelâm-ı hikmet-encâmına hitâm verdikte hazret-i pâdişâh-ı İskender-gulâm dahi tevcîh-i hitâb edip, ey sâhib-kırân, kelimât-ı hikmet-şi’ârınuz hâtırda olan gubâr-ı teşvîşi bi’l-külliye giderüp bizi münşerihü’s-sadr etmiştir. Velâkin sâhib-kırân-ı ‘âlemin beyân ettiği kazâyâ ki her pâdişâh zamânında zuhûr eden fitne ve fesâddır, gâyetde icmâl ile zikr olunmağın istîfâ-yı murâd olunmayup her fitnenin sebebi ve tafsîli nedir ma’lûm olmadı. Ol makûle havâdis ve mesâ’ibten ne veçhile ictinâb lâzım idügi bilinmek içün recâ olunur ki bu külfet-i zahmet irtikâbından kaçılmayup her kıssanın tafsîli ve bâ’isi ne oldığın ser-rişte-i takrîre çekmeğe himmet edesiz, dedikde cenâb-ı İskender-i zü’l-karneyen hazretleri dahi rûy-ı tevcîhi bu ‘abd-i nâ-çîz tarafına tutup, bu bende-i hayr-hâh ve dâ’î-i bî-iştibâh bende ve bende-zâde Veysî ser-mâye-i ‘ömrüni tahsîl-i ma’ârife sarf etmiş kulundur, zikr olunan kısas-ı pür-‘iberin aslını ve faslını bilür. Fermân ederseniz mufassalan bu cevâhir-i hikâyâtı silk-i tahrîre çeküp pâye-i serîr-i a’lâya îsâr etmek cânına minnettir, belki kendüye sa’âdettir, deriken gül-bâng-ı horos-ı subh ‘âlemi bîdâr edüp bu mertebede kaldı. (Veysî 1286:285)

Kaynakça


Altun, Mustafa (2011). Hâb-nâme-i Veysî. İstanbul: MVT Yay.

Donuk, Suat (2017). Hadâ’iku’l-Hakâ’ik fî-Tekmileti’ş-Şakâ’ik (Nev’îzâde Atâyî’nin Şakâ’ik Zeyli). İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yay.

Kaya, Bayram Ali (2013). "Veysî". İslam Ansiklopedisi. C.43. İstanbul: TDV Yay. 76-77.

Mehmed Süreyya (1996). Sicill-i Osmanî. (hzl. Seyit Ali Kahraman). C.5. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay.

Veysî (1286). Dürretü’t-Tâc, Hâb-nâme, Münşe’ât, Şehâdet-nâme. İstanbul: Vezirhanı Matbaası.


Atıf Bilgileri


ÇALDAK, Süleyman. "HÂB-NÂME (VEYSÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/hab-name-veysi. [Erişim Tarihi: 24 Nisan 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 DÜRRETÜ'T-TÂC FÎ-SÎRETİ SÂHİBİ'L-Mİ'RÂC (VEYSÎ) Veysî, Üveys Çelebi, Üveys b. Mehmed Prof. Dr. Süleyman ÇALDAK
Görüntüle
2 MÜNŞE'ÂT (VEYSÎ) Veysî, Üveys Çelebi, Üveys b. Mehmed Prof. Dr. Süleyman ÇALDAK
Görüntüle
3 FÜTÛH-I MISR (VEYSÎ) Veysî, Üveys Çelebi, Üveys b. Mehmed Prof. Dr. Süleyman ÇALDAK
Görüntüle
4 MERACÜ'L-BAHREYN (VEYSÎ) Veysî, Üveys Çelebi, Üveys b. Mehmed Prof. Dr. Süleyman ÇALDAK
Görüntüle
5 DÜSTÛRÜ'L-'AMEL FÎ MÜBÂHÂTİ'L-'İBÂDÂT (VEYSÎ) Veysî, Üveys Çelebi, Üveys b. Mehmed Prof. Dr. Süleyman ÇALDAK
Görüntüle
6 GURRETÜ'L-'ASR Fî TEFSîRİ SÛRETİ'L-NASR (ÂLÎ, ADANAVÎ HÜSEYİN ÂLÎ EFENDİ) Âlî, Adanevî Hüseyin Âlî Efendi, Hüseyin Çelebi b. Abdullah Prof. Dr. Süleyman ÇALDAK
Görüntüle
7 HEDİYYETÜ'L-MUHLİSÎN VE TEZKİRETÜ'L-MUHBİTÎN (ŞEYH BÂLÎ b. ÜVEYS) Şeyh Bâlî b. Üveys Prof. Dr. Süleyman ÇALDAK
Görüntüle
8 DÎVÂN (VEYSÎ) Veysî, Üveys Çelebi, Üveys b. Mehmed Prof. Dr. Süleyman ÇALDAK
Görüntüle
9 HİCVİYYE (VEYSÎ) Veysî, Üveys Çelebi, Üveys b. Mehmed Prof. Dr. Süleyman ÇALDAK
Görüntüle
10 LEMEZÂT-I HULVİYYE EZ LEMEÂT-I ULVİYYE (MAHMUD CEMALEDDİN HULVÎ) Mahmud Cemaleddin el-Hulvî Diğer Özlem Şamlı
Görüntüle
11 AHBÂRÜ’L-'İBER (ZA’ÎFÎ, MUHAMMED) Za'îfî, Muhammed Dr. Necmiye Özbek Arslan
Görüntüle
12 KIRK HADİS TERCÜMESİ (FEYZÎ-İ KEFEVÎ) Feyzî-i Kefevî Prof. Dr. Adem Ceyhan
Görüntüle
13 ZÜBDETÜ'N-NESÂYİH VE UMDETÜ'T-TEVÂRÎH (IYÂNÎ) Iyânî, Cafer Iyânî Bey Prof. Dr. Osman Ünlü
Görüntüle
14 RÂZ-NÂME FÎ MENÂKIBİ'L-ULEMÂ VE'L-MEŞÂYİH VE'L-FUZELÂ (KEFEVÎ HÜSEYİN) Kefevî, Hüseyin ismail Aksoyak
Görüntüle
15 ES-SEYFÜ'L-MESLÛLÜ FÎ ŞERHİ'R-RESÛLİ (MUSTAFA b. BÂLÎ) Mustafa b. Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
16 HADÎS-İ ŞERÎFLER MECMUASI (MUSTAFÂ b. BÂLÎ) Mustafâ b. Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
17 HÂŞİYE ALÂ ŞERHİ MİFTÂH (MUSTAFA b. BÂLÎ) Mustafâ bin Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
18 TUHFE-İ ŞEMSÎ (ŞEMSÎ) Şemsî, İsfendiyar-zâde Şemsî Ahmed Paşa Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
19 KARAMAN-NÂME (ŞİKÂRÎ) Şikârî Araş. Gör. Mizan Coşkun Özgür
Görüntüle