- Yazar Biyografisi (TEİS)
İbrâhîm Tennûrî - Madde Yazarı: Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
- Eser Yazılış Tarihi:15 Safer 857/25 Şubat 1453
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Divan-Tekke Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Mesnevi
- Yayın Tarihi:07/12/2021
GÜLZÂR-I MA’NEVÎ / GÜLZÂR / DÎVÂN-I GÜLZÂR / KİTÂB-I GÜLZÂR (İBRÂHÎM TENNÛRÎ)
dinî-tasavvufi mesneviİbrâhîm Tennûrî (d. ? - ö. 882/1482)
ISBN: 978-9944-237-87-1
15. yüzyılın ünlü mutasavvıflarından İbrâhîm Tennûrî’nin dinî-tasavvufi mesnevisi. Aruzun mefâ'îlün mefâ'îlün fe'ûlün kalıbında yazılan eserin beyit sayısı nüshalara göre ve eser üzerine yapılan çalışmalara göre kayda değer farklılıklar gösterir. Aslında İbrâhîm Tennûrî beyit sayısını eserinde bizzat söyler ancak bu sayı da muhtelif nüshalarda 5040, 5140, 5142 ve 5147 olarak değişmektedir. Eserin beyit sayısının “5 binin biraz üzerinde” olduğunu söylemek doğru olacaktır. Yapılan kitap ve tez çalışmalarında en çok 17 nüshası (İspir 1998: 36-43) gösterilen eserin 22 nüshası tespit edilmiştir (Köksal 1998: 41-42). Eserin asıl adı “Gülzâr”dır. Tennûrî, bunu eserinin girişinde de hâtime bölümünde de lafzen söyler: “Kıla lafzı anun bülbülleri zâr / Okıyalar anun adını Gülzâr” (Demirel 2005: 6). Ancak hemen her konunun başlığında geçen “Ma’nevî” kelimesi zamanla eserin adına katılarak eser Gülzâr-ı Ma’nevî olarak anılmaya başlanmıştır (İspir 1998: 6). Bazı kütüphane ve katalog kayıtlarında Kitâb-ı Gülzâr ve Dîvân-ı Gülzâr olarak da geçen eser yine bizzat müellifin kaleminden çıkan bilgiye göre 857 senesi Safer ayının ortasında (25 Şubat 1453) bitirilerek devrin padişahı Sultan II. Mehmed’e fetihten birkaç ay önce sunulmuştur (Demirel 2005: 6, 192).
Gülzâr-ı Ma’nevî klasik mesneviler gibi giriş, konunun işlendiği bölüm ve hâtime bölümlerinden oluşur. Yaklaşık 110 beyit tutarındaki giriş bölümünde -başlıklar bulunmaksızın- sırasıyla tevhid, na't, dört halifeye övgü, şeyhi Akşemseddîn’e övgü ve sebeb-i telif vardır. Bu hacimdeki bir mesnevi için çok kısa tutulan giriş bölümünde müellif, şeyhinin kendisine gönderdiği biri vasıtasıyla "insanları uyaracak, doğru yola davet edecek bir kitap yazmasını" salık verdiğini ifade eder. Konunun işlendiği bölüm, her konunun “Beyân-ı Sırr-ı Salât-ı Ma’nevî” şeklinde bir başlıkla bölümlendirildiği bir kompozisyon üzerine kurulmuştur. Konulara yer yer ayet ve hadis iktibaslarıyla başlanılan eserde namaz, abdest, zekât, oruç, hac gibi ibadetler; zina, hırsızlık, içki içme, cinayet, isyankârlık gibi haram ve günahlar; yemin etme, nikâh, boşanma, alış-veriş, kefalet, miras, cihat, av, borç, kira ve rehin vermek gibi birçok fıkhî ve toplumsal mesele 60 civarındaki bölüm başlığı altında ele alınmıştır. Bu konular arasında “Rumûz-ı Çeng-i Ma’nevî”, “Rumûz-ı Nây-ı Ma’nevî” ve “Rumûz-ı Def-i Ma’nevî” başlıkları altında bu üç çalgı aletinden bahsedilen bölümler dikkat çekicidir. Bu bölümlere düğünlerde raks edildiğinin ve bu çalgıların çalındığının da anlatıldığı “Nikâh” bahsinden sonra başlanması da tesadüfi değildir. Bu bölümlerde çeng, def ve neye “teşhis” yoluyla birtakım deruni ve manevi vasıflar izafe edilir.
İbrâhîm Tennûrî, bütün bu bölümlerde ele aldığı konuları önce fıkhi yönüyle işlemiş, devamında ise -genellikle- tasavvufi bir sonuca bağlamıştır. Başka bir deyişle dıştan içe, kabuktan öze, zahirden bâtına, kâlden hâle doğru bir seyir söz konusudur. "Çeng"i anlattığı bölümün sonlarına doğru söylediği “Ko akl u nefsi ışka uy ki cânun / Göre sultânını kevn ü mekânın”, “Göresin anun-ıla ol yüzi sen / Ne cân u ten senünle ne sen ü ben” beyitleri (Demirel 2005: 36), bu anlamda eserin amacını özetler gibidir. Aslında Tennûrî daha eserinin girişinde bunu söyler. Bedensiz kimsenin canının belirmeyeceği gibi amelsiz kişide de imanın zahir olmayacağı için eserini “şer’ üzre” ve “zâhir hükmüyle” yazacağını ancak sırrın ariflere açılacağını söyler. Bu cümleden olarak şairin “vahdet-i vücûd”u geniş kesimlere günlük hayattan ve hayatın türlü meselelerinden yola çıkarak anlatmaya çalıştığını belirtmek gerekir. Konu başlıklarının klasik fıkıh kitaplarıyla hemen hemen aynı olması hatta kimi eserlerle sıralanışa varana kadar benzerlik göstermesi, eserin tercüme olup olmadığı sorusunu tartışmaya açmıştır (bk. Eliaçık 2011). Mahmud Şebüsterî’nin Gülşen-i Râz’ından (Gölpınarlı 1972: 10; Cengiz 2011) ve Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden yer yer çeviriler istişhatlar bulunan (Gölpınarlı 1972: 10) Gülzâr-ı Ma’nevî’de söyleyiş, konular ve konuların ele alınış ve işlenişi bakımından Âşık Paşa’nın Garîb-nâme’si, Yûnus Emre’nin Risâletü’n-Nushiyye’si, Ahmed-i Dâî’nin Çeng-nâme’si ve Yazıcıoğlu Mehmed’in Muhammediyye’sinden tesirler de kendini hissettirmektedir. Sağlam bir dil yapısı ve nazım tekniği ile kaleme alınan Gülzâr-ı Ma’nevî, Türk dili ve edebiyatının yanı sıra Türk tasavvuf tarihi için de çok önemli eserler arasındadır.
Gülzâr-ı Ma’nevî kitap olarak yayımlandıktan (Karabulut ve Yıldız 1978) sonra eser üzerine, birisi bir bölümü (Kiraz 1991), diğeri tamamı (İspir 1998) olmak üzere iki yüksek lisans tezi ve bir doktora tezi (Fidan 1995) hazırlanmış, bilahare yine kitap olarak yayımlanmıştır (Demirel 2005).
Şairin biyografisi için bk. "İbrâhîm Tennûrî". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ibrahim-tennuri
Eserden Örnekler
Hâzâ Kitâbu Gülzâr min Te’lîfi Şeyh İbrâhîm
Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Kılalum hamd-ila her işe bünyâd
Ki anı hayr-ile hatm ide üstâd
İşin üstâdı oldur kim cihânı
Yaratdı hem içinde cism ü cânı
Kamûsın gözgü kıldı san’atına
Bakanlar irmek içün vuslatına
Velî gözgünün ardından bakanlar
Göremedi vü gözsüz kaldı anlar
Çü bilmedi olar şâh-ı cihânı
Dilinde kaldı gözgünün nişânı
Kimi resmine kaldı ol nişânun
Kimi cismin beyân eyledi anun
O yüz hod resm ü cism-ile bilinmez
Nişânı olmayandan resm alınmaz
Kalur yolında akl u fehm hayrân
Bulam diyü iniler zâr u giryân
Olur kendü özü kendüye perde
O yüz hod gerçi zâhir kamu yirde
Eteklerün senin varlığun oldı
Kamu varlığı koyan anı buldı
Gerekdür bes sana bir gözgü kim ol
Gözünden eyleye ol gözgüye yol
Koyub ardını yüzünden bakasın
Anun ışkı-la varlıgun yakasın
Sıfâtına irişmez fehm ü idrâk
Kamular zatına dir mâ arefnâk
Tutan kollarda anun kudretidür
Biten ellerde anun san’atıdur
Anun ilmi durur gönüldeki nûr
Anun hüsni durur cennetdeki hûr
Beyân-ı Sırr-ı Cihâd-ı Ma’nevî
Dilersen sen de kevneynin nizâmın
Gönül levhine yaz Âşık kelâmın
Cemî’-i fitnelerden dûr olasın
Meşâyıh sohbetinden nûr olasın
O sohbetden bizi iy Hak ayırma
Çürük fitneler-ile yoldan ırma
Ki şeytân[un] işine düşmeyevüz
Bakup ehline yoldan şaşmayavuz
Gelün iy Hak yoluna cehd idenler
Guzât-ıla gazâya ahd idenler
Şehâdet menzilin Hak’dan bilenler
O yolda cân virenler baş alanlar
Ol ilde niçe gence tuş olanlar
Ganîmet mâlı-y-ıla hoş olanlar
Gazâ neydügini gel dinle imdi
Bu sözden kendü hâlün anla imdi
Kişi kılmasa nefsinün gazâsın
Bilimez kendünün yoldan azasın
Segirdüp baş kesüben kan döker ol
Hakîkatde özi hod bulmaduk yol
Pes anlar yolda olmışdur harâmî
Ki cem’ ide helâli vü harâmı
Oları dünyede gâzî sanursın
Velî dergâha varsan utanursın (Demirel 2005: 3, 67)
Kaynakça
Cengiz, Muammer (2011). “İbrâhim Tennurî’nin Gülzâr-ı Mânevî’sinde Gülşen-i Râz’ın Tesirleri”. İbrahim Tennuri Sempozyumu Bildiri Kitabı. (ed. A. Çavuşoğlu). Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 211-220.
Demirel, Mustafa (hzl.) (2005). İbrahim Tennurî, Gülzâr-ı Ma’nevî (Giriş-İnceleme-Metin-Sözlük-Tıpkıbasım). İstanbul: Çağrı Yay.
Eliaçık, Muhittin (2011). “Gülzâr-ı Ma’nevî Vikâyetü’r-rivâye’nin Türkçe Tercümesi midir?”. İbrahim Tennuri Sempozyumu Bildiri Kitabı. (ed. A. Çavuşoğlu). Kayseri: Melikgazi Belediyesi Yay. 88-101.
Fidan, Mustafa (1995). İbrahim Tennûrî: Gülzar-ı Manevi (İnceleme, Metin, Sözlük). Doktora Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi.
Gölpınarlı, Abdülbaki (1972). “İbrahim Tennuri”. Türk Ansiklopedisi. C. XX. Ankara: MEB Yay. 10.
İspir, Meheddin (1998). İbrahim Tennûrî: Gülzâr (İnceleme - Metin). Yüksek Lisans Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.
Karabulut, Ali Rıza ve R. Yıldız (1978). Gülzâr-ı Ma’nevî ve İbrahim Tennûrî. Kayseri.
Kiraz, Semiha (1991). Şeyh İbrahim Tennûrî: Gülzâr-ı Ma'nevî (İnceleme - Metin - Tıpkıbasım). Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
Köksal, M. Fatih (1998). Kayserili Divan Şairleri. Kayseri: Geçit Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | GÜLŞEN-İ NİYÂZ (İBRÂHÎM TENNÛRÎ ?) | İbrâhîm Tennûrî | Dr. Necmiye Özbek Arslan |
Görüntüle | ||
2 | [DÎVÂNÇE] (ÂŞIK) | İbrâhîm Tennûrî | Dr. Necmiye Özbek Arslan |
Görüntüle | ||
3 | VAHDET-NÂME (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Prof. Dr. Mehmet Sarı |
Görüntüle | ||
4 | GARÎB-NÂME (ÂŞIK) | Âşık Paşa, Âşık | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle | ||
5 | U’CÛBETÜ'L-GARÂYİB FÎ NAZMİ’L-CEVÂHİRİ’L-ACÂYİB (BAHÂ) | Bahâ, Bahâeddîn ibn Abdurrahmân-ı Magalkaravî | Prof. Dr. Mustafa Arslan |
Görüntüle | ||
6 | KISSA-İ İSKENDER (HAMZAVÎ) | Hamzavî | Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ |
Görüntüle | ||
7 | BAHRÜ'L-HAKÂYIK (HATÎBOĞLU) | Hatîboğlu | Prof. Dr. Vahit Türk |
Görüntüle | ||
8 | DÂSTÂN-I SÂHİB-KIRÂN (KIRŞEHİRLİ ÎSÂ) | ÎSÂ, Kırşehirli Îsâ | Dr. Öğr. Üyesi Musa Tılfarlıoğlu |
Görüntüle | ||
9 | DÂSTÂN-I DUHTER HİKÂYE-İ YAHUDÎ (KIRŞEHİRLİ ÎSÂ) | ÎSÂ, Kırşehirli Îsâ | Dr. Öğr. Üyesi Musa Tılfarlıoğlu |
Görüntüle | ||
10 | DÎVÂN (KEMÂL ÜMMÎ) | Kemâl Ümmî, İsmâ’îl | Araş. Gör. Büşra Karasu |
Görüntüle | ||
11 | KIRK ARMAĞAN (KEMÂL ÜMMÎ) | Kemâl Ümmî, İsmâ’îl | Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ |
Görüntüle | ||
12 | HİKÂYE-İ HAZÎRE-İ KUDS (KEMÂL ÜMMÎ) | Kemâl Ümmî, İsmâ’îl | Prof. Dr. Beyhan KESİK |
Görüntüle |