FELEK-NÂME (GÜLŞEHRÎ)
alegorik mesnevi
Gülşehrî (d. ? - ö. 717/1317-18’den sonra ?)

ISBN: 978-9944-237-87-1


14. yüzyılın önde gelen mutasavvıf şairlerinden Gülşehrî’nin Farsça mesnevisi. Gülşehrî, Felek-nâme’yi Moğol hanı Gazan Han (ö. 703/1304)'a ithaf etmek üzere 701/1301-02 yılında tamamlamıştır. Bu sunuşun gerçekleşip gerçekleşmediği bilinmemektedir. Felek-nâme’nin bilinen tek nüshası olan Ankara İl Halk Kütüphanesi, nu. 817’de kayıtlı nüshası 843/1439 yılında istinsah edilmiştir. Bu nüshanın başındaki, devamında herhâlde Gülşehrî’nin asıl adının yazılı olduğu “Kitâb-ı Felek-nâme li’ş-Şeyh…” ibaresinden sonraki kısmın kasıtlı olarak karalanıp mürekkebinin dağıtıldığını bu nüshaya dair bir not olarak kaydetmek gerekir. 

Aruzun “fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün” kalıbıyla yazılan yaklaşık 4600 beyitten müteşekkil eserin ana teması insanlık âleminin ezelî sorusu olan “Nereden geldik, nereye gidiyoruz?” sorusuna cevap arayışıdır. Gülşehrî bu soruları devrinin astronomi bilgisi çevresinde cevap bulmaya çalışır. “Felek” dediği her bir gök tabakasını bir “şehr”e benzetir. Gülşehrî bir mutasavvıf olmakla birlikte Felek-nâme’de diğer mutasavvıflar gibi aşkı değil aklı tercih etmiştir. Felek-nâme’nin ana teması “ruhun macerası”dır. Bu dünyaya fırlatılmış olan insan, değişime uğramış bütün varlıklar gibi hiçbir vakit dönemeyeceğini tahmin ettiği aslını aramaktadır. İnsan her şeyin karşısında çaresizliğini ve kendisinin üstünde kendisini yaratan yüce varlığı, yani Tanrı’yı idrak eder (Kocatürk 1982: 46-48).

Eser, klasik Şark mesnevileri gibi tevhid, naat, münacat sırasıyla başlar. Daha sonra “İltimâs” başlığını verdiği bölüme geçilir. Bu bölümün başında Gazan Han övgüsü vardır. Gülşehrî her bir feleği bir şehir yapar ve onları konuşturur. İnsanın ruhunun ulvi, bedeninin süfli âlemde olduğu görüşünde olan Gülşehrî, insanın bu iki âlem arasındaki mücadele ve mücahedesi üzerinde durur. Bu iki âlemi konuşturur. Bu yönüyle Felek-nâme’yi, her ne kadar Türk diliyle yazılmamış olsa da alegorik edebiyatın ve münazara türünün Anadolu’da kaleme alınmış ilk örneği olarak nitelemek mümkündür. Şair, anlatıları arasında yer yer hayvan hikâyelerinden temsil getirir. İnsanın kâinat ve Tanrı karşısındaki görev ve sorumlulukları vardır. Baki olan Tanrı’ya yol bulmayı, insanın kendisine verilen iradeyi ve ilmi kullanmak suretiyle doğruluk, ibadet ve riyazetle başarabileceği vurgulanmıştır. Ulvi âlem ehlinin ağzından mal biriktirmek ve benzeri hırsların lüzumsuzluğu, cömertliğin kıymeti gibi ahlaki konular dile getirilmiştir. Ölümün maddi bir konu olduğu, ölenin sadece beden, canın (ruh) ise ebedi olduğu düşüncesi anlatılırken insan bedenini meydana getiren anâsır-ı erbaa (ateş, hava su, toprak) ve ahlât-ı erbaadan (kan, safra, sevda, balgam) söz edilmiştir. Beş duyu ile elde edilen zevklerin geçici olduğu, akıl yoluyla edinilenlerin ise kalıcı olduğunu söyleyen Gülşehrî, eserinin sonunda Tanrı’ya kavuşmak için candan da tenden de vaz geçmek gerektiğini belirtmiştir (Kocatürk 1982: 58-65).

Şair, eserde başta kozmografya olmak üzere, ilm-i nücûm, kimya, musiki, tabiat, fıkıh, felsefe, geometri gibi birçok ilimden yararlanmış, bunların terimlerini kullanarak zengin bir ansiklopedik külliyat da vücuda getirmiştir. Yaptığı pek çok ayet ve ayet telmihine nazaran eserin temel kaynağının Kur’an olduğu söylenebilir. Mevlânâ (ö. 672/1273)’nın Mesnevî’si Felek-nâme’nin önemli kaynaklarındandır (Kocatürk 1982: 43). Eseri Türkçeye çeviren Sadettin Kocatürk’e göre Gülşehrî bu eserinde Mevlânâ’da başka, Senâ'î (ö. 536/1131), Attâr (ö. 590/1193), Nizâmî (ö. 611/1214), Sa’dî (ö. 692/1292)’den ve Sultan Veled (ö. 712/1312)'in eserlerinden yararlanmış, yer yer iktibaslarda da bulunmuştur (1982: 71, 76).

Felek-nâme, hakkındaki bilgilerimizin çok sınırlı olduğu müellifine dair de kayda değer bilgiler içermektedir. Gülşehrî, eserinde pek çok yer gezdiğini, oralarda kitaplarını da okuduğu pek çok kimseyle tanıştığını ve ömrünün son yirmi yılında bulunduğu şehirden -kuvvetle muhtemeldir ki Kırşehir’den- hiç ayrılmadığını ve bu esnada devlet adamlarından büyük bir sevgi ve saygı gördüğünü de ifade etmiştir (Köksal 2016: 13).

Felek-nâme, Sadettin Kocatürk tarafından Türkçeye çevrilerek yayımlanmıştır (1982, 1984, 2000).

Şairin biyografisi için bk. “Gülşehrî”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/gulsehri 

Kaynakça


Kocatürk, Sadettin (1982). Gülşehrî ve Felek-nâme. Ankara: Ankara Üniversitesi Yay.

Kocatürk, Sadettin (1984). Gülşehrî ve Felek-nâme. Ankara: KTB Yay.

Kocatürk, Sadettin (2000), Gülşehrî ve Felek-nâme. Ankara: KTB Yay.

Köksal, M. Fatih (2016). “Gülşehrî Hakkında Notlar”. Tullis Journal /Turkic Language And Literature Surveys, (1): 10-36.

Atıf Bilgileri


Köksal, Mehmet Fatih. "FELEK-NÂME (GÜLŞEHRÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/felek-name-gulsehri. [Erişim Tarihi: 25 Nisan 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 KERÂMÂT-I AHİ EVRAN (GÜLŞEHRÎ) Gülşehrî Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle
2 [KUDÛRÎ TERCÜMESİ] (GÜLŞEHRÎ) Gülşehrî Araş. Gör. Uğur Altundaş
Görüntüle
3 MANTIKU’T-TAYR / GÜLŞEN-NÂME (GÜLŞEHRÎ) Gülşehrî Prof. Dr. kemal yavuz
Görüntüle
4 ARÛZ-I GÜLŞEHRÎ (GÜLŞEHRÎ) Gülşehrî Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle
5 CÂMASB-NÂME (ABDÎ) Abdî, Mûsâ Prof. Dr. Müjgân Çakır
Görüntüle
6 TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği
Görüntüle
7 RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân Öğretmen Ece Ceylan
Görüntüle
8 NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz Doç. Dr. Recep Uslu
Görüntüle
9 DÎVÂN (ADLÎ) Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM
Görüntüle
10 DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) Adnî, Mahmûd Paşa Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
11 DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) Adnî, Mahmûd Paşa Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
12 DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) Âfitâbî Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
13 DÎVÂN (ÂHÎ) Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend Doç. Dr. Osman Kufacı
Görüntüle
14 HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle