- Yazar Biyografisi (TEİS)
Şemsettin Sami - Madde Yazarı: Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU
- Eser Yazılış Tarihi:1879
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Mit
- Yayın Tarihi:14/11/2022
ESÂTİR (ŞEMSETTİN SAMİ)
mitolojiŞemsettin Sami (d. 1 Haziran 1850 - ö. 18 Haziran 1904)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Tanzimat döneminde yazılmış dünya mitoloji kitabı. Cep Kütüphanesi’nin 2. kitabı olarak yayımlanan Esatir, Şemsettin Sami’nin muhtelif milletlerin mitolojilerini muhtasar bir şekilde kaleme aldığı eseridir. Eser, Ş. Sami’nin nasıl tipik bir ansiklopedist olduğunu ve bu çerçevede ne tür konulara yönelebildiğini göstermesi bakımından ilginç bir örnektir. Modernleşme sürecinin başlarında o kadar ‘esaslı’ başka işler ve konular arasında böyle bir konunun seçilmesi ve işlenmesi, gerçekten de ‘her fende mahir’ olan Sami gibi bir ansiklopedistin kârı olabilir.
Küçük hacimli bir eser olan Esatir, Ş. Sami’nin kitaplarında genel olarak gördüğümüz “İfade-i Meram” yerine “Esatir” (s. 3-7) başlığı ile başlar. Muhtelif hususların izah edildiği bu başlıkta yazar, önce esatirin, yani mitin ortaya çıkışı, doğuşu üzerinde durur. Onun izahına göre “mit”, “tarik-i müstakim”i bulamadığı için “zulmet-i dalalet içinde” olan, ancak kalp ve zihninde bir “halik tanımak ve bir mabuda tapınmak hissi”ni duyan ilk insanın inanmak ihtiyacı ve zaruretinin tabii bir sonucu veya üretimidir. Hakikatten uzak olduğu için ‘nereden geldiğini, nereye gideceğini, ne olacağını bilemeyen ilk insan, inanmak zarureti saikiyle etrafında ne görmüşse ona yaratıcı nazarıyla bakmış, yararlı ve zararlı her neye rast gelmişse ona tapınmaya mecbur olmuş ve bu mecburiyet karşısında birtakımı güneşe, aya, yıldıza; birtakımı ateşe, havaya, suya; birtakımı nehre, dağa, taşa, ağaca; birtakımı da ineğe, yılana kutsiyet atfederek asırlarca onlara tapınmış, onlardan medet ummuş, hatta onlara kendi emsallerini, evlat ve arkadaşlarını kurban etme vahşetinde bulunmuştur. Karanlık içinde olan ve bu yüzden kendi yarattığına tapınan bu ilk insan arasında sadece küçük bir kavmin, Benî İsrail’in “hidayet-i Rabbaniye” ile vahdaniyete inandığını ifade eden Ş. Sami, ayrıca kavmin yapısının ya da ana karakterinin tapınılan şeyi de belirlediğini söyler. Mesela “kaba kavimler kaba şeylere, vahşi kavimler vahşi şeylere, nazik kavimler nazik şeylere, küçük kavimler küçük şeylere, büyük kavimler büyük şeylere tapınmışlardır.” Çin’in bazı bölgelerindeki ahalinin tahtadan yapılma gayet kaba bir heykele, Güney Afrika vahşilerinin yılana, Kıptilerin ineğe, İbranilerin güneşe, Yunanlıların aşk, savaş, musiki vb. tanrıçalara tapınması bunu açıkça gösterir.
Ş. Sami, Esatir’de üzerinde durduğu eski kavimlerin durumları, inançları veya mitlerinin mahiyeti ve kıymeti hakkında da bir değerlendirme yapar. Ona göre bu kavimler arasında en gelişmiş ve uygar olanı Yunanlılar olduğu gibi eski batıl inançların/itikatların ya da mitolojilerin “en naziği, en hünerlisi ve tevile en müsaidi” de onlarındır. Ayrıca onların inançları, batıl olduğu hâlde “maarif, sanayii ve sair” alanlardaki ilerlemeyi engellememiş, bilakis bunların gelişmesine hizmet etmiştir. Bunlarla birlikte Ş. Sami, eski Yunanlıların inançlarının, halk indinde tek ve yekpare olmadığını, “biri avam ve biri havas” olmak üzere iki ayrı kavrayışın veya çeşidin bulunduğunu, bunun da dünden intikal eden eski Yunan şair ve yazarların eserlerinden anlaşıldığını söyler.
Ş. Sami, Esatir’de mitolojinin ehemmiyetinin ne olduğu, nasıl anlaşılması gerektiği, Batı ilim âleminde ve bizdeki durumu ve görünümü üzerinde de durur ve bunları kısaca değerlendirir. Ona göre eski dünyanın, eski insanın yarattığı bu inançlar/mitler, insanlık tarihinin bilinmesi ve üzerinde durulması gereken önemli araştırma konularından biridir. Geçmişte ve daha sonraki zamanlarda yazılmış olan muhtelif eserleri, insanı, insanlık tarihini ve buna benzer başkaca hadiseleri layıkıyla anlayabilmek ve değerlendirebilmek için bunları mutlaka araştırmak, öğrenmek ve bilmek gerekir. Ş. Sami, Batı dünyasında bunun öneminin kavrandığını, bu itibarla ona bir ilim nazarıyla bakılarak “mitoloji” yahut “mitolocya” unvanı verildiğini ve bu doğrultuda Batı okullarında okutulduğunu, hatta orada bunun “hesapsız kitaplar, risalelerle tafsil ve izah” olunduğunu; buna karşılık Doğu dillerinde ise “tarihin bu şubesi hakkında şimdiye kadar bir şey” yazılmadığını, dolayısıyla bu kavramı karşılayacak bir kelimenin de bulunmadığını, bu eksikliği gidermek için kendisinin Kur’an-ı Kerim’deki “esatîrü’l-evvelîn” nitelemesiyle kastedilen şeyin geçmiş inançlar/mitler olduğu düşüncesiyle “mitolocya” kelimesini “esatir” şeklinde karşılamayı uygun bulduğunu söyler.
Ş. Sami, Esatir’de her kavmin ya da topluluğun mitolojisini, o kavmin veya topluluğun adını verdiği ayrı ayrı başlıklar/kısımlar içinde ele alır. Bunlar “Yunan-ı Kadim ve Roma Esatiri” (9-45), “Etrükslerin Esatiri” (46-47), “Kıptilerin Esatiri” (47-53), “Fenikelilerle Kartacalıların Esatiri” (53-56), “Asurilerin Esatiri” (57-58), “Süryanilerin Esatiri” (59), “İskitlerin Esatiri” (60-63), “İranilerin Esatiri” (64-71), “Hintlilerin Esatiri” (71-87), “Çinlilerin Esatiri” (86-89), “Arapların Esatiri” (90), “Kelt Kavimin Esatiri” (91-95), “Cermenlerin Esatiri” (96-97), “İskandinav Esatiri” (98-104), “Peru Esatiri” (105-107), “Meksika Esatiri” (108-109), “Japon Esatiri” (110-113), “Vahşilerin Esatiri” (114-117)’dir. Ş. Sami, bu kısımlarda önce ele aldığı kavmin ya da topluluğun inançlarına, inanışlarına ilişkin genel bilgiler verir, bunları zaman zaman diğer kavimlerin inançlarıyla mukayese eder. Bunları yaptıktan sonra o kavmin zihnî ya da fiziki düzlemde yaratmış olduğu tanrı, tanrıça vb. figürleri madde başı yaparak onlara ilişkin bilgiler verir. Bazı kavimlerin inanışlarını ise böyle ayrıntılı şekilde değil, genel hatlarıyla dikkatlere sunar. Ş. Sami, Esatir’de yukarıda verilen sayfa aralıklarından da anlaşılacağı gibi eski Yunan ve Roma mitolojisini oldukça geniş ve etraflı şekilde verir. Diğer kavimlerin mitolojilerini ise bir veya birkaç sayfada kısaca özetler. Kavimlere göre değişen bu hacim, kuşkusuz sebepsiz değildir. Bunun sebebi, daha önce de işaret edildiği gibi “esatir-i kadimenin en mükemmeli, en tafsillisi ve bilinmesi en ziyade lazım olanı(nın) esatir-i Yunaniye” olmasıdır. Hatta Sami, konuyu ele almaya bu yüzden onlardan başladığını söyler.
Özgün imlasıyla 117 sayfadan ibaret, orta hacimli bir eser olan ve Cep Kütüphanesi’nin 2. kitabı olarak yayımlanan Esatir, İstanbul’da 1296 yılında Mihran Matbaası’nda basılmıştır.
Şemsettin Sami’nin biyografisi için bk. “Şemsettin Sami”. Türk Edebiyatı Yazarlar Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/semsettin-sami
Eserden Örnekler
"YUNAN-I KADÎM VE ROMA ESATİRİ
Yunan-ı kadîm esatiriyle Roma esatiri beyninde pek az fark vardır. Öyle cüzi farklar Yunan akvamı beyninde de bulunup ilahlarının birtakımına bir memlekette ve diğerlerine diğer bir memlekette ziyade riayet olunur ve bazı memleketler ilahlardan başlıca birinin himayesi altında bulunur idi. Âlihe-i Yunaniye’nin büyüklerinden bazısını Mısrîler, Fenikeliler ve sair Asya akvamı da alıp diğer birer isim ile mabut ittihaz etmişlerdi.
Yunanilerle Romalılar pek çok âlihenin vücuduna kail olup cümlenin reisi “Jüpiter” yahut “Zeus” tesmiye ettikleri ilah idi ki sairleri buna nispeten melaike sıfatında kalıp onlar da âlihe-i asliyeye, kahramanlara ve nîm âliheye münkasim idi [...]
Venüs – Venüs denizin köpüğünden tevellüt edip hüsün ve cemalin ilahesi, aşkın validesi, gülmenin ve zevk ve eğlence ve nazın melikesi ve âşıkların hamiyesi idi. Vulkan’ın zevcesi olup zevcine pek çok sadakat ve fedakârlığı var idi.
Nisan ayı Venüs’ün resm ve ayinine mahsus olup o ayda zevk ve eğlence ve aşk ve sevda muamelatı pek mubah idi. Roma’da iptida bu ilaheye mahsus mabet olduğu hâlde muahharen su-i harekette bulunan kadınlardan alınan ceza-yı nakdi ile bir mabet tesis etmişlerdi.
Venüs’ü ekseriya yanında –aşk ilahı bulunan– oğlu Kupid ve zevk ve naz ilahları olan diğer ufak çocuklar bulunduğu ve bazen birkaçı el ele tutuşup uyandıkları hâlde bazı defa da güvercinler veyahut ördekler tarafından tahrik olunur bir arabanın üzerinde tasvir ederlerdi.
Vulkan – Vulkan ateşin ilahı ve demircilerin hamisi olup Jüpiter ile Zeus’un oğlu ve Venüs’ün zevci idi. Diğer bir itikada göre Zenon Jupiter’in yalnız kendi başına Minerva’yı tevlit ettiğine haset etmekle o da Vulkan’ı pedersiz tevlit etmiş, yani başından çıkarmıştı; ancak bu çocuğun topal ve gayet çirkin olup sair ilahların istihzasına mazhar olduğunu görünce ettiğine nadim olmuştu. Bir itikada göre Jüpiter’in emri üzerine âlemin birinci insan karısını Vulkan yarattı.
Vulkan’ın işi Jüpiter’in yıldırımlarını hazırlamak ve sair ilahların ve kahramanların silahlarını yapmak idi. Kendisine zebh olunan kurbanları kül oluncaya kadar ateşte yakarlardı. Vulkan’ı ter içinde olarak demircilikle meşgul olduğu hâlde tasvir ederlerdi." (Şemsettin Sami 1296: 9-10, 20-21).
Kaynakça
(Kır) Işık, Sibel (2006). Edebiyatçı Yönüyle Şemsettin Sami. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi.
Şemsettin Sami (1296). Esâtîr. İstanbul: Mihran Matbaası.
Topaloğlu, Yüksel (2012). Şemsettin Sami Süreli Yayınlarda Çıkmış Dil ve Edebiyat Yazıları. İstanbul: Ötüken Yayınları.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | LİSÂN (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
2 | VİCDAN (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
3 | TAAŞŞUK-I TALÂT VE FITNAT (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
4 | İHTİYAR ONBAŞI (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN |
Görüntüle | ||
5 | GALATÉE (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN |
Görüntüle | ||
6 | SEYDİ YAHYA (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
7 | BESA YAHUD AHDE VEFA (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
8 | GAVE (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
9 | ŞEYTANIN YÂDİGÂRLARI (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN |
Görüntüle | ||
10 | SEFİLLER (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN |
Görüntüle | ||
11 | EMSAL (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
12 | LETÂİF (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
13 | KAMUS-I FRANSEVÎ (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
14 | ROBİNSON (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN |
Görüntüle | ||
15 | USÛL-İ TENKÎD VE TERTÎB (ŞEMSETTİN SAMİ) | Şemsettin Sami | Prof. Dr. Yüksel TOPALOĞLU |
Görüntüle | ||
16 | MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) | Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
17 | SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) | Abdülvehhâb, Bolulu | Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek |
Görüntüle | ||
18 | BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) | Ahmed Hamdi, Şirvânî | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
19 | LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) | Ahmed Lütfî Efendi | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
20 | LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) | Ahmed Vefîk Paşa | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
21 | ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) | Avnî, Yenişehirli | Dr. Bihter Gürışık Köksal |
Görüntüle | ||
22 | BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) | Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı | Prof. Dr. Mücahit Kaçar |
Görüntüle | ||
23 | HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) | Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
24 | SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) | Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
25 | SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) | Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey | Doç. Dr. Macit Balık |
Görüntüle |