EBKÂR-I EFKÂR (FİKRÎ)
aşk konulu manzum hasbihâl
Fikrî, Mâşî-zâde Dervîş (d. ?/? - ö. 982/1575)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Mâşî-zâde Fikrî tarafından kaleme alınan aşk konulu manzum hasbihâl. Aruzun hafif bahrinde fe'ilâtun mefâ'ilün fe'ilün kalıbıyla ve mesnevi nazım biçimiyle yazılmış olan eser, 1582 beyitten ve 5 bendlik bir murabbadan oluşmaktadır. Eserin bugün için bilinen tek nüshası Budapeşte'de Macaristan Bilimler Akademisi Doğu Yazmaları Koleksiyonunda (O. 98) yer almaktadır. Büyük bir ihtimalle müellif için istinsah edilmiş olan bu nüshanın sonundaki 15 Ramazan 973 [22 Mart 1566] telif tarihini gösterir. Eserden söz eden ilk tarihî kaynak şairin yakın arkadaşı Âşık Çelebi'nin Meşâ'irü'ş-Şu'arâ'sıdır (Âşık Çelebi 2010: III, 1215). Mesneviyi anan diğer kaynaklar ise kronolojik sırayla Hasan Çelebi ve Beyânî tezkireleri ile Künhü'l-Ahbâr, Keşfü'z-Zünûn ve Mecelletü'n-Nisâb'dır. Her ne kadar nüshanın başında ve mesnevinin içinde eser adı geçmiyor ise de Ebkâr-ı Efkâr'ın hafif bahrinde yazıldığını ve konu açısından özgün olduğunu (cümlesi ihtirâ' u iktirâh) söyleyen Âşık Çelebi ve benzer ifadeler kullanan Gelibolulu Âlî'den hareketle (Gelibolulu Mustafa Âlî 1994: 258) eser adını tespit etmek mümkün olabilmiştir. Şair, şüphesiz mesnevinin özgünlüğünü vurgulamak amacıyla eserine bu adı uygun görmüştür. Eser, aynı zamanda 16. yy. tezkire yazarları tarafından üretken bir mesnevi şairi olarak tanıtılan ve nüshanın başındaki notta hamse sahibi olduğu söylenen Fikrî'nin bugün için elde bulunan tek mesnevisi konumundadır. Medhiye bölümünden ve hâtimede geçen beyitlerden mesnevisini Kanûnî Sultan Süleyman'a sunmak üzere kaleme aldığı anlaşılan Fikrî, telif tarihinden kısa bir süre sonra padişahın sefer sırasında ölümü sebebiyle muhtemelen bu niyetini gerçekleştirememiştir. 

Geleneksel mesnevi kalıbına uygun olarak hamd, tevhid, münacat ve naat bölümleriyle başlayan eserin sebeb-i telif kısmında Fikrî o tarihe kadar kadın-erkek aşkını işleyen bir çok mesnevi yazdığını, fakat bu defa oğlan aşkını anlatacağını ve kendi hâlini aktaracağını söyleyerek hasbihâl türünde bir hikaye kaleme aldığını açıkça ifade etmiştir. Eser, türün birçok örneğinde olduğu gibi birinci tekil şahıs anlatısı olarak ben-anlatıcı ağzından aktarılmıştır. Dolayısıyla hikâyenin baş kahramanı bizzat Fikrî'dir. Bununla beraber birçok türdeş eserde olduğu gibi bu hikâyede anlatılanlar da büyük oranda şairin hayatından izler taşımakla beraber mutlaka kurmaca unsurlarla zenginleştirilmiştir (Özyıldırım 2009). Ayrıca hasbihâl türündeki birçok eserde görülen sergüzeşt-nâme (hatırat), seyahat-nâme, tarifât ve şehr-engiz türleriyle geçişkenlik hâli Ebkâr-ı Efkâr için de söz konusudur.

Hikaye Fikrî'nin felekten ve gönülden şikayetiyle başlar ve aşk arzusuyla yanıp tutuşan şairin bir sevgili bulabilmek arzusuyla Edirne'ye gidişiyle devam eder. Bu şehirde farklı meclislere girerek bir güzel arayan kahraman-şair uzun uzun tasvir ettiği bu meclislerde aradığını bulamaz ve bir gece rüyasında kendisine Kabe'de şarap sunan bir dilber görerek onu aramaya koyulur. Yolculuğun ikinci evresi İstanbul'da yaşanan aksiyon dolu olaylardan meydana gelir. Aradığı güzel oğlanı nihayet Ayasofya'nın yakınlarındaki bir çeşme başında gören kahraman-şair kısa bir müddet sonra onunla görüşmeye başlar fakat bu görüşmeler önce rakibin daha sonra da maşukun babasının ve annesinin devreye girmesiyle kesilir. Hatta maşukun babası oğlunu zincirleyerek iki âşığın görüşmesini engeller. Bununla beraber maşukun daha önce gördüğü bir rüya üzerine âşık olduğunu annesine söylemesiyle aile oğlanı serbest bırakır ve böylece iki âşık birbirine kavuşur ve vuslat gerçekleşir. Fakat bir müddet sonra maşukun sakallanması üzerine kahraman-şair büyük bir hayal kırıklığı yaşar ve maşuku için galiz sözler kullanarak onu terk eder. Hikâye kahraman-şairin gördüğü ikinci bir rüyadaki ak sakallı ihtiyarın sözleri üzerine kitaplara yönelmesiyle son bulur.

Ebkâr-ı Efkâr 15. yüyılın ikinci yarısında Halîlî'nin Fürkat-nâme'si ile başlayıp Cafer Çelebi'nin Heves-nâme'si ve Taşlıcalı Yahyâ'nın Şâh u Gedâ'sı ile en popüler örneklerini veren, şairin kendi tecrübe ettiği bir aşk hikayesinin kurmaca unsurlarla zenginleştirilmiş hâli olan hasbihâl türünün farklı bir halkası konumundadır (Özyıldırım 2009). Edirne ve İstanbul gibi iki büyük şehirde geçen hikayede, şehir tasvirleri ve toplumsal dokuya dair ayrıntılar ve gerçekçilik vurgusu türdeşlerine göre çok daha belirgindir. Özellikle Edirne'deki meclis tasvirleri toplumun farklı katmanlarını yansıtan bir panorama sunmaktadır. Bu özelliğinden dolayı eser, şahsî bir macera olmakla beraber, dönemin şehir hayatını ve toplumsal ilişkilerini yansıtan belgesel bir özelliğe de sahiptir. Ayrıca diğer türdeş eserlerden farklı olarak hemcinsler arasındaki aşk hikayesinin açıkça ifade edilen bir vuslatla sonlanması, genç oğlanın anne ve babasının figüratif kadro içinde yer bulması ve şairin sakalı gelen sevgili için ağır cümleler kullanması da sıra dışı ayrıntılar olarak vurgulanmalıdır. Ebkâr-ı Efkâr'ın, toplum, şehir ve kültür tarihiyle ilgili çeşitli özellikleri farklı açılardan değerlendirilmiştir (Aynur 2015: 139-140; Ambros 2016: 168-169; Özyıldırım 2017: 217-242; Özyıldırım 2018; Sürelli 2020; Çalka 2021: 80-88) . Eserde özellikle şair-kahramanın farklı kişilerle ve maşukun anne ve babasıyla girdiği diyaloglar ise özellikle gündelik konuşma dilinin, ayrıca argo, kaba dil ve gizli dil kullanımlarının dikkate değer örneklerini yansıtmaktadır (Özyıldırım 2017: 259-278).

Kütüphane katalogunda "Dîvân-ı Fikrî" adıyla kaydedilmiş olan Ebkâr-ı Efkâr ilk olarak 2006 yılında Ali Emre Özyıldırım tarafından tespit edilmiş ve özetlenerek kısaca tanıtılmış (2007), daha sonra şair ve eser hakkında farklı açılardan geniş bir inceleme ve tahlille beraber tıpkıbasımıyla birlikte yayımlamıştır (2017).

Şairin biyografisi için bk. "Fikrî, Mâşî-zâde Dervîş". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/fikri-masizade-dervis 

Eserden Örnekler


[Edirne'de Tunca Nehri kenarındaki güzeller meclisinin tasvirinden]

Tunca’dan cânibe revân oldum

Vardum ammâ ki câna cân buldum


Zînet itmiş kenârını Tunca

Serv-i bâlâlar ile boyunca


Şehrden cânibinde Câmi-i Şâh

İşret-âbâd u hoş nişîmengâh


Nağme-i kumrî nâliş-i bülbül

Çerha tolmışdı şûriş ü gulgul


Okur elhânlar eyleyüp murgân

Mantıku’t-tayr u Gülsitân’ı revân


Çerha irmişdi nağme-i ney ü çeng

Ana âb-ı revân ider âheng


Sâz yanınca eyler âb-ı revân

Niçe savt-ı hazîn birle terân


Her çemende sadâ-i nûş-â-nûş

Cism ü câna virürdi cûş u hurûş


Neseminde nesîmi cân-perver

Suyı mâ-verd toprağı anber


Virmiş idi şeref gül ile giyâh

Hûb işret-serâ neşîmengâh


Yiltür ol bir yakaya elleri bâd

Göz ider nergis el salar şimşâd


Turmadan geldi serv-i bâlâlar

Sidre-kâmet güzeller a'lâlar


Zînet itdi kenârını Tunca

Serv-i bâlâlar ile boyunca


Bir içim su gibi güzeller hep

Mâ'i gönlekli bî-bedeller hep (Özyıldırım 2017: 334-335)


[Rakiple âşık arasında geçen diyalog]

Kara bulut gibi o düşmen-i saht

Na'ra urup didi bire bed-baht


Bire nâ-pâk etekli ter-dâmen

Bir gulâm-pâre görse cân viregen


Bire hey gül gibi derîde kekez

Duhter-i rez gibi keşîde kekez


Didi bana bire gulâm-pâre

Akçası ak velî yüzi kara


Ne işün var yanında oglanun

Gül-i terden tarî vü ra'nânun


Bire bed-haslet ü bire bed-kîş

İş mi sandun nedür bu itdügün iş


Toldum âteş hemîn kızardı yüzüm

Kızıl âteş közine döndi gözüm


Didüm ey bed-nihâd u pür-telbîs

Bire îmâna kasd ider iblîs


Bire dünyâ delüsi mâl eşegi

Mezbele dûdesi helâ köpegi


Hey kara yüzli hey kara câhil

Nefs-i zâyi' ü bâtıl u âtıl (Özyıldırım 2017: 390-391)


[Maşukun annesi Selime Hatun'un oğlunu teselli etmesi]

Ana bacı o başlar tâcı

Ki dil ü cândur iki muhtâcı


Gözi nûrıyçün ağlayup her dem

Gönli cân acısıyla çekmede gam


Dili endûhgîn ü cânı gamîn

İtdi oğlın kenâr oturdı hemîn


Didi ey cânuma revânum oğul

Cânumun dil-sitânı cânum oğul


Ey cinân-ı cenâna serv-i revân

Vey meh-i mihrbân-ı âlem-i cân


Nev-civân eyler ise cûş u hurûş

Pîre lâzımdur olmaya hâmûş


Olmağ ile dıraht-ı köhne mu'în

Çekdi kâmet kedû-yı tâze hemîn


Oldı bir pîr çün ana reh-ber

Buldı âb-ı hayâtı İskender


Olma ey nev-civân sakın dil-gîr

Seni bend itdügine vâlid-i pîr (Özyıldırım 2017: 411)

Kaynakça


Ambros, Edith Gülçin (2016). "Frivolity and Flirtation". Ottoman Women in Public Space. Ed. Ebru Boyar, Kate Fleet. Leiden/Boston: Brill. 150-186.

Âşık Çelebi (2010). Meşâ'irü'ş-şu'arâ. Hzl. Filiz Kılıç. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Yay.

Aynur Hatice (2015). "Şehri Sözle Resmetmek: Osmanlı Edebî Metinlerinde İstanbul (XV.-XVIII. yüzyıllar)". Antik Çağdan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi. Hzl. Coşkun Yılmaz. C. VII. İstanbul: İBB Kültür AŞ Yay. 128-145.

Çalka, Mehmet Sait (2021). Fethin Rüyası -Osmanlı Şiirinde Ayasofya-. İstanbul: DİB Yay.

Gelibolulu Mustafa Âlî (1994). Künhü'l-ahbâr'ın Tezkire Kısmı. Hzl. Mustafa İsen. Ankara: AKM Yay.

Özyıldırım, Ali Emre (2007). "Ebkâr-ı Efkâr: Fikrî Çelebi'nin Aşk Konulu Hasbihali". Turkish Studies 2/4: 685-703.

Özyıldırım, Ali Emre (2009). "Sergüzeştnâmeler Üzerine Hasbihal Veya Hasbihâlin Sergüzeşti". Nazımdan Nesire Edebî Türler. Hzl. Hatice Aynur, Hanife Koncu, Müjgân Çakır, Selim Sırrı Kuru, Ali Emre Özyıldırım. İstanbul: Turkuaz Yay. 134-166.

Özyıldırım, Ali Emre (2017). Mâşî-zâde Fikrî Çelebi ve Ebkâr-ı Efkâr'ı -Onaltıncı Yüzyıldan Sıradışı Bir Aşk Hikâyesi-. İstanbul: Dergâh Yay.

Özyıldırım, Ali Emre (2018). "Two Poets Two Works: Some Conclusions from Ebkâr-ı Efkâr and Mihnet-keşân on the Constants and Functions of the Ottoman Mesnevis from the 16th Century to the 19th Century". An Iridescent Device: Premodern Ottoman Literature. Ed. Christiane Czygan, Stephan Conermann. V&R unipress - Bonn University Press: Göttingen. 131-146.

Sürelli, Bahadır (2020). "Ali Emre Özyıldırım, Mâşî-zâde Fikrî Çelebi ve Ebkâr-ı Efkâr’ı: On Altıncı Yüzyıldan Sıradışı Bir Aşk Hikâyesi, İstanbul: Dergâh Yayınları, 2017, 493 s., ISBN 978-975-995-805-3". Osmanlı Araştırmaları 56: 323-330.

Atıf Bilgileri


Özyıldırım, Ali Emre. "EBKÂR-I EFKÂR (FİKRÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/ebkar-i-efkar-fikri. [Erişim Tarihi: 15 Ocak 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 HURŞÎD Ü MİHR (FİKRÎ) Fikrî, Mâşî-zâde Dervîş Dr. Öğr. Üyesi Fazile Eren Kaya
Görüntüle
2 MİHR Ü MÜŞTERÎ (FİKRÎ) Fikrî, Mâşî-zâde Dervîş Dr. Öğr. Üyesi Fazile Eren Kaya
Görüntüle
3 BEHRÂM U ZÜHRE (FİKRÎ) Fikrî, Mâşî-zâde Dervîş Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ
Görüntüle
4 HURŞÎD Ü NÂHîD (FİKRÎ) Fikrî, Mâşî-zâde Dervîş Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ
Görüntüle
5 ŞÜKÛFEZÂR (FİKRÎ) Fikrî, Mâşî-zâde Dervîş Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ
Görüntüle
6 DÎVÂN (FİKRÎ) Fikrî, Mâşî-zâde Dervîş Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ
Görüntüle
7 ŞEHR-ENGÎZ (FİKRÎ) Fikrî, Mâşî-zâde Dervîş Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ
Görüntüle
8 KISSA-İ FİRÛZ ŞÂH TERCÜMESİ/FİRÛZ-NÂME (FİKRÎ) Fikrî, Mâşî-zâde Dervîş Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ
Görüntüle
9 DÎVÂN (CA’FER) Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi Dr. Fatma Meliha Şen
Görüntüle
10 MÜNŞE’ÂT (CA’FER) Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi Dr. Fatma Meliha Şen
Görüntüle
11 TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME (FİRDEVSÎ) Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî Dr. Öğr. Üyesi Ozan Kolbaş
Görüntüle
12 KİTÂB-I TÂLİ'-İ MEVLÛD / TÂLİ’-İ MEVLÛD-İ KEBÎR (FİRDEVSÎ) Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî Doç. Dr. Himmet BÜKE
Görüntüle
13 HEŞT BİHİŞT / KİTÂBÜ’S-SIFÂTİ’S-SEMÂNİYYE FÎ ZİKRİ’L-KAYÂSIRETİ’L-OSMÂNİYYE (İDRÎS) İdrîs, İdrîs-i Bitlîsî Doç. Dr. ADNAN OKTAY
Görüntüle
14 ŞERH-İ MESNEVÎ-İ MA’NEVÎ (İDRÎS) İdrîs, İdrîs-i Bitlisî Doç. Dr. ADNAN OKTAY
Görüntüle
15 ŞEHRENGÎZ DER-MEDH-İ CÜVÂNÂN-I EDİRNE / ŞEHRENGÎZ-İ EDİRNE (MESÎHÎ) Mesîhî, Îsâ Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
16 DÎVÂN (ŞÂMÎ) Şâmî, Şâmlıoğlu Mustafâ Bey Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
17 HEFT PEYKER (ABDÎ) Abdî Dr. Öğr. Üyesi ASLI AYTAÇ
Görüntüle
18 CEMŞÎD Ü HURŞÎD (ABDÎ) Abdî Prof. Dr. Adnan Ince
Görüntüle