DÎVÂNLAR (ÂLÎ/ÇEŞMÎ)
şiirler
Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa (d. 948/1541 - ö. 1008/1600)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Gelibolulu Mustafa Âlî'nin ilk DîvânVâridâtü’l-Enîka Lâyıhâtü’l-Hakîka ve son  Dîvân olmak üzere dört kez tertip olunan divanındaki şiirleri. 

İlk Divanı’nı 26 yaşında tertip eden Gelibolulu Mustafa Âlî''nin ilk mahlası Çeşmî'dir. Şairin romantik sayılabilecek bu mahlasla yazdığı şiirlerden sadece 1 tanesi ele geçmiştir.  Âlî daha sonra da mizacına uygun olan bir ifadeyi "âlî" (yüce, yüksek) mahlas edinmiştir. Hayatının geri kalan kısmında da “Âlî” mahlasıyla yaklaşık 34 yıl şiir yazar. Şairin hayatının sonuna kadar yazdığı manzumeleri, değişik zamanlarda tertip edilen dört Dîvân’da toplanır. Âlî, gençlik çağında yazdıklarını bir araya getiren I. Dîvânı’ndan sonraki şiirlerini yaş devresi itibariyle iki divanda toplamış ve ilkine Vâridâtü’l-Enîka, daha sonrakine Lâyıhâtü’l-Hakîka adını vermiştir. Bu sayı kardeşinin kaleme aldığı I. Divan, Hisalî'nin şairin ölümünden sonra topladığı divanla birlikte dörde çıkmaktadır. Edebiyatımızda Âlî gibi birden fazla divana sahip olan başka şairler de vardır. Bunlar Ali Şîr Nevayî, İzzet Molla ve Gelibolulu Sürurî’dir.

Divanlar'da hemen her nazım biçiminden örnekler vardır. Bunlar arasında diğer divanlarda sık görülen kaside, gazel gibi nazım biçimlerinin yanında, pek çok divanda örneği bulunamayan konu ve nazım şekilleri yer alır. Şair, müfred ve matlalardan kısa mesnevilere kadar, pek çok nazım şeklini kullanır. Yine pek çok divanda bulunmayan bahr-ı tavil, Âlî'nin Divanları’nda yer alır. Âlî, Gelibolu Şehr-engizi de kaleme alarak Divan Edebiyatında şehrengiz yazan 60 kadar şairin arasına girebilmiştir. Eserde üç ön söz, 1 bahr-ı tavil, 112 kaside, 3 murabba, 2 muhammes, 19 tahmis, 8 müseddes, 5 tesdis, 2 müsebba, 4 müsemmen, 1 muaşşer, 10 terkibbent, 10 tercibent, 1 müstezad, 1549 gazel, 62 nazım, 128 kıta, 25 tarih, 35 rubaî, 33 muamma, 2 lugaz, 43 matla, 1 müfred, 1 şehrengiz, 13 kısa mesnevi bulunmaktadır. Tahmisler Usulî (1), Sultan Murat (2), Hayalî (8), İshak (1), Gınayî (1), Rahmî (1), Salih (1), Selim (1) ve Mesihî (1)'nin gazellerine yapılmıştır. Ayrıca kendisinin de üç gazelini tahmis etmiştir. Eserdeki gazellerin sayısı 1549'dur. Divan Edebiyatında 7777 gazeliyle en fazla gazel yazan Edirneli Nazmî’dir. 2779 gazel ile Kanunî Sultan Süleyman ikinci; 2197 gazel ile Halepli Edîb üçüncü, 1800 gazel ile Balıkesirli Zatî dördüncü olurken Gelibolulu Mustafa Âlî de 1549 gazeliyle beşinci sırayı elde eder.

Âlî, Necatî, Mesihî, Şeyhî, Bâkî, Hayalî, Ruhî, İshak, Usulî, Fuzulî, Sultan Murad, Celâl, Salih, Emrî, Gınayî, Rahmî olmak üzere en az 16 şaire nazire yazmıştır. Nazirelerinin yanında kimden alındığını belirtmeden pek çok şairin manzumesinden etkilenerek de yeni manzumeler meydana getirmiştir. Özellikle Sâfî’nin Hasbihâl’inden nasıl yararlandığı dikkat çekici bir örnektir. Bu bakımdan Âlî’nin şairliği, Balıkesirli Zatî’ninkine benzer. Her ikisi de başka şairlerin şiirlerinden ustaca yararlanarak yeni manzumeler meydana getirmiş ve sayıları bini aşan manzumeler oluşturmuşlardır. Âlî, İran şairlerinden Hâfız-ı Şirâzî ve Molla Câmî'nin etkisi altındadır. Eserlerinde işlediği konularla, Molla Câmî'yi izler. Osmanlı şairlerinden Necatî, Bâkî ve Hayalî'nin Âlî'nin sanatı üzerinde önemli etkileri vardır. Âlî'nin şiirleri konu bakımından Necatî-Mesihî-Behiştî-Bâkî-Şeyhülislâm Yahya ve Nedîm çizgisinde yer alır.

Âlî’nin vefatından sonra bazı beyitleri dillerde dolaşmaya başlamıştır. Zamanla da kimin olduğu unutulan bu şiirler başka şairlere mal edilmiştir. Âlî'ye ait bir beyit de belâgat kitaplarında Şeyh Galib’e ait olarak gösterilecek kadar tanınmıştır. Yine aynı beytin Ârif Divanı’nda, şairin adı verilmeden “beyt-i meşhur” olarak anılması da Âlî’nin bazı beyitlerinin zaman içinde değerini kaybetmediğini gösterir. Divan şiirinde konu, nazım şeklini belirlerken, şair, bu konuda kendine özgü denemeler içindedir. Hemen hemen her konuda gazel nazım şeklini kullanır. Örnek olarak övgü, kaside nazım şeklinin konusu iken Âlî, gazel nazım biçimine de aynı işlevi yükler. Şiirlerinde 24 ayrı vezin kullanması da Âlî’nin şiir sanatının bir başka özelliğidir. Şair, şiirlerinde pek çok konuyu işlemiştir. Bir yandan görevlerinden azledilmesinden doğan üzüntülerini, bir yandan devletteki olumsuz gelişmelerden duyduğu endişeleri şiirlerinde yansıtır. Şiirlerinde, aydın kimliği zaman zaman ağır basar. Her ne kadar risalelerine şairin karakterinin olumsuz yanları yansısa da bu durum, Âlî’nin aydın olarak üstlendiği görevin değerini düşürmez. Sosyal olaylara önem verir. Bu tip şiirlerde, şiiriyetin ikinci plânda kaldığı olur. Âlî, gözlemlerini aktarırken şiiri, ikinci plâna atar. Bu manzumelerinin, tarihçiliğinin etkisinde olduğu kuşkusuzdur.

Gelibolu'da doğan Âlî uzun yıllar memleketinden uzak kalır. Şair gerek mensur eserlerinde, gerekse Dîvânı’nda Gelibolu'ya sevgisini belirtir. Özellikle Gelibolu Şehr-engizi, şairin bu sevgisinin bir göstergesidir. Şair, görevi sebebiyle bulunduğu beldelerin isimlerine de şiirlerinde yer vermiştir. Bundan dolayı Âlî’nin şiirlerinde birçok yer adına rastlanır. Bu da Âlî'nin çevresine karşı ne kadar duyarlı olduğunu ve bunları şiirlerine aktardığını gösterir. İsimleri ve olayları dikkatli bir biçimde kaydetmesinde şairin tarihçi kimliğinin de etkisi vardır. Şair, günlük hayatın her türlü sahnesini şiirlerinde işler. Âlî'nin Divanı’nda en çok görülen konular av sahneleri ve hayvanlar, bayram, bezm, düğün, giyim-kuşam, hamam, mersiye, seferler ve savaşlar, ziyaretler vs.dir. Şairin kendisine seçtiği konular orijinaldir. Psikolojik sıkıntılarını yansıttığı hasbihâl tarzı şiirleri, İstanbul'un vasfındaki kasidesi, gûy u çevgân oyununu anlattığı manzumesi, işret-nâmeleri, manzum mektubu, sevgilisi ile arasındaki münasebetleri işlediği manzumeleri, sevgilisinin ölümüne düşürdüğü tarihi, çok sayıda ziyaretleri için yazdığı gazelleri, hayvan mersiyesi ve şehrengizi ile farklı konulara eğilmiştir. Akün'ün de belirttiği gibi hamasiyat denilen cengâverlik ve savaş ile ilgili duygu ve konulara çok yer vermesi de Âlî'nin sanatının ön plâna çıkan özelliklerindendir. Necatî Bey'in katırı için yazdığı “Mersiye-i Ester”i ve Mealî'nin kedisi için yazdığı “Mersiye-i Gürbe”si ve Eşref’in “Eşek için mersiye”si elimizdeki şimdilik örnek olarak bulunuyorken Âlî'nin Divanları’nda köpeğine mersiyeler yazması, şairin konu yelpazesinin genişliğine en güzel örneklerdendir.

Âlî’nin Divanları’ndaki şiirler arasında tam bir kronolojik sıra gözetmek mümkün değildir. Divan nüshaları arasında birbirine çok fazla şiir aktarmaları vardır. Örnek olarak kardeşinin istinsah ve tertip ettiği ilk divandaki şiirlerin bir bölümünü Vâridâtü’l-Enîka adlı divanına almış; bir bölümünü almamıştır. Yine Lâyıhâtü’l-Hakîka adını verdiği yeni divanına Vâridâtü’l-Enîka adlı divanından parçalar almıştır. Hisalî'nin tertip ettiği Dîvân’da pek çok yeni şiir bulunmakla birlikte Vâridâtü’l-Enîka'dan aynen veya eklemelerle alınmış şiirler de vardır. Dolayısıyla divan nüshalarından hiçbiri, iç içe geçmelerinden dolayı, Âlî'nin şiirlerini tamamıyla temsil etme kabiliyetine sahip değildir. Bu nedenle Âlî’nin Divanları’ndan birini çalışmak şairin manzumelerini ve manzumelerdeki beyit sayısını tam olarak tespit etmek imkânı vermemektedir. İlk Dîvân’dan başlayarak dördüncü Dîvân’a kadar şiir aktarmaları ile divan nüshalardaki şiirler iç içe geçmiştir. 

Âlî'nin dört Dîvânı’ndan biri olan Vâridâtü’l-Enîka üzerine Kudret Altun tarafından bir doktora tezi yapılmıştır (1990). Dördüncü Dîvân tek nüsha üzerinden Necaattin Topçu tarafından yüksek lisans tezi yapılmıştır. Gelibolulu Mustafa Âlî'nin tüm şiirleri, Varidatü'l-Enika, Lahıhatü'l-Hakika ve Son Dîvân'dakiler yeni bir uygulama ile Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Divanları başlığı ile ve de yeni bir yöntemle İ. Hakkı Aksoyak tarafından önce doktora çalışması olarak yapılmış (1999) daha sonra da yayına dönüşmüştür (2006). Söz konusu yayında hazırlanan Divanlar neşrinde kütüphanelerdeki 34 nüshanın tamamı okunarak ve 1500 kadar mecmua taranarak şairin tüm şiirlerinin Divanlar'da yer alması amaçlanmıştır. Eserin elektronik baskısı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmiştir. 

Yazarın biyografisi için bk. "Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa". Türk Edebiyatı isimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ali-cesmi-gelibolulu-mustafa 

Eserden Örnekler


Acı sözlerle gelür cümle mevâcib ister

Tatlu cânumdan iderler beni her dem bî-zâr


Dûd-ı âhum elemümden tokuz eflâke çıkar

Eşk-i çeşmüm dahı deryâyı o dem kana boyar


Ayn-ı efî  görinür ayn-ı ulûfe gözüme

Lâm u vâv ile dahı fâ ile hâ halka-i mâr


Sabr idün bir niçe gün diyü temennâ kılsam

Her biri kendü dilince sögüp eyler beni zâr


Arab olan Arabî dil ile her dem bunı dir

Ene mā-ârefu gayruke fülûs rûh fiʾn-nâr


Acem olan neferün dahı dem-â-dem bunı dir

Men tevakkuf ne-konem hakk-ı merâ zûd şümâr


Kürd olan velvele ile bunı îrâd eyler

Dekojim tâ tu bîzânî dirivî men tu biyâr


Arnavudlar gazab ile atılup üstüme dir

Taḳo ti Boga ya merkezî ulûfe di-totviyâr


Hep fireng yek-dil olup cümle ile dirler kim

Dâimüʾl-boga sinyor veyâ ti pul-bâr


Sırf câhil olanun Sırfça cevâbı bu kim

Gospodari day ulûfe nisam nijâ govedâr


Urumun da sözi bu kendi lisânı üzre

Dâne ekser fî- toter to ulûfe fa to par


Dir manavlar dahı vir akçamı yoksa bokarık

İderık başuna gin dünyeyi şol zârı tolku dâka key dar


Bosnavî dir be belki bilmezdüm men hemverti

Davire hakkumuzı hazretümüz defterdâr


Bir iki var Çagatay âdemi anlar dahı dir

Bizge bir hakkını biz Mekkeye kitken kişiler


Bu zebân ile zebânîler ider bana cefâ

Bu felâketle geçer ömr-i azîzüm her bâr


Bilmezem nʾeyleyeyüm kim bu ḳadar eşhâsun

Kangısına vireyüm luṭf ile temkîn ü vakâr


Çekdügüm derdi gören nev-i beşerden gayrı

Taglarda acır aglar bana ahcâr eşcâr


Selb-i küll eylemezem cümle-i esnâfı dilâ

İçlerinde niçe kem var ise niçe eyü var


Cân u dilden el açup cânib-i Ḥaḳʾdan dilerem

Eyüye rahmet ide hazret-i Bârî her bâr


Cümle ahvâli ki tafsîl ile itdüm çü beyân

Mâl tahsîlini daḫı ideyüm bir bir ayâr


Bir iki pulı olur kalaya girüp çıḳanun

Gayrı yirden dahı bir nesnesi gelmez diyâr


Bender iskelesini vardur anun daḫı hemân

Bir iki nekbetî at ugrusı âmilleri var


Görmemiş akça yüzin cân virür iflâsından

Gözi agını eger âyinede görse oyar


Hâsılı elli yük îrâdı olur dikkat ile

Masrafı âleme malûm olupdur sad bâr


Şehri bu defteri bu kâtib ü âmilleri bu

Deşt ü sahrâsı dahı buna göre her ne ki var


Bir yirün kûyı vü ṣaḥrâsı bu vâdîde ola

Şâh-bâz-ı kalem anda ne kadar ide şikâr


Böyle gird-âb-ı belâdan hîç olur mı yâ Rab

Keştî-i dil kim ide sürat ile azm-i kenâr


Gice gündüz bu durur hâtıruma lâyıḳ olan

Dâimâ cân u gönülde budur ezkâr efkâr


Bu ḳafesden nice pervâz ide bu murg-ı vücûd

Nice âzâd ola bu çâh-ı belâdan dil-i zâr


Perr ü bâl açmış idüm niçeden istihlâsa

Perr ü bâlüm yolınup yine tutıldum nâ-çâr


Her ne yirden ki halâs olmaya ḳaṣd eylemişem

Bulmadum zerre ḳadar fursat idem azm-i kenâr


Peyk-i tabum tek u pû ile niçe sâ'at kim

Eyledi milket-i fikri o gice geşt ü güzâr


Gördi yoḳ çâre halâs olmaga âhir nâ-çâr

Hâba vardı gam u mihnetle dü çeşm-i hûn-bâr


Yumdugum demde gözüm hâb ile ben bî-çâre

Zâhir oldı bana bir şahs-ı azîmüʾl-mikdâr


Hâsılı rahm idüben hâl-i perîşînumuza

Luṭf ile şefkat ile eyledi arz-ı dîdâr


Didi ey mihnete sâbir ü belâya mutâd

Sabr ḳıl bir iki gün olma sakın zâr u nizâr


Avn-ı Hakk ile ire hâtıruna yine safâ

Konmaya âyine-i kalbüne bir zerre gubâr


Niçe bin pend ile bend-i elemüm açdı didi

Sana bir söz diyeyüm lîk sözüm tut zinhâr


Çünki düşdün zulemâta dileyüp âb-ı hayât

Eyledün kendözüne gündüzi âhir şeb-i târ


Giceler subha degin eyle temennā-yı necât

Ki yakın ola sana lutf-ı celîl-i Cebbâr


Bir tarîk ile halâs olmaga dermânun yok

Meger ol merhametinden ide lutfın sana yâr


Bu kemîne daḫı bin dürlü senâlarla anun

Elin öpdüm didüm ey müşfiḳ-i hurrem-dîdâr (Aksoyak 2006: 307)



Sultân Murâd'a Virilmişdür

Zülâl-i lutfunı ben hâke bârân itsen olmaz mı

Murâdum gülşenin ser-sebz ü reyyân itsen olmaz mı


Gam-ı azl ile giryân olmasam eyyâm-ı adlünde 

Murâdumca bir alâ mansıb ihsân itsen olmaz mı


Getürsen ehl-i nazmun zübdesin erkâna kullansan

Niçe ashâb-ı dìvân ile dìvân itsen olmaz mı


Gehî azl ü gehî nasb ehl-i irfâna ne lâyıkdur

Kemâlât ehlini tezyîn-i erkân itsen olmaz mı


Azîz itmiş Hudâ Kurân'da vasf itmişdür ol kavmi

Zelîl olmasalar ser-cümle zî-şân itsen olmaz mı


İki üç bülbülün var gülsitân-ı âstânunda

Anun her birine lutfun hezârân itsen olmaz mı


Bilinse Âlî vü Bâkî vü Nevî'nün makâdìri

Ber-âverd eyleyüp teşhîs-i mîzân itsen olmaz mı (Aksoyak/II 2006: 294)

Kaynakça


Aksoyak, İ. Hakkı (1999). Gelibolulu Mustafa Âlî ve Divanları’nın Tenkitli Metni. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.

Aksoyak, İ. Hakkı (hzl.) (2006). Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Divanları (Divan-I). Harvard University.

Aksoyak, İ. Hakkı (hzl.) (2006). Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Divanları (Divan-II). Harvard University.

Aksoyak, İ. Hakkı (hzl.) (2006). Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Divanları (Divan-III). Harvard University.

Aksoyak, İ. Hakkı (2009). "Gelibolulu Mustafa Âlî 'nin Künhü'l-Ahbar'daki Şiir Eleştirmenliği-Poetry Critism of Mustafa Âlî From Gallipoli". Journal of Turkish Studies. Cem Dilçin Armağanı: 33-64.

Akün, Ömer Faruk (1989). “Âlî Mustafa Efendi (Edebi yönü)”. İslâm Ansiklopedisi. C.II. İstanbul: TDV Yay. 414-421.

Akün, Ömer Faruk (1994). “Divan Edebiyatı”. İslâm Ansiklopedisi. C.IX. İstanbul: TDV Yay. 397.

Altun, Kudret (1990). Gelibolu’lu Âli ve Dîvanı (Vâridâtü’l-Enîka). Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. 

Fleischer, Cornell H. (1996). Tarihçi Mustafa Âlî, Bir Osmanlı Aydın ve Bürokratı. Çev. Ayla Ortaç. İstanbul.

İsen, Mustafa (1988).Gelibolulu Mustafa Âlî. Ankara.

Kütükoğlu, Bekir (1989). “Âlî Mustafa Efendi (Hayatı)”. İslâm Ansiklopedisi. C. II. İstanbul: TDV Yay.

Tietze, Andreas (1977). “The Poet as Critique of Society A 16. Century Ottoman Poem”. Turcica X (1): 120-160.


Atıf Bilgileri


Aksoyak, ismail. "DÎVÂNLAR (ÂLÎ/ÇEŞMÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/divanlar-ali-cesmi-tees-1559. [Erişim Tarihi: 21 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 BEDİÜ'R-RUKÛM/ REBÎÜ'L-MERSÛM (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
2 CÂMİÜ'L-BUHÛR DER-MECÂLİS-İ SÛR (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa Doç. Dr. Mehmet ÖZDEMİR
Görüntüle
3 DAKÂİKU'T-TEVHÎD/BEDÂYİ'U'L-METÂLİ' (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
4 GÜL-İ SAD-BERG (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
5 HULÂSATÜ'L-AHVÂL (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
6 MAÂLİMÜ'T-TEVHÎD (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
7 HADÎS-İ ERBAÎN (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa Prof. Dr. Adem Ceyhan
Görüntüle
8 MECMAU'L-BAHREYN (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
9 MİHR Ü MÂH (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa Prof. Dr. Ahmet İÇLİ
Görüntüle
10 MİHR Ü VEFÂ (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
11 NİKÂTÜ'L-KÂL FÎ-TAZMÎNİ'L-MAKÂL (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
12 RİYÂZÜ'S-SÂLİKÎN (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
13 SUBHATÜ’L-ABDÂL (ÂLÎ/ ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
14 SUBHATÜ'L-İNÂBE (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
15 TUHFETÜ'L- UŞŞÂK/TUHFE-İ UŞŞÂK (ÂLÎ/ÇEŞMÎ) Âlî/Çeşmî, Gelibolulu Mustafa ismail Aksoyak
Görüntüle
16 DÎVÂN (CA’FER) Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi Dr. Fatma Meliha Şen
Görüntüle
17 MÜNŞE’ÂT (CA’FER) Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi Dr. Fatma Meliha Şen
Görüntüle
18 TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME (FİRDEVSÎ) Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî Dr. Öğr. Üyesi Ozan Kolbaş
Görüntüle
19 KİTÂB-I TÂLİ'-İ MEVLÛD / TÂLİ’-İ MEVLÛD-İ KEBÎR (FİRDEVSÎ) Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî Doç. Dr. Himmet BÜKE
Görüntüle
20 HEŞT BİHİŞT / KİTÂBÜ’S-SIFÂTİ’S-SEMÂNİYYE FÎ ZİKRİ’L-KAYÂSIRETİ’L-OSMÂNİYYE (İDRÎS) İdrîs, İdrîs-i Bitlîsî Doç. Dr. ADNAN OKTAY
Görüntüle
21 ŞERH-İ MESNEVÎ-İ MA’NEVÎ (İDRÎS) İdrîs, İdrîs-i Bitlisî Doç. Dr. ADNAN OKTAY
Görüntüle
22 ŞEHRENGÎZ DER-MEDH-İ CÜVÂNÂN-I EDİRNE / ŞEHRENGÎZ-İ EDİRNE (MESÎHÎ) Mesîhî, Îsâ Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
23 DÎVÂN (ŞÂMÎ) Şâmî, Şâmlıoğlu Mustafâ Bey Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
24 HEFT PEYKER (ABDÎ) Abdî Dr. Öğr. Üyesi ASLI AYTAÇ
Görüntüle
25 CEMŞÎD Ü HURŞÎD (ABDÎ) Abdî Prof. Dr. Adnan Ince
Görüntüle