DÎVÂN (SÂBİT)
şiirler
Sâbit, Alâaddin Ali (d. ?/? - ö. 11 Şaban 1124/5 Eylül 1712)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Bosnalı Sabit’in şiirlerini ihtiva eden eseri. Sâbit Dîvânı’nın 1115/1703-1704 yılında istinsah edilmiş bir nüshası ile 1124/1712 tarihli müellif nüshası Sâbit’in henüz hayattayken şiirlerini tertip ettiğini göstermektedir. Divanda 38 kaside, 355 gazel, 3 tahmis, 44 tarih, 45 kıt’a, 24 rubâî, 2 tercî-i bend, 5 lugaz ve 181 beyit bulunmaktadır.

Kasideler bölümünde 6 gazel-i müzeyyel, 2 gazel ve 5 kıt’a da dahil olmak üzere 51 manzume vardır. Kasidelerin ilki miraciye ikisi de biri ramazaniyye olmak üzere na’ttır. 35 kasideden 8’i Şeyhülislam Feyzullah Efendi’ye, 5’i Seydizade Ahmed Paşa’ya, 3’ü Sadrazam Mehmed Paşa’ya, 2’si Paşmakçızade Seyyid Ali Efendi’ye, 2’si Mustafa Paşa’ya, 2’si Halil Paşa’ya yazılmıştır. Bunların yanında Sultan Ahmed, Kazasker Mehmed Efendi, Kırım Hanı Selim Giray, Vezir Hasan Paşa, İbrahim Paşa, Reis Ahmed Efendi, Bahri Paşa, Çorlulu Ali Paşa, Baltacı Mehmed Paşa’ya da yazılmış birer kaside vardır. Kasideler içerisinde Abdulkadir Geylani ve Mevlana’ya da birer medhiye ile beraber Nemçe barışından dolayı Hüseyin Paşa’ya da bir övgü kasidesi vardır. Şikari dilinden sadrazama övgü kasidesinin dışında bir şahsa ithaf edilmemiş ıydiyye konulu bir kaside de divanda mevcuttur. Bu bölümde yer alan kıt’alar ise Halil Paşa’dan saat rica ettiği kasidesine binaen Paşa tarafından hediye edilen saate, yine aynı paşadan kendisine verilen yüz altın, semur kürk ve pirinçten dolayı teşekkür mahiyetindedir. Sabit’in Paşmakçızade Seyyid Ali Efendi’ye yazdığı cemreviyye türündeki kasidesi, Türk edebiyatında şimdiye kadar kaside nazım şekliyle yazılmış bu türün tek örneği olması bakımından önem arz etmektedir. Sâbit, kasidelerinde klasik edebiyatın mazmunlarını kullanırken bunları kendi üslubu içinde canlı ve sevimli tutmamış, beyitlerini çeşitli sanatlarla süsleyerek, Farsça ve Arapça terkiplere çok fazla yer vermiştir. Anlaşılmayan, müphem görünen beyitleri oldukça fazladır (Karacan 1991: 10). Kasidelerini klasik üsluptan farklı olarak ilginç tasvir ve konuşmalarla doldurmuştur. Ahenk ve eda bakımından klasik kaside mükemmeliyeti olmamasına rağmen, şair kendi şahsiyetini ve kendi özelliğini yansıtması ve şiire yeni bir eda ve tabir ve mefhumlar getirmesi bakımından kasidelerini önemli kılmaktadır. Bu kasidelerindeki ilginç tabiat tasvirleri kadar sosyal hayat tasvirleri de ağırlıktadır. Bu özellikler gazellerinde oldukça fazla yer almaktadır.

Sâbit, kasidelerinde kullandığı Arapça ve Farsça terkipleri gazellerinde tamamen bir tarafa atmış, sade ve basit bir kişiliğe bürünmüştür. Gazellerinde şair yine tabiatı icabı kelimelerin manalarından faydalanarak tevriye ve cinaslarla kelime oyunları yapar. Mahalli üslubun önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Sâbit, bu üslupla beraber konuşma dilini şiir dili potasında eriterek yeni bir dil ortaya çıkarmıştır. Özellikle gazellerinde gündelik hayatta kullanılan ve şiir dilinde yer alması abes gibi görünen kelimeleri hiçbir sanat kaygısı gözetmeden olduğu gibi kullanmıştır. Balgam, uyuz, soğan, tükürük vs gibi kelimelerin yanında deyimlere de oldukça fazla yer vermiştir. Adı batacak, boğazını otarmak, kızarıp bozarmak, ağzı sulanmak, at kulağı sürmek, ağzını aramak, adı çıkmak, anan mı güzel sen mi, atıp tutmak, başa çıkmak, benzi uçmak, bir içim su, buluttan nem kapmak, burnundan dökmek, vs. gibi şiir dilinde fazla yer bulmayan deyimlerle gündelik hayatın içine girmiş ve bu hayattan kesitler sunmuştur. Sâbit, şiirin estetiğinden ziyade düşüncelerini en iyi ifade edebilme ve anlaşılma eğilimindedir. Bundan dolayı da seçtiği deyim ve atasözlerinin argo, müstehcen özelliklerine dikkat etmez. Bu tür şiirlerinde daha çok toplum eleştirisi yapan yapan şair, gördüğü, duyduğu ve yaşadığı olayları eleştiriel yönden ortaya koyarken taşı da gediğine koymayı ihmal etmemiştir. Sâbit, şiirlerinde genel bir toplum eleştirisi yaptığı için sokak hayatının dilini hiç bozmadan almıştır. Şair kişiliği olarak kendini dâima sokaklarda, kahvehanelerde, meydanlarda kısacası insanın olduğu yerde onlardan biri olarak onların yaşantısını, ortaya koymuştur. Sâbit’in şiirlerinde İstanbul’un bütün semtlerinin, özel alanlarının, yapılarının isimlerini bulmak mümkündür. Şiirlerinde daha çok hayata ve topluma yönelen Sâbit, tasavvufî duygulara yer vermediği gibi tasavvufî bazı tiplerle de alay eder. Toplumun içindeki bazı sahneleri tasvir ederken hiciv ve alay dolu müthiş bir realizm gösterir (Erkal 2018: 315). Sâbit’in şiirleri genel olarak göz önüne alındığında belli bir edâda karar kılmadığı, zaman zaman açık saçıklıklara ve hatta adiliklere kadar gittiği görülür. Özellikle aşk konusunda gelenekle tamamen zıt görüşlere sâhip olan şair, aşkı tamamen beşeri ve şehevî duygular üzerine bina eder.

Sâbit Divanı Turgut Karacan tarafından yayınlanmıştır (1991).

Şairin biyografisi için bkz. “Sâbit, Alâaddin (Ali)”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/sabit-alaaddin-ali

Eserden Örnekler


Kaside

Berây-ı Paşmakçızâde Es-Seyyid Ali Efendi (Cemreviyye)

Dil âteş-i muhabbet ile feyz-i âb olur

Deryâ gibi cemrede pür âb u tâb olur


Nîl-i hevâya düşdi bugün nokta cemreden

Şimden gerü serâb-ı muhabbet şarâb olur


Yah-beste mey ki pâre-i yâkût-ı sürh idi

Te’sîr-i cemreden yine la’l-i müzâb olur


Da’vâ-yı imtizâcına berf ile cemrenün

Âteşle penbe kıssası faslü’l-hitâb olur


Bir hamlesine tâb-ver olmaz erir gider

Dîv-i sefîd-i berfe de cemre şihâb olur


Kalmaz bu feyz-i cemre ile nev-bahâra dek

Her nahl-i köhne tâze ve her şeyh şâb olur


Düşdükçe cemre micmere-i gonca-i güle

Nükhet şemîm-i anber ü şebnem gül-âb olur


Cemreyle hâb-gâhına âteş bırakdı gül

Bülbül döne döne ocağında kebâb olur


Âlemde lutf-ı cemreyi murg-ı çemen bilür

Âteş düşer derûnuna pür ıztırâb olur


Âlem ısındı cemreyle zîrâ merâhimi

Eltâf-ı gavs-i ahd gibi bî-hesâb olur (Karacan 1991: 205)


Gazel

Her subh ol zehirlik için rind varıyor

Pir-i mugân yanında boğazın otarıyor


Reng aldı gibi âriz ü ruhsâr-ı yârdan

Verd-i sefîd ü surh kızarıp bozarıyor


Sâki görünce zülfüni sevdâm depreşür

Ayağına düşem gibi çeşmim kararıyor


Ol bâğbân bizüz ki şu mîzân-ı dideden

Hûn-ı ciğerle bâğ-ı çeşmüm kararıyor


Safrâsı mı bulandı hevâ-yı hazândan

Günden güne ruh-ı çemenistân sararıyor


İşletdi şeyh-i bâde harâbât imâretin

Hep şart-ı vâkıf üzre pişirüp kotarıyor


Sâbit gönülde kalmadı bir şey’e rağbetüm

Za’f-ı heremle cümleden insân farıyor (Karacan 1991: 396)



Kaynakça


Erkal, Abdulkadir (2018). Divan Şiiri Poetikası (17. Yüzyıl). Ankara: Altınordu Yay.

Karacan, Turgut (1991). Bosnalı Alaeddin Sabit, Divan. Sivas: Cumhuriyet Üniv. Yay.

Atıf Bilgileri


erkal, abdulkadir. "DÎVÂN (SÂBİT)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/divan-sabit-alaaddin-ali. [Erişim Tarihi: 16 Eylül 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 ZAFER-NÂME-İ HÂNÎ/GAZÂ-NÂME/SELİM-NÂME (SÂBİT) Sâbit, Alâaddin (Ali) Dr. Öğr. Üyesi Ali Emre Özyıldırım
Görüntüle
2 DERE-NÂME/HÂCE FESÂD VE SÖZ EBESİ (SÂBİT) Sâbit, Alâaddin Ali Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ
Görüntüle
3 BERBER-NÂME (SÂBİT) Sâbit, Alâaddin Ali Akın ZENGİN
Görüntüle
4 AMRÜ'L-LEYS (SÂBİT) Sâbit, Alâaddin Ali Akın ZENGİN
Görüntüle
5 EDHEM Ü HÜMÂ (SÂBİT) Sâbit, Alâaddin Ali Dr. Öğr. Üyesi Munise KOÇ
Görüntüle
6 LEMEZÂT-I HULVİYYE EZ LEMEÂT-I ULVİYYE (MAHMUD CEMALEDDİN HULVÎ) Mahmud Cemaleddin el-Hulvî Diğer Özlem Şamlı
Görüntüle
7 AHBÂRÜ’L-'İBER (ZA’ÎFÎ, MUHAMMED) Za'îfî, Muhammed Dr. Necmiye Özbek Arslan
Görüntüle
8 KIRK HADİS TERCÜMESİ (FEYZÎ-İ KEFEVÎ) Feyzî-i Kefevî Prof. Dr. Adem Ceyhan
Görüntüle
9 ZÜBDETÜ'N-NESÂYİH VE UMDETÜ'T-TEVÂRÎH (IYÂNÎ) Iyânî, Cafer Iyânî Bey Prof. Dr. Osman Ünlü
Görüntüle
10 RÂZ-NÂME FÎ MENÂKIBİ'L-ULEMÂ VE'L-MEŞÂYİH VE'L-FUZELÂ (KEFEVÎ HÜSEYİN) Kefevî, Hüseyin ismail Aksoyak
Görüntüle
11 ES-SEYFÜ'L-MESLÛLÜ FÎ ŞERHİ'R-RESÛLİ (MUSTAFA b. BÂLÎ) Mustafa b. Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
12 HADÎS-İ ŞERÎFLER MECMUASI (MUSTAFÂ b. BÂLÎ) Mustafâ b. Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
13 HÂŞİYE ALÂ ŞERHİ MİFTÂH (MUSTAFA b. BÂLÎ) Mustafâ bin Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
14 TUHFE-İ ŞEMSÎ (ŞEMSÎ) Şemsî, İsfendiyar-zâde Şemsî Ahmed Paşa Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
15 KARAMAN-NÂME (ŞİKÂRÎ) Şikârî Araş. Gör. Mizan Coşkun Özgür
Görüntüle