DÎVÂN (NÂ'İLÎ-İ KADÎM)
şiirler
Nâ'ilî-i Kadîm, Mustafâ (d. ?/? - ö. 1077/1666)

ISBN: 978-9944-237-87-1


17. yüzyıl klasik Türk şirinin ve Sebk-i Hindî tarzının önemli isimlerinden Nâ’ilî-i Kadîm’in şiirlerinin toplandığı tek eseri.

Klasik divan tertibinde oluşturulan eserde 36 kaside, 1 terci-i bend, 2 terkib-i bend, 4 müseddes, 1 tahmis (Şeyhülislam Bahâyî), 390 gazel, 1 müstezad, 19 kıt’a, 3 nazm, 8 rubai, 5 beyt, 11 şarkı ve 6 tarih mevcuttur. Bu şiirlerden 2’si münacat (1 terkib-i bend, 1 gazel), 10’u naat (1’i Hz. Ali, 1’i Hz. Hüseyin için yazılmış olmak üzere), 29'u methiye (kaside), 1'i mersiye (kardeşi için terci-i bend) nazım türünde kaleme alınmıştır (İpekten 1973: 28).

Kasidelerin büyük kısmı methiye nazım türünde yazılmıştır. Çoğunda nesib kısmı olmayan kasideler, şairin devrinde yaşadığı padişah, sadrazam, şeyhülislam, vezir, defterdar, reisü’l-küttab, silahdar gibi yüksek seviyeli devlet adamlarına hitaben yazılmıştır. Fakat Nâ’ilî’nin; bu şiirlerinde ifrata kaçtığı, önceki kasidesinde övdüğü kişiyi ve devrini daha sonra kötülediği, o göreve yeni başlayan şahsı kurtarıcı olarak gördüğünü ifade ettiği için övgüde ölçüyü aştığı ve objektif değerlendirmeler yapamadığı söylenebilir (İpekten 1973: 41). Fakat edebî olarak fevkalade bir özellik taşımayan bu şiirler; 17. yüzyılda yaşanan siyasi olaylara dair işaretler barındırması açsından önemlidir. Devlet büyüklerinin sık sık değişmesi ve çoğunun öldürülmesi, hazinenin sıkıntıda olması, kıtlık ve pahalılık, rüşvet, önemli rütbe ve görevlere liyakatsiz atamalar, yaşanan iç karışıklıklar ve ayaklanmalar bu şiirlerde ele alınan dikkat çekici hadiselerdir.

Nâ’ilî’ye şöhret kazandıran asıl şiirleri gazelleridir. Hemen her gazeli girift hayallerle örülmüş, beyitler üzerinde her anlamda bir kuyumcu titizliği ile durulmuştur. Şair; mısralarca söylenecek manayı bir beyite sığdıracak kadar derin anlamlar kurabilmesi, şiirin sesini müsiki terennümüyle verebilmesi, seçtiği kelime ve sanatlarla beyitlerini süsleyebilmesi ile gazelin divan edebiyatındaki üstatlarından kabul edilmiş, etkisi çağdaş edebiyatta Yahya Kemal’e kadar ulaşmıştır (Banarlı 1998: 2/664-665). İnce, nazik ve zarif bir üslupla kaleme alınan bu şiirlerin pek çoğunda aşk tasavvufi olarak ele alınmış, fakat bir mutasavvıf gibi asli bir unsur olarak görülmemiş, tasavvuftan anlamı derinleştiren ve zenginleştiren bir öge olarak istifade edilmiştir. Gazellerde bunun yanı sıra hayattan ve çevresinde şikayet, güzellik ve şarap gibi konulara da değinilmiştir. Özellikle gazellerindeki bu incelik ve derinlik, Sebk-i Hindî tarzının etkisi ile alakalıdır. Bu tarzın Türk edebiyatındaki ilk temsilcilerinden olan Nâ’ilî; anlam derinliği, geniş hayaller, mübalağalı söyleyişler, alışılmamış bağdaştırmalar, yabancı kelime ve terkipler, ben dili ve tezadın mana ve muhtevaya ait bütün özelliklerini başarılı bir şekilde kullanmıştır. Bununla birlikte dil ve lafız hususunda Sebk-i Hindî anlayışına göre daha geri planda kalmıştır (Babacan 2012: 478).

Gazellerden sonra edebi açıdan en önemli şiirleri müseddesleri ve şarkılarıdır. Müseddeslerinde tamamen tasavvufî bir yaklaşım sergilemiş, her şeye rağmen dünyaya bağlı olmasından, tasavvufi anlamda yeterince ilerleyememesinden şikayet etmiştir. Tüm şiirlerinin aksine son derece sade bir Türkçe ile kaleme aldığı şarkıları dönemin en güzel örnekleri olarak kabul edilmektedir.

Nâ’ilî’nin ilk bakışta anlaşılması hayli güç, son derece ağır ve süslü bir dili vardır. Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin çokluğu, çok uzun karmaşık terkiplerin varlığı, soyut kavramlar ve anlamların sıklığı, manayı kuvvetlendiren söz sanatlarının çokça kullanılması, anlamın zahirde değil derinliklerde bulunması gibi hususlar Sebk-i Hindî tarzının şairin üslubundaki tesirinin neticesidir. Aruz veznine de son derece hakim olan şair, Dîvân’daki şiirleri 20 farklı kalıpta yazmıştır.

31 yazma nüshası tespit edilen Dîvân (İpekten 1986: 11), ayrıca 1837’de (1253) Mısır’da Bulak Matbaasında tabedilmiştir. Eser Halûk İpekten tarafından Latin harflerine aktarılarak yayımlanmıştır (1970).

Şairin biyografisi için bk. “Nâ'ilî-i Kadîm, Mustafa”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/nailii-kadim-mustafa.

Eserden Örnekler


Gazel

Mârız ki asâ-yı kef-i Mûsâ'da nihânız

Mâr anlama mûruz ki kef-i pâda nihânız


Görmez bizi âyînede ger aks-dih olsak

Piş-i nazar-ı akl-ı hod-ârâda nihânız


Güncâyişimiz dide-i Mecnûnadır ancak

Nireng-i cemâliz ruh-ı Leylâ'da nihânız


Elmâs ise de kârger olmaz bize merhem

Ol dâğ-ı cünûnuz ki süveydâda nihânız


Mûsâ göremez Tûr u şecerde bizi billah

Biz şu’le-i sîmâ-yi tecellâda nihânız


Derdiz ki devâ şifte-i sıhhatimizdir

Aşkız ki nihânhâne-i sevdâda nihânız


Destinde dagal mühreyiz ey çarhı müşa‘biz

Her lahzada bin çeşm-i temâşâda nihânız


Biz Nâ’ilîyâ sözde füsûnkârı hayâliz

Elfâzda peydâ dil-i ma’nâda nihânız (İpekten 1970: 300-301).


Gazel

Dide-i cân ile hüsnün ki temâşâ ederiz

Çeşmimiz mazhar-ı envâr-ı tecellâ ederiz


Feyz-i tevfîk-i mahabbetle murâd etsek eger

Kays'a dâmen-be-kef-i mahmil-i Leylâ ederiz


Biziz ol âşık-ı kullâb-nazar kim dilesek

Yûsuf'u dest-be-dâmân-ı Züleyhâ ederiz


Biziz ol mastaba-i feyz ki sahbâmız ile

Aşkı sâgar-be-kef-i kûçe-i sevdâ ederiz


O hakîm-senc-i hayâtız bu şıfâhânede kim

Derd-i aşkı reviş-âmûz-ı Mesîhâ ederiz


Elimizden ne gelir eyleme gamzen bîdâd

Şâh-ı iklîm-i kazâdan kime şekvâ ederiz


Nâ’ilî neşve-i pür-zûr-ı suhenle dehrin

Haşre’dek bezmini müstağnî-i sahbâ ederiz (İpekten 1970: 313).     


Gazel

Gül hâra düştü sîne-figâr oldu andelîb

Bir hâra baktı bir güle zâr oldu andelîb


Şehnâmehânlık eyledi keyhusrev-i güle

Destân-serâ-yı sebz ü bahâr oldu andelîb


Feryâda başladı yine her perri hârdan

Dîvânserây-ı gülde hezâr oldu andelîb


Gül gördü pâre pâre ciğer gonca gark-ı hûn

Memnûn-ı zahm-ı hançer-i hâr oldu andelîb


Ey Nâ’ilî vedâ-ı gül ü bâğ u râğ edip

Mehcûr-ı yâr u dâr u diyâr oldu andelîb (İpekten 1970: 224-225).


Gazel

Yem-i âteş-hurûş-ı dilde oldukça sükûn peydâ

Eder her dağ-ı hasret tende bir girdâb-ı hûn peydâ


Bu âlem pây-tâ-ser kûh kûh-ı mihnet ü gamdır

Eder her tişekâr-ı ârzû bir Bîsütûn peydâ


Girân etsin ko diller târ târ-ı zülfün olsun tek

Ruhun bâğında nice müşk-i bîd-i sernigûn peydâ


Leb-i şûh-ı nigâh-ı çeşmin oldukça terennüm-sâz

Eder her cünbiş-i müjgânı bir nakş-ı füsûn peydâ


Bu lu’betgâhda ey Nâ’ilî bilmekdedir hikmet

Ne zîr-i hırkadandır heft-tâs-ı nîlgûn peydâ (İpekten 1970: 215).


Müseddes

Firâşum seng-i hâra pûşişüm şevk-i katâd olsun

Yerüm Beytü’l-Hazen figân-ı girye-zâd olsun

Ten-i mecrûhuma ta’n-ı ‘adû zahm-ı ziyâd olsun

Edenler gönlümi âzürde mesrûrü’l-fü’âd olsun

Yıkanlar hâtır-ı nâ-şâdumı yâ Rabb şâd olsun

Benüm-çün nâ-murâd olsun diyenler ber-murâd olsun


Sipihr-i kîne-cûdan bî-vefâlık resm-i ‘âdîdür

Felekden bî-niyâz olmak dahi bir özge şâdîdür

Verây-ı kâm-cûyân-ı mahabbet nâ-murâdîdür

Gönül bu matla’ın memnûn-ı ma’nây-ı müfâdıdur

Yıkanlar hâtır-ı nâ-şâdumı yâ Rabb şâd olsun

Benüm-çün nâ-murâd olsun diyenler ber-murâd olsun


Mürûr-ı dehr ile dil-şâd olup ahbâb kârumdan

‘Adû pür-derd ü dâg olsun cefây-ı ihtiyârumdan

Bu beyti istimâ’ etsün geçenler reh-güzârumdan

Bu anlansun zebân-ı sebze-i hâk-i mezârumdan

Yıkanlar hâtır-ı nâ-şâdumı yâ Rabb şâd olsun

Benüm-çün nâ-murâd olsun diyenler ber-murâd olsun


Müsâfir-hâne-i dünyâda hân-ı gussa zâdumdur

Libâs-ı ‘âfiyet merdûd-ı çeşm-i şu’le-zâdumdur

Melâlet râhat-ı cânum sitem rûh-ı fu’âdumdur

Benüm hod tâ ezelden nâ-murâd olmak murâdumdur

Yıkanlar hâtır-ı nâ-şâdumı yâ Rabb şâd olsun

Benüm-çün nâ-murâd olsun diyenler ber-murâd olsun


Ne mümkindür bula ey Nâ’ilî hükm-i kazâ tagyîr

Bozulmak mümteni’dür ser-nüvişt-i hâme-i takdîr

Bu ma’nâdan derûn-şâdum ki bir dem etmeyüp te’hîr

Edüp ser-tîz ü bürrân tîşe-i âzârı bî-taksîr

Yıkanlar hâtır-ı nâ-şâdumı yâ Rabb şâd olsun

Benüm-çün nâ-murâd olsun diyenler ber-murâd olsun (İpekten 1970: 204-205).

Kaynakça


Babacan, İsrafil (2010). Klâsik Şiirin Sonbaharı Sebk-i Hindî. Ankara: Akçağ Yay.

Banarlı, Nihat Sami (1998). Resimli Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: MEB Yay.

Gölpınarlı, Abdülbaki (1953). Nâilî-i Kadîm Hayatı – Sanatı - Şiirleri. İstanbul: Varlık Yay.

İpekten, Halûk (1970). Nâ’ilî Divanı. Ankara: Atatürk Üniversitesi Yay.

İpekten, Halûk (1973). Nâ’ilî Hayatı ve Edebî Kişiliği. Ankara: Atatürk Üniversitesi Yay.

İpekten, Halûk (1986). Nâ’ilî Hayatı - Sanatı ve Şiirlerinden Seçmeler. Ankara: KTB Yay.

Kutluk, İbrahim (1962). Nâilî-i Kadîm Hayatı ve Eserleri. İstanbul: Osman Yalçın Matbaası.

Atıf Bilgileri


Taşkesenlioğlu, Lokman. "DÎVÂN (NÂ'İLÎ-İ KADÎM)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/divan-naili-i-kadim. [Erişim Tarihi: 15 Haziran 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 LEMEZÂT-I HULVİYYE EZ LEMEÂT-I ULVİYYE (MAHMUD CEMALEDDİN HULVÎ) Mahmud Cemaleddin el-Hulvî Diğer Özlem Şamlı
Görüntüle
2 AHBÂRÜ’L-'İBER (ZA’ÎFÎ, MUHAMMED) Za'îfî, Muhammed Dr. Necmiye Özbek Arslan
Görüntüle
3 KIRK HADİS TERCÜMESİ (FEYZÎ-İ KEFEVÎ) Feyzî-i Kefevî Prof. Dr. Adem Ceyhan
Görüntüle
4 ZÜBDETÜ'N-NESÂYİH VE UMDETÜ'T-TEVÂRÎH (IYÂNÎ) Iyânî, Cafer Iyânî Bey Prof. Dr. Osman Ünlü
Görüntüle
5 RÂZ-NÂME FÎ MENÂKIBİ'L-ULEMÂ VE'L-MEŞÂYİH VE'L-FUZELÂ (KEFEVÎ HÜSEYİN) Kefevî, Hüseyin ismail Aksoyak
Görüntüle
6 ES-SEYFÜ'L-MESLÛLÜ FÎ ŞERHİ'R-RESÛLİ (MUSTAFA b. BÂLÎ) Mustafa b. Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
7 HADÎS-İ ŞERÎFLER MECMUASI (MUSTAFÂ b. BÂLÎ) Mustafâ b. Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
8 HÂŞİYE ALÂ ŞERHİ MİFTÂH (MUSTAFA b. BÂLÎ) Mustafâ bin Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
9 TUHFE-İ ŞEMSÎ (ŞEMSÎ) Şemsî, İsfendiyar-zâde Şemsî Ahmed Paşa Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
10 KARAMAN-NÂME (ŞİKÂRÎ) Şikârî Araş. Gör. Mizan Coşkun Özgür
Görüntüle