- Yazar Biyografisi (TEİS)
Nâbî, Yûsuf Efendi - Madde Yazarı: Doç. Dr. Abdulkadir Erkal
- Eser Yazılış Tarihi:1117/1706
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:17. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Divan
- Yayın Tarihi:03/04/2022
DÎVÂN (NÂBÎ)
ŞiirlerNâbî, Yûsuf Efendi (d. 1052/1642 - ö. 1124/1712)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Yusuf Nâbi’nin şiirlerini ihtiva eden mürettep eseri. Dîvân, Nabi’nin Halep’te bulunduğu yıllarda 1117/ 1706 yılında tertip edilmiştir. Divan şiirindeki en hacimli divanlarından olan eserde 29 kaside (Tarih manzumeleri arasında kaside formunda 12 manzume vardır.), 888 gazel, 1 terkib-i bend, 5 tahmîs, 155 tarih, 10 mesnevi, 114 kıta, 218 rubâî, 61 matla‘, 74 müfred, 186 muamma ve 30 lugaz bulunmaktadır (Bilkan 1997).
Nâbî Dîvânı, Silahdâr İbrahim Paşa’nın isteği üzerine tertip edilmiş olup “tevhîd” kasidesi ile başlamaktadır. Kasideler bölümünde, 4 nat, 1 Çehâr-yâr medhiyesi, Muhyiddin-i Arabî ve Mevlânâ medihiyeleri, II. Sultan Mustafa ve III. Sultan Ahmed için cülûsiye, Musahib Mustafa Paşa’ya îdiye ve azliye, Sadrazam Amca-zâde Hüseyin Paşa’ya yazılmış sulhiye yer almaktadır. Kırım Hânı Devlet Giray, Sadrazam Daltaban Mustafa Paşa, Sadrazam Râmî Muhammed Paşa, Teberdâr Muhammed Paşa, Silahdâr Ali Paşa, Musahib Mustafa Paşa, Vezir Cafer Paşa gibi sadrazam ve vezirler için yazılmış kasideler mevcuttur. Nâbi’nin kasideleri işlediği konular bakımından klasik kasidelerden farklılık görülmektedir. Özellikle nesib bölümleri tasvirden ziyade fikri izahlar, içtimai portre ve tahlillerden oluşmaktadır. Nâbî’nin kasidelerinin bir diğer özelliği de devlet adamlarını övmede klasik klişeye tamamen uymakla birlikte haklı ve ahlakî görmediği abartmalara fazla yer vermemiş olmasıdır. O daha çok buralarda devletin ve milletin durumunu açıkça ortaya koyma yoluna gitmiştir (Erkal 2018: 332). Nâbi kasidelerinde kendisi ile ilgili bilgilere de yer vermiştir. Bunlar hayatı, çevresi, düşünceleri ve sanatı ile ilgilidir. Kasidelerde yer yer verilen ‘tegazzül’ bölümü Nabi’de hiç yoktur.
Nâbi’nin mesnevilerinin ilki na’t, ikisi II. Mustafa’ya biri de II. Ahmed’e medhiye türündedir. Mesnevilerden ikisi ise manzum hikâye niteliğindedir. Nâbî, Rûhî-i Bağdâdî, Bahâyî, Fuzûlî ve Habeşî-zâde Rahîmî gibi sa¬natçıların gazellerine tahmisler yazmıştır (Bilkan 1997: 172-178). Dîvân’da yer alan muammalar ‘rahman, rahim, mâlik, kuddüs’ gibi esma-i hüsna’dan olan kelimelerin yanında IV. Mehmed, Musahib Mustafa Paşa, Rami Paşa ve İbrahim Paşa için yazılmış muammalardır. Bu muammalardan 6’sı rubai kalıpları ile yazılmıştır. Divan’da ‘rubai’ başlığı altında yer alan şiirlerden 23’ü ilk beyitleri musarra olmadığı için kıt’a şeklindedir. Dîvân’da yer verilen şekillere genel olarak bakıldığında Nâbi’nin divanda daha çok gazel, kıt’a, tarih ve rubaiyi tercih ettiği, musammat şekillere ise fazla yer vermediği görülmektedir.
Dîvân’ın gazeliyât bölümünün başlangıcında ‘Der-beyân-ı Sebeb-i Te’lîf-i Tertîb-i Divân’ başlığıyla yer alan şiirde Nâbi, eserinin tertibi hakkında bilgilere yer vermiştir. Nâbî, burada bütün şiirlerinin sanat değerinin aynı derecede olmadığını, bazılarının eksik, tamamlanmamış ve olgunluğa erişmemiş olduğunu söylemekte, bu şiirlerinin de olgun meyvelerin içindeki ham meyvelere benzeterek, bütün meyvelerin olgun olmasının beklenmemesi gerektiğini söylemektedir. Dikkat çektiği diğer bir nokta ise, şairin divan tertip edilmeden önce zaten şiirlerinin dinlenildiğini, herkes tarafından bilindiğini, bundan dolayı da Divan’ı tertip ettiğini söylemesidir. Gazeller bölümünde kafiye harfleri değiştikçe araya bir rubâ’î yazan Nâbî, böylece Divânı’na kendine özgü bir özellik katmıştır. Bu bölümde yer alan 888 gazelin 7’si müzeyyel, biri müşterek, biri nâ-tamam biri de nakıs başlıklıdır. Bunun yanında nakıs veya nâ-tamam başlığı olmayan ikisi üç beyitli ve dördü de beş beyitli kısa gazeller de bulunmaktadır. Ayrıca ‘kıt’alar’ bölümünde yer alan 28 şiir de gazel nazım şekliyle yazılmıştır.
Nâbî’nin gerek şiirleri ve gerekse şairlik karakteri dil ve içerik bakımından tamamen kendine ait, benzeri olmayan yeni bir üslup arayışı içinde olduğunu ve bu üslubu da hikemî tarzla isimlendirdiği görülmektedir. Bu anlamda Nâbî, toplumdaki sosyal ve kültürel değişmeleri Divan şiirine sokarak bilhassa gazellerinde hikmetli söyleyişlere yer vermiş ve aynı zamanda eşya, durum ve olaylara bakış açısındaki orijinallik ile de gazel tarzına ‘hikemî’ bir üslup geliştirmiştir. Bu düşünce etrafında Divan şiirinin klişeleşmiş mazmun sistemini ağır şekilde eleştiren Nâbî, hiç duyulmamış, söylenmemiş şeylerin söylenmesi gerektiğini savunmuştur. Nâbi, gazellerinde toplumu birçok yönü ile konu etmiştir. Özellikle toplumun aksayan yönleri, değişen değer ölçüleri, ahlak bilincinin kaybolması gibi temalar, şâirin işlediği temel konuların başında gelir. Onun şiirlerinde bazen eleştirilerde bulunup ferahlamak, bazen şikâyetlerle gönlündekileri etrafındaki bulunanlara duyurmak, bazen tevekkülle olayları göğüslemek, bazen de hikmetle yoğrulmuş düşünce ve görüşlerle onlara ibretle bakmak vb. özellikler ön plana çıkmaktadır. Divan üzerine doktora çalışması yapılmış ve yayınlanmıştır. (Bilkan 1997).
Şairin biyografisi için bkz.: “NÂBİ, Yûsuf Nâbi Efendi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/nabi-yusuf-nabi-efendi
Eserden Örnekler
Kaside-Beççe-i Mergûbe be-Nâm-ı Köprülizâde Es’âd Beg
Elif ki encümen-i harfde ser-âmeddür
Per-i hümâ-yı sa’adet serindeki meddür
Ne denlüğ sadr-nîşîn-i hurûf olursa yine
Hurûf-ı diğer ile rif’ati mümehheddür
İbâret ü kelimât-ı kitâb-ı âlemde
Ne denlü var ise terkîb aslı müfreddür
Sütûr-ı nüsha-i tasrif-i âlemün seyr it
Anâsırı da rubâ’i vü hem mücerreddür
Bu dershâne-i âlemde zümre-i insân
Bakılsa her biri bir nüsha-i mücelleddür
Ne denlü mâzi-i ef’âli masadr-ı sun’un
Köhenlenürse de müstakbeli mücededdür
Hemîşe Zeyd n’ola gâlib olsa Amr üzre
Ki Zeyd mertebe-i ref’ ile mü’eyyeddür
Aceb ki sâlim iken aşk harf-i illetden
Hevâ-yı illet-i âşık anunla müşeddeddür
Hurûf u naokta-i ebrû vü hâle eyle nazar
Mecâz ders-i hakîkîye çünki ebceddür
Cemâlin eyledi te’kîd zülfi cânânun
Ki gâlibâ kelime lâm ile mü’ekkeddür
İderse şedde n’ola şâne suretinde zuhûr
Ki r-ı turrası ol meh-veşün müşeddeddür (Bilkan :161)
Gazel
Nedür ey şûh bu bîhûde gazab n’oldı sana
Meşrebün düşmen-i nâz idi aceb n’oldı sana
Came-hâb içre bırakdun beni ey mihr-i münîr
Turmadun çâk olıcak perde-i şeb n’oldı sana
Ne girersin araya yâre niyâz itdükçe
Kanı ey girye mürâ’ât-ı edeb n’oldı sana
Oldun ey hâme-i Nâbi çokdan hâmûş
Bilmem ey zemzeme-pîrây-ı tarab n’oldı sana (Bilkan :456)
Gazel
İtse sencîde kimi haslet-i nîkû-yı edeb
Ref’ ider hâkdan elbetde terâzû-yı edeb
Mesnedi zirve-i destâr-ı ser-i rağbet olur
Sünbül-i ter gibi her kimde ki var bû-yı edeb
Sad zebân-ı dehen-i şâne güşâyiş viremez
Öyle muhkem-ter olur ukde-i gîsû-yı edeb
Hamle-i tûb-ı ta’arruzdan olur âsûde
Her kim olursa penâh-âveri bârû-yı edeb
Pîş-i Bâride olur nâ’il-i ikbâl-i ku’ûd
Her kim olmazsa terabbu’-dîh-i zânû-yı edeb
Her kime olsa mülâki şeref-i ikbâli
Cezbi der canibine kuvvet-i bâzû-yı edeb
Pesti der hüsnüni güstâh-nigâhân Nâbî
Herkese keşf-i nikâb eylese bânû-yı edeb (Bilkan :467)
Gazel
Hûbân-ı hat-âverdeye nâzın yeri yokdur
Uşşâka da min-ba’d niyâzın yeri yokdur
Mihrâb-ı dü-ebrûya neden girdi dü çeşmi
Bilmez mi sükârâya namâzın yeri yokdur
Halvetgede-i kalbe hayâlin gelür ammâ
Dîvân-ı hakîkatde mecâzın yeri yokdur
Dihkân beçenün hüsnine dil virme sakın kim
Meşhûrdur ol deste bâzın yeri yokdur
Düşmez leb-i şîrînine yârun sühan-ı telh
Helvâcı dükkânında piyâzın yeri yokdur
Hâl-i dili arz itmedesin çeşmine ammâ
Mestâneye feth-i der-i râzın yeri yokdur
Bir vasl k’ola sâye-sıfat hicri kafâdâr
Nâbî bu kadar söz ü güdâzın yeri yokdur (Bilkan :583)
Kaynakça
Bilkan, A. Fuat (1997). Nabi Divanı. İstanbul: MEB Yay.
Erkal, Abdulkadir (2018). Divan Şiiri Poetikası (17. Yüzyıl). Ankara: Altınordu Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | FARSÇA DÎVÂNÇE (NÂBÎ) | Nâbî, Yûsuf Nâbî Efendi | Dr. Öğr. Üyesi Şebnem Şerife Şahinkaya |
Görüntüle | ||
2 | HAYRİYE (NÂBÎ, YÛSUF EFENDİ) | Nâbî, Yûsuf Efendi | Doç. Dr. Erdoğan ULUDAĞ |
Görüntüle | ||
3 | HAYRÂBÂD (NÂBÎ) | Nâbî, Yûsuf Efendi | Prof. Dr. Melike Gökcan |
Görüntüle | ||
4 | SÛR-NÂME (NÂBÎ) | Nâbî, Yûsuf Nâbî Efendi | Doç. Dr. Mehmet ÖZDEMİR |
Görüntüle | ||
5 | TERCÜME-İ HADÎS-İ ERBA'ÎN (NÂBÎ) | Nâbî, Yûsuf Efendi | Prof. Dr. Sadık Yazar |
Görüntüle | ||
6 | TUHFETÜ’L-HARAMEYN (NÂBÎ, YÛSUF EFENDİ) | Nâbî, Yûsuf Efendi | Doç. Dr. abdulkadir erkal |
Görüntüle | ||
7 | MÜNŞEÂT (NÂBÎ) | Nâbî, Yûsuf Efendi | Doç. Dr. ADNAN OKTAY |
Görüntüle | ||
8 | ZEYL-İ SİYER-İ VEYSÎ (NÂBÎ) | Nâbî, Yûsuf Efendi | Araş. Gör. Dr. ASLIHAN ÖZTÜRK DOĞAN |
Görüntüle | ||
9 | FETİH-NÂME-İ KAMANİÇE (NÂBÎ) | Nâbî, Yûsuf Nâbî Efendi | Doç. Dr. abdulkadir erkal |
Görüntüle | ||
10 | LEMEZÂT-I HULVİYYE EZ LEMEÂT-I ULVİYYE (MAHMUD CEMALEDDİN HULVÎ) | Mahmud Cemaleddin el-Hulvî | Diğer Özlem Şamlı |
Görüntüle | ||
11 | AHBÂRÜ’L-'İBER (ZA’ÎFÎ, MUHAMMED) | Za'îfî, Muhammed | Dr. Necmiye Özbek Arslan |
Görüntüle | ||
12 | KIRK HADİS TERCÜMESİ (FEYZÎ-İ KEFEVÎ) | Feyzî-i Kefevî | Prof. Dr. Adem Ceyhan |
Görüntüle | ||
13 | ZÜBDETÜ'N-NESÂYİH VE UMDETÜ'T-TEVÂRÎH (IYÂNÎ) | Iyânî, Cafer Iyânî Bey | Prof. Dr. Osman Ünlü |
Görüntüle | ||
14 | RÂZ-NÂME FÎ MENÂKIBİ'L-ULEMÂ VE'L-MEŞÂYİH VE'L-FUZELÂ (KEFEVÎ HÜSEYİN) | Kefevî, Hüseyin | ismail Aksoyak |
Görüntüle | ||
15 | ES-SEYFÜ'L-MESLÛLÜ FÎ ŞERHİ'R-RESÛLİ (MUSTAFA b. BÂLÎ) | Mustafa b. Bâlî | Araş. Gör. Oğuzhan Et |
Görüntüle | ||
16 | HADÎS-İ ŞERÎFLER MECMUASI (MUSTAFÂ b. BÂLÎ) | Mustafâ b. Bâlî | Araş. Gör. Oğuzhan Et |
Görüntüle | ||
17 | HÂŞİYE ALÂ ŞERHİ MİFTÂH (MUSTAFA b. BÂLÎ) | Mustafâ bin Bâlî | Araş. Gör. Oğuzhan Et |
Görüntüle | ||
18 | TUHFE-İ ŞEMSÎ (ŞEMSÎ) | Şemsî, İsfendiyar-zâde Şemsî Ahmed Paşa | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
19 | KARAMAN-NÂME (ŞİKÂRÎ) | Şikârî | Araş. Gör. Mizan Coşkun Özgür |
Görüntüle |