DÎVÂN (NÂBÎ)
Şiirler
Nâbî, Yûsuf Efendi (d. 1052/1642 - ö. 1124/1712)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Yusuf Nâbi’nin şiirlerini ihtiva eden mürettep eseri. Dîvân, Nabi’nin Halep’te bulunduğu yıllarda 1117/ 1706 yılında tertip edilmiştir. Divan şiirindeki en hacimli divanlarından olan eserde 29 kaside (Tarih manzumeleri arasında kaside formunda 12 manzume vardır.), 888 gazel, 1 terkib-i bend, 5 tahmîs, 155 tarih, 10 mesnevi, 114 kıta, 218 rubâî, 61 matla‘, 74 müfred, 186 muamma ve 30 lugaz bulunmaktadır (Bilkan 1997).

Nâbî Dîvânı, Silahdâr İbrahim Paşa’nın isteği üzerine tertip edilmiş olup “tevhîd” kasidesi ile başlamaktadır. Kasideler bölümünde, 4 nat, 1 Çehâr-yâr medhiyesi, Muhyiddin-i Arabî ve Mevlânâ medihiyeleri, II. Sultan Mustafa ve III. Sultan Ahmed için cülûsiye, Musahib Mustafa Paşa’ya îdiye ve azliye, Sadrazam Amca-zâde Hüseyin Paşa’ya yazılmış sulhiye yer almaktadır. Kırım Hânı Devlet Giray, Sadrazam Daltaban Mustafa Paşa, Sadrazam Râmî Muhammed Paşa, Teberdâr Muhammed Paşa, Silahdâr Ali Paşa, Musahib Mustafa Paşa, Vezir Cafer Paşa gibi sadrazam ve vezirler için yazılmış kasideler mevcuttur. Nâbi’nin kasideleri işlediği konular bakımından klasik kasidelerden farklılık görülmektedir. Özellikle nesib bölümleri tasvirden ziyade fikri izahlar, içtimai portre ve tahlillerden oluşmaktadır. Nâbî’nin kasidelerinin bir diğer özelliği de devlet adamlarını övmede klasik klişeye tamamen uymakla birlikte haklı ve ahlakî görmediği abartmalara fazla yer vermemiş olmasıdır. O daha çok buralarda devletin ve milletin durumunu açıkça ortaya koyma yoluna gitmiştir (Erkal 2018: 332). Nâbi kasidelerinde kendisi ile ilgili bilgilere de yer vermiştir. Bunlar hayatı, çevresi, düşünceleri ve sanatı ile ilgilidir. Kasidelerde yer yer verilen ‘tegazzül’ bölümü Nabi’de hiç yoktur.

Nâbi’nin mesnevilerinin ilki na’t, ikisi II. Mustafa’ya biri de II. Ahmed’e medhiye türündedir. Mesnevilerden ikisi ise manzum hikâye niteliğindedir. Nâbî, Rûhî-i Bağdâdî, Bahâyî, Fuzûlî ve Habeşî-zâde Rahîmî gibi sa¬natçıların gazellerine tahmisler yazmıştır (Bilkan 1997: 172-178). Dîvân’da yer alan muammalar ‘rahman, rahim, mâlik, kuddüs’ gibi esma-i hüsna’dan olan kelimelerin yanında IV. Mehmed, Musahib Mustafa Paşa, Rami Paşa ve İbrahim Paşa için yazılmış muammalardır. Bu muammalardan 6’sı rubai kalıpları ile yazılmıştır. Divan’da ‘rubai’ başlığı altında yer alan şiirlerden 23’ü ilk beyitleri musarra olmadığı için kıt’a şeklindedir. Dîvân’da yer verilen şekillere genel olarak bakıldığında Nâbi’nin divanda daha çok gazel, kıt’a, tarih ve rubaiyi tercih ettiği, musammat şekillere ise fazla yer vermediği görülmektedir.

Dîvân’ın gazeliyât bölümünün başlangıcında ‘Der-beyân-ı Sebeb-i Te’lîf-i Tertîb-i Divân’ başlığıyla yer alan şiirde Nâbi, eserinin tertibi hakkında bilgilere yer vermiştir. Nâbî, burada bütün şiirlerinin sanat değerinin aynı derecede olmadığını, bazılarının eksik, tamamlanmamış ve olgunluğa erişmemiş olduğunu söylemekte, bu şiirlerinin de olgun meyvelerin içindeki ham meyvelere benzeterek, bütün meyvelerin olgun olmasının beklenmemesi gerektiğini söylemektedir. Dikkat çektiği diğer bir nokta ise, şairin divan tertip edilmeden önce zaten şiirlerinin dinlenildiğini, herkes tarafından bilindiğini, bundan dolayı da Divan’ı tertip ettiğini söylemesidir. Gazeller bölümünde kafiye harfleri değiştikçe araya bir rubâ’î yazan Nâbî, böylece Divânı’na kendine özgü bir özellik katmıştır. Bu bölümde yer alan 888 gazelin 7’si müzeyyel, biri müşterek, biri nâ-tamam biri de nakıs başlıklıdır. Bunun yanında nakıs veya nâ-tamam başlığı olmayan ikisi üç beyitli ve dördü de beş beyitli kısa gazeller de bulunmaktadır. Ayrıca ‘kıt’alar’ bölümünde yer alan 28 şiir de gazel nazım şekliyle yazılmıştır.

Nâbî’nin gerek şiirleri ve gerekse şairlik karakteri dil ve içerik bakımından tamamen kendine ait, benzeri olmayan yeni bir üslup arayışı içinde olduğunu ve bu üslubu da hikemî tarzla isimlendirdiği görülmektedir. Bu anlamda Nâbî, toplumdaki sosyal ve kültürel değişmeleri Divan şiirine sokarak bilhassa gazellerinde hikmetli söyleyişlere yer vermiş ve aynı zamanda eşya, durum ve olaylara bakış açısındaki orijinallik ile de gazel tarzına ‘hikemî’ bir üslup geliştirmiştir. Bu düşünce etrafında Divan şiirinin klişeleşmiş mazmun sistemini ağır şekilde eleştiren Nâbî, hiç duyulmamış, söylenmemiş şeylerin söylenmesi gerektiğini savunmuştur. Nâbi, gazellerinde toplumu birçok yönü ile konu etmiştir. Özellikle toplumun aksayan yönleri, değişen değer ölçüleri, ahlak bilincinin kaybolması gibi temalar, şâirin işlediği temel konuların başında gelir. Onun şiirlerinde bazen eleştirilerde bulunup ferahlamak, bazen şikâyetlerle gönlündekileri etrafındaki bulunanlara duyurmak, bazen tevekkülle olayları göğüslemek, bazen de hikmetle yoğrulmuş düşünce ve görüşlerle onlara ibretle bakmak vb. özellikler ön plana çıkmaktadır. Divan üzerine doktora çalışması yapılmış ve yayınlanmıştır. (Bilkan 1997).

Şairin biyografisi için bkz.: “NÂBİ, Yûsuf Nâbi Efendi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/nabi-yusuf-nabi-efendi

Eserden Örnekler


Kaside-Beççe-i Mergûbe be-Nâm-ı Köprülizâde Es’âd Beg

Elif ki encümen-i harfde ser-âmeddür

Per-i hümâ-yı sa’adet serindeki meddür


Ne denlüğ sadr-nîşîn-i hurûf olursa yine

Hurûf-ı diğer ile rif’ati mümehheddür


İbâret ü kelimât-ı kitâb-ı âlemde

Ne denlü var ise terkîb aslı müfreddür


Sütûr-ı nüsha-i tasrif-i âlemün seyr it

Anâsırı da rubâ’i vü hem mücerreddür


Bu dershâne-i âlemde zümre-i insân

Bakılsa her biri bir nüsha-i mücelleddür


Ne denlü mâzi-i ef’âli masadr-ı sun’un

Köhenlenürse de müstakbeli mücededdür


Hemîşe Zeyd n’ola gâlib olsa Amr üzre

Ki Zeyd mertebe-i ref’ ile mü’eyyeddür


Aceb ki sâlim iken aşk harf-i illetden

Hevâ-yı illet-i âşık anunla müşeddeddür


Hurûf u naokta-i ebrû vü hâle eyle nazar

Mecâz ders-i hakîkîye çünki ebceddür


Cemâlin eyledi te’kîd zülfi cânânun

Ki gâlibâ kelime lâm ile mü’ekkeddür


İderse şedde n’ola şâne suretinde zuhûr

Ki r-ı turrası ol meh-veşün müşeddeddür (Bilkan :161)


Gazel

Nedür ey şûh bu bîhûde gazab n’oldı sana

Meşrebün düşmen-i nâz idi aceb n’oldı sana


Came-hâb içre bırakdun beni ey mihr-i münîr

Turmadun çâk olıcak perde-i şeb n’oldı sana


Ne girersin araya yâre niyâz itdükçe

Kanı ey girye mürâ’ât-ı edeb n’oldı sana


Oldun ey hâme-i Nâbi çokdan hâmûş

Bilmem ey zemzeme-pîrây-ı tarab n’oldı sana (Bilkan :456)


Gazel

İtse sencîde kimi haslet-i nîkû-yı edeb

Ref’ ider hâkdan elbetde terâzû-yı edeb


Mesnedi zirve-i destâr-ı ser-i rağbet olur

Sünbül-i ter gibi her kimde ki var bû-yı edeb


Sad zebân-ı dehen-i şâne güşâyiş viremez

Öyle muhkem-ter olur ukde-i gîsû-yı edeb


Hamle-i tûb-ı ta’arruzdan olur âsûde

Her kim olursa penâh-âveri bârû-yı edeb


Pîş-i Bâride olur nâ’il-i ikbâl-i ku’ûd

Her kim olmazsa terabbu’-dîh-i zânû-yı edeb


Her kime olsa mülâki şeref-i ikbâli

Cezbi der canibine kuvvet-i bâzû-yı edeb


Pesti der hüsnüni güstâh-nigâhân Nâbî

Herkese keşf-i nikâb eylese bânû-yı edeb (Bilkan :467)


Gazel

Hûbân-ı hat-âverdeye nâzın yeri yokdur

Uşşâka da min-ba’d niyâzın yeri yokdur


Mihrâb-ı dü-ebrûya neden girdi dü çeşmi

Bilmez mi sükârâya namâzın yeri yokdur


Halvetgede-i kalbe hayâlin gelür ammâ

Dîvân-ı hakîkatde mecâzın yeri yokdur


Dihkân beçenün hüsnine dil virme sakın kim

Meşhûrdur ol deste bâzın yeri yokdur


Düşmez leb-i şîrînine yârun sühan-ı telh

Helvâcı dükkânında piyâzın yeri yokdur


Hâl-i dili arz itmedesin çeşmine ammâ

Mestâneye feth-i der-i râzın yeri yokdur


Bir vasl k’ola sâye-sıfat hicri kafâdâr

Nâbî bu kadar söz ü güdâzın yeri yokdur (Bilkan :583)

Kaynakça


Bilkan, A. Fuat (1997). Nabi Divanı. İstanbul: MEB Yay.

Erkal, Abdulkadir (2018). Divan Şiiri Poetikası (17. Yüzyıl). Ankara: Altınordu Yay.

Atıf Bilgileri


erkal, abdulkadir. "DÎVÂN (NÂBÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/divan-nabi. [Erişim Tarihi: 21 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 FARSÇA DÎVÂNÇE (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Nâbî Efendi Dr. Öğr. Üyesi Şebnem Şerife Şahinkaya
Görüntüle
2 HAYRİYE (NÂBÎ, YÛSUF EFENDİ) Nâbî, Yûsuf Efendi Doç. Dr. Erdoğan ULUDAĞ
Görüntüle
3 HAYRÂBÂD (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Efendi Prof. Dr. Melike Gökcan
Görüntüle
4 SÛR-NÂME (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Nâbî Efendi Doç. Dr. Mehmet ÖZDEMİR
Görüntüle
5 TERCÜME-İ HADÎS-İ ERBA'ÎN (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Efendi Prof. Dr. Sadık Yazar
Görüntüle
6 TUHFETÜ’L-HARAMEYN (NÂBÎ, YÛSUF EFENDİ) Nâbî, Yûsuf Efendi Doç. Dr. abdulkadir erkal
Görüntüle
7 MÜNŞEÂT (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Efendi Doç. Dr. ADNAN OKTAY
Görüntüle
8 ZEYL-İ SİYER-İ VEYSÎ (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Efendi Araş. Gör. Dr. ASLIHAN ÖZTÜRK DOĞAN
Görüntüle
9 FETİH-NÂME-İ KAMANİÇE (NÂBÎ) Nâbî, Yûsuf Nâbî Efendi Doç. Dr. abdulkadir erkal
Görüntüle
10 LEMEZÂT-I HULVİYYE EZ LEMEÂT-I ULVİYYE (MAHMUD CEMALEDDİN HULVÎ) Mahmud Cemaleddin el-Hulvî Diğer Özlem Şamlı
Görüntüle
11 AHBÂRÜ’L-'İBER (ZA’ÎFÎ, MUHAMMED) Za'îfî, Muhammed Dr. Necmiye Özbek Arslan
Görüntüle
12 KIRK HADİS TERCÜMESİ (FEYZÎ-İ KEFEVÎ) Feyzî-i Kefevî Prof. Dr. Adem Ceyhan
Görüntüle
13 ZÜBDETÜ'N-NESÂYİH VE UMDETÜ'T-TEVÂRÎH (IYÂNÎ) Iyânî, Cafer Iyânî Bey Prof. Dr. Osman Ünlü
Görüntüle
14 RÂZ-NÂME FÎ MENÂKIBİ'L-ULEMÂ VE'L-MEŞÂYİH VE'L-FUZELÂ (KEFEVÎ HÜSEYİN) Kefevî, Hüseyin ismail Aksoyak
Görüntüle
15 ES-SEYFÜ'L-MESLÛLÜ FÎ ŞERHİ'R-RESÛLİ (MUSTAFA b. BÂLÎ) Mustafa b. Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
16 HADÎS-İ ŞERÎFLER MECMUASI (MUSTAFÂ b. BÂLÎ) Mustafâ b. Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
17 HÂŞİYE ALÂ ŞERHİ MİFTÂH (MUSTAFA b. BÂLÎ) Mustafâ bin Bâlî Araş. Gör. Oğuzhan Et
Görüntüle
18 TUHFE-İ ŞEMSÎ (ŞEMSÎ) Şemsî, İsfendiyar-zâde Şemsî Ahmed Paşa Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
19 KARAMAN-NÂME (ŞİKÂRÎ) Şikârî Araş. Gör. Mizan Coşkun Özgür
Görüntüle