DÎVÂN-I HİKMET (AHMED YESEVÎ)
hikmet
Ahmed Yesevî (d. ?/? - ö. 562/1166)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Dîvân-ı Hikmet, Türk edebiyatında tasavvufî hikmet söyleme geleneğinin öncüsü olan Ahmed Yesevî’ye ait şiirleri bir araya getiren külliyatın adı.

Dîvân-ı Hikmet, İslâm’ın kabulünden sonraki asırlarda oluşturulan Türk tasavvuf ve/veya tekke edebiyatının bilinen ilk örneğidir. Eserin son üç yüzyıla tarihlenen yazma nüshalarındaki hikmet sayısı değişmektedir. Bice tarafından yayımlanan son derleme 256 hikmet ve bir münacâttan oluşmaktadır (Ahmed Yesevî 2021).

Türkler arasındaki ilk tarikat oluşumunu gerçekleştiren Yesevî ve takipçisi olan Yesevîyye mürşidleri, müridlerin manevî eğitiminde hikmetleri etkili bir yöntem olarak kullanarak irşadda sözü öne çıkarmıştır (Bice 2016: 341). Ancak Dîvân-ı Hikmet’teki şiirlerin önemi, sözlerindeki derinlikten çok, Türk yurtlarında oluşturduğu etkiye dayanır. Ahmed Yesevî, bozkırlarda dağınık bir hâlde yaşayan Türk soylulara iman ve dinin esaslarını, Yesevîyye yolunun kurallarını öğretmek için yalın bir Türkçe ile söylediği şiirlerde çoğunlukla hece veznini kullanmıştır (Ahmed Yesevî 1983: 46). Dîvân-ı Hikmet’in dil ve şiiriyet özellikleri zamana karşı direnişinde etkili olmuştur. Ahmed Yesevî, hikmetlerinin kolay ezberlenebilecek şekilde vezinli, kafiyeli ve akıcı şekilde söylenebilmesi, kulakları ‘ozan saguları’na aşinâ olan bozkır insanlarının hikmetleri benimsemelerini kolaylaştırmıştır. Dîvân-ı Hikmet’te yer alan hikmetler, kadim zamanların ozan-kam-baksılarından hemen hiç farkları olmayan Yesevî-han dervişler tarafından, sohbet ve toplantılarda okunmuştur.

Yesevî’nin Türkçe şiir söylemeyi irşad yöntemi olarak benimsemesi, Türk dili tarihi açısından önemlidir. Yesevî’nin hikmetlerini seslendirdiği dönemde Türkistan’daki âlim ve mürşidler eserlerinde ilim dili olarak kabul edilen Arapça’yı kullanıyorlardı; edebî dil ise Farsça idi. Yesevî ve takipçisi dervişlerinin Türkçe hikmet geleneğini oluşturmasıyla Türkçe tasavvuf diline dönüşmüştür. Ahmed Yesevî’nin, izlediği yöntemi benimseyen -başta Yunus Emre olmak üzere- Anadolu’da yetişen sûfilerin eserlerinde Türk dili, tasavvuf dili düzeyine yükselmiştir (İsen 1996: 14). Yesevî’nin kendisi de dil konusundaki tercihinin öneminin farkındadır ve bunu bir hikmetinde şöyle ifade etmektedir: "Miskin, zayıf Hoca Ahmed yedi ceddine rahmet/ Farsça dilini bilerek güzel söylemekte Türkçe’yi.” (Ahmed Yesevî 2021:182).

Azerbaycan sahasında eser veren XV. asrın sûfi şairi Dede Ömer Ruşenî’nin (ö. 892/1487) şiirleriyle hikmetlerin benzer temalara sahip olduğu kaydedilmiştir (Gahramanov 1993: 129). Türkmen sahasının büyük şâiri Mahtumkulu (ö. 1197/1783’ten sonra) da Yesevî geleneğinin Türkmenler arasındaki temsilcisi olarak kabul edilmektedir (Geldiyev 1993: 141). Hojahanova’ya göre (2016: 1287) Yesevî hikmetlerindeki telmihlerin -hayatı, başından geçenler ve İslâm için yaptıkları- Mahtumkulu başta olmak üzere klasik şairlerce Türkmen edebiyatında da kullanılması Yesevî etkisini günümüze taşımıştır.

Dîvân-ı Hikmet iç içe geçmiş anlam çerçevelerinde konumlandırılmış olup en dış çerçevede İslâm, ikinci çerçevede ise sûfi düşünce yer alır. Yıldırım’a göre: “Dîvân-ı Hikmet’te, ahlâk merkezli bir din anlayışı hâkimdir. Hikmetlerin tamamı göz önüne alındığında üzerinde en çok durulan ana konuların dini ve tasavvufî unsurlarla birlikte toplumun ve dönemin ihtiyaç duyduğu hususlar olduğu ortaya çıkmaktadır.” (2016: 136). Dîvân-ı Hikmet temaları genellikle dinî emir ve yasaklar, dünya ve ahiret hayatı, kulun Tanrı ile ilişkileri ve Hakk’ın rızâsının nasıl kazanılacağı hakkındadır.

Hikmetlerde toplum içerisinde haram lokmanın yaygınlaşmasının tehlikesi özellikle vurgulanır (Ahmed Yesevî 2021:118). Ölüm, ölümden sonraki kabir hayatı, mahşer günü hikmetlerdeki diğer temalar arasındadır. Dîvân-ı Hikmet yazıldığı dönemin sosyal yapısına hatta bölgenin coğrafi özelliklerine ilişkin veriler de taşır. Yesevî hikmetlerinde, Türkistan bozkırlarının sert tabiatlı, heyecanlı insanlarının gönüllerini yumuşatacak; coğrafyanın aman vermez koşullarıyla kuşatılmış, sınırlı dünyalarının sonsuz bir manevî hayata açılmasını sağlayacak imgeler kullanılmıştır (Doğan 2016: 646).

Dîvân-ı Hikmet’in kavram haritasında en büyük alanı kaplayan, hikmetlerde en çok kullanılan kavramlar olan aşk-muhabbet, şevk, ilim, irfan, hikmet, gurbet, sohbet, zikir kavramlarına yüceltilerek yer verilmiştir. Bunun tersine hikmetlerde yine çok rastlanılan kavramlardan olan cehâlet, riyâ, yalan gibi özelliklerin olumsuz bir içerik yüklenerek işlendiği görülmüştür (Bice 2020: 176). Dîvân-ı Hikmet’te Ahmed Yesevî öncelikle kendi hayatından bazı safhaları otobiyografik şekilde anlatması yanında başta Hz. Rasûlullah Muhammed Mustafa (s.a.v.) olmak üzere, İslâm’ın önemli şahsiyetlerinden de söz etmiştir. Hikmetlerdeki kişi isimlerine yer verilme sıklığı şu şekildedir. İki yüz altmış kere Hz. Rasûlullah Muhammed Mustafa (s.a.v.), otuz yedi kere Arslan Baba, otuz üç kere Hz. Ali (k.v.) ve yirmi dokuz kere Hallâc-ı Mansûr adı geçer. Ünlü Türk hanı Abdülkerîm Satuk Buğra da Dîvân-ı Hikmet’te ismi anılan kişilerdendir.

Divân-ı Hikmet Metinleri: Yesevî dergâhlarında önceden ezberlenerek koro hâlinde seslendirilen hikmetler, Yesevî dervişlerinin hafızasına kaydedilip, uzak diyarlara kadar ulaştırılmıştır. Zamanla ezberdeki şiirlerin yazıya geçirilmesiyle oluşan risâlelerin Dîvân-ı Hikmet’in el yazması nüshalarını oluşturduğu tahmin edilmektedir. Bu ilk Dîvân-ı Hikmet nüshaları denebilecek eserlerin tarihlendirilmesi noktasında önemli bir kayıt, Mevlânâ Vahidî’nin XV. yüzyıla ait Mirâtü’s-sâlikîn adlı eserinde Yesevî hikmetlerinin övgü ile anılmasıdır (Hasan 2016: 664). Mısır’da bulunan bir Dîvân-ı Hikmet yazmasının istinsah tarihinin ise -eserin sonundaki bir kıtanın ebced hesabı ile- 1650 yılı olduğu kaydedilmiştir (Tulum 2017: 673). Meserret Diriöz’ün tesbitine göre (1993:94) Dîvân-ı Hikmet’in 1712 tarihli bir yazma nüshası da Macar Akademisi elyazmaları koleksiyonundadır. Bugün bilinen ve değişik dünya kütüphanelerinin envanterinde mevcut el yazması Dîvân-ı Hikmet nüshaları genellikle XIX. yüzyıl ürünüdür.

Özbekistan’daki yazma eser arşivleri bugün yeryüzündeki en kapsamlı Dîvân-ı Hikmet koleksiyonlarını içermektedir. Bu yazmaların tasnifini yapan Eş-Muhammedova, Taşkent'teki iki el yazması eserler arşivinde bulunan Yesevî hikmetleri içeren bütün eserlerin künyelerini yayımlamıştır. Sayıları yüzü geçen bu yazmalar arasında yer alan ve yüz hikmetten daha fazla içeriğe sahip yedi nüshadan en hacimlisinin iki yüz hikmet içerdiği kaydedilmiştir. Özbekistan’daki tasnif edilen nüshalardan en eski olanı yetmiş sekiz hikmet içeren H.1130 (M. 1718) tarihli nüshadır (Eş-Muhammed-ova, 2003:21, 50-51). Tataristan’ın başkenti Kazan’daki Dil, Edebiyat ve Tarih Enstitüsü arşivinde de henüz çalışılmamış on beşten fazla Ahmed Yesevî Hikmetleri koleksiyonu bulunduğu bildirilmiştir (Hakimcan 1993: 162). Nâdirhan Hasan tarafından incelenen İstanbul’da 1887 yılında istinsah edilen bir Dîvân-ı Hikmet nüshası içerdiği yüz altmış sekiz hikmet ile hikmet sayısının fazlalığı yönünden dikkate değer bir nüshadır (Hasan 2009: 79). Türk dünyasında matbu baskıların yaygınlaştığı XIX. yüzyıla sonlarına kadar sadece istinsah edilmek suretiyle sınırlı sayıda çoğaltılan Dîvân-ı Hikmet elyazmaları, hikmetlerin günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır. Doğu Türkistan’da komünist yönetiminin kültür devrimi kapsamında basımı kısıtlanan Dîvân-ı Hikmet’in el ile defterlere yazılarak çoğaltıldığı da bildirilmiştir (Heilili 2016: 871).

Basılı Divân-ı Hikmetler: Yaklaşık yedi yüzyıl süre ile hikmetler dar bir çevrede, dergâhlarda Yesevî dervişleri tarafından ezberlenerek okunsa da halkın büyük çoğunluğu hikmetlerden uzak kalmıştır. XIX. yüzyıl sonlarında, matbaa baskısı olarak kitap hâlinde çoğaltılan Dîvân-ı Hikmet, Yesevî düşüncesinin halk içerisinde yaygınlaşmasını sağlamıştır. 1878 yılından itibaren yapılan Dîvân-ı Hikmet baskıları sayesinde hikmetleri okuyanların sayısı çoğalmıştır. Dîvân-ı Hikmet, en önce Tataristan’ın Kazan şehrinde matbu olarak basılmıştır. 1878 tarihli bu ilk baskıyı, 1880’de Taşkent’te, 1881’de İstanbul’da yapılan baskılar izlemiştir. Sonraki kırk yıl içerisinde Taşkent, İstanbul, Kazan, Buhârâ ve Kagan’da çeşitli sayılarda hikmeti ihtiva eden baskılar yapılmıştır (Bice 2016: 344). Dîvân-ı Hikmet’in ilk baskıları daha az tirajla ve daha az hikmeti içerecek şekilde yapılırken yeni baskılarda yayımlanan hikmetlerin sayısı da baskı tirajları da artmıştır.

Türklük âleminin en kuzeyindeki Kıpçak bölgesinin merkezi olan Kazan’daki 1878 yılında bin iki yüz tirajla yapılan ilk baskı altmış beş hikmetten oluşan bir derlemedir. 1887 yılındaki ikinci baskının yetmiş bir, üçüncü baskının yüz otuz dört, 1896 yılındaki basımın yüz kırk yedi, 1904 yılı baskısının yüz kırk dokuz hikmetten oluştuğu bilinmektedir. 1905 yılı Kazan baskısında yüz elli dokuz hikmet içeren on bin nüsha halindeki Dîvân-ı Hikmet baskısının zamanına göre büyük bir tiraja ulaşması talebi yansıtması yönünden de dikkat çekicidir (Zakiev vd. 1993:421). 1887-1912 yıllarındaki değişik baskılarının üç bin altı yüz - on bin arasında değişen tirajlarla yapılması Dîvân-ı Hikmet’in halk tarafından benimsenmesi hakkında bir fikir vermektedir.

Özbekistan’dan Türkmenistan’a, Kazakistan’dan Kırgızistan’a bütün Türk Cumhuriyetleri’nde bağımsızlığı takip eden ilk yıllardan itibaren ortaya çıkan el yazmalarına dayanılarak yeni baskıları yapılmıştır. Özbekistan’da İbrahim Hakkul tarafından derlenen hikmetlerin 1991 yılında yapılan baskısının tirajı üç yüz bin adettir. Türkmenistan’da 1992 yılında Anna Övezov tarafından yayına hazırlanıp elli bin nüsha olarak çoğaltılan hikmetler, Kazakistan’da da bağımsızlık sonrasında yapılan birkaç baskı ile on binlerce tiraja ulaşmıştır. Kırgızistan’da Egemberdi Ermatov tarafından hazırlanan “Hikmetler Kitabı” ise 2010 yılında yayınlanmıştır. Hâlen Çin egemenliği altında bulunan Doğu Türkistan’da da hikmetlerin yeniden basılarak halkın irfanına hizmet eder hâle getirildiği bildirilmiştir. Uygur Türkçesi ile basılan Bulak dergisinin 1985 yılında yayınlanan 14. ve 16. sayılarında Dîvân-ı Hikmet’in tamamı Nicat Muhlis tarafından hazırlanarak yayımlanmıştır (Bilge 2010: 125).

Divân-Hikmet'in Türkiye Türkçesi Aktarımları: Osmanlı dönemi kapanırken, yirminci yüzyıl başında Yesevî hikmetlerinin rahatça anlaşılabilmesi için İstanbul Türkçesi’ne aktarılması düşünülmüştür. Hasan Şükrü Efendi tarafından İstanbul Türkçesi’ne aktarılan hikmetler, 1909 yılında İstanbul’daki Hürriyet Matbaası’nda matbu olarak çoğaltılmıştır. Bilim dünyasına Ahmet Turan Arslan tarafından sunulan bu bilgi, Yesevî’nin Osmanlı coğrafyasında tanınmadığı iddialarını geçersiz hâle getirmiştir (Arslan 2010: 54). Yahya Kemâl’in işareti ile AhmedYesevî üzerinde çalışmaya başlayan M. Fuad Köprülü’nün eseri Yesevîlik araştırmalarında bir dönüm noktası olmuştur (Banarlı 1960: 49). Köprülü’nün 1918 yılında yayımladığı Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar kitabı, Ahmed Yesevî ve Dîvân-ı Hikmet’in ülkemizin ilim çevrelerinde tanınmasını sağlamıştır. 1924 yılında yayımlanan Mahfil dergisinde Türkistanlı Rıfat Efendi adlı müellifin yazdığı seri yazılarda Türkistan’ı tanıtan nüfus, coğrafya, tarih hakkında genel bilgiler verilirken bölgede yaşamış olan Ahmed Yesevî, Sûfi Allahyâr gibi Türkistan evliyâsından da söz edilmiştir (Mazak 2019:194).

T.C. Kültür Bakanlığı tarafından 1980 yılında “Dîvân-ı Hikmet’ten Seçmeler” (Yesevî 1983) adıyla ve Kemal Eraslan tarafından yayına hazırlanan eser, yetmiş hikmeti içermekteydi. 2019 yılında Dîvân-ı Hikmet’in Mısır nüshası esas alınarak yapılan yayında (Yesevî 2019) ise kırk iki hikmet yer almaktadır. Türkiye Diyanet Vakfı’nın ilk kez 1993 yılında yüz kırk dört hikmetlik bir içerik ile bastığı Dîvân-ı Hikmet nüshasının bugüne kadar on baskıya ulaşması Ahmed Yesevî’nin ülkemizdeki tanınırlığını kısmen de olsa arttırmıştır. Bu yayın, 2021 yılında yeni bulunan hikmetlerin de eklenmesi ile iki yüz elli altı hikmet ve bir münâcaat ile zengin bir içeriğe kavuşmuştur; eser bu yönüyle bugüne kadar bir arada basılmış en kapsamlı hikmet külliyatıdır (Ahmed Yesevî 2021: 59-517). 

Eserden Örnekler



Hikmet-1

Bismillah dep beyân eyley hikmet aytıp

Tâliblerge dürr ü gevher saçtım menâ

Riyâzetni kattığ tartıp kanlar yutup

Men defter-i sâni sözin açtım menâ


Sözni aydım her kim bolsa dîdâr-taleb

Cânnı cânğa peyvend kılıp regni avlap

Garib yetim fakîrlerni könli sıylap

Könli bütün halâyıkdın kaçtım menâ


Kayda körsen könli sınuk merhem bolgıl

Andağ mazlum yolda kalsa hemdem bolgıl

Rûz-ı mahşer dergâhığa mahrem bolgıl

Mâumenlik halâyıkdın kaçtım menâ


Garib, fakîr, yetimlerni Rasûl sordı

Uşal tüni mi'râc çıkıp dîdâr kördi

Kaytıp tüşüp fakîr hâlin sordı

Gariblerni izin izlep tüştüm menâ


Ümmet bolsan gariblerge tâbi bolgıl

Ayet hadis her kim aytsa sâmi bolgıl

Rızk u rûzî her ne berse kâni bolgıl

Kâni bolup şevk şarabın içtim menâ


Medinege Rasûl barıp boldı garib

Gariblikde mihnet tartıp boldı habîb

Cefâ tartıp Yaratkanğa boldı karib

Garib bolup ukbâlardın aştım menâ


Âkil ersen gariblerni könli avla

Mustafa dek elni kezip yetim kavla

Dünyâ-perest nâcinslerdin boyun tavla

Boyun tavlap deryâ bolup taştım menâ


Işk bâbını Mevlâm açkaç mene tekdi

Tufrak kılıp hâzır bol dep boynum egdi

Bârân-sıfat melâmetni okı tegdi

Peykân alıp yürek bağrım teştim menâ


Könlüm kattığ tilim aççığ özüm zâlim

Kur'an okup amel kılmay yalgan âlim

Garib cânım sarf eyleyim yoktur mâlım

Hakdın korkup otka tüşmey piştim menâ


Altmış üçke yaşım yetti öttüm gâfil

Hak emrini mehkem tutmay özüm câhil

Roze namaz kazâ kılıp boldum kâhil

Yaman izlep yahşilerdin keçtim menâ


Vâ-dirîğâ muhabbetni câmın içmey

Ehl u ayâl hânümandın tükel keçmey

Cürm ü isyan kirihlerin munda çeçmey

Şeytân galib cân bererde şaştım menâ


İmânıma çengel urup kıldı gamnâk

Pîr-i muğân hâzır bol-dep saçtı teryâk

Şeytân-lâin mendin kaçıp ketti bî-bâk

Bihamdillah nur-ı imân açtım menâ


Pîr-i muğan hizmetide yügrüp yürdüm

Hizmet kılıp közüm yummay hâzır turdum

Meded kıldı azâzilni kavlap sürdüm

Andın sonra kanat kakıp uçtım menâ


Garib fakîr yetimlerni kılgın şâdman

Halkalar kılıp aziz cânın eyle kurbân

Taâm tapsan cânın birle kılgıl mihmân

Hakdın eştip bu sözlerni aydım menâ


Garib fakîr yetimlerni her kim sorar

Râzi bolur ol bendedin Perverdigâr

Ey bî-haber sen bir sebeb özi asrar

Hak Mustafa pendin eştip aydım menâ


Yetti yaşda Arslan Bâbğa kıldım selâm:

"Hak Mustafa emânetin kılın inâm"

Uşal vaktda min bir zikrin kıldım tamam

Nefsim ölüp lâ-mekânğa aştım menâ


Hurmâ berip başım silep nazar kıldı

Bir fursatta ukbâ sarı sefer kıldı

El-vedâ dep bu âlemdin güzar kıldı

Mekteb barıp kaynap coşup taştım menâ


Sünnet ermiş kâfir bolsa berme âzâr

Könli kattığ dil-âzârdın Hüdâ bî-zâr

Allah hakkı andağ kulğa seccin tayyâr

Dânâlardın eşitib bu söz aydım menâ


Sünnetlerin mehkem tutup ümmet boldum

Yer astığa yalguz kirip nurğa toldum

Hak-perestler makâmığa mahrem boldum

Bâtın tığı birle nefsni yançtım menâ


Nefsim meni yoldın urup hâr eyledi

Telmürtürüb halâyıkka zâr eyledi

Zikr aytturmay şeytân birle yâr eyledi

Hâzırsın dep nefs başını sançtım menâ


Kul Hoca Ahmed gaflet birle ömrün ötti

Vâ-hasretâ közdin tizdin kuvvet ketti

Vâ-veyletâ nedâmetni vaktı yetti

Amel kılmay kervân bolup köçtim menâ (Ahmed Yesevî 2021:59-61).


Hikmet-29

Kahhâr atlığ kahrındın korkup yığlar Hoca Ahmed

Rahmân atlığ rahmindin ümîd tutar Hoca Ahmed


Günâhım köb İlâhım keçürgeysen günâhım

Barça kullar içide âsî kuldur Hoca Ahmed


Münâfıklar yürürler fısk u fücûr kılurlar

Harâm şüphe yiyürler korkup yığlar Hoca Ahmed


Tarikatnı bilmedim hakikatge kirmedim

Pîr buyruğın tutmadım özri köbdür Hoca Ahmed


Âhir zamân bolgandur pâdşâh zâlim bolgandur

Harâm şüphe tolgandur hayrân bolur Hoca Ahmed


Şermende âsî kulmen ışk yolıda bülbülmen

Arslan Bab'ge kulmen kulunğ bolur Hoca Ahmed


Kul Hoca Ahmed tâat kıl yığlamaknı âdet kıl

Belâ kelse tâkat kıl Hak'dın bolur Hoca Ahmed (Ahmed Yesevî 2021:118).


Hikmet-71

Huşlamaydur âlimler sizni aygan Türkî'ni

Âriflerdin eşitsen açar könil mülkini


Âyet hadis ma'nası Türkî bolsa muvafık

Ma'nasıga yetgenler yerge koyar börkini


Kazı müfti mullalar şeriatda râhnı

Ârif âşık alıbdur tarikatnı arkını


Amel kılgan âlimler dinimizni çırağı

Burak miner mahşerde egri koyar börkini


Amel kılsa âlimler künü aynı yarukı

Körse bolur alarnı rengi rûyı körkini


Amel kılmay kâl ilmin okuybilmey kalganlar

Arkasığa köterür kırk eşekni yükini


Hâcemen dep laf urma uşbu dünyâ bîpayân

Bilemen dep aytma sen könildegi çirkini


Rehnemâdur Hoca Ahmed gülistanı marifet

Sözler sözi hakikat açar könil mülkini


Miskin zaif Hoca Ahmed yetti puştine rahmet

Farsî tilni biliben hub aytadur Türkî'ni (Ahmed Yesevî 2021:182).


 

Kaynakça


Arslan, Ahmet Turan (2010). “Hasan Şükrü Efendi’nin Dîvân-ı Hikmet Tercümesi”. Bağcılar Bld. Uluslararası Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. İstanbul. 54-59.

Banarlı, Nihad Sami (1960). Yahya Kemâl’in Hatıraları. İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti Yay.

Bice, Hayati (2016). Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî. Ankara: Ahmed Yesevî Üniversitesi Yay.

Bice, Hayati (2020). Dîvân-ı Hikmet’in Kavram Haritası. İstanbul: KDY Yay.

Bilge, Ablimit Ömer (2010). “Çin’de Hoca Ahmet Yesevî Üzerine Araştırmalar Hakkında”. Bağcılar Bld. Uluslararası Ahmed Yesevî Sempozyumu. İstanbul. 124-131.

Diriöz, Meserret (1993). “Dîvân-ı Hikmet’e Yeni Bir Bakış”. Milletlerarası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. Kayseri. 93-99.

Doğan, İsmail (2016). “Hoca Ahmed Yesevî Düşüncesinin Etki ve Sonuçları Üzerinde Sosyolojik Bir Değerlendirme”. Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî Uluslararası Sempozyumu Bildirileri. İstanbul. 641-663.

Eş-Muhammed-ova, Mariam (2003). Dîvân-ı Hikmet Kolyazmalarının Tavsifi. Taşkent: Devlet Şarkşünaslık Enstitüsü Yay.

Gahramanov, Cahangir (1993). “Dîvân-ı Hikmet Azerbaycan Sûfi Edebiyyatı İçindeki Örnek Kimi”. Milletlerarası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. Kayseri. 127-129.

Geldiyev, Gurbandurdi (1993). “Hoca Ahmed Yesevî ve XVIII.-XIX. Asır Türkmen Şiiri”. Milletlerarası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. Kayseri. 141-148.

Hakimcan, Ferid (1993). “Ahmed Yesevî ve Orta Çağ İdil Boyu Edebî Dili”. Milletlerarası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. Kayseri. 161-162.

Hasan, Nadirhan (2009). “Dîvân-ı Hikmet”in İstanbul’daki Bir Nüshası Hakkında”. Adıyaman Ü. SBE Dergisi. 2(2): 79-82.

Hasan, Nadirhan (2016). “Hoca Ahmed Yesevî’nin Hayatı, Eserleri ve Yesevîlik Araştırmalarının Bazı Meseleleri Üzerine”. AYÜ I. Uluslararası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. 659-669.

Heilili, Mireguli (2016). “Dîvân-ı Hikmet’in Uygurlar Arasında Bulunan Nüshaları”. Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî Uluslararası Sempozyumu Bildirileri. İstanbul. 867-880.

Hoca Ahmed Yesevî (2019). Dîvân-ı Hikmet (Mısır Nüshası). (hzl. M. M. Tulum). İstanbul: Ketebe Yay.

Hoca Ahmed Yesevî (2021). Dîvân-ı Hikmet. (hzl. H. Bice). Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yay.

Hoca Ahmed Yesevî (1983). Dîvân-ı Hikmet’ten Seçmeler. (hzl. K. Eraslan). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.

Hojahanova, Tyllagözel (2016). “Ahmet Yesevî ve Türkmenistan’daki Tesirleri”. Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî Uluslararası Sempozyumu Bildirileri. İstanbul. 1283-1288.

İsen, Mustafa (1996). “Orta Asya Türk Edebi Dilinin Anadolu Türk Edebi Diline Etkisi ve Ahmet Yesevî”. Bilig Dergisi. Ankara, 1(1): 13-16.

Karakuş, Rahmi (2016). “Dîvân-ı Hikmet’e Göre Kişi Olmanın Şartları: Bazı Temel Tasavvuf Terimlerinin Anlamı”. AYÜ I. Uluslararası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. Ankara. 541-550.

Karaörs, Metin (1993). “Kayseri’de Bulunan Bir Dîvân-ı Hikmet Basması, Ahmed Yesevî’nin Yayınlanmamış Hikmetleri”. Milletlerarası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. Kayseri. 197-212.

Küçük, Sabahattin (1993). “Dîvân-ı Hikmet’te İnsan Eğitimi”. Milletlerarası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. Kayseri. 271-280.

Mazak, Ferda Olbak (2019). "Türkistanlı Rıf’at Dâvud’un Kaleminden Türkistan (1924-1925)”. Prof. Dr. Fuat Sezgin Anısına Geçmişten Günümüze Türkistan: Tarih, Kültür Ve Medeniyet Sempozyumu Kitabı. İstanbul. 194-204.

Mehmedoğlu, Alaeddin (1993). “Yesevîlik Tarikatının Azerbaycan’a Tesiri Özerine”. Milletlerarası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. Kayseri. 281-290.

Tulum, Mehmet Mâhur (2016). “Yeni Bir ‘Hikmetler Mecmuası’ Münasebetiyle Yesevî Çalışmaları Üzerine Yeni Açılımlar”. AYÜ I. Uluslararası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. Ankara. 671-680.

Yıldırım, Ahmet (2016). “Hoca Ahmed Yesevî Düşünce Sistemi, Kaynakları ve Tesirleri”. Ahmed Yesevî (ed. İ. Sisnelioğlu). Kocaeli: Kocaeli B. Bld. Kültür Yay. 125-138.

Zakiev, Mir Fatih vd. (1993). “Hoca Ahmed Yesevî Bolğar-Tatar Dünyasında”. Milletlerarası Hoca Ahmed Yesevî Sempozyumu Bildirileri. Kayseri. 421-426.

Atıf Bilgileri


BİCE, HAYATİ. "DÎVÂN-I HİKMET (AHMED YESEVÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/divan-i-hikmet-tees-416. [Erişim Tarihi: 17 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 RİSÂLE DER ÂDÂB-I TARÎKAT (AHMED YESEVÎ) Ahmed Yesevî Prof. Dr. Necdet Tosun
Görüntüle
2 FAKRNÂME (AHMED YESEVİ) Ahmed Yesevi Prof. Dr. Necdet Tosun
Görüntüle
3 MİR'ÂTÜ'L-KULÛB (SÛFÎ MUHAMMED DÂNİŞMEND) Sûfî Muhammed Dânişmend Prof. Dr. Necdet Tosun
Görüntüle
4 RİSÂLE DER MAKÂMÂT-I ERBA'ÎN (AHMED YESEVİ) Ahmed Yesevi Prof. Dr. Necdet Tosun
Görüntüle
5 NESÂYİMÜ’L-MAHABBE MİN ŞEMÂYİMİ’L-FÜTÜVVE Ali Şîr Nevâyî Prof. Dr. Vahit Türk
Görüntüle
6 NEYNÂME-İ MEVLÂNÂ (YAKUB-I ÇERHÎ) Yakub-ı Çerhî AHMET CAHİD HAKSEVER
Görüntüle
7 RİSÂLE-İ ÜNSİYYE (YAKUB-I ÇERHÎ) Ya'kûb-ı Çerhî AHMET CAHİD HAKSEVER
Görüntüle
8 RİSÂLE-İ EBDÂLİYYE (YAKUB-I ÇERHÎ) Ya'kûb-ı Çerhî AHMET CAHİD HAKSEVER
Görüntüle
9 CEMÂLİYYE HAVRÂİYYE-ŞERH-İ RUBAÎ-İ EBÛ SAÎD EBU'L-HAYR (YAKUB-I ÇERHÎ) Ya'kûb-ı Çerhî AHMET CAHİD HAKSEVER
Görüntüle
10 ŞERH-İ ESMÂ-İ HÜSNÂ (YAKUB-I ÇERHÎ) Ya'kûb-ı Çerhî AHMET CAHİD HAKSEVER
Görüntüle
11 TARİKA-İ HATM-İ AHZÂB (YAKUB-I ÇERHİ) Ya'kûb-ı Çerhî AHMET CAHİD HAKSEVER
Görüntüle
12 TEFSİR-i YA'KÛB-I ÇERHÎ (YAKUB-I ÇERHÎ) Ya'kûb-ı Çerhî AHMET CAHİD HAKSEVER
Görüntüle
13 EL-EHÂDÎSÜ'L-ERBA'ÛN (YAKÛB- ÇERHÎ) Ya'kûb-ı Çerhî AHMET CAHİD HAKSEVER
Görüntüle
14 KISSA-I YETÎMNÂME (ŞEMS-İ ÂSÎ) Şems-i Âsî Doç. Dr. Fatih Bakırcı
Görüntüle