DÎVÂN (HAMDÎ)
şiirler
Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi (d. 853/1449-50 - ö. 909/1503)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Hamdî mahlaslı Akşemseddînzâde Hamdullâh'ın şiirlerinin toplandığı eser. Hamdî Çelebi'nin divan tertip ettiğine veya divan sahibi olduğuna dair bir bilgi 16. yüzyıl tezkirelerinde yer almaz. Nitekim Latîfî, mesnevileriyle meşhur olan şairin "tedvîn-i eş'âr" yoluna gitmediğini söyleyerek bu durumu açıkça teyit etmiştir (Canım 2000: 238). Bununla beraber şairin gazeller yazdığı bilinmektedir. Nitekim Âşık Çelebi (Kılıç 2010: II/1634) ile Hasan Çelebi (Kutluk 1978: I/309)'nin şaire ait gazellerin kabul görmediğini ve beğenilmediğini özellikle vurgulamaları dikkat çekicidir. Döneme ait şiir mecmualarında Hamdî'nin neredeyse hiç bir gazeline rastlanmaması da bu durumu teyit eder. Belli ki mesaisini mesnevilerine ayıran Hamdî döneminde pek iltifat görmeyen gazellerini sağlığında tedvin etmemiştir. Bununla beraber 1031/1622 yılında ölen Kâfzâde Fâ'izî'nin, Zübdetü'l-Eş'âr'da Hamdî Dîvânı'nı gördüğünü söylemesi kayda değer bir ayrıntı olup şairin ölümünden sonra adına bir divan oluşturulduğunu gösterir (Kayabaşı 1997: 274). Bugün için şaire ait iki Dîvân nüshası eldedir. Bunların ana nüsha olması muhtemel olan ilki Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi, 2626 numarada kayıtlı olan yazmadır. Şaban 999/Mayıs 1591 tarihinde istinsah edilmiş olan bu nüshanın müstensihi Göynük Akşemseddin Camii vaizi Hüseyin bin Seyyid Muhammed Hüseynî kendisini şairin oğlu Şeyh Zeyneddîn Muhammed'in tilmizi olarak tanıtır ve yazmayı doğrudan Hamdî Çelebi'nin hattından naklettiğini bildirir. Tezkire sahiplerinin verdiği bilgileri de göz önüne alarak ihtiyat kaydıyla bu yazmanın şairin ölümünden sonra kalan müsveddelerden derlenmiş ilk nüsha olduğunu düşünmek mümkündür. Eserin Millet Kütüphanesi, Manzum, 120 numarada kayıtlı ve sondan eksik ikinci nüshasının ise Süleymaniye nüshasından istinsah edildiği anlaşılmakta olup metin açısından herhangi bir farklı özelliği ve özgünlüğü yoktur.

Hamdî Dîvânı'nda biri Farsça 3 kaside, on ikisi Farsça 183 gazel, 1 murabba ve 1 terci-bendin yanı sıra yedisi Farsça, ikisi Arapça olmak üzere toplam 18 adet kıt'a ve müfred yer almaktadır. Eser tertip açısından klasik divanlardan farklı özelliklere sahiptir. Murabba ile 18 adet müfred ve kıt'aya en sonda yer verilmiştir. Diğer şiirler ise hurûf-ı teheccî sırasıyla, elif harfiyle biten tevhid ve na't içerikli üç kasideden başlayarak arka arkaya sıralanmış, farklı nazım biçimleri için ayrı bölümler açılmamıştır. Dîvân'da herhangi bir padişaha veya devlet adamına sunulmuş kaside yer almaz. Hamdî, II. Bâyezîd'in cülûsu için yazılmış bir dörtlükle, aynı padişahtan şarabın yasaklanması talebini dile getiren iki Farsça kıta dışında padişahı muhatap alan bir şiir yazmamıştır.

Dîvân'a tür açısından bakıldığında özellikle na't ve tevhid içerikli dinî şiirlerin bir grup oluşturduğu görülür. Şairin hem babası Akşemseddîn'e hem de mürşidi İbrâhîm-i Tennûrî'ye mensubiyetinden kaynaklı tasavvufî şiirleri, özellikle ilahî aşkı ve tecelli neşesini dile getiren lirik gazelleri de dikkat çeken diğer bir gruptur. Fakat bu dinî-tasavvufi manzumelere rağmen Dîvân'da yer alan şiirlerin ağırlık noktası Şeyhî ile başlayıp Necâtî ve Ahmed Paşa ile devam eden ve klasik zevki yansıtan âşıkane ve rindane gazellerdedir. Nitekim Hamdî'nin örnek aldığı anlaşılan bu üç şairin gazellerine yazdığı nazireler önemli bir yekûn tutmaktadır. Şairin bu tür gazellerinde zaman zaman tamamen beşerî aşkı dile getiren bir vurguya ve söyleyişe de rastlanmaktadır. Hamdî, dil ve üslup açısından II. Bâyezîd döneminden itibaren baskın bir biçimde kendini hissettiren ve daha çok Necâtî ile anılan yerelleşme eğiliminin etkisinde kalmıştır. Şiirlerinde kendi dönemindeki bir çok şair gibi deyimler ve konuşma dili kaynaklı kalıp ifadeler kullanan Hamdî, yine yerelleşmenin bir özelliği olan başta cinas olmak üzere lafzi sanatlara ve kelime oyunlarına yer verme eğilimini de şiirlerine yansıtmıştır. Hamdî, klasik şiir kalıplarını kullanarak özgün imajlar ortaya koyma gayreti içinde bir şair olmakla beraber hayallerini ifade etmede bir tür "rekâket"e düşmüş, "selîs" olamamış, bu durum da bazı beyitlerinin hem anlaşılmasını güçleştirmiş hem de ses ve ahenk bakımından kusurlu görünmesine yol açmıştır. Muhtemelen tezkire yazarları tarafından gazelleri takdir görmeyen Hamdî'nin tenkit edilmesinin ana sebebi budur.

Hamdî Dîvânı üzerine iki tenkitli metin çalışması yapılmıştır (Özdemir 1993; Özyıldırım 1995). Ali Emre Özyıldırım'ın, Hamdî ve eseri hakkında ayrıntılı bir incelemeyi de ihtiva eden tezi, şairin Dîvân'ına girmeyen dört gazelinin de ilavesiyle yayımlanmıştır (1999). Eser üzerine bir de tahlil denemesi yapılmıştır (Şener 1995).

Şairin biyografisi için bk. “Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/hamdi-aksemseddinzade-mehmed-hamdullah 

Eserden Örnekler


Gazel

Güneş yüzün göricek şerm idüp sehâba girür

Ne vasfa sıgdı cemâlün ne hod kitâba girür


Tolar hevân ile sînem gönülde cûş olıcak

Temevvüc eylese deryâ hevâ habâba girür


Cihâna arz ider ol bî-vefâ güneş yüzini

Belâlu âşıka karşu niçün hicâba girür


Didüm hisâb ile cevr it didi bizüm ilde

Ne nâza defter olur ne cefâ hisâba girür


Çıkarma yüz suyıyile hevâ odın elden

Sana kalan odur ey Hamdî ten türâba girür


Gazel

Yir gibi her gönül ki toprakdur

Yüce hâsıl bitürür alçakdur


Zevk Mısrınun öz begi ol kim

Âhen ışkı öninde çakmakdur


Lenger-i vaz’ı neylesün ol kim

Bahr-ı ışka vücûdı zevrakdur


İşigünden şehâ yaşum men’i

Şattı Bagdâd öninden ırmakdur


Bûy-ı zülfün alalı bâd-ı sabâ

Sünbül üzre nisârı toprakdur


Kaddüne öykinür letâfetde

Serv-i miskîn tavîl-i ahmakdur


Kal’a-i hüsnüne zenehdânun

Gülsitân arasında handakdur


Hamdî cânân tecellîsin bir dem

Bin cihâna alursan aylakdur 


Gazel

[Şairin mürşidi İbrâhîm-i Tennûrî'nin yazdığı Gülzâr-ı Manevî hakkında]

Cihâna bâde-i ışkı sunup hammârı Gülzâr'un

Aceb mest oldı bülbüller olup mey-hârı Gülzâr'un


Niçe tâvûs-ı hoş-cevlân olaydı bülbül-i elhân

Gülini itmese pinhân eger gülzârı Gülzâr'un


Ma’ârif bûstânında olur her gonce bî-perde

Açıla gül gibi çün kim kamu esrârı Gülzâr'un


Niçün nergis gibi ey yâr olursun derd ile bîmâr

Tabîb-i hâzık istersen yiter tîmârı Gülzâr'un


Taşup ışk ile ummân ol gönül mülkine sultân ol

İre cânun kulagına dür-i şehvârı Gülzâr'un


Gül-âb-ı ma’rifet bûyı tolup bâzâr-ı uşşâka

Kaçan kim ışk dükkânın aça attârı Gülzâr'un


Niçe dîvâne bülbüller düşüp hayrân u mest olmış

Tolu sunmışdur anlara meger hammârı Gülzâr'un


Açıla dîde-i a’mâ basîr ola kamu eşyâ

Salarsa âleme pertev eger envârı Gülzâr'un


Gönül sengini ey Hamdî külüng-i ışk ile hâk id

Ki bite anda görine gül-i âsârı Gülzâr'un 


Gazel

Gamzen okına cân u cigerden siper gerek

Uşşâka ışk ma’rekesinde ciger gerek


Çevgân-ı zülf-i dil-bere top olmag isteyen

Meydân-ı derd ü gussada bî-pâ vü ser gerek


Yârün cemâli nûrı degül dûr dîdeden

Ammâ teferrüc itmege sâhib-nazar gerek


Eşk ile rûy-ı zerd gerek yâra varmaga

Dîdâr-ı Ka’be haccına sîm ile zer gerek


Yüzün lebün gamı giderür zevk-ı âlemi

Ol derd-i ser ilâcına bu gül-şeker gerek


Zâhid ki murg-ı cânına dâm itdi uçmagı

Düşmeyüp andan uçmaga gey bâl ü per gerek


Hamdî dehân-ı yâr gibi şâ’irün sözi

İçi vü taşı pür-güher ü muhtasar gerek 


Kıt'a

Şu’arâ-yı zamânenün varı

Birbirinden ugurlar eş’ârı


Aybdur bu didüm birine didi

Zî-hüner cerr iderse cerrârı


Müfredler

Varlıg anun ki varı terk itdi

Dost gönlin gönülde berk itdi


Âdet budur ki her gazelün penc beyti olur

Cehd id ki Hamdî her birisi Penc-Genc ola


Bu âlemde kimesne gamsuz olmaz

Eger olsa benî âdem degüldür


Ol Hamdî`yem ki zerre-i Şems-i velâyetem

Enfâsum ile âtıradur nefs-i tayyibe


Hammâmına bârid dir idüm Göynükün ammâ

Hammâmcısını gördüm ü hammâma ısındum


Cihân bir bâgdur âdem yimişi

Sen ol yimişler içinde eriksin (Özyıldırım 1999: 142, 153, 173-174 ,174-175, 234-238)

Kaynakça


Canım, Rıdvan (2000). Latîfî, Tezkiretü'ş-Şu'arâ ve Tabsıratu'n-Nuzemâ. Ankara: AKM Yay.

Kayabaşı, Bekir (1997). Kaf-zâde Fâizî'nin Zübdetü'l-Eş'âr'ı. Doktora Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.

Kılıç, Filiz (2010). Âşık Çelebi, Meşâ'irü'ş-Şu'arâ. 3 C. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü.

Kutluk, İbrahim (1978). Hasan Çelebi, Tezkiretü'ş-Şu'arâ. 2 C. Ankara: TTK.

Özdemir, Veysi (1993). Hamdullah Hamdi Divanı (Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divanın Tenkitli Metni). Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi.

Özyıldırım, Ali Emre (1995). Hamdullah Hamdî Divanı'nın Tenkitli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.

Özyıldırım, Ali Emre (1999). Hamdullah Hamdî ve Divanı. Ankara: KB Yay.

Şener, Hasan (1995). Akşemseddin-zâde Hamdullah Hamdi Divanı Tahlili. Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi.

Atıf Bilgileri


Özyıldırım, Ali Emre. "DÎVÂN (HAMDÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/divan-hamdi-tees-1666. [Erişim Tarihi: 21 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 YÛSUF U ZÜLEYHÂ (HAMDÎ) Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi Prof. Dr. Ayşe YILDIZ
Görüntüle
2 LEYLÂ VÜ MECNÛN (HAMDÎ) Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi Doç. Dr. Güler Doğan Averbek
Görüntüle
3 AHMEDİYYE (HAMDÎ) Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi Doç. Dr. SÜLEYMAN EROĞLU
Görüntüle
4 TUHFETÜ’L-UŞŞÂK (HAMDÎ) Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi Prof. Dr. MUSTAFA GÜNEŞ
Görüntüle
5 KIYÂFET-NÂME (HAMDÎ) Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi Prof. Dr. Müjgân Çakır
Görüntüle
6 CÂMASB-NÂME (ABDÎ) Abdî, Mûsâ Prof. Dr. Müjgân Çakır
Görüntüle
7 TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği
Görüntüle
8 RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân Öğretmen Ece Ceylan
Görüntüle
9 NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz Doç. Dr. Recep Uslu
Görüntüle
10 DÎVÂN (ADLÎ) Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM
Görüntüle
11 DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) Adnî, Mahmûd Paşa Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
12 DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) Adnî, Mahmûd Paşa Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren
Görüntüle
13 DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) Âfitâbî Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
14 DÎVÂN (ÂHÎ) Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend Doç. Dr. Osman Kufacı
Görüntüle
15 HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle