- Yazar Biyografisi (TEİS)
Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi - Madde Yazarı: Dr. Öğr. Üyesi Ali Emre Özyıldırım
- Eser Yazılış Tarihi:?
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Divan
- Yayın Tarihi:03/06/2022
DÎVÂN (HAMDÎ)
şiirlerHamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi (d. 853/1449-50 - ö. 909/1503)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Hamdî mahlaslı Akşemseddînzâde Hamdullâh'ın şiirlerinin toplandığı eser. Hamdî Çelebi'nin divan tertip ettiğine veya divan sahibi olduğuna dair bir bilgi 16. yüzyıl tezkirelerinde yer almaz. Nitekim Latîfî, mesnevileriyle meşhur olan şairin "tedvîn-i eş'âr" yoluna gitmediğini söyleyerek bu durumu açıkça teyit etmiştir (Canım 2000: 238). Bununla beraber şairin gazeller yazdığı bilinmektedir. Nitekim Âşık Çelebi (Kılıç 2010: II/1634) ile Hasan Çelebi (Kutluk 1978: I/309)'nin şaire ait gazellerin kabul görmediğini ve beğenilmediğini özellikle vurgulamaları dikkat çekicidir. Döneme ait şiir mecmualarında Hamdî'nin neredeyse hiç bir gazeline rastlanmaması da bu durumu teyit eder. Belli ki mesaisini mesnevilerine ayıran Hamdî döneminde pek iltifat görmeyen gazellerini sağlığında tedvin etmemiştir. Bununla beraber 1031/1622 yılında ölen Kâfzâde Fâ'izî'nin, Zübdetü'l-Eş'âr'da Hamdî Dîvânı'nı gördüğünü söylemesi kayda değer bir ayrıntı olup şairin ölümünden sonra adına bir divan oluşturulduğunu gösterir (Kayabaşı 1997: 274). Bugün için şaire ait iki Dîvân nüshası eldedir. Bunların ana nüsha olması muhtemel olan ilki Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi, 2626 numarada kayıtlı olan yazmadır. Şaban 999/Mayıs 1591 tarihinde istinsah edilmiş olan bu nüshanın müstensihi Göynük Akşemseddin Camii vaizi Hüseyin bin Seyyid Muhammed Hüseynî kendisini şairin oğlu Şeyh Zeyneddîn Muhammed'in tilmizi olarak tanıtır ve yazmayı doğrudan Hamdî Çelebi'nin hattından naklettiğini bildirir. Tezkire sahiplerinin verdiği bilgileri de göz önüne alarak ihtiyat kaydıyla bu yazmanın şairin ölümünden sonra kalan müsveddelerden derlenmiş ilk nüsha olduğunu düşünmek mümkündür. Eserin Millet Kütüphanesi, Manzum, 120 numarada kayıtlı ve sondan eksik ikinci nüshasının ise Süleymaniye nüshasından istinsah edildiği anlaşılmakta olup metin açısından herhangi bir farklı özelliği ve özgünlüğü yoktur.
Hamdî Dîvânı'nda biri Farsça 3 kaside, on ikisi Farsça 183 gazel, 1 murabba ve 1 terci-bendin yanı sıra yedisi Farsça, ikisi Arapça olmak üzere toplam 18 adet kıt'a ve müfred yer almaktadır. Eser tertip açısından klasik divanlardan farklı özelliklere sahiptir. Murabba ile 18 adet müfred ve kıt'aya en sonda yer verilmiştir. Diğer şiirler ise hurûf-ı teheccî sırasıyla, elif harfiyle biten tevhid ve na't içerikli üç kasideden başlayarak arka arkaya sıralanmış, farklı nazım biçimleri için ayrı bölümler açılmamıştır. Dîvân'da herhangi bir padişaha veya devlet adamına sunulmuş kaside yer almaz. Hamdî, II. Bâyezîd'in cülûsu için yazılmış bir dörtlükle, aynı padişahtan şarabın yasaklanması talebini dile getiren iki Farsça kıta dışında padişahı muhatap alan bir şiir yazmamıştır.
Dîvân'a tür açısından bakıldığında özellikle na't ve tevhid içerikli dinî şiirlerin bir grup oluşturduğu görülür. Şairin hem babası Akşemseddîn'e hem de mürşidi İbrâhîm-i Tennûrî'ye mensubiyetinden kaynaklı tasavvufî şiirleri, özellikle ilahî aşkı ve tecelli neşesini dile getiren lirik gazelleri de dikkat çeken diğer bir gruptur. Fakat bu dinî-tasavvufi manzumelere rağmen Dîvân'da yer alan şiirlerin ağırlık noktası Şeyhî ile başlayıp Necâtî ve Ahmed Paşa ile devam eden ve klasik zevki yansıtan âşıkane ve rindane gazellerdedir. Nitekim Hamdî'nin örnek aldığı anlaşılan bu üç şairin gazellerine yazdığı nazireler önemli bir yekûn tutmaktadır. Şairin bu tür gazellerinde zaman zaman tamamen beşerî aşkı dile getiren bir vurguya ve söyleyişe de rastlanmaktadır. Hamdî, dil ve üslup açısından II. Bâyezîd döneminden itibaren baskın bir biçimde kendini hissettiren ve daha çok Necâtî ile anılan yerelleşme eğiliminin etkisinde kalmıştır. Şiirlerinde kendi dönemindeki bir çok şair gibi deyimler ve konuşma dili kaynaklı kalıp ifadeler kullanan Hamdî, yine yerelleşmenin bir özelliği olan başta cinas olmak üzere lafzi sanatlara ve kelime oyunlarına yer verme eğilimini de şiirlerine yansıtmıştır. Hamdî, klasik şiir kalıplarını kullanarak özgün imajlar ortaya koyma gayreti içinde bir şair olmakla beraber hayallerini ifade etmede bir tür "rekâket"e düşmüş, "selîs" olamamış, bu durum da bazı beyitlerinin hem anlaşılmasını güçleştirmiş hem de ses ve ahenk bakımından kusurlu görünmesine yol açmıştır. Muhtemelen tezkire yazarları tarafından gazelleri takdir görmeyen Hamdî'nin tenkit edilmesinin ana sebebi budur.
Hamdî Dîvânı üzerine iki tenkitli metin çalışması yapılmıştır (Özdemir 1993; Özyıldırım 1995). Ali Emre Özyıldırım'ın, Hamdî ve eseri hakkında ayrıntılı bir incelemeyi de ihtiva eden tezi, şairin Dîvân'ına girmeyen dört gazelinin de ilavesiyle yayımlanmıştır (1999). Eser üzerine bir de tahlil denemesi yapılmıştır (Şener 1995).
Şairin biyografisi için bk. “Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/hamdi-aksemseddinzade-mehmed-hamdullah
Eserden Örnekler
Gazel
Güneş yüzün göricek şerm idüp sehâba girür
Ne vasfa sıgdı cemâlün ne hod kitâba girür
Tolar hevân ile sînem gönülde cûş olıcak
Temevvüc eylese deryâ hevâ habâba girür
Cihâna arz ider ol bî-vefâ güneş yüzini
Belâlu âşıka karşu niçün hicâba girür
Didüm hisâb ile cevr it didi bizüm ilde
Ne nâza defter olur ne cefâ hisâba girür
Çıkarma yüz suyıyile hevâ odın elden
Sana kalan odur ey Hamdî ten türâba girür
Gazel
Yir gibi her gönül ki toprakdur
Yüce hâsıl bitürür alçakdur
Zevk Mısrınun öz begi ol kim
Âhen ışkı öninde çakmakdur
Lenger-i vaz’ı neylesün ol kim
Bahr-ı ışka vücûdı zevrakdur
İşigünden şehâ yaşum men’i
Şattı Bagdâd öninden ırmakdur
Bûy-ı zülfün alalı bâd-ı sabâ
Sünbül üzre nisârı toprakdur
Kaddüne öykinür letâfetde
Serv-i miskîn tavîl-i ahmakdur
Kal’a-i hüsnüne zenehdânun
Gülsitân arasında handakdur
Hamdî cânân tecellîsin bir dem
Bin cihâna alursan aylakdur
Gazel
[Şairin mürşidi İbrâhîm-i Tennûrî'nin yazdığı Gülzâr-ı Manevî hakkında]
Cihâna bâde-i ışkı sunup hammârı Gülzâr'un
Aceb mest oldı bülbüller olup mey-hârı Gülzâr'un
Niçe tâvûs-ı hoş-cevlân olaydı bülbül-i elhân
Gülini itmese pinhân eger gülzârı Gülzâr'un
Ma’ârif bûstânında olur her gonce bî-perde
Açıla gül gibi çün kim kamu esrârı Gülzâr'un
Niçün nergis gibi ey yâr olursun derd ile bîmâr
Tabîb-i hâzık istersen yiter tîmârı Gülzâr'un
Taşup ışk ile ummân ol gönül mülkine sultân ol
İre cânun kulagına dür-i şehvârı Gülzâr'un
Gül-âb-ı ma’rifet bûyı tolup bâzâr-ı uşşâka
Kaçan kim ışk dükkânın aça attârı Gülzâr'un
Niçe dîvâne bülbüller düşüp hayrân u mest olmış
Tolu sunmışdur anlara meger hammârı Gülzâr'un
Açıla dîde-i a’mâ basîr ola kamu eşyâ
Salarsa âleme pertev eger envârı Gülzâr'un
Gönül sengini ey Hamdî külüng-i ışk ile hâk id
Ki bite anda görine gül-i âsârı Gülzâr'un
Gazel
Gamzen okına cân u cigerden siper gerek
Uşşâka ışk ma’rekesinde ciger gerek
Çevgân-ı zülf-i dil-bere top olmag isteyen
Meydân-ı derd ü gussada bî-pâ vü ser gerek
Yârün cemâli nûrı degül dûr dîdeden
Ammâ teferrüc itmege sâhib-nazar gerek
Eşk ile rûy-ı zerd gerek yâra varmaga
Dîdâr-ı Ka’be haccına sîm ile zer gerek
Yüzün lebün gamı giderür zevk-ı âlemi
Ol derd-i ser ilâcına bu gül-şeker gerek
Zâhid ki murg-ı cânına dâm itdi uçmagı
Düşmeyüp andan uçmaga gey bâl ü per gerek
Hamdî dehân-ı yâr gibi şâ’irün sözi
İçi vü taşı pür-güher ü muhtasar gerek
Kıt'a
Şu’arâ-yı zamânenün varı
Birbirinden ugurlar eş’ârı
Aybdur bu didüm birine didi
Zî-hüner cerr iderse cerrârı
Müfredler
Varlıg anun ki varı terk itdi
Dost gönlin gönülde berk itdi
Âdet budur ki her gazelün penc beyti olur
Cehd id ki Hamdî her birisi Penc-Genc ola
Bu âlemde kimesne gamsuz olmaz
Eger olsa benî âdem degüldür
Ol Hamdî`yem ki zerre-i Şems-i velâyetem
Enfâsum ile âtıradur nefs-i tayyibe
Hammâmına bârid dir idüm Göynükün ammâ
Hammâmcısını gördüm ü hammâma ısındum
Cihân bir bâgdur âdem yimişi
Sen ol yimişler içinde eriksin (Özyıldırım 1999: 142, 153, 173-174 ,174-175, 234-238)
Kaynakça
Canım, Rıdvan (2000). Latîfî, Tezkiretü'ş-Şu'arâ ve Tabsıratu'n-Nuzemâ. Ankara: AKM Yay.
Kayabaşı, Bekir (1997). Kaf-zâde Fâizî'nin Zübdetü'l-Eş'âr'ı. Doktora Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.
Kılıç, Filiz (2010). Âşık Çelebi, Meşâ'irü'ş-Şu'arâ. 3 C. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü.
Kutluk, İbrahim (1978). Hasan Çelebi, Tezkiretü'ş-Şu'arâ. 2 C. Ankara: TTK.
Özdemir, Veysi (1993). Hamdullah Hamdi Divanı (Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divanın Tenkitli Metni). Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi.
Özyıldırım, Ali Emre (1995). Hamdullah Hamdî Divanı'nın Tenkitli Metni. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.
Özyıldırım, Ali Emre (1999). Hamdullah Hamdî ve Divanı. Ankara: KB Yay.
Şener, Hasan (1995). Akşemseddin-zâde Hamdullah Hamdi Divanı Tahlili. Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | YÛSUF U ZÜLEYHÂ (HAMDÎ) | Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi | Prof. Dr. Ayşe YILDIZ |
Görüntüle | ||
2 | LEYLÂ VÜ MECNÛN (HAMDÎ) | Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi | Doç. Dr. Güler Doğan Averbek |
Görüntüle | ||
3 | AHMEDİYYE (HAMDÎ) | Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi | Doç. Dr. SÜLEYMAN EROĞLU |
Görüntüle | ||
4 | TUHFETÜ’L-UŞŞÂK (HAMDÎ) | Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi | Prof. Dr. MUSTAFA GÜNEŞ |
Görüntüle | ||
5 | KIYÂFET-NÂME (HAMDÎ) | Hamdî, Akşemseddîn-zâde Mehmed Hamdullâh, Hamdî Çelebi, Hamdullâh Ahmed Çelebi | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
6 | CÂMASB-NÂME (ABDÎ) | Abdî, Mûsâ | Prof. Dr. Müjgân Çakır |
Görüntüle | ||
7 | TERCÜME-İ KASÎDE-İ BÜRDE (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Doç. Dr. Bünyamin Ayçiçeği |
Görüntüle | ||
8 | RİSÂLE Fİ’L-MEBDE’İ VE’L-MA’ÂD (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Öğretmen Ece Ceylan |
Görüntüle | ||
9 | NEKÂVETÜ’L-EDVÂR (HÂCE ABDÜLAZÎZ) | Abdülazîz, Abdülkâdir-zâde, Hâce Abdülazîz, Usta Abdülazîz | Doç. Dr. Recep Uslu |
Görüntüle | ||
10 | DÎVÂN (ADLÎ) | Adlî, Sultân Bâyezîd-i Velî bin Fâtih Sultân Mehmed | Prof. Dr. YAVUZ BAYRAM |
Görüntüle | ||
11 | DÎVÂN-I TÜRKÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
12 | DÎVÂN-I FÂRİSÎ (ADNÎ) | Adnî, Mahmûd Paşa | Dr. Öğr. Üyesi Hulusi Eren |
Görüntüle | ||
13 | DÎVÂN (ÂFİTÂBÎ) | Âfitâbî | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
14 | DÎVÂN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Doç. Dr. Osman Kufacı |
Görüntüle | ||
15 | HÜSREV Ü ŞÎRÎN (ÂHÎ) | Âhî, Benli Hasan, Dilsiz Dânişmend | Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal |
Görüntüle |