- Yazar Biyografisi (TEİS)
Namık Kemal - Madde Yazarı: Dr. Polat SEL
- Eser Yazılış Tarihi:1880 (1883)
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Roman
- Yayın Tarihi:01/09/2022
CEZMİ (NAMIK KEMAL)
tarihî romanNamık Kemal (d. 21 Aralık 1840 - ö. 2 Aralık 1888)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Namık Kemal’in tarihî romanı. Eser, “Tarihi roman” türünde kaleme alınan ilk örneklerden birisidir. İki cilt halinde yazılması planlanmasına rağmen sadece bir cildi tamamlanabilmiştir. İlk defa cüzler halinde farklı yıllar içerisinde (1880,1882,1883) çıkmıştır, ardından 1887, 1888 (iki defa), 1919 (dört defa) basılmış, yeni harflere geçilmesinden sonra da farklı yıllarda (1963, 1969, 1975, 1978) basılarak okuyucunun ilgisine sunulmuştur.
Roman, 16.yüzyılda Osmanlı ve Dünya’daki siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel gelişmelerin panoramasıyla başlar. Ardından romanın asıl kahramanı Cezmi hakkında bilgi verilir, babası bir tımarlı sipahidir. Henüz iki yaşındayken annesini kaybeder, eğitiminde babası destekçisi olur. Onun aracılığıyla amcasının gözetiminde askerlik mesleğini öğrenir. Ancak Cezmi on beş on altı yaş civarında önce amcasını, yirmi yaşındayken de babasını kaybeder. Henüz oldukça genç bir yaşta hem amcası hem de babasını kaybetmesiyle babadan kalma araziyle meşgul olur, geçimini temine çalışır. Cezmi bir süre sonra yarım kalan eğitimini tamamlamak maksadıyla İstanbul’a gelir. Kısa sürede çevresine kendisini tanıtır, sosyal çevresini genişletir. 1568 yılında ikinci Vezir Ahmet Paşa’nın konağında paşanın adamlarından birisini ziyaret eder. O esnada oynanan cirit oyununu görür, beğenmez. Bununla da yetinmeyerek oyunda ve binicilikte hünerlerini sergiler. Bu durum, sarayda mirahurluk makamında bulunan Ferhat Ağa’nın dikkatini çeker, böylece sarayla irtibatı artar. Bir diğer gelişme, dost meclislerinden birisinde bulunduğu sırada, Fuzuli’nin bir beytine yazdığı nazire dolayısıyla dönemin önemli şairlerinden Nev’iyle tanışmasıdır. Nev’i yazdığı nazireyi çok beğendiği gibi padişaha da doğrudan kendi elleriyle sunar. Cezmi’nin yavaş yavaş topluma karışmaya başladığı ve sosyalleştiği dönem, Sokullu Mehmet Paşa’nın devridir. Sokullu, bu dönemde yaşanan İnebahtı bozgunu sonrası, kısa zamanda donanmanın eskisinden daha güçlü bir şekilde dönmesinde önemli bir rol oynamıştır. Denizde yaşanan bu bozgun sonrası İran Safevi Devleti de cesaretlenir ve Osmanlı İmparatorluğu’nun eski gücünden uzak olduğunu düşünerek savaş açar. Sokullu Mehmet Paşa, İran’la savaşa karşı çıkar. Ancak Kubbealtı vezirlerinin ve padişahın görüşü aynı olmaz. Cezmi ise uzun zamandır aradığı gelişmenin bu olduğunu düşünerek Ferhat Ağa ve Nev’inin beraber bulunduğu bir ortamda düşüncelerini açıklar. Ferhat Ağa ve Nev’i eğitimini gerekçe göstererek karşı çıksa da Cezmi’nin ısrarları üzerine savaşta yer alacak Lala Mustafa Paşa’ya birer tavsiye mektubu yollama kararı alırlar. Böylece Cezmi savaşa katılmak üzere yola çıkar. Safevi Devleti, Osmanlı ordusunun hareketini haber almasıyla birlikte Tokmak Han’ı Gürcistan muhafızlığına, Tebriz’e ise Allah Kuli Han’ı getirir, Van üzerinden Anadolu’ya hücum emri verir. Cezmi’nin Erzurum’a gelmesinin ardından keşif müfrezelerinden birisinin Çıldır civarında Tokmak Han ve askerleri tarafından kuşatıldığı haberi gelir. Ordu komutanı müfrezeyi kurtarmak amacıyla Beylerbeyi Derviş Paşa’yı görevlendirir. Cezmi de bu fırsatı kaçırmamak adına kendisiyle göreve katılır. Derviş Paşa’yla birlikte İranlılarla şiddetli bir savaşa tutuşur. Ancak zaman geçtikçe düşmanın sayısının artmasıyla kendi sayılarında muazzam bir düşüş olur. Savaşın en kritik anında Özdemiroğlu Osman Paşa yetişir. Düşman birlikleri ağır bir yenilgiye uğrar. Cezmi’nin, Derviş Paşa’yı zor durumdayken kurtarışı, yaralanana kadar gösterdiği cesur mücadeleyle komutanların gözüne girer, iltifatlarına mazhar olur. Osman Paşa’nın aracılığıyla sipahilikten müteferrikalığa yükselir. İranlılarla savaşlarda büyük marifetler göstermeye devam eder. Eriş Han’ın Şamahi’yi Osman Paşa’nın elinden alma teşebbüsü için harekete geçtiği ve büyük bir orduyla saldırdığı esnada, Kırım Han’ı Mehmet Giray’ın Adil Giray komutasındaki birliklerini, bularak savaşa yönlendirir. Bu sayede Osman Paşa’nın ordusu olası ağır bir asker kaybından kurtulduğu gibi büyük bir zafer kazanır. Adil Giray Han da Cezmi’nin harp alanındaki savaşçılığını ve cesaretini takdir eder. Kısa zamanda aralarında iyi bir dostluk kurulur. Osmanlı imparatorluğu İran Safevi Devleti’nin üç ayrı büyüklükteki ordusunu yenerek gücünü kanıtlar. Gürcistan, Şirvan gibi yerleri hâkimiyeti altına alır. İran’da Osmanlı İmparatorluğu’nun hiç de güç kaybetmediği düşüncesi ağır basar. Ancak yine de vazgeçmezler. Kısa zamanda eskisinden çok daha büyük bir ordu oluşturularak Şah’ın veziri Mirza Süleyman’a verilir. Mirza Süleyman’ın ordusuna hanedan mensubu Hamza Mirza da katılır. Ordu Şirvan’a geçerek Şamahi’yi kuşatır. Osman Paşa, kırk bin civarında bulunan İran ordusuna karşı elinde bulunan birliklerle savunmada kalma kararı alır. Yardım amacıyla da at çayırlatmak için Mahmutâbâd mevkiinde bulunan Adil Giray’a ulaştırmak üzere bir pusula gönderir. Pusulayı taşıyan askeri ele geçiren Mirza Süleyman, Osman Paşa’ya yardım gelme ihtimalini düşünerek kuşatmayı kaldırma ve Mahmutâbâd mevkiinde dağınık durumda bulunan Adil Giray ve kardeşi Gazi Giray’ın emrindeki askerleri kuşatma kararı alır. Hiçbir şeyden habersiz bir şekilde yakalan Adil Giray ve kardeşi kahramanca mücadele etmelerine rağmen esir düşmekten kurtulamazlar. Şah’ın karısı Şehriyar, Adil Giray’ı görür görmez âşık olur. Onu elde etmek için de elinden geleni yapmaya başlar. Kardeşi Gazi Giray’ı da kendi aralarındaki bu olası ilişkiye engel olur düşüncesiyle Kahkaha kalesine gönderir. Kör olan eşi şaha da ilerde gerçekleştirilecek olası bir ittifak halinde, Osmanlı Devleti’nin başına Kırım üzerinden bir kargaşalık çıkartılabileceği vaadinde bulunur. Bunun için de Adil Giray’ın esirden çok özel bir konuk gibi karşılanması ve ona göre misafir edilmesi yolunda görüş bildirir. Ayrıca yanına serbestçe girip çıkmak için izin alır. Perihan, şahın karısı Şehriyar’ın bu hamlesine akıl erdiremez. Meseleyi soruşturmak amacıyla oğlu Hamza Mirza’dan Adil Giray hakkında bilgi alır ve onun desteğini de alarak şahtan görüşme iznini alır. Bu durumu haber alan Şehriyar, şahın aynı zamanda kız kardeşi olan Perihan’ın Adil Giray’la görüşeceğini duyunca büyük bir paniğe kapılır. Aslında şaha anlattığı müttefiklik çabaları ve Kırım hanlığının desteğini alacağı ifadesi sadece bir palavradan ibarettir. Adil Giray’dan yalanına ortak olmasını ister. Adil Giray da teklifi kabul etmek durumunda kalır. Ancak Perihan’ı görür görmez gençliği ve güzelliği karşısında adeta büyülenir. Şehriyar’dan çok Perihan’ı görmenin çarelerini arar. Perihan da Adil Giray gibi onu ilk görüşte âşık olur. Hiç te Şehriyar’ın anlattığı gibi birisi olmadığını anlar. Müzakereler çerçevesinde Adil Giray, bazen Şehriyar bazen de Perihan’la görüşmeye başlar. Perihan’ın adamları vasıtasıyla Osman Paşa’ya bir mektup ulaştırır. Mektupta Cezmi’nin gizlice bulundukları yere gelmesi istenmektedir. Böylece Cezmi İran’a gelir. Saraya girmek için kılık kıyafet değiştirir. Kendisini zengin birisi gibi göstererek etrafına altın saçar, bu sayede sarayın bazı adamlarını satın alır. Adil Giray’la buluşur. Adil Giray, temel hedeflerinin Perihan’la birlikte Safevi hanedanını devirmek için bir isyan çıkarmak olduğunu, bu doğrultuda kendisinin de yardımını istediklerini söyler. Cezmi her ne kadar bu teşebbüsü oldukça gerçek dışı bulsa da Adil Giray’a destek olacağı sözünü verir. Diğer taraftan Dağıstanlı bir koruyucu da şahın veziri Mirza Süleyman’a gizli bir pusula getirerek gerçekleştirilecek teşebbüsleri ve tehlikeyi arz eder. Mirza Süleyman, şahın eşi Şehriyar’ı durumdan haberdar eder. İşin içinde olup olmadığını sorar. Şehriyar, aşkına karşılık bulamamanın verdiği hayal kırıklığıyla acı gerçekleri öğrenir ve Adil Giray’la görüşür. Adil Giray, inkâr eder, kendisine olan ilgisini anlatan bir aşk mektubu yazar. Şehriyar gelen mektupla yeniden umutlanır. Ancak Adil Giray, Şehriyar’ın Perihan’ı sıkıştırdığını ve üzdüğünü anlayınca bu sefer hissettiği gerçek duyguları anlatan hakaret içerikli bir mektup gönderir. Şehriyar öfke patlaması yaşar. İntikam kararı alır. Şah’ın veziri Mirza Süleyman’la yapılan plan doğrultusunda Adil Giray ve Perihan’ın en yakın müttefiği Ali Kuli Han’ı Türk ordusunun taarruza geçtiği gerekçesiyle saraydan uzaklaştırır. En güvendikleri adamlarından olan Rüstem Han’ı durumdan ve yaptıkları plandan haberdar ederler. Vezirin temel planı Adil Giray’ın yanında Perihan’la birlikte Şehriyar’ın da ortadan kaldırılmasıdır. Onun edepsizlikleri ve kötü ününün şahın şerefini iki paralık ettiğini düşünen vezir, bu görevi de adamlarına iletir. Diğer taraftan Ali Kuli Han, son gelişmeleri bir fırsat olarak önce Cezmi’ye onun vasıtasıyla da Adil Giray ve Perihan’a bildirir. Harekete geçmek için ertesi gün sabah erken vakitte sözleşirler. Şehriyar da olacakları adamı vasıtasıyla öğrenir ve koruyucuları harekete geçirmek için silah sesini beklemeleri konusunda bilgilendirir. Silahı atacak olan kendisine daha önceden de bilgi sağlayan Dağıstanlı koruyucudur. Ancak Şehriyar’ın olaydan birkaç saat önce Adil Giray’ın odasına yönelmesi bu kişinin Perihan olduğunu zanneden korucunun silahını erken ateşlemesiyle Rüstem Paşa’nın koruyucuları Adil Giray’ın bulunduğu yere yönelirler. Şehriyar ise son bir kez Adil Giray’ı tehdit etikten ve öleceklerine dair imalarda bulunduktan sonra silahın patlamasıyla yaşadığı şaşkınlıkla canını kurtarmak için Adil Giray’ın odasından kaçarak şahın yanına sığınır. Ancak koruyucuların elinden kurtulamaz ve feci bir şekilde ölür. Perihan ise silah seslerini duymasıyla, Adil Giray’ın bulunduğu yere hızla hareket eder. Birlikte vezirin yönlendirmesiyle gelen Rüstem Paşa’nın birlikleriyle kahramanca mücadele etmelerine karşın canlarını teslim ederler. Cezmi mücadele esnasında yaralanır. Yanında bulunan Abbas’ın yardımıyla olay mahallinden uzaklaştırılır. Adil Giray ve Perihan’ın ölüm haberini öğrenir. Onlara layık bir merasim yaparlar. Ardından derviş kıyafetleriyle Ali Kuli Han’ın çadırına misafir olur. Cezmi birkaç gün sonra yine derviş kıyafetleri içinde Türkiye’nin yolunu tutar.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Cezmi’yi “bir ideoloji romanı” olarak görür. Yazarın burada İslam ittihadı, vatan sevgisi, insan hakları üzerindeki düşüncelerini bir kez daha topladığını belirtir. Mehmet Kaplan, Cezmi romanını Namık Kemal’in Fransız romantiklerinin eski devirlerini canlandıran eserleri göz önüne alınarak yazılmış bir eser olarak görür. İnci Enginün Cezmi’yi yarım kalmış bir tarihi roman olarak tanımlar. Osmanlı-İran, Sünni-Şii, Osmanlı-Kafkaslar ilişkileri açısından önemli yorumlar getirdiğini ifade eder.
Şairin biyografisi için bk. “Nâmık Kemal”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/namik-kemal.
Eserden Örnekler
Cezmi, 1546 yılında dünyaya geldi; fakat insan içine 1566 da karıştı. Yani o zaman, turfanda yetişmiş meyveler gibi, zihin açıklığı sayesinde, eserlerini vaktinden önce göstermeye başladı. Babadan kalma bir sipahi tımarı vardı. O zaman kendini insan bilerek, insan için gerekli geçim meseleleriyle uğraşmaya, insanları denemeye ve iş öğrenmeye başladı. Yavuz Sultan Selim ve Kanunî Sultan Süleyman türbelerine çekilmişlerdi. Barbaros’un kabrindeki ağaçlardan, çimenlerden gemilerine yelken veya leventlerine kanlı kefen olmaya özenerek yaratılmış gibi, beyazlı kırmızı çiçekler açılmaya başlamıştı. Devlet Giray II’nin o, toprağı yanardağlardan alınmış kalbi; o parlaklığı kuzey kutbunu bile imrendiren fikirleri, kara toprak altında, yokluk karanlığında örtülmüş, kalmıştı. Türkiye’de bu büyüklere kılıcıyle, kalemiyle hizmet eden kudretli kimselerden Pir Mehmet Paşa, oğlu tarafından zehirlenmiş; Makbul İbrahim Paşa, Ahmet Paşa cellât elinde can vermişlerdi. Zembilli Ali Efendi, İbn-i Kemal, Ebussuut, Rüstem Paşa, Pertev Paşa, Turgutça Paşa, Piyale Paşa, Salih Paşa, Ramazan Paşa, hepsi hepsi ölmüşlerdi (Namık Kemal 1975: 12).
Kaynakça
Akün, Ömer Faruk (2006). “Nâmık Kemal”, TDV İslâm Ansiklopedisi, C. 32. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yay. 361-378.
Enginün,,İnci (2006). Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e. İstanbul: : Dergâh Yay.
Göçgün, Önder (1987). Nâmık Kemâl. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.
Kaplan, Mehmet (1948). Namık Kemal Hayatı ve Eserleri. İstanbul: İbrahim Horoz Basımevi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay.
Namık Kemal (1975). Cezmi. (hzl. Fazıl Yenisey). İstanbul: Remzi Kitabevi.
Nur, Rıza (2017). Namık Kemal: Hayatı, Divanı, Eserleri. (hzl. Mehmet Soğukömeroğulları, ed. Göktürk Ömer Çakır). İstanbul: Doğu Kütüphanesi.
Tanpınar, Ahmet Hamdi (2012). On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul: Dergâh Yay.
Tanpınar, Ahmet Hamdi (2011). Edebiyat Üzerine Makaleler. İstanbul: Dergâh Yay.
Uçman, Abdullah (2006). “Namık Kemal”. Tanzimat Edebiyatı (ed. İsmail Parlatır). Ankara: Akçağ Yay. 201-288.
Yücebaş, Hilmi (1959). Bütün Cepheleriyle Namık Kemal Hayatı-Hâtıraları-Şiirleri. İstanbul: Ahmet Halit Yaşaroğlu (Dizerkonca Matbaası).
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | ÂKİF BEY (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Araş. Gör. Hatice Büşra Tuna |
Görüntüle | ||
2 | BAHÂR-I DÂNİŞ (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Dr. BİLAL DEMİR |
Görüntüle | ||
3 | BÂRİKA-İ ZAFER (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Dr. Aybige Başeğmez Çetin |
Görüntüle | ||
4 | CELÂLEDDİN HARZEMŞAH (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Öğretmen Doğukan Ali Paker |
Görüntüle | ||
5 | DEVR-İ İSTÎLÂ (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Dr. Aybige Başeğmez Çetin |
Görüntüle | ||
6 | DÎVÂN-I NÂMIK KEMÂL / EŞ’ÂR-I KEMÂL (NÂMIK KEMÂL) | Namık Kemal | Doç. Dr. Lokman Taşkesenlioğlu |
Görüntüle | ||
7 | EVRÂK-I PERÎŞÂN (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Dr. Aybige Başeğmez Çetin |
Görüntüle | ||
8 | GÜLNİHÂL (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Araş. Gör. Hatice Büşra Tuna |
Görüntüle | ||
9 | İNTİBÂH Yâhud SERGÜZEŞT-İ ALİ BEY (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Dr. Polat SEL |
Görüntüle | ||
10 | KANİJE (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Araş. Gör. Hatice Büşra Tuna |
Görüntüle | ||
11 | İRFAN PAŞA'YA MEKTUP (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Diğer Cansu Hin |
Görüntüle | ||
12 | MAKÂLÂT-I SİYÂSİYYE VE EDEBİYYE (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Dr. Kamil Parın |
Görüntüle | ||
13 | MEKTUPLAR (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Dr. Öğr. Üyesi ELİF KAYA |
Görüntüle | ||
14 | MUKADDİME-İ CELÂL: CELÂLEDDÎN HARZEMŞAH MUKADDİMESİ (NÂMIK KEMAL) | Nâmık Kemal | Diğer Cansu Arslanoğlu |
Görüntüle | ||
15 | RENAN MÜDÂFANÂMESİ (NAMIK KEMAL) | Namık Kemal | Öğretmen Doğukan Ali Paker |
Görüntüle | ||
16 | MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) | Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
17 | SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) | Abdülvehhâb, Bolulu | Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek |
Görüntüle | ||
18 | BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) | Ahmed Hamdi, Şirvânî | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
19 | LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) | Ahmed Lütfî Efendi | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
20 | LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) | Ahmed Vefîk Paşa | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
21 | ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) | Avnî, Yenişehirli | Dr. Bihter Gürışık Köksal |
Görüntüle | ||
22 | BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) | Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı | Prof. Dr. Mücahit Kaçar |
Görüntüle | ||
23 | HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) | Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
24 | SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) | Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
25 | SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) | Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey | Doç. Dr. Macit Balık |
Görüntüle |