BELDE YAHUT DİVANELİKLERİM (ABDÜLHAK HAMİT TARHAN)
şiirler
Abdülhak Hamit Tarhan (d. 2 Ocak 1852 - ö. 13 Nisan 1937)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Tanzimat Dönemi Türk edebiyatının ikinci nesline mensup şair ve yazarlarından Abdülhak Hâmid Tarhan’ın 1885 yılında basılan eseri. Hâmid’in Paris Sefareti kâtipliği sırasında yazdığı şiirlerden oluşmaktadır. Hâmid, bu görevine 1876 yılında atanmış ve 1878 yılında da görevinden alınmıştır (Safi 2006: 116-129). Hâmid, Paris’teki sefahat hayatına dair hatıralarını bu kitapta toplamıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar bu özelliğiyle eseri, bir şiir kitabından çok, 19. asır modası genç, eğlence düşkünü bir hariciye memurunun hatıra defterine benzetir (Tanpınar 1982: 523). Mehmet Kaplan, Belde’yi yaşanılmış hayatı ve bilhassa şehir dekorunu şiire sokması bakımından da ayrıca incelemeye değer bir eser olarak görür (Kaplan 1992: 315).

Eserin çıkışı, 11 Aralık 1885 tarihli Tercüman-ı Hakikat gazetesinde ilan edilmişti. Burada geçen: “ ..bundan on sene mukaddem Paris’te bulundukları sırada keşide-i silk-i nazm buyurdukları…” ifadesinden (Akün 1967:149) şiirlerin 1875 yılında yazıldıkları zannedilirse de bu bilgi doğru değildir. Şiirler, daha sonraki yıllarda yazılmışlardır. Gazeteyi bu yanlışlığa kitabın mukaddimesi sevk etmiştir. Hâmid burada kitaptaki şiirleri dokuz on sene evvel Paris’te iken yazdığını söylemektedir. Gazete de bu yanlış bilgiyi oradan aynen almıştır. "Mukaddime"deki bu yer şöyledir: “Tâbi’in gösterdiği arzuyu tervîcen mevki-i intişâre konulan bu ufacık kitap, bundan dokuz on sene evvel Paris’te yazdığım eş’ârdan teşekkül ettiği için,….” (Enginün 1991:90).

Hâmid, Paris’e gittiğinde 24 yaşındadır. Fatma Hanım’la dört yıllık evlidir ve oğlu Hüseyin de bir yaşındadır (Safi 2006: 64). Hâmid, ilk başlarda eşini aldatmak istemez fakat Paris’in eğlence hayatı onu da kandırır. Elçilikte çalışan Damat Ferit Paşayla birlikte Paris’in sefahat hayatına dalarlar. Burada pek çok kadınla ilişkisi olur, bazılarının isimleri bilinmemektedir. Bunlar arasında dikişçi, işçi, hizmetçiler de vardır (Gürsoy 1981: XXV). Hâmid’in mektuplarında onun Paris’teki bu sefahat hayatıyla ilgili bolca bilgiler vardır. Hâmid, çok sonra yazdığı hatıralarında da bu yaşantısını gizlemez. Ayıp ve günahlarımla tarihe geçmek istiyorum diyerek bunları anlatır.

Hâmid, “Eserlerimi Nasıl Yazdım”da: “Divaneliklerim eserinde hikâye ettiğim hayata inhimakim (düşkünlük) devam etmiş olsa bekli bir darüşşifada hitam bulurdu.” demektedir (Enginün 1991: 20). Buradan da onun bu Paris hayatının ne kadar sefahat içerisinde geçtiği açıkça anlaşılmaktadır.

Hâmid, eserin "Mukaddime"sinde buradaki şiirlerin bugünkü kendi şiir ve yaşantısıyla bir münasebeti olmadığını söyler. O zamanki hayatını da iyi bulmaz: “……münderecatını bugünkü şiirimle, hâlimle asla münasebeti yoktur. Bugün ben o eş’ârı, mâzi içinde nisyandan bir misâl, belki de zulmânî bir hayâl olmuş bir adamın âsârı olmak üzere mütâlaa ettiğim gibi, diğer okuyacaklar dahi sanırım ki bu kitapta yeni bir şey bulmazlar.” (Enginün 1991: 90).

Yine devamında: “Vaktiyle kim bilir ne kadar makul ve müstehab bildiğim bu şiirleri ahiren gözden geçirdiğimde, hepsine bir nam vermek kabilinden olarak, Divaneliklerim demek icap etti.” diyerek bir kez daha bu şiirleri beğenmediğini tekrarlar. Hatta biraz daha aşağıda da buradaki şiirleri müteşair şiirleri olarak görür: “Asıl bahtiyar o şairdir ki meydanda böyle bir nişane-i müteşairiyeti olmaya.” (Enginün 1991: 90).

Buna rağmen Ahmet Hamdi Tanpınar, şekille beraber bütün bir dünya görüşüne tepki olarak gördüğü Belde’nin, Sahra’dan daha sarih bir ihtilal olduğunu söyler (Tanpınar 1982:522). Tanpınar ayrıca Belde’nin diline de dikkatleri çeker ve eserde dilin sade Türkçeye doğru gittiğini söyler. Ona göre Sahra, Şinasi’den sonra dilde ilk yenilik hamlesiydi, Belde ise bu hamlenin geniş ve dağıtıcı devamıdır (Tanpınar 1982: 523).

Mehmet Kaplan da eserdeki tabiat unsurlarının yeni, gerçekten duyulmuş ve görülmüş, süssüz bir şekilde ifade edilmiş olmasını, basit de olsa perspektife doğru gitmesini, Divan edebiyatına nazaran mühim bir inkılap olarak görür (Kaplan 1992: 320).

Divaneliklerim yahut Belde’de 17 şiir bulunmaktadır. Bunlardan sadece bir tanesinin ismi (Yine O) Türkçe olup diğerleri Fransızcadır. “Yine O” “Randevular” şiirleri hariç diğer şiirler Paris’teki semt, mekân, kulüp, tiyatro, mezarlık, köy, cadde, gezinti ve mesire gibi yerlerin isimlerini taşımaktadır.

“Vantadur”, “Rönesans” “Teatr Franse”, “Vodvil” şiirleri, tiyatro; “İsketin” şiiri, paten kulübü; “Vil Davri” şiiri, bir mekân; “Perlaşez” şiiri, mezarlık; “Otöy”, “Sen Jermen” ve “Site Sante” şiirleri, semt; “Şanzelize” şiiri, cadde; “Engen”, “Mezon Lefayet” ve “Monmoransi” şiirleri, köy ve “Robenson” şiiri, gezinti ve mesire alanı isimlerini taşımaktadır. Bunların dışında şiirlerin içerisinde Mabille ve Jardin gibi eğlence yerleri de geçmektedir.

Eserde isimleri geçen kadınlardan, Albany, Patti, Sarah Bernhardt gibi kadınlar şarkıcı, sahne ve opera sanatkârıdırlar. Theresa, Camille, Eugenie, Alice Howard, Elysee ise Hâmid’in Paris’te takıldığı kadınlardır.

Eserdeki şiirlerden 8’i tabiat, 4’ü tiyatro temalı olup diğerleri ise günlük hayatta tesadüf edilen farklı manzaraları, gönül kaçamaklarını ve genç bir kızın cenaze merasimini konu edinir. Eserdeki tabiat temalı şiirler şunlardır: “Ville d’Avray”, “Auteuil”, “Saint Germaine”, “Enghien”, “Rendez-vouslar”, Maison-Laffitte, “Robinson” ve “Montmorency” (Soydaş 2021: 126).

Ahmet Hamdi Tanpınar, Hâmid’in Belde’de eski şekilleri, mazmunları, kelime ve hayalleri terk ettiğini söyleyerek eserin muhtevası hakkında da şu bilgileri verir: “O zamana kadar şark şehirlerinin yarı masal davetinden veya Boğaziçi köylerinin, eski bahçelerin mevsim hasretinden, İstanbul semtlerinden, kökü din veya tarihe dayananlardan başka yer adı tanımayan, sevgiliden onu eski hikâyelerin Leylâ, Şirin veya Azra’sında gizlemeden bahsetmeyen Türk şiirine birden bire yabancı bir memleketin semt, eğlence yerleri, tiyatroları, meşhur muganniyelerinin, artistlerinin, eğlence kadınlarının adları girer. Arada bir mısraın ucunda veya içinde ‘lac’, ‘fiacre’, ‘sac’, ‘cascade’ gibi Fransızca kelimeler şakırdar (Tanpınar 1982: 522).

Gündüz Akıncı, Belde’nin asıl değerinin şiirlerinin güzelliğinde değil de Hâmid’in şekiller üzerindeki sürekli araştırmalarına bir uygulama bahçesi oluşunda olduğunu, söyler (Akıncı 1954: 163).

Şairin biyografisi için bk. "Abdülhak Hâmit Tarhan". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/tarhan-abdulhak-hamit 

Eserden Örnekler


                    PERLAŞEZ

                          1

        Akıbet gitti mi güzel Tereze

        Yolda gezmek muhâl iken kardan?

        Geçerek dehşetiyle bulvardan

        Ne çabuk vâsıl oldu Perlaşez’e!

                          2

       Ah o bî-kes verem şehîdesinin

       Açılan vechi pek dokundu bana!

       Girye-nâk olduğun kılar îmâ

       Hâli çeşmân-ı mevt-dîdesinin;

                          3

      Daha na’şında cân takarrürde:

      Hissolunmakta kalbinin sıcağı;

       Gül gibi penbe sade bir yanağı;

      Ki o da ân-be-ân tagayyürde!

                          4

      Benzi solmuş teneffüsü durmuş;

      Zühre’nin bir nazîre peykerine

     Gökyüzünden lika-yı bî-ferine

      Sanki bir sâye-i beyaz urmuş!

                            5

      Dense lâyık vücûduna şeffâf,

      Münkeşif hâricinden esrârı.

      İşte kalbinde zâhir âsârı

     Daha mahvolmamış ümîd-i zifâf!

                            6

       Bister-i aşka benziyor kucağı;

       Ne kadar nerm ü nâzenîn o beden!

       Gözünün rengi belli hâricden,

       Örtülüyken müebbeden kapağı!

                              7

      Tek ü tenhâ içinde medfeninin,

        Yatıyor hod-be-hod tebâh olmuş!

        Döşeği bak nasıl siyah olmuş,

        Yasemenden beyaz olan teninin!

                              8

        Bak o ma’sûmenin nişanlısına,

        Ne sükûnetle âh u zâr ediyor.

        İşte devreyliyor; karâr ediyor,

        Cesedin dikkat ile canlısına!

                            9

        O da mâtemle bir kefen bulmuş

        Ki müşâbih ridâ-yı tâbuta;

       Asmak üzre o bâb-ı lâhûta,

        Bir de bir halka-ı semen bulmuş!

                            10 

         Anı yahut o âsmân-kızının,

         Koyacak tâc-dâr olan serine.

         Benziyor geysuvânı efserine;

         Nefhası var anın da yaldızının!

                            11

          Vechini okşamış yed-i beyzâ,

          Ki zuhûr eylemiş bu hâlet ile!

          Biri girmiş mezara rıhlet ile,

          Biri çıkmış mezardan mahzâ!

                            12

          Bir de bak mâder-i mükedderine,

         Na’şı üstünde ömr-i zâyi’inin.

         Zannedersin ki necm-i tâli’inin

         Hedef olmuş ziyâ-yı esmerine!

                            13

          Pederiymiş sefîde-ser bir pîr,

          Ağlıyor bir çocuk gibi orada.

          Bî-şuûr-ı melâl olup arada,

          Gülerek halkı eyliyor tekdîr.

                        14

         Zihnim ol âhiret seyyâhatinin.

         Hele fikrinden olmuyor hâli;

         Daima hatırımda her hâli

        O perişan adem cemâ’atinin!

                        15

         Yürüyorken bu mevkib-i mâtem

         Bir sehâb-ı siyâh idi yerde.

         Tereze ol buhâr-ı esmerde,

         Dîdelerden nihân meh-i âlem.

                           16

         Leyl idi; leyl-i âzim-i makber,

         Leyl idi zî-hayât u cismânî,

         Leyl idi, leyl-i âlem-i sâni,

         Gördüğüm mahşer-i siyeh-manzar! (Enginün 1991: 108-111).

Kaynakça


Akıncı, Gündüz (1954). Abdülhak Hâmit Tarhan: Hayatı, Eserleri ve Sanatı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.

Akün, Ömer Faruk (1967). “Abdülhak Hâmid’in Basılı Eserleri Hakkında Yeni Bilgiler”. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, XV.  

Enginün, İnci (1991). Abdülhak Hâmid Tarhan, Bütün Şiirleri -1, Sahra / Divaneliklerim/ Bunlar O’dur, 2 bs., İstanbul: Dergâh Yayınları.

Gürsoy, Belkıs (1981). Abdülhak Hâmid’in Tiyatro Eserlerinde Kadın, Doktora Tezi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi.

Kaplan, Mehmet (1992). “Tabiat Karşısında Abdülhak Hâmid”, Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar 1, 2 bs., İstanbul: Dergâh Yayınları.

Safi, İhsan (2006). Altın Suyuna Batırılmış Bir Hayat Abdülhak Hâmid Tarhan, İstanbul: Dergâh Yayınları.

Soydaş, Hakan (2021). “Abdülhak Hâmid Tarhan’ın Paris Yaşamının Divâneliklerim Yahut Belde Adlı Eserine Yansımaları”, Selçuk Türkiyat (52).

Atıf Bilgileri


SAFİ, İHSAN. "BELDE YAHUT DİVANELİKLERİM (ABDÜLHAK HAMİT TARHAN)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/belde-yahut-divaneliklerim-abdulhak-hamit-tarhan. [Erişim Tarihi: 21 Kasım 2024].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 MACERÂ-YI AŞK (ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN) Abdülhak Hâmit Tarhan Doç. Dr. Oğuzhan Karaburgu
Görüntüle
2 SABR U SEBAT (ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN) Abdülhak Hâmit Tarhan Doç. Dr. Oğuzhan Karaburgu
Görüntüle
3 İÇLİ KIZ (ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN) Abdülhak Hâmit Tarhan Doç. Dr. Oğuzhan Karaburgu
Görüntüle
4 DUHTER-İ HİNDÛ (ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN) Abdülhak Hâmit Tarhan Doç. Dr. Oğuzhan Karaburgu
Görüntüle
5 NESTEREN (ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN) Abdülhak Hâmit Tarhan Doç. Dr. Oğuzhan Karaburgu
Görüntüle
6 NAZİFE (ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN) Abdülhak Hâmit Tarhan Doç. Dr. Oğuzhan Karaburgu
Görüntüle
7 SAHRA (ABDÜLHAK HAMİT TARHAN) Abdülhak Hamit Tarhan Prof. Dr. İHSAN SAFİ
Görüntüle
8 TÂRIK yahud ENDÜLÜS FETHİ (ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN) Abdülhak Hâmit Tarhan Doç. Dr. Oğuzhan Karaburgu
Görüntüle
9 TEZER YAHUT MELİK ABDURRAHMANÜ’S-SÂLİS (ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN) Abdülhak Hamit Târhan Doç. Dr. Oğuzhan Karaburgu
Görüntüle
10 EŞBER (ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN) Abdülhak Hâmit Tarhan Doç. Dr. Oğuzhan Karaburgu
Görüntüle
11 MAKBER (ABDÜLHAK HAMİT TARHAN) Abdülhak Hamit Tarhan Prof. Dr. İHSAN SAFİ
Görüntüle
12 ÖLÜ (ABDÜLHAK HAMİT TARHAN) Abdülhak Hamit Tarhan Prof. Dr. İHSAN SAFİ
Görüntüle
13 BUNLAR ODUR (ABDÜLHAK HAMİT TARHAN) Abdülhak Hamit Tarhan Prof. Dr. İHSAN SAFİ
Görüntüle
14 HACLE (ABDÜLHAK HAMİT TARHAN) Abdülhak Hamit Tarhan Prof. Dr. İHSAN SAFİ
Görüntüle
15 KAHBE YAHUT BİR SEFİLENİN HASBİHALİ (ABDÜLHAK HAMİT TARHAN) Abdülhak Hamit Tarhan Dr. Ayşe Sandıkkaya Aşır
Görüntüle
16 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
17 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
18 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
19 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
20 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
21 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
22 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
23 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
24 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
25 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle