- Yazar Biyografisi (TEİS)
Cinânî, Mustafa - Madde Yazarı: Prof. Dr. Osman Ünlü
 - Eser Yazılış Tarihi:999/1590
 - Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
 - Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
 - Dönemi:16. Yüzyıl
 - Dili:Türkçe
 - Alfabesi:Arap
 - Yapısı:Mensur
 - Niteliği:Telif
 - Türü/Formu:Hikâye (Öykü)
 - Yayın Tarihi:22/01/2022
 
BEDÂYİÜ’L-ÂSÂR (CİNÂNÎ)
mensur hikâyelerCinânî, Mustafa (d. ?/? - ö. 1004/1595)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Cinânî’nin klasik hikâyeciliğin ilk ve en önemli örneklerinden biri olan, mensur olarak kaleme aldığı tek eseri. Sempatik ve renkli bir kişiliğe sahip olan Cinânî, aynı özelliklere sahip olan III. Murad (ö. 1595)’ın yakın çevresinde bulunan kişilerden biridir. Padişahın has meclisindeki sohbetlerde hikâyeler anlattığı anlaşılan Cinânî, meddahlarının anlattığı aynı hikâyelerden sıkılan padişahın yeni ve şimdiye kadar hiç duyulmamış hikâyeler dinleme arzusu üzerine Bedâyiü’l-Âsâr’ı kaleme almıştır. Ancak meddahlardan Eğlence’nin bir oyununa kurban giden Cinânî’nin bu eserinin kıymeti zamanında anlaşılamamıştır. Eserin hiçbir nüshasında adı geçmese de Dîvân’da bulunan bir tarih kıtasından adı ve 999/1590 yılında telif edildiği anlaşılmaktadır (Okuyucu 1994: 459).
Bedâyiü’l-Âsâr, üç fasıl halinde toplam 79 hikâyeden oluşmaktadır. Ayrıca eserin sonundaki acibe ve garibe bölümünde 20 latife yer almaktadır. Cinânî, eserini kadınların hileleri, savaş hikâyeleri ve acayip hikâyeler olarak üç kısma ayırdığını önsözde ifade eder. Ancak hikâyelerin sıralanışı tam anlamıyla bu düzene uymayıp konular birbiriyle karışabilmektedir. Eserdeki hikâyelerin bir kısmı Arap, İran ve Hint kaynaklarından alınmıştır. Bedâyiü’l-Âsâr’ı değerli kılan ise muhtevasındaki telif ve yerli hikâyelerdir. Eserde bulunan birçok hikâyede dönemin günlük hayatı, aşkları, savaşları, cinleri, büyücüleri, denizcileri, dalgıçları, mahalle esnafı, ev kadınları, şeyhleri, kadıları, imamları müezzinleri, hamamcıları, tellakları ve gündelik hayatın sıradan birçok karakteriyle dönemin yazılmamış tarihinden kesitlerinden sunmaktadır. Eserdeki hikâyelerin oldukça sağlam bir yapısı bulunmaktadır. Masalsı ve destanî özellik taşıyan hikâyeleri bir yana bırakılırsa, modern edebiyatın klasik hikâyelerlerin soyut ve hayalci oldukları şeklinde öne sürdüğü özelliklerden hiçbiri bu hikâyelerde bulunmaz. Kişiler canlı ve hayatın içinden, olaylar günlük ve herkesin başına gelebilecek türden, tasvirler canlı ve gerçekçi, mekân somut, zaman da akıp giden gerçek zamandır. Kadınlarla ilgili olan hikâyelerin çoğunda onların hileleri ve erkekleri küçük düşüren oyunları yer alır. Kadınlar, bu hilelerinde erkeklerin kadınlara olan zaafından yararlanmakta ve kendi cinsî cazibelerini bu şekilde kullanarak onlardan istediklerini elde etmektedirler. Cinânî, erkeklerin güzel kadınların ve şehvet arzularının peşinde koşarken düştükleri bazen komik bazen acıklı durumları birer ibret belgesi olarak okuyucuya nakleder. Bazen onların durumlarını ibret verecek durumda bırakır, bazen de kadın peşinde koşmaktan vazgeçtiklerini söyleyerek okuyucunun bundan ders çıkarmasını sağlar. Bedâyiü’l-Âsâr’da yer alan genel insan tiplerinden başka gerek tarihî gerekse yazarın çağdaşı olan gerçek şahsiyetlere sık rastlanmaktadır. Bu tiplerden bazıları isimleri verilerek bazıları da ismi verilmediği halde bazı ipuçlarından yola çıkılarak gerçekten yaşadığı varsayılan kişilerden oluşmaktadır Eserdeki hikâyelerde insanüstü ve insan dışı varlıklar da yer alırlar. Bu varlıklardan olan cinler birçok hikâyede önemli kahramanlardan bir halindedirler. Cinânî’nin bazı hikâyelerinde yer bulan cinlerden bir kısmı kanlı canlı birer kahraman olarak sunulur. Bu cinlerden bazıları birer dost ve arkadaş, bazıları sevgili, bazıları da kendi bildiğini okuyan düşüncesiz birer karakter olarak hikâyelerde yerlerini alır. Hikâyelerde yer alan bir tip de cadılardır. Bu cadılar genellikle sihir yardımıyla karşılarındakini etkilemeye çalışırlar. Hikâyelerde yer alan cadılar bazen bir adamı büyülerken, bazen bir savaşta sihir gücüyle düşmanla mücadele ederken bazen de büyü yardımıyla insanları etkileyip onları başka hayvanların şekline sokarken sunulur. Cadıların yanında ifritler, ejderhalar, dev yılanlar ve kuşlar, dev deniz canlıları, denizkızları gibi masalsı unsurlar da Cinânî’nin hikâyelerde kendilerine yer bulmuş olan tiplerdendir.
Bedâyiü’l-Âsâr’da bulunan hikâyelerin hemen hepsinde, olayın geçtiği yerler hayalî bile olsa mutlaka bir mekân belirtilmiştir. Bu mekânların büyük çoğunluğu ise dönemin Osmanlı coğrafyasının birer parçalarıdır. Geriye kalan diğer mekânlar ise genellikle hayalî ve daha çok efsanevî veya masal unsurlarının ön planda olduğu mekânlardır. Eserde bulunan hikâyelerin kaynakları değişiktir. Ancak yazar, sadece bir hikâye hariç hiçbir hikâyede kaynak göstermemiştir. Yazar, kaynak belirtmediği halde bazı hikayeleri aynen bazılarını da motif olarak Mevlânâ’nın Mesnevi’si, Binbir Gece Masalları ve Kırk Vezir Hikâyeleri gibi eserlerden almıştır. Kendisinden sonra yazılan eserlerde de Cinânî’nin kullandığı motiflerin tekrar edildiği görülmektedir. Nev’i-zâde Atâyî ve Süheylî gibi yazarların eserlerinde kullandığı motiflerle Cinânî’nin hikâyeleri ortaklık göstermektedir. Fakat bundan Cinânî’nin kendisinden önceki eserlerden etkilendiği veya sonraki dönemlerde yazılmış eserlerde bir etki bıraktığı gibi kesin bir yargıya ulaşmak yanıltıcı olabilir. Çünkü ne Cinânî’de ne de diğer eserlerde böyle bir ibare bulunmaktadır.
Eserin bilinen tam nüshalarına son zamanlarda tespit edilen Milli Kütüphane 06 Hk 4074 nüshası da eklenmiştir. Bunun yanında çok sayıda eksik nüsha ile çeşitli hikâye mecmualarında Bedâyiü’l-Âsâr’dan bazı hikâyelere rastlamak mümkündür. Eser üzerine Osman Ünlü (2008), Nurgül Yıldız (2009) ve Mehmet Kocakaplan (2010) tarafından üç ayrı doktora tezi yapılmıştır. Eser, Osman Ünlü (2009) ve Hasan Kavruk (2011) tarafından yayımlanmıştır.
  Şairin biyografisi için bk. “Cinânî, Mustafa”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/cinani-mustafa 
Eserden Örnekler
Hikâyet: Ser-levha-i hâtır-ı defâtirde tahrîr u tastîr olınan letâʾifdendür ki: Nakkâş Mahmûd nâm bir merd-i sâhib-ihtişâm eydür: Bir gün hammâma vardum. İttifâk cum’a günine râst gelmegin hammâmuñ her halvetinde kesret ve her kurna başında izdihâm-ı bî-nihâyet vâki’ olmışıdı. Kimesneye gusl edüp gitmeğe ruhsat müyesser olmazdı. Ben dahı hammâmuñ cümle cevânibini gezerek bir kurnaya râst geldüm. Gördüm ki müzâhamesi katı çok değül. Nevbetle sâʾirlerinden tîzce çıkmak kâbil gelüp saff-ı ni’âlda oturdum. Üsti yanumda bir semüz muhteşem âdem oturur. Kıyâs etdüm ki ya mevâlîden veya vüzerâdan ola. Nevbet buña gelüp saff-ı ni’âlde yunmağa başladı. Ammâ ziyâde âheste tutup bir mertebe oyalandı ki ta’bîre kâbil degül. Benüm hod ‘acelesi lâzım bir maslahatum dahı var idi, söylemege ikdâm edemedüm. Eni konu ol kadar yundı ki insâfdan aşdı. Bakdum, turdum, söylemedüm. Cum’a namâzınuñ zamânı oldı, maslahatum da fevt oldı. Cum’a namâzı da gitdi, n’eyleyeyin göñülden söğerek hele ben de yundum. Taşra câmekâna çıkdum. Bakdum gördüm ki ol baña cefâlar edüp söyleyemedügüm muhteşem kişi bir yahûdî imiş. Gördügüm gibi bir mertebede bî-huzûr oldum, denilmez. Maslahatum fevt olup cum’a namâzın kılmamağa bâ’is bir yahûdî olduğına hadden ziyâde elem çekdüm. Bu kez nasb-ı nefs etdüm ki şimden gerü hammâmda bir semüz kimseyi görsem yahûdîdür deyü hükm edüp aslâ tevakkuf eylemeyem, belki kolından çeküp yabana atam. Bu fikir üzerine bir gün yine hammâma vardum. İttifâk yine hammâm gâyetle kesret üzerine idi. Yunmağa bir yer arayup gezerken gördüm ki bir kurnada yine bir semüz etlü cânlu kimse oturur. Kıyâs etdüm ki yahûdî ola. Muhkem gazab edüp “kalk bre köpek!” deyü üzerine hücûm etdüm. Yüzüme bakup güldi, hîç tınmadı. Güldügine dahı beter elem çekdüm. İstedüm ki kolına yapışup çeküp kaldurup atam. Anı gördüm ki yedi sekiz altun üsküfli hidmetkâr içerü girüp birinüñ elinde bir câm ‘anber şarâbı gelüp ol kimesneye sundılar. Hemân-dem cân başuma sıçrayup bir hâlete vardum ki ödüm sıdayazdı. Ol devletlü câmı almayup benümçün aña verüñ deyü işâret eyledi. Getürdiler, câmı elüme sundılar. Hezâr dürlü hacâletle câmı elüme aldum. Çöküp edeble içdüm. Andan alup kendüler de içdi. Âhir gayra mecâl kalmayup kalkdum, dizin öpdüm. Söyleşürek bir mikdâr hacâletüm zâʾil oldı. Bundan evvel başuma gelüp vâki’ olan kaziyyeyi deyüverdüm. Vâfir güldi, andan yıkanup çıkdı. Ben dahı ardınca çıkdum. Meger ol sâhib-sa’âdet âsitâne-i ‘alîyyede bi’l-fi’l baş kapucıbaşı imiş. Taşrada dahı beni yanına da’vet edüp hadden ziyâde lutf etdi ve evlerine alup gitdi. Bu latîfeyi hikmet-i Lokmândan deyüp baña nakl etdürüp yârâna mûcib-i meserret olurdı. Fe-emmâ ol hacâlet benden zâʾil olmadı. Mâdâm ki anları görürdüm, küllî hacâlet çekerdüm deyü nakl ederdi (Ünlü 2009: 126-127).
Kaynakça
Kavruk, Hasan (1998). Eski Türk Edebiyatında Mensûr Hikâyeler. İstanbul.
Kavruk, Hasan, K. Yoldaş (2011). Cinânî - Bedâyiü’l-âsâr. Malatya: Uğurel Matbaası.
Okuyucu, Cihan (1987). “Mustafa Cinânî ve Bedâyiü’l-âsâr’ı”. İÜEFTD Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu Hatıra Sayısı 13: 351-385.
Okuyucu, Cihan (1994). Cinânî, Hayatı-Eserleri-Divanının Tenkitli Metni. Ankara: TDK Yay.
Ünlü, Osman (2007). “Ömer Seyfettin’in “Tos” Hikâyesinde Klâsik Kısa Hikâye Geleneği Etkileri”. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 13: 235-250.
Ünlü, Osman (2008). "Klasik Hikâye Geleneği İçinde Bedâyiü’l-âsâr’ın Yeri". Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 1 (4): 591-628.
 Ünlü, Osman (2009). Cinânî - Bedâyiü’l-âsâr. Part I-II. Harvard: Harvard University.   
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
| # | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
|---|---|---|---|---|---|---|
| 1 | DİVÂN (CİNÂNÎ) | Cinânî, Mustafa | Prof. Dr. Osman Ünlü | 
                                            Görüntüle | ||
| 2 | RİYÂZÜ’L-CİNÂN (CİNÂNÎ) | Cinânî, Mustafa | Prof. Dr. Osman Ünlü | 
                                            Görüntüle | ||
| 3 | CİLÂÜ’L-KULÛB (CİNÂNÎ) | Cinânî, Mustafa | Prof. Dr. Osman Ünlü | 
                                            Görüntüle | ||
| 4 | DÎVÂN (CA’FER) | Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi | Dr. Fatma Meliha Şen | 
                                            Görüntüle | ||
| 5 | MÜNŞE’ÂT (CA’FER) | Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi | Dr. Fatma Meliha Şen | 
                                            Görüntüle | ||
| 6 | TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME (FİRDEVSÎ) | Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî | Dr. Öğr. Üyesi Ozan Kolbaş | 
                                            Görüntüle | ||
| 7 | KİTÂB-I TÂLİ'-İ MEVLÛD / TÂLİ’-İ MEVLÛD-İ KEBÎR (FİRDEVSÎ) | Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî | Doç. Dr. Himmet BÜKE | 
                                            Görüntüle | ||
| 8 | HEŞT BİHİŞT / KİTÂBÜ’S-SIFÂTİ’S-SEMÂNİYYE FÎ ZİKRİ’L-KAYÂSIRETİ’L-OSMÂNİYYE (İDRÎS) | İdrîs, İdrîs-i Bitlîsî | Doç. Dr. ADNAN OKTAY | 
                                            Görüntüle | ||
| 9 | ŞERH-İ MESNEVÎ-İ MA’NEVÎ (İDRÎS) | İdrîs, İdrîs-i Bitlisî | Doç. Dr. ADNAN OKTAY | 
                                            Görüntüle | ||
| 10 | ŞEHRENGÎZ DER-MEDH-İ CÜVÂNÂN-I EDİRNE / ŞEHRENGÎZ-İ EDİRNE (MESÎHÎ) | Mesîhî, Îsâ | Prof. Dr. Yunus KAPLAN | 
                                            Görüntüle | ||
| 11 | DÎVÂN (ŞÂMÎ) | Şâmî, Şâmlıoğlu Mustafâ Bey | Prof. Dr. Yunus KAPLAN | 
                                            Görüntüle | ||
| 12 | HEFT PEYKER (ABDÎ) | Abdî | Dr. Öğr. Üyesi ASLI AYTAÇ | 
                                            Görüntüle | ||
| 13 | CEMŞÎD Ü HURŞÎD (ABDÎ) | Abdî | Prof. Dr. Adnan Ince | 
                                            Görüntüle |