BAHÂR-I EFKÂR (İZZET MOLLÂ)
şiirler
İzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi (d. 1200/1786 - ö. 1245/1829)

ISBN: 978-9944-237-87-1


İzzet Molla’nın 1241/1825-26 yılında tertip ettiği ilk divanı. Şair, 9000 beyti aşkın şiir ihtiva eden Dîvân'ını, arkadaşı Ârif Hikmet Bey (1786-1859)’in ısrarı üzerine kırk yaşını tamamlayınca tertip etmiştir. İzzet Molla, tarikatta piri Mevlana Celaleddin-i Rumî (1207-1273)’ye ithaf ettiği bu eserin dibacesinde “Ta’yîn-i İsm-i Dîvân” başlıklı bölüme bir tenbihle başlar: Osmanlı devletinde çağdaşı ve çağdaşı olmayan bir çok İzzet mahlaslı şair bulunduğunu; dolayısıyla kendisinin, onlardan farklı olarak her gazelinin sonunda Mevlânâ’yı veya bazı Mevlevî büyüklerinin isimlerini andığını belirtir. Şair, pîrinin adı anılmayan gazellerin, kendi hatt-ı destiyle bile olsa, Dîvân'a dahil edilmemesi konusunda müstensihlere uyarıda bulunur. Bir çok Mevlevî şairde kısmen görülen bu uygulamanın kaynağı aslında bizzat Mevlanâ’dır. Zira o da divanında çoğu zaman mahlas yerine Şems’in adını kullanmış ve hatta eseri Divan-ı Şems adıyla meşhur olmuştur.

Bahâr-ı Efkâr’daki toplam 544 gazelin neredeyse tamamının müzeyyel olup zeyllerin Mevlevî büyüklerine ayrılmış olması, aynı zamanda İzzet Molla’nın divan tertibindeki titizliğini gösteren önemli bir uygulamadır. Tertibine “Oldı müretteb dîvân-ı İzzet” (1241) mısraıyla tarih düşüren şair, bu ilk divanını Bahâr-ı Efkâr olarak adlandırdığını ve bundan sonra yazacağı şiirlere de Hazân-ı Âsâr adını verdiğini yine bu dîbacede açıklar. Türk edebiyatında Ali Şîr Nevâî (ö. 1501) ile başlayan, divanlara isim verme, çok rağbet gören bir uygulama olmadığı halde İzzet Molla iki divanına da isim vermiş, üstelik ikinci divanın adını ilk divanında tayin etmiştir. Kırk yaşını bir dönüm noktası sayan İzzet Molla, bu yaşa kadar olan eserlerini bahara, bundan sonra yazacaklarını da sonbahara benzetmiştir.

Şair tarafından 1 mensur dibace ve 12 bölüm halinde tertip edilen Bahâr-ı Efkâr’da dîbâcede klasik başlangıç rükünlerinden sonra sebeb-i te’lîf yer alır. Daha sonra divan tertibi ile ilgili 11 beyitlik tarih kıt'ası ve divanın adının belirlenmesi ile ilgili bölümler yer alır. Na‘tler bölümünde 2 na‘t-i Resul, 1 mi'raciye, 1 on iki imam na‘ti, 2 Hz. Hüseyin mersiyesi, 1 münacat, toplam 7 kaside bulunur. Sultan II. Mahmud (1785-1839) ve yaptırdığı binalara methiyeler içeren bölümde 18 kaside ve devlet büyüklerine methiyeler içeren üçüncü bölümde 19 kaside bulunur. Divanlarına isim veren İzzet Molla, bu 44 kaside içinde 6 na’te de özel adlar vermiştir. Şair, bu kasideler dışında sakiname ve silsile-i meşayıh içerikli birer şiiri kaside biçiminde olduğu halde içeriği methiye olmadığı için kıt’alar arasına almıştır.

Tarih düşürme konusunda mahir olan şair bu şiirleri de gruplara ayırmıştır. Ünlü müverrih Sürûrî (1752-1814)’den sonra en çok tarih yazanlardan biri olan İzzet Molla II. Mahmud tarafından yaptırılan çeşitli yapılar ile saray mensuplarının doğum, ölüm ve tahta çıkışları için 1’i Farsça, toplam 142 şiir yazmıştır. Atama ve azil tarihlerini beşinci bölümde toplayan şair bu bölümde birer Farsça ve Arapça şiirle birlikte toplam 80 şiire yer vermiştir. 97 şiirden oluşan vefat tarihlerinin de biri Farsçadır. İzzet Molla’nın iki divanındaki 2000 beyti aşkın tarih manzumeleri, dönemin tarihine ve sosyo-kültürel yapısına ışık tutan birer belge niteliğindedir. 

Bahâr-ı Efkâr’ın 7. bölümü gazellere ayrılmıştır. Bu bölümde 14’ü Farsça, toplam 544 gazel yer alır. Gazellerin beyit sayısı 4045’tir (Şahin 2004: LXXVII). Gazellerde daha çok Nâbî (ö. 1712)’nin “hikmet-âmîz” üslubu göze çarpsa da İzzet Molla farklı vadilerde gazeller söyleyebilen yetenekli bir şairdir. Onun aşkı terennüm eden beyitlerinde yer yer âşıkane söyleyişler görülse de daha çok didaktik bir hava hakimdir. Nâbî’deki ciddi, ağır başlı havanın yanında onun şiirinde Bosnalı Sâbit’in mizah dilini de görürüz. Zâhit, müderris, softa, vaiz, şeyh, hacı, imam gibi toplum içinde itibarlı insan tiplerini alay konusu edenin Galata Mollası olduğunu düşünmek inanılır gibi değildir. 12 yaşında rüûs almış bir ilmiyye mensubunun medresedeki bitmez tükenmez bahisleri, hicvetmesi de kayda değerdir. Kimi zaman Nedimâne şuhluklar görülse de Bahâr-ı Efkâr şairinin bu üsluptan pek hoşlandığı söylenemez. Mihnet-keşân’da bir yıllık sürgün hayatını âdeta belgesel diliyle anlatan İzzet Molla’nın, Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962)’ın ifadesiyle “bütün eserlerinde şahsen yaşanan bir sergüzeştin daima esas” olduğunu (1976: 91) divandaki gazellerden de gözlemlemek mümkündür. Yine Tanpınar’ın ifadesiyle tam bir trajedi olan hayatı (1976: 90) ve buna bağlı umutsuzluk hali gazellerine de yansır.

Divan'da gazellerden sonra musammatlar gelir. 10 tahmîs, 2 taştîr, 2 muhammes, 4 tesdîs, 1 müseddes, 2 tesbî’, 1 terkib-bend ve 24 rubaîden oluşan bu bölümde mısra sayısı 1176’dır. Bu bölümdeki terkîb-bendi Bağdatlı Rûhî’nin ünlü eserine naziredir. 1 sakiname ve 1 silsile-i meşâyıh türünde iki kaidenin de yer aldığı kıt’alar bölümünde 28’i matla’ı musarrâ toplam 60 kıt'a yer alır. Divan'ın sonunda 8 kısa mesnevî, 1 bahr-i tavîl, 125 matla‘, 22 müfred ve 100 mısra’ toplanmıştır. Bahâr-ı Efkâr’ın tenkitli metnine göre tüm şiir varlığı, 1176 mısralık musammatlar ve 100 âzâde mısra ile birlikte toplam 9012 beyit kadardır.

Divan nüshaları genelde 296 varaktır. Bahar-ı Efkâr’ın beş nüsha üzerinden tenkitli metni, şairin ikinci divanı Hâzân-ı Âsâr ile birlikte 2004 yılında Ebubekir Sıddık Şahin tarafından hazırlanmıştır. 2005 yılında Ömür Ceylan ve Ozan Yılmaz tarafından eserin popüler neşri yapılmıştır. İzzet Molla, divan şiirinin son asrında 10000 beyti aşkın iki divan yazacak kudrette güçlü bir şairdir. Şairin yaşadığı dönemde şiiri hakkında kayda değer bir değerlendirme yapılmadığı görülür. Onun şiiri hakkındaki ilk değerlendirmeler, vefatından kısa süre sonra başlayan Tanzimat döneminde görülmeye başlar. Dönemin edebî anlayışını belirleyen iki şairinin (Ziya Paşa ve Namık Kemal) edebî tartışmaları dolayısıyla gündeme gelmiş ve daha çok subjektif değerlendirmelere maruz kalmıştır. Daha sonraki dönemde yazılan edebiyat tarihlerinde Gibb (1857-1901)’in, A History of Ottoman Poetry’sinde görüldüğü gibi bu tartışmaların etkisi devam etmiştir. Edebiyat tarihi yazarları içinde onun divanlarını inceleyerek şairliğini değerlendiren iki isim ön plana çıkmaktadır. 19 uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi’nde şairin hayatı ile şiiri arasındaki ilişkiyi vurgulayan Tanpınar, onun şiirindeki belirleyici unsurun şairin bizzat yaşadıkları olduğunu söyler. Tanpınar’ın şairin tasavvuf anlayışı ve gazellerinin sonunda Mevlânâ’yı anışıyla ilgili olarak yaptığı yorumlar dikkate değerdir. Bahâr-ı Efkâr’ı değerlendirirken İzzet Molla’nın çığır sahibi, yahut tam bir mükemmeliyete ulaşmış bir şair addedilemeyeceğini ve XVIII. asrın sonlarına doğru Türk şiirine büsbütün hâkim olan eklektik zevkin bütün özelliklerine sahip olduğunu ifade eder (1976: 90). İzzet Molla’nın eserlerini hep yarım kalmış ve şeklini bulamamış sayan Tanpınar, onun eserinde eskinin orta zevkine hitap eden güzel birçok beyit bulunduğunu söyler (s.91-92). Şairin edebiyat tarihindeki yeri hakkında Vasfi Mahir Kocatürk (1907-1961) onu “klâsik divan şiirinin şekilde ve ruhta eski asaletini hakkıyla temsil eden biricik büyük şair” ve “büyük şairler içinde en büyüklere en yakın” olarak nitelendirir. İzzet Molla’nın şiirlerindeki çok yönlülüğe dikkat çeken Kocatürk, onun gazellerinin yüzde seksen oranında nazire olduğunu söyler. Ancak, “şekilde ve ruhta klâsik şiiri hakkıyla temsil eden” bir şairin bu çağda söyleyeceği her şey, artık devri kapanmakta olan bir edebiyat akımının yüzlerce yıllık birikiminin sonucudur. Dolayısıyla büyük ölçüde nazire olarak görülen bu gazellerin çoğunun, kimin hangi şiirine nazire olduğunu kestirmek de güçtür (Kocatürk 1964: 569-575) .

Bahâr-ı Efkâr’dan hareketle diyebiliriz ki İzzet Molla, eskilerden beğendiği her şiire nazireler yazmıştır. İzzet Molla kasidelerinde genelde Nef’î (ö. 1635)’ye öykünmüştür. Gazelde ise onun en çok Şeyh Galib (ö. 1799) ve Nâbî’den etkilendiği görülür. Şairin Nedim (ö. 1730)’e yazdığı nazireler, onun bu tarza da ilgi duyduğunu ancak akranları gibi ibtizale düşmediği söylenebilir. Şair, yakın dostu olan Enderûnlu Vâsıf (1824)’la da müşaare etmiştir. O nazire konusunda kendisini başarılı bulan bir şairdir. Onun Fehîm-i Kadîm (1647), Nevres-i Kadîm (ö. 1762) gibi şairlere yazdığı nazireler oldukça başarılıdır. O yazdığı musammatlarda bir çok başka şairin beyit, gazel hatta kasidelerini tazmîn etmiştir. Divan şiiri, İzzet Molla’dan kısa süre sonra başlayan ve oğlu Fuad Paşa (1815-1869)’nın da içinde bulunduğu Tanzimat döneminde yerini yeni bir anlayışa bırakmıştır. Buna rağmen çağdaşı ve ondan sonra gelen pek çok şair ona nazireler söylemiş ve şiirini tazmin etmiştir. Şeyhulislam Ârif Hikmet, Enderûnlu Vâsıf, Osman Nevres (ö.1876), Hızırağa-zade Said (ö. 1837), Sermed (1794-1847), Süleyman Paşa-zade Fehmî (ö. 1853), Zihnî (1859), Senîh (1822-1900), Aynî (ö. 1837), Şeref Hanım (1809-1861), şairin yeğeni Leylâ Hanım (ö. 1848), Hanyalı Şefîk (ö. 1871) ve Ziya Paşa (1829-1880) gibi pek çok şair, nazîre yahut tahmislerle onun yolundan gitmişlerdir (Şahin 2004: XXXVI). Yine Bahâr-ı Efkâr’ın pek çok şiiri, özellikle sonundaki âzâde beyitleri, hazırlanan birçok antolojiye girmiştir. Bahârı Efkâr’ın dünya kütüphanelerinde toplam 16 yazma nüshası tespit edilmiştir. Divan'ın tenkitli metni hazırlanırken tespit edilen 15 nüshadan sonra bir nüsha da kapatılan İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesinde bulunmuştur. Bu nüsha 000119583001 katalog numarası ile kayıtlıdır. Söz konusu nüshanın zahriyesindeki müellif hattı olduğuna dair not üzerine eser incelenmiş ve bu nüshanın müellif hattı olmadığı tespit edilmiştir (Özyıldırım 2021: 222-251). Rik’a hatla yazılan bu nüshanın sonunda istinsah kaydı yoktur. Nüsha, hataları ve yazı karakteriyle, tespit edilen üç Bahâr-ı Efkâr ve dört Hazân-ı Âsâr nüshası yazmış olan (Şahin 2004: CLXXVIII- CLXXXV) Hafız İsmail nüshalarına benzemektedir. Bahâr-ı Efkâr şairin ölümünden on yıl sonra (1255/1840) Bulak’ta basılmıştır. Matbu nüshadan önce yazılan toplam 13 nüsha, üç müstensihin kaleminden çıkmıştır. İki nüsha matbu nüshadan istinsah edilmiştir (Şahin 2004: CLXXVII).

Şairin biyografisi için bk. "İzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/izzet-molla-kececizade-mehmed-izzet 

Eserden Örnekler


Gazel

Gülşen-i ümmîde akdı cûybâr-ı hûlyâ

Bâd-ı efkâr ile açıldı bahâr-ı hûlyâ


Yüz görümlük genc-i fikri virdi dâmâd-ı hayâl

Haclegâh-ı vehme geldükde nigâr-ı hûlyâ


Nice bin keştî-i yeʼsi bir nefesde gark ider

Himmet-i bâd-ı emel ile bahâr-ı hûlyâ


Bin hayâlât ile bin farz-ı muhâl eyler gönül

Olmadı dîvâne bir kez kâm-kâr-ı hûlyâ


Devr-i hüsn-i yâr ʻİzzet gelmedi bir gün kadar

Zülf ü rûyıyla geçüp leyl ü nehâr-ı hûlyâ


Kân u deryâ dergeh-i Monlâ’dadur gel ara bul

Bendegânı eylemez ʻazm-i diyâr-ı hûlyâ (Şahin 2004: 258-259)


Gazel

Andelîbi verd-i sad-berg ile tekfîn itdiler

Bir Gülistân beytini kabrinde telkîn itdiler


Meclis-i şûrâ-yı sabra andelîbi almayup

Reʼyini pervânenün uşşâk tahsîn itdiler


Böyle dâmen-keş degüldi dest-i vuslatdan o şûh

Bir takım âşık tek-â-pûlarla hod-bîn itdiler


Âşıkân ahvâlin ü etvârını istidlâl idüp

Ser-güzeşt-i Kays’ı benden sonra tezyîn itdiler


İzzet eyle yekdür Allâh yek diyüp feryâd u zâr

Kalʻa-i gamda seni varoşa taʻyîn itdiler


Pâyuna düşdüm senün yâ Hazret-i Monlâ-yı Rûm

Ol zamân kim evliyâya bende tahmîn itdiler (Şahin 2004: 323)


Gazel

Süreli sîm-tenân anda safâ-yı işret

Oldı rindâna Gümüşhalkalı cây-ı işret


Kânı yâkût-ı meyün magzesidür Elmâs’un

Anda cevherle olur beyʻ ü şirâ-yı işret


Kad-i şimşâd ile raks itse n’ola mug-beçegân

Servili meykededür dâr-ı hevâ-yı işret


Varup ey teşne-i sahbâ suyı başdan sayd it

Cereyân eyledi Sarnıçlı’da mâ-yı işret


Hem-çü mirʼât-ı Sikender kadeh-i sâf-ı sirişt

Olur Âyîneli’de çehre-nümâ-yı işret


Muhtesib narh u terâzûya bakar mı anda

Görsen e var mı Müsellim’de galâ-yı işret


Duhter-i rez yaşadukca olur efzûn hüsni

Kocakarı’ya giderler kudemâ-yı işret


Tutmaz oldı eli ayagı cenâb-ı rindün

Kesilüp Çizmeci’den hayf ki pây-ı işret


Kapeli bâri açılsaydı bu günlerde bize

Bir meserret olup ebvâb-güşâ-yı işret


İzzetâ rütbe bizi meykededen dûr itdi

Bir gazel tarh ideyüm bârî berây-ı işret


Devr-i Sultân Veled’ün bir demini kim görse

Neşʼe-i aşkına itmez mi fedâ-yı işret (Şahin 2004: 277)


Kıt’a

Rubʻ-ı meskûn veş cihân-ı nazmı taksîm eyleyüp

Ancak evlâd-ı Arab zabt itmiş Afrîkâ’sını


Avrupa vü Âsyâ’sın gasb idüp Rûm u Acem

Kalmamış yer ben de feth itdüm yeni dünyâsını


Tâze mazmûn kalmadı dir mi yine ısrâr idüp

Kıtʻa-i nev-güftemün ʻİzzet bilen maʻnâsını


Âlem-i dîger bulur âlemde erbâb-ı hüner

Bulma bir işden mi mazmûn-ı nevün aʻlâsını (Şahin 2004: 585)


Matlaʻ

Müzdâd ola ne gam felek aldıysa Hâlet’i

Şevketlü pâdşâhumuzun ömr ü devleti


Matlaʻ

Bu mahlas ile âşık ümmîd ider mi râhat

Birdür hisâb olunsa aşk-ı ebedle İzzet


Matla'

Bulur encâm gerçi cevr-i felek

Sabr-ı Eyyûb ömr-i Nûh gerek (Şahin 2004: 685).

Kaynakça


Bilgegil, M. Kaya (1972). Harâbât Karşısında Nâmık Kemâl. İstanbul : İrfan Yayınevi.

Bülbül, İbrahim (2001). “İzzet Molla ve Ziya Paşa’nın Şiirlerinde Tematik Yakınlıklar Üzerine Bazı Dikkatler”, Prof. Dr. Necmeddin Sefercioğlu Armağanı, Ankara. s. 207-222.

Bülbül, İbrahim (1989). Keçecizâde İzzet Molla. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Ceylan, Ömür - Ozan Yılmaz (2005). Hazâna Sürgün Bahâr Keçecizâde İzzet Molla ve Dîvân-ı Bahâr-ı Efkâr. İstanbul: Sahhaflar Kitap Sarayı.

Dilçin, Cem (1993). “Şeyh Galip’in Şiirlerinde III. Selim ve Nizam-ı Cedit”. Türkoloji Dergisi. XI (1): 209-219.

Gibb, E.J.W. (1967). A History of Ottoman Poetry. C. IV. London.

Gölpınarlı, Abdulbâkî (1963). Mevlevî Âdâb ve Erkânı. İstanbul: İnkılap ve Aka Kitabevleri Kol. Şti.

Gürel, Rahşan (Tarihsiz). Enderunlu Vâsıf Divanı. İstanbul: Kitabevi.

Gürer, Abdulkadir, (1991), “Tanıtma ve Değerlendirmeler: İbrahim Bülbül, Keçeci-zâde İzzet Molla”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi, 9 (1): 189-195.

Gürer, Abdulkadir (2000). “Şeyh Galib’in Şiirlerinde Bir Anlatım Özelliği”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türkoloji Dergisi, XIII (1): 99-108.

İnal, İbnülemin Mahmud Kemâl( 1998). Son Asır Türk Şâirleri. C.III, İstanbul: Dergah Yay.

Karal, Enver Ziya (1988). Osmanlı Tarihi, Nizam-ı Cedid ve Tanzimat Devirleri (1789-1856), V. Cilt, Ankara: TTK. Yay. 

Keçecizâde İzzet Molla (1255). Bahâr-ı Efkâr. Bulak.

Kılıç, Esra 2018. “19. Yüzyılda Keçeci-zâde İzzet Mollâ’nın Muakkibi Olan Bir Şair: Hanyalı Şefîk Efendi ve Ona Tanıklık Eden Gazelleri”. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi 2 (1): 7-17.

Kocatürk, Vasfı Mahir (1964). Büyük Türk Edebiyatı Tarihi (Başlangıçtan Bugüne Kadar Türk Edebiyatının Tarihi, Tahlili ve Tenkidi). Ankara: Edebiyat Yay.

Kocatürk, Vasfı Mahir (1963). Divan Şiiri Antolojisi. Ankara: Edebiyat Yayınevi.

Kurnaz, Cemal (1997) “Divan Şiirinde Belge Redifler”. Divan Edebiyatı Yazıları. Ankara: Akçağ. s. 265-276.

Muallim Nâcî (1984). Osmanlı Şâirleri. (hzl. Cemal Kurnaz). Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Nalbant, Bilge Özkan (2005). Alî Şîr Nevâyî- Nevâdiru’n-Nihâye (İnceleme-Metin-Dizin-Notlar). Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.

Namık Kemal (1303). Tahrîb-i Harâbât. İstanbul: Matbaa-i Ebu’z-ziyâ

Okçu, Naci (2001) “Keçeci-zade İzzet Molla”. İslam Ansiklopedisi. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı. C. 23, s. 562.

Özcan, Abdülkadir (1983). “Keçecizâde İzzet Molla ve II. Mahmud’a Bir Kasîdesi”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi. (21): 177-186.

Özgül, M. Kayahan (2000). Arayışlar Devri Türk Şiiri Antolojisi, Ankara: TDV Yay.

Özyıldırım, Ali Emre (2002). Keçeci-zade İzzet Molla’nın Mihnet-Keşan’ı ve Tahlili. Doktora Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi. 

Özyıldırım, Ali Emre (2007). Keçeci-zade İzzet Molla ve Mihnet-Keşan. İstanbul: Harvard University, The Department Of Near Eastern Languages And Civilizations.

Reşâd Fuâd (1332). “Keçecizâde İzzet Molla”. Târîh-i Osmânî Encümeni Mecmûası, (41): 285-297.

Şahin, Ebubekir S. (2004). Keçecizade İzzet Molla’nın Divanları: Bahar-ı Efkar ve Hazan-ı Asar. Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.

Şarlı, Mahmut (2001). “Medine-i Münevvere’deki Arif Hikmet Bey Kütüphanesinde Bulunan Edebiyatla İlgili Türkçe Yazma Eserler”, İlmî Araştırmalar. (11): 99-112.

Sungu, İhsan (1941). “Mahmud II. nin İzzet Molla ve Asakir-i Mansure Hakkında bir Hattı”. Tarih Vesikaları. I (3): 166-183.

Tanpınar, A. Hamdi (1976). 19uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi. İstanbul. Çağlayan Kitabevi.

Tansel, Fevziye Abdullah (1953). “Keçecizâde İzzet Molla”. Fuad Köprülüye Armağan. İstanbul: Osman Yalçın Matbaası.

Üzgör, Tahir (1990). Türkçe Dîvân Dîbâceleri. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

Yenitezi, Emine (1993). Divan Şiirinde Na’t. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.

Ziyâ Paşa (1291-1292). Harâbât. C.I-II-III, İstanbul: Matbaa-. Âmire.

Atıf Bilgileri


Şahin, Ebubekir Sıddık. "BAHÂR-I EFKÂR (İZZET MOLLÂ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/bahar-i-efkar-izzet-molla. [Erişim Tarihi: 29 Nisan 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 DEVHATÜ’L-MEHÂMİD FÎ TERCEMETİ’L-VÂLİD (İZZET MOLLÂ) İzzet Mollâ, Keçeci‐zâde İzzet Molla Doç. Dr. Nilüfer Tanç
Görüntüle
2 GÜLŞEN-İ AŞK (İZZET MOLLÂ) İzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi Dr. Öğr. Üyesi Ebubekir Sıddık Şahin
Görüntüle
3 MİHNET-KEŞÂN (İZZET MOLLA) İzzet Molla, Keçeci-zâde Muhammed İzzet Dr. Öğr. Üyesi Ali Emre Özyıldırım
Görüntüle
4 HAZÂN-I ÂSÂR (İZZET MOLLÂ) İzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi Dr. Öğr. Üyesi Ebubekir Sıddık Şahin
Görüntüle
5 NÂZ U NİYÂZ (İZZET MOLLÂ) İzzet Mollâ, Keçeci-zâde Mehmed İzzet Efendi Dr. Öğr. Üyesi Ebubekir Sıddık Şahin
Görüntüle
6 DİVANÇE (VÂZIH) Mustafâ Vâzıh Araş. Gör. Giyasi BABAARSLAN
Görüntüle
7 MEVRİDÜ’L-VÜSÛL FÎ MEVLİDİ’R-RESÛL (İBRÂHÎM ZİKRÎ) İbrâhîm Zikrî Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal
Görüntüle
8 ED-DÜRERÜ'L-MÜNTAHABÂTÜ'L-MENSÛRE FÎ ISLÂHİ'L-GALATÂTİ'L-MEŞHÛRE / GALATÂT-I HAFÎD EFENDİ Hafîd, Mehmed Hafîd Efendi Doç. Dr. Ramazan Ekinci
Görüntüle
9 TARÎKÜ'L-İHTİSÂR Nûrî, Osman Hanyevî Prof. Dr. Orhan Kurtoğlu
Görüntüle
10 TUHFETU SABRÎ AN-LİSÂNİ BULGARÎ Mehmed Sabrî Dr. Öğr. Üyesi Özkan Uz
Görüntüle
11 RAVZ-I VERD Şâkir, Ahmed Paşa Prof. Dr. Ramazan Sarıçiçek
Görüntüle
12 KENZ-İ FUSAHÂ (ABBAS KEMÂL EFENDİ) Abbas Kemâl Efendi, Kerküklü Diğer Öznur ÖZER
Görüntüle
13 DÎVÂN (ABDÎ) Abdî, Abdülkerîm Abdî Efendi Prof. Dr. Beyhan KESİK
Görüntüle
14 MEVLİD (ABDÎ) Abdî Doç. Dr. Hasan Kaya
Görüntüle
15 DÎVÂN (ABDÎ) Abdî, Şarkîkarahisarlı Dr. Hacer SAĞLAM
Görüntüle