YÂDİGÂR-I AVNÎ (MUALLİM NACİ)
şerh, tercüme, hatıra
Muallim Naci (d. 1850 - ö. 13 Nisan 1893)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Muallim Naci’nin, Yenişehirli Avni tarafından kendisine hediye edilen Hakîm Senâî’ye (ö. 525/1131 [?]) ait Hadîkatü’l-Hakîka ve Şerîatü’t-Tarîka adlı tasavvufa dair Farsça manzum eserinden 15 beyti tercüme ve şerh ettiği eser. Naci, Yenişehirli Avni’nin vefatından bir yıl sonra kaleme aldığı bu eserine, onun hatırasına bir saygı ifadesi olarak Yâdigâr-ı Avnî adını vermiştir.

Yâdigâr-ı Avnî, içerik bakımından üç bölümden oluşmaktadır. Eserin ilk bölümü (s. 3-6) bir nevi “sebeb-i telif” ya da “ön söz” olarak da değerlendirilebilir. Bu bölümde eserin ortaya çıkış hikâyesi anlatılmaktadır. Eserden bahseden birçok kaynağın onu yanlış şekilde “hatırat” olarak nitelendirmesinin sebebi, bahsi geçen ilk bölümde Muallim Naci ile Yenişehirli Avni’nin tanışmalarının anlatılmasıdır. Buna göre Yenişehirli Avni, Naci’ye tanıştıkları gün Hakîm Senâî’nin Hadîkatü’l-Hakîka ve Şerîatü’t-Tarîka adlı eserini hediye etmiştir. Muallim Naci o esnada bu kitabın iç kapağına Avnî Bey’in bir beytini yazar, Avni Bey de bu beytin altına imzasını atar. Naci, yıllar sonra kütüphanesindeki kitapları karıştırırken tesadüf ettiği bu eseri yeniden ve notlar alarak okuduğunu, dikkatini çeken beyitlerin yanlarına işaretler koyarak daha sonra tercüme ve şerh ettiğini ifade eder. Bu notlardan ortaya çıkan eseri de Yenişehirli Avnî Bey’in hatırasına bir saygı ifadesi olarak Yâdigâr-ı Avnî adıyla yayımlamaya karar verir.

Eserin ikinci bölümü (s. 7-29), asıl adı Ebü’l-Mecd Hakîm Mecdûd b. Âdem Senâî-yi Gaznevî olan ve Farsça tasavvufi mesnevi tarzının kurucusu sayılan İranlı şair Hakîm Senâî’nin kısa biyografisine ayrılmıştır. Naci, hayatı hakkında hemen herkesin bilgi sahibi olduğunu düşündüğü böyle meşhur bir şahsiyetin biyografisine “teberrüken” yer verdiğini açıklamayı da ihmal etmez. Bu bölümde yazar, Mevlana Celaleddin-i Rumi seviyesinde bir mutasavvıf olarak gördüğü (s. 6) Senâî’nin hayatına dair rivayet edilen bazı menkıbelere ve Farsça manzumelerinden uzun sayılabilecek birtakım örneklere de yer vermiştir.

Hadîkatü’l-Hakîka ve Şerîatü’t-Tarîka’dan seçilmiş olan 15 beytin tercüme ve şerh edildiği “Ebyât-ı Müntahabe-i Hadîka” başlıklı üçüncü bölüm (s. 30-48), eserin ana metnini teşkil eder. Bu bölümde, seçilmiş olan beyitlerin her biri numaralandırılmış, her beytin Türkçe tercümesinin ardından ayrıntılı şekilde açıklamaları yapılmış, kapalı ifadeler genişletilmiş, yeni misallerle beyitlerin daha iyi anlaşılması sağlanmaya çalışılmıştır.

Yâdigâr-ı Avnî, yukarıda da değinildiği gibi bazı kaynaklarda yazarın “hatırat” türündeki eserleri arasında zikredilmektedir. Yine eserin zaman zaman da “tercüme” kategorisinde değerlendirildiği görülmektedir. Her iki bilgi de eserin içeriğini yansıtması açısından kısmen doğru olmakla birlikte bu nitelendirmeler eserin tümünü kuşatıcı birer tür adı olmaktan uzaktır. Yâdigâr-ı Avnî’nin içeriğinden de anlaşılacağı gibi, yazar eserin birinci bölümünde yazılış sebebini açıklarken bir hatırasına değinmiştir. İkinci bölümde ise şiirlerinin şerhi yapılacak olan Hakîm Senâî’nin hayatı hakkında kısaca bilgi vermiştir. Fakat eserin asıl içeriğini oluşturan, seçilmiş beyitlerin tercüme ve şerhlerinin yer aldığı üçüncü bölümdür. Bu bilgilerden hareketle, eserin yukarıda belirtildiği gibi “hatırat” veya “tercüme” kategorisinde değerlendirilmesinin eksik birer yaklaşım olacağı söylenebilir. Bundan dolayı Yâdigâr-ı Avnî’nin “şerh” sahasında değerlendirilmesi daha uygun olacaktır.

Eser, Naci’nin Yenişehirli Avni ile olan dostluğunu ve bu dostluğa karşı gösterdiği sadakati ortaya koyduğu kadar; yazarın şiir ve nesir dilindeki ustalığını, tasavvufa olan ilgisini ve bu alanın terminolojisine hâkimiyetini de göstermesi bakımından dikkate değerdir.

Yâdigâr-ı Avnî, ilk olarak Teâvün-i Aklâm gazetesinde (S.13, 25 Eylül 1302/7 Ekim 1886, s.50; S.14, 2 Teşrînievvel 1302/14 Ekim 1886, s.53-54; S. 15, 9 Teşrinievvel 1302/21 Ekim 1886, s. 57-58; S. 16, 16 Teşrinievvel 1302/28 Ekim 1886, s. 61-62) tefrika edilmiştir. Gazetenin dört sayısında üst üste yayımlanan bu tefrika, Muallim Naci’nin gazeteden ayrılması üzerine yarım kalmıştır. Naci, daha sonra eseri tamamlayıp kitap olarak neşretmiştir. Tefrika edilen kısımların kitapta herhangi bir değişikliğe uğratılmadığı görülmüştür. Tefrikanın sonlandığı yer, 48 sayfadan oluşan kitabın 24. sayfasına tekabül etmektedir. Elde bulunan nüshada eserin basıldığı matbaa, yayın yeri ve tarihi yer almamaktadır. Bununla birlikte bazı kaynaklar, eserin yayın tarihi olarak 1303/1887 yılına işaret etmektedir. Bu bilgi tefrikanın yayımlandığı tarihle de uyumludur. Eser henüz Latin harflerine aktarılmamıştır.

Yazarın biyografisi için bk. “Muallim Naci”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/muallim-Naci

Eserden Örnekler


"Ekseriya matbaadan eve avdet ettiğim zamanlar min-gayr-i intihâb elime bir kitap alıp odanın bir köşesine oturduktan sonra okumaya başlarım. Geçen gün eve gelir gelmez yine bu ayini icra ettim. Elime aldığım kitabın –mütalaaya başlamazdan evvel– cildine bakınca –nasılsa tesadüf edemediğim cihetle– çoktan beri görmediğim bir çeşm-âşina olduğunu anladım. Deffe-i yümnâsını açıp zahrına baktım, el yazısıyla muharrer şu iki satır ile bir kelimeyi gördüm:

Nihâyet hatarât-ı tarîk müemmendir

Tevakkuf eyleme Avnî aleyke avnullah  [Avnî]

Bu tesadüften müteessir oldum, çünkü şair-i ârif Avnî Bey merhum ile Yenişehir’de vuku bulan ilk mülakatımızda bu kitabı yâdigâr olmak üzere bana verdiği ve evvelce zîver-i hafıza ettiğim asarından beyt-i mezkûru zahr-ı kitaba o anda ben yazdığım hâlde imzayı kendisi vaz’ eylediği derhâl hatırıma geldi. O meclis-i muvâneset bir zaman gözümün önünden gitmedi. Böyle hatıralar ne hazin olur!.." (Muallim Naci, (yty): 4-5)

Ebyât-ı Müntahabe-i Hadîka

-1-

Z'în heme goft kâl u kîl âmed

Hâl-i kûrân u hâl-i pîl âmed

“Bu sözlerin hepsi, şekl-i filden bahseden körlerin tahminâtı gibi, kîl u kâlden ibarettir.”

***

Erbâb-ı nazarın ibret-nümâ temsilâtındandır ki ahalisi umumen âmâ olan bir şehir tasvir olunur. Bu şehre hariçten bir fil getirilir. Birkaç kör bunun nasıl bir hayvan olduğunu anlamak isteyip bulunduğu mahalle giderler, elleriyle filin azasını yoklamaya başlarlar, her birinin eli başka bir uzva müsadif olur, her biri bu hayvan hakkında başka bir hayal peyda eder.

Avdetlerinde el yordamından hâsıl ettikleri zanniyâtı sair körlere bildirmek isterler. Filin kulağını yoklayan, bunu “yelpaze gibi bir şey!”, hortumunu yoklayan, “oluğa benziyor!”, arkasını yoklayan, “adeta bir sath-ı müstevi!” yollu, sair uzuvlarını yoklayanlar da başka türlü sözlerle tarife kalkışırlar, her biri tahmininde musîb olduğu iddiasında bulunur.

Bir şey hakkında güya hükm-i kat’î olmak üzere dermeyân edilen bu lakırdıların hiçbiri diğerine benzemediğinden muhbirler gibi müstahberler de hayrette kalırlar. Filin şekl-i hakikisi ne olduğu bir türlü anlaşılamaz. İhbar ve istihbarın neticesi gülünç bir surette teâti-i lâf-ı ihtilâftan ibaret olur.

***

Bu âmâların arasında bir bînâ bulunaydı hakikat-i hâl anlaşılıp ortada ihtilaf kalmazdı.

Hazret-i Hakîm, mârifetullahtan dem vuran gafillerin hâlini şekl-i filden bahseden körlerin hâline teşbih buyuruyor.

Biz bunu tâmim ile diyebiliriz ki: Herhangi hakikat olursa olsun, ondan bilmeyerek bahsedenlerin hâli o biçare körlerin hâline benzer.

Temsil, câmiü’l-hakâik olan hakikat-i ilahiyeye tatbik etmesinden anlaşıldığına göre şüphe yoktur ki bu tâmim muvâfık-ı re’y-i Hakîm’dir. (Muallim Naci, (yty): 30-32)

Kaynakça


Muallim Naci (yty). Yâdigâr-ı Avnî. (yyy). (İBB Atatürk Ktp. No: OE_TK_01429).

Tansel, Fevziye Abdullah (1964). “Naci, Muallim”. İslam Ansiklopedisi. C. 9. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi. 15-21.

Teâvün-i Aklâm. S.13. 25 Eylül 1302/1885, s.50; S.14, 2 Teşrînievvel 1302/1885, s.53-54; S. 15, 9 Teşrinievvel 1302/1885, s. 57-58; S. 16, 16 Teşrinievvel 1302/1885, s. 61-62.

Uçman, Abdullah (2005). “Muallim Naci”. İslam Ansiklopedisi. C. 30. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. 315-317.

Atıf Bilgileri


ÇAKMAKER, Samet. "YÂDİGÂR-I AVNÎ (MUALLİM NACİ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/yadigar-i-avni-muallim-naci. [Erişim Tarihi: 27 Kasım 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 ISTILÂHÂT-I EDEBİYYE (MUALLİM NÂCÎ) Nâcî, Muallim Nâcî Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
2 ARÛZ NÜMÛNESİ (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Araş. Gör. Çağla Akar
Görüntüle
3 ATEŞPÂRE (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Diğer Enes Alim
Görüntüle
4 ÇOCUKLAR İÇİN LUGAT KİTÂBI (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
5 DEMDEME (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Araş. Gör. Çağla Akar
Görüntüle
6 EMSÂL-İ ALÎ (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Diğer Enes Alim
Görüntüle
7 ESÂMÎ (MUALLİM NÂCÎ) Muallim Nâcî Dr. Öğr. Üyesi Ali ŞEYLAN
Görüntüle
8 FÜRÛZÂN (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Araş. Gör. Çağla Akar
Görüntüle
9 HURDE-FÜRÛŞ 1 (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Dr. Öğr. Üyesi Ali ŞEYLAN
Görüntüle
10 İNŞÂ VE İNŞÂD (MUALLİM NÂCİ) Muallim Naci Dr. Öğr. Üyesi Can ŞAHİN
Görüntüle
11 İNTİKÂD (MUALLİM NACİ -BEŞİR FUAT) Muallim Naci Dr. Öğr. Üyesi Halef Nas
Görüntüle
12 KÂMÛS-I OSMÂNÎ (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
13 LUGAT-I NÂCÎ (MUALLİM NÂCİ) Muallim Naci Dr. Öğr. Üyesi Ali ŞEYLAN
Görüntüle
14 MEDRESE HÂTIRALARI (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Diğer Saime Kemerci
Görüntüle
15 MEHMED MUZAFFER MECMU'ASI (MUALLİM NACİ) Muallim Naci Dr. Öğr. Üyesi Özlem Kayabaşı
Görüntüle
16 MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
17 SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) Abdülvehhâb, Bolulu Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek
Görüntüle
18 BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) Ahmed Hamdi, Şirvânî Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
19 LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) Ahmed Lütfî Efendi Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
20 LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) Ahmed Vefîk Paşa Diğer Hamza Havuz
Görüntüle
21 ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) Avnî, Yenişehirli Dr. Bihter Gürışık Köksal
Görüntüle
22 BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı Prof. Dr. Mücahit Kaçar
Görüntüle
23 HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
24 SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ
Görüntüle
25 SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey Doç. Dr. Macit Balık
Görüntüle