- Yazar Biyografisi (TEİS)
KÜÇÜK, Güccük Abdal - Madde Yazarı: Prof. Dr. Mustafa ARSLAN
- Eser Yazılış Tarihi:1483
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Tekke Edebiyatı
- Dönemi:Başlangıç-15. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum-Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Menkıbe
- Yayın Tarihi:30/01/2022
VİLÂYETNÂME-İ OTMAN BABA (KÜÇÜK, GÜCCÜK ABDAL)
Vilâyetnâme-i Otman BabaKÜÇÜK, Güccük Abdal (d. ?/? - ö. ?/?)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Eser, dini-tasavvufi temalı anlatılardan müteşekkil bir menakıpnamedir. Vilâyetnâme-i Şâhî olarak da bilinir. Otman Baba adlı Bektaşi dervişinin gerçekleştirdiği keramet konulu olayların hikâyeleri anlamındadır. Otman Baba’nın yakın halifelerinden Küçük/Güççük Abdal tarafından 1483 yılında Arap harfleriyle yazılmıştır.
Türkçe ve mensur-manzum karışık hâlde toplam 223 varak olup “Bâb” adı verilen altmış sekiz bölümden ibarettir. Menakıpname türü eserler içinde en hacimli olanıdır. Eserin tespit edebilen iki önemli nüshası vardır. Bunlardan birisi Cebeci İl Halk Kütüphanesi’nden Millî Kütüphane’ye devredilen nüshadır. Bu nüsha oldukça geç tarihlerde istinsah edilmiştir. İkinci nüsha Hacı Bektaş Kütüphanesi’nden yine Millî Kütüphane’ye devredilen nüshadır. Bu nüshaların tenkitli metni 2007 yılında yayımlanmıştır (Kılıç vd: 2007). Müellif eserin başında yer alan dibacede insanın yaratılışı, peygamberliğin Hz. Muhammed’e gelinceye kadar kimlere verildiği, velilik makamının Otman Baba’ya kadarki seyri gibi konulardan bahseder. Bu kısımda naat, münacat, sahabeye ve Ehl-i Beyt’e övgüler bulunmaktadır. Eserin sonunda müellif kendi kusuru üzerine bir münacata da yer vermiştir. Eserdeki menkıbeler, “bâb” adı verilen altmış sekiz bölüm içinde hikâye edilir. Olaylar 76 yıllık bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşmiştir. Her bir menkıbe, birbirinden bağımsız bir derleme gibi görünse de baştan sona neden-sonuç ilişkisi içinde birbirini takip etmektedir. Menkıbelerdeki olaylar kısmen Anadolu’da, büyük bir kısmı da Balkan şehirlerinde geçer. Anlatıların tamamında kerametler büyük yer tutar. Bir sergüzeşt hikâyesi karakterindeki metnin olay örgüsü oldukça uzundur. Sürekli bir aksiyon ve hareket söz konusudur. Olay örgüsü, asıl adı Hüsam Şah olan Otman Baba’nın 1402 yılında Timur’la Anadolu’ya gelmesiyle başlar. Manisa’da şehzade Mehmet’in rüyasına girmesi ve padişah olacağı müjdesini vermesi, Arık Çoban’ın sırtında Boğaz’dan İstanbul’un karşı yakasına geçmesi, Balkan şehirlerinde çeşitli kerametler göstermesiyle devam ederek 1478 yılında ölümüyle son bulur. Bu dilim içerisinde yaşanan olaylar beş yıllık bir süreden sonra Küçük/Güççük Abdal tarafından kaleme alınır. Bu dönem vakanın öğrenilme ve yazılma zamanıdır. Hikâyede itibarî zaman “bir müddet sonra, günlerden bir gün” gibi deyimlerle belirtilir. Vaka zamanı ile anlatma zamanı arasında boşluk hissedilmez. Hikâyelerde hâl duygusunu kuvvetlendiren bir başka özellik de, anlatıcının olayları bizzat gözüyle görmüş gibi anlatması ve özellikle bu anlatımda “görülen geçmiş zaman” kipini kullanmasıdır. Anlatıların birinci derecedeki kahramanı Otman Baba’dır. İkinci derecedeki kahramanlar olarak Fatih Sultan Mehmet, Arık Çoban, Deli Umur, Mümin Baba, Kemâyil, Sipahi adlı kahramanlar göze çarpmaktadır. Diğer kahramanlar Otman Baba ile olan ilişkileri çerçevesinde gündeme gelirler. Eser bir bütün olarak ele alındığında tek bir temaya dayanmadığı görülür. Anlatı, velilik makamının dünyevî makamlardan ve iktidardan üstün olduğu, dünyanın evliyanın elinde olduğu, bütün oluş, kılış ve görünüşlerin ardında bâtıni bir yönlendirici gücün olduğu temaları üzerine kurulmuştur. Her motif halkasının Otman Baba’nın ortaya çıkması, keramet gösterip müşkülü halletmesi ve tekrar ortadan kaybolması planında oluştuğu görülür. Eserdeki mekânların tamamına yakını gerçek mekânlardır, gerçeküstü mekânlar fazla kullanılmaz (Üçüncü 2004: 18-19). Eser, içerdiği motifler bakımından da çok zengindir. Otman Baba’nın bir gazi-veli, alperen olarak savaşlara katılması, hastaları iyileştirmesi, tabiat kuvvetlerine hâkim olması, ejderha ile mücadele etmesi gibi pek çok motif bir arada kullanılmıştır. Ayrıca Otman Baba’nın müritlerinin başına bir felaket geldiğinde nerede olursa olsun hemen bildiği ve yardıma koşarak onları kurtardığı, müritlerinin niyazının vasıtasız kendine ulaştığı, tekbir getirip namaza başladığı an cisminden çıkıp gittiği, sonra geri dönüp rükû ve secde ettiği gibi keramet motiflerinin de yer aldığı görülür. Bunlara tenasüh, hulul, dört unsur, ateş kültü, göğe çekilmek gibi motifler de ilave edilebilir. Eser dil özellikleri bakımından da önemlidir. Tekke- tasavvuf kültür çevresinde oluşturulmuş ortak sözel dokuya ilişkin söylemler sıkça kullanılmıştır. Bazen olaylarla ilgili ayet ya da hadislerin kullanıldığı kısımlarda Arapça ifadelere yer verilmekle birlikte dil genellikle sadedir. Ancak, edebî bir üslûbun varlığından da söz etmek mümkündür. Müellif çok iyi düzeyde olmasa da, Farsça ve Arapçayı bilmektedir. Farsça şiir yazabilmekte, bölüm başlıklarını Farsça isimlendirebilmekte, ayet, hadis ve kelâm-ı kibâr kabilinden ifadelere yer verebilmektedir. Müellif; eserini, okuyucuyu olduğu kadar dinleyiciyi de dikkate alarak akıcı bir üslûpla yazmıştır. Sözlü unsurlar yazı içinde kendisini belli etmektedir. Kahramanların isimleri ağırlıklı olarak hep bir sıfatla veya unvanla birlikte kullanılır.
Şairin biyografisi için bk. “KÜÇÜK, Güccük Abdal”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/kucuk-guccuk-abdal
Eserden Örnekler
Der-Beyân-ı İbtidâ’-i Vilâyet-nâme-i Kutbü’l-Aktâb Sultân Otman Baba
Ey tâliban-ı sâdıkân-ı velâyet ve ey âşıkân-ı abdâlân-ı hakikat bilmiş ve âgâh olun kim tarih-i nebevînün sekiz yüz otuz üç yılından sonra Rûm vilâyetinde bir kutbü’l-aktâb zâhir oldı. Ve da’vâsı bu idi kim Muhammed ve İsâ ve Mûsâ ve Âdem benüm dir idi. Ve evliyâu’l-lâh içinde ana Hüssâm Şâh dirler idi. İsm-i zâhiri avâm içinde Otman Baba dirler idi. Ve kendözi Oguz dilin söyler idi. Ve cism-i hey’eti yassı yagrınlu, ala gözlü ve kızıl benizlü, mücessem heybetlü, nazarda ibretlü ve zâhirde kuvvetlü ve bâtında bî-nihâyet. Kimse sırrına iremezdi. Ve kendünün nutkı dahı abdâllarına öyle idi kim benüm sırrıma sultânlar dahı iremez, siz kaçan irersiz dir idi. Ve ben yirden göge demür diregüm, benden key pehlivân gerekdür kim bir yonga kopara dir idi… Gâh tagda ve gâh taşda gâh külhânda gâh virânda ve gâh imâretde ve gâh harâbâtda ve gâh mecidde kimse anun hâlinden haber-dâr degül idi. Zirâ zâhiri gayet vîrân u bî-nişân idi. Bu hadîs naklince ki evliyâ’i tahte kabâ’i lâ ya’rifehüm gayrî. Pes bu hadîs hükmiyle sâbit oldı kim bî-nişân idi. Nazm:
Nazîrün yokdur ey dilber nazîrün
Dahı gelmez cihana uş nazîrün
Zihî sultân ki yirde bulınur
Gehi mescid ü deyr içre görinür
Senün sırrun gedâlar niçe bilsün
Özine sensizün çâre ne kılsun
Eger vaslun irüp itmezse dermân
Dirigâ vü dirigâ âh u efgân
Ammâ ba’dü rivâyet iderler kim ol vakt ki Timurleng maşrık tarafından Rûm kasdına revân olup geldikde ol server-i kutb-ı âlem bile gelmiş idi (Kılıç vd. 2007: 16-17)
Kaynakça
İnalcık, Halil (1998). ‘’Dervish and Sultan : An Anaysis of the Otman Baba Velâyetnâmesi’’ , The Middle East and the Balkans Under The Ottoman Empire: Essays on Economy and Society. Bloomington.19-36.
Kılıç, Filiz, M. Arslan, T. Bülbül (2007). Otman Baba Velayetnamesi-Tenkitli Metin. Ankara: Grafiker Yay.
Koca, Şevki (2002). Odman Baba Velâyetnâmesi Velâyetnâme-i Şâhî Gö’cek Abdal. İstanbul: Can Yay.
Ocak, Ahmet Yaşar (1992). Kültür Tarihi Kaynağı Olarak Menâkıbnâmeler. Ankara: TTK Yay.
Üçüncü, Kemal (2004). “Sözlü Kültür/Tarih Bağlamında Edebî Bir Metin Olarak Otman Baba Velâyetnâmesi”. Bilig. Kış. 28: 1-29.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | MENÂKIBÜ’L-ÂRİFÎN (EFLÂKÎ) | Eflâkî, Eflâkî Dede, Eflâkî Ahmed Ârifî, Ârifî | Doç. Dr. Mehmet Ünal |
Görüntüle | ||
2 | MEVHÛB-I MAHBÛB (ŞEYHOĞLU) | Şeyhoğlu, Baba Yusuf Sivrihisarî | Araş. Gör. Harun ALKAN |
Görüntüle | ||
3 | MÜNYETÜ'L-EBRÂR VE GUNYETÜ'L-AHYÂR (ABDURRAHÎM) | Abdurrahîm, Abdurrahîm Karahisârî, Şeyh Abdurrahîm Karahisârî, Abdurrahîmu’l-Karahisârî, Abdurrahîm Sultân, Abdurrahîm Mısırlı-zâde, Mısırlı-zâde, Mısrîoğlu, Mısrî Sultân | Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Taha Orhan |
Görüntüle | ||
4 | TABSİRATÜ’L-MÜBTEDİ VE TEZKİRETÜ-İ-MÜNTEHİ (KONEVÎ) | Konevî, Sadreddin | Doç. Dr. Mevlüt Gülmez |
Görüntüle | ||
5 | KİTÂBÜ’L-MÜNTEHÂ EL-MÜŞTEHÂ ALE’L-FÜSÛS (AHMED BÎCÂN) | Ahmed-i Bîcân, Ahmed Bîcân, Yazıcıoğlu Ahmed Bîcân, Şeyh Ahmed Bîcân Efendi bin Sâlih Efendi, Ahmed İbnü’l-Kâtib | Dr. Mehmet Bilal Yamak |
Görüntüle | ||
6 | RİSÂLE-İ ZİKRULLAH (AKŞEMSEDDİN) | Akşemseddin, Şemseddin Muhammed | Araş. Gör. Harun ALKAN |
Görüntüle | ||
7 | MİSBÂHU’L-ÜNS BEYNE’L-MA’KÛL VE’L-MEŞHÛD FÎ-ŞERHİ MİFTÂHİ’L-GAYB (FENÂRÎ) | Fenârî, Mollâ Fenârî, Şemseddîn Muhammed b. Hamza, Şemseddîn Muhammed Efendi | Diğer Edibe Taş |
Görüntüle | ||
8 | ŞERH-İ HADİS-İ ERBÂİN (SOMUNCU BABA) | Somuncu Baba | Prof. Dr. Enbiya Yıldırım |
Görüntüle | ||
9 | ZİKİR RİSÂLESİ/ KELİME-İ TEVHİD ZİKRİ RİSÂLESİ (SOMUNCU BABA) | Somuncu Baba, Hamîdüddîn-i Aksarâyî | Diğer Tuğba Nurlu Ertürk |
Görüntüle | ||
10 | KÂŞİFÜ'L-ESTÂR AN VECHİ'L-ESRÂR (ŞEYH HÂMİD-İ VELÎ) | Şeyh Hâmid-i Velî | Öğretmen TALAT OLGUN |
Görüntüle |