- Yazar Biyografisi (TEİS)
Seyrânî, Ispartalı - Madde Yazarı: Dr. Damlanur KÜÇÜKYILDIZ GÖZELCE
- Eser Yazılış Tarihi:1826
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Âşık Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Destan
- Yayın Tarihi:03/10/2021
VAK'A-İ HAYRİYYE DESTANI
destanSeyrânî, Ispartalı (d. ?/? - ö. 1260-1265/1844-1849)
ISBN: 978-9944-237-87-1
19. yüzyılın birinci yarısında yaşamış olan ve asıl adı Ahmed olan Ispartalı Seyrânî’nin (Hacı Ahmed) (Kocatürk 1963: 291) 1826 yılında yazmış olabileceği düşünülen eseridir. Destanın içerisinde de (Hicri) 1241 olarak geçen bu tarih, II. Mahmut'un Yeniçeri Ocağı'nı kaldırması olarak bilinen “Vak’a-i Hayriyye”nin yaşandığı zamana denk gelmektedir. Yeniçeri ocağı, devletin fetihlerinde ve önemli zaferler elde etmesinde büyük bir role sahip olmuştur. Ancak gerileme dönemiyle beraber eski yapısını kaybederek bozulmalar yaşamış ve tüm yenilgilerin sebebi olarak görülmeye başlanmıştır. Bu nedenle ocağın kaldırılması fikri ortaya çıkmış ve bu yolda çok sayıda devlet adamı canından olmuştur. III. Selim gibi yenilikçi padişahlar, devletin önündeki bu engeli kaldırmaya çalışsalar da ocağı kaldırmak, 1826 yılında yeniçerilerin bir isyan çıkarması üzerine II. Mahmut tarafından gerçekleştirilebilmiştir (Beydilli 2012: 454/457; Kayaokay 2017: 219). Ayaklanan yeniçerilerin isyanı sert bir şekilde bastırılır ve bu olaya tarihte “Vak’a-i Hayriyye” (hayırlı olay) adı verilir.
Devrin olaylarını yakından takip eden Seyrânî’nin Vak’a-i Hayriyye Destanı da yeniçerilerin kendilerine tehlike olabilecek alternatif bir askeri kuvvet istememeleri üzerine çıkan bu isyanı ve ocağın kaldırılmasından sonra yaşananları dile getirmektedir. "Vak’a-i Hayriyye Destanı" adlı eserden hareketle şairin olayın yaşandığı zaman İstanbul'da olduğu ve destanı bu olay üzerine yazdığı anlaşılmaktadır (Kum 1936: 629). Naci Kum, 1242’de Isparta’da bulunduğu sarih olduğundan ve Isparta’da tamamlanan Seyahat Destanı, İstanbul’a da uğradığını anlattığından Vak’a-i Hayriyye sırasında şairin ikinci defa Isparta’dan İstanbul’a gitmiş olması ihtimali üzerinde durur (Kum 1942: 1369).
30 dörtlükten oluşan destan, koşma nazım şekliyle ve on birli hece ölçüsüyle yazılmıştır. Özkul Çobanoğlu’nun tematik özelliklerine göre Askeri İhtilallerle İlgili Destanlar başlığı altında tasnif ettiği destanın (Çobanoğlu 2000: 79) ilk altı dörtlüğü bir giriş (girizgâh) mahiyeti taşımakta, destan; Allah’a ve dönemin padişahı Sultan Mahmut’a övgüyle başlamaktadır. Destanın asıl konusunun işlenmeye başladığı yedinci dörtlükten itibaren ise yeniçerilerin isyanı ve ocağın kaldırılış süreci anlatılmaktadır. Dörtlüklerden anlaşıldığı üzere isyanın başlamasıyla birlikte padişah, yeniçeri ağasını çağırır ve ağa kendi isteğiyle padişaha itaat eder. Sekizinci dörtlükte ise yeniçerilerin buna inanmaması ve isyan ederek padişahı devirmek istemeleri anlatılır. İsyanın başlama noktası olan At Meydanı’nda toplanma ve burada olanlar da şiirin içinde kendine yer bulmuştur (Durmaz 2016: 553). Destanda müminlerin dua ettikleri ve Sultan Mahmut için gayret gösterdikleri belirtilir. Düşmanlara ise lanet edilerek kanlarına şeytan girdiği söylenir. Böylece yeniçeriler şeytanla özdeşleştirilir, asi olmakla ve isyan çıkarmakla suçlanır. Bu durum halkın yeniçerilere karşı takındığı tavrı da yansıtmakta ve yeniçerilere duyulan güvenin yok olduğunu göstermektedir. Destanda geçen olaylar, tarihi vak’aların sırasıyla örtüşmektedir. Tarihi olaylar içerisinde önde gelen kişilerin evlerinin basılması ve yağmalanması da yer almaktadır. Bu kişiler arasında Mısır kapı kethüdâsı Necib Efendi de vardır (Beydilli 2012: 455). Olayın yaşandığı sırada Sultan Mahmut, halkın yardımını sağlamak için Sancak-ı Şerif'in açılmasını emretmiş ve sancak, İstanbul halkının padişahı yeniçerilere karşı desteklemelerinde büyük rol oynamıştır. Destanda da bu tarihi olayın yansımaları görülür. Yeniçerilerin ise karşı tarafta sancağın kendilerinin olduğunu söylemeleri anlatılır. Bu olayın karşısında halkın padişahla birlik olduğu belirtilir. Yeniçerilerin ağzından yakınmalara, mağlubiyet ve dağıtılmalarına yer verilir. Bu olayla birlikte şiirden hareketle bazı tekkelerin de harap hâle geldiği anlaşılmaktadır. Tekkelerin harap olmasının müsebbibi olarak ise şeyhler görülür. Destanda tekkelerinin ismine yer verilmemekle birlikte kapatılan tekkelerin yeniçerilerle ilişkisi düşünüldüğünde bunların Bektaşi tekkeleri olduğu anlaşılmaktadır.
Bu hayırlı işten ötürü bütün yabancı devlet elçileri hükümeti tebrik etmişlerdir. Destanın sondan beşinci dörtlüğünde “Yedi kral Âl- i Osman’a bağlı” mısraında bu tebrik olayından bahsedilmektedir. Yeniçeri ocağının yerine Batılı anlamda bir ordu kurularak adına da “Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye” denilmiştir (Öztelli 1976: 109). Seyrânî, daha sonra destanda yeni kurulan bu askeri birliği över ve isyanın bastırılması üzerine duyduğu sevinci dile getirir. Destanın devamında ise yeniden Sultan Mahmut’a övgülerde bulunulmuş ve onun hiç keder görmemesi için dualar edilmiştir. Vak’a-i Hayriyye Destanı’nda tarihi olayların aktarımı konusunda gerçekçi bir yol izlenmiştir. Seyrânî’nin Vak’a-i Hayriyye Destanı'nın aynı adla anılan tarihi olayın anlatımını güçlendirdiği ve tarihi vesika değeri taşıdığı görülmektedir. Muallim Naci, Seyrânî’nin fikrini düzgünce ifade etmesi sebebiyle destanlarının edebi kıymete sahip olduğunu belirterek zamanında halkın elinden geldiği kadar hoşnutluğunu kazanmaya çalışmış olması sebebiyle gezdiği havalide destanlarının sürekli bir revaca mazhar olduğunu söylemiştir. Halk ile temasında ulvi fikirler telkini konusunda başarılı olamasa bile halkın edebi fikirleri kolaylıkla kabulüne uygun ortam hazırlamakta ciddi hizmetler gördüğünü ifade etmiştir (Muallim Naci 1927: 706-710). Dolayısıyla halkın II. Mahmut'un yanında olması ve yeniçeri ocağının kaldırılmasının haklı bir gerekçesi olduğunun anlaşılması için Vak’a-i Hayriyye Destanı’nın bir propaganda aracı olarak kullanıldığı söylenebilir. Cahit Öztelli’nin belirttiğine göre Sultan Mahmut, yaptığı devrimleri halka kabul ettirebilmek için saz şairlerinden yararlanmış ve onları koruyarak kahvelerde, halkın bulunduğu yerlerde destanlar söyleterek işin propagandasını yapmıştır. Vak'a-i Hayriyye Destanı da onlardan biridir (Öztelli 1976: 110). Destandan hareketle yaşanan olayların halkın ve dönemin şairlerinin gözünde nasıl bir karşılık bulduğunu görmek de mümkündür.
Şairin biyografisi için bk. “Seyrânî, Ispartalı”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/seyrani-ispartali
Eserden Örnekler
Vak’a-i Hayriyye Destanı
Bir dâsitan nakledeyim bu sene,
Dehr-i dûn içinde ola hikâyet
Döndü lâtif devran her ehl-i dine,
Hak gani Mevlâdan lûtf u inayet
Niyâzî kurarım ulu Sübhan’a,
İnşallah eriştik bir hub zamana
Habîb’in ümmeti ehl-i imana
Hak Taâlâ verir tâlb ü letafet
Hazır olsun pirler her civarlardan,
Evliya, enbiya, Çeharyârlardan
Şehr-i İstanbol’u kem nazarlardan
Saklasın hatadan Mevlâ her saat
...
(Kum 1936: 629-631; Öztelli 1976: 110-114).
Kaynakça
Beydilli, Kemal, (2012). Vak’a-i Hayriyye, TDV İslâm Ansiklopedisi, C. 42, 454-457, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.
Çobanoğlu, Özkul, (2000). Âşık Tarzı Kültür Geleneği ve Destan Türü. Ankara: Akçağ Yayınevi.
Durmaz, Uğur (2016). “Disiplinler Arası Bir Deneme: Halk Şiirinden Tarihi Bir Olaya Bakmak”. The Journal of Academic Social Science Studies. Sayı: 49. 547-556.
Kayaokay, İlyas, (2017). Divan Şairleri Nazarından Tarihî Bir Vak’a: Vak’a-yı Hayriyye’nin Şiire Yansımaları. International Journal of Language Academy. 5 (8), 218-245.
Kocatürk, Vasfi Mahir. (1963). Saz Şiiri Antolojisi Başlangıçtan Bugüne Kadar Türk Edebiyatının Saz Şiiri Tarzında Yazılmış En Güzel Şiirleri. Ankara: Ankara Matbaası.
Kum, Naci (1936). Vak’a-i Hayriye Destanı ve Ispartalı Şair Seyrani. Yeni Türk (Eminönü Halkevi). Sayı: 47. 629-631.
Kum, Naci (1942). XIX. Asır Bektaşi Şairlerinden: Ispartalı Âşık Seyranî (Hacı Ahmed). Ün Dergisi. Cilt: 9. Sayı: 99-102. 1367-1370.
Kum, Naci (1943). Seyranî (Hacı Ahmed)den Parçalar Isparta ve Etrafındaki Bir Seyahatın Destanı. Ün Isparta Halkevi Mecmuası. Cilt: 10, Sayı: 112-113, 1546-1549.
Muallim Naci (31 Temmuz 1927). Anadolu Halk Şairleri: Ispartalı Seyrânî. Türk Yurdu. Cilt: 5-6. Yıl: 16. 706-710.
Öztelli, Cahit (1976). Uyan Padişahım. Y.Y: Milliyet Yayınları.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | SEYAHATNAME | Seyrânî, Ispartalı | Diğer Çağla YILMAZ |
Görüntüle | ||
2 | VÜCUTNAME | Seyrânî, Ispartalı | Diğer Çağla YILMAZ |
Görüntüle | ||
3 | ERKANNAME | Seyrânî, Ispartalı | Diğer Çağla YILMAZ |
Görüntüle | ||
4 | ŞÂİRNÂME (HIZRÎ) | Hızrî | Dr. Öğr. Üyesi Şebnem Şerife Şahinkaya |
Görüntüle | ||
5 | MEŞAHİR-İ KAYSERİYYE | Ahmed Nazif Efendi | Doç. Dr. tolga öntürk |
Görüntüle | ||
6 | DÎVÂN (DERTLİ) | Dertli, İbrahim | Diğer Metin İpek |
Görüntüle | ||
7 | DER BEYÂN-I DÎVÂN-I ECRÎ BABA | Ecrî | Dr. Necmiye Özbek Arslan |
Görüntüle | ||
8 | ŞÜREGEL DESTANI | Efkârî | Dr. Mehmet Dervişoğlu |
Görüntüle | ||
9 | DÎVÂN (ERZURUMLU EMRAH) | Emrah, Erzurumlu | Doç. Dr. abdulkadir erkal |
Görüntüle | ||
10 | TUHFE-İ FEVZİYE | Kara Fevzi | Diğer Meryem Özdemir |
Görüntüle | ||
11 | DİVANÇE (Kemâlî) | Kemâlî, Mustafa | Doç. Dr. SAGIP ATLI |
Görüntüle | ||
12 | DÎVÂN (KENZÎ) | Kenzî, İbrahim Kasım | Doç. Dr. Osman Kufacı |
Görüntüle | ||
13 | KERİMAN-I DİLİR | Kusurî, Ömer | Diğer Emine Güleç |
Görüntüle |