- Yazar Biyografisi (TEİS)
Aşkî, Mustafa - Madde Yazarı: Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Şamil BAŞ
- Eser Yazılış Tarihi:1272-1856
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Tekke Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Mesnevi
- Yayın Tarihi:13/12/2021
VAHDETNÂME
mesneviAşkî, Mustafa (d. 1200-1204/1785-1789 - ö. 1288-1294/1871-1877)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Vahdetnâme, Kilisli Aşkî Mustafa b. Ömer’e (d. 1200-1204/1785-1789 - ö. 1288-1294/1871-1877) ait eserdir. Aşkî Mustafa Efendi XIX. yüzyıl mevlevî şeyhlerinden biridir. Ömrünü Mekke ve Medine’de geçiren Aşkî’nin Behce-i Letâif ve Lehce-i Maârif adlı bir külliyatının içinde yer alan Vahdetnâme’nin biri Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi Bölümü’nde (HM) Dîvân-ı Fevâidu’l-Uşşâk adlı külliyatın içinde diğer ikisi İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi’nde (TA) ve Yapı Kredi Semet Çifter Araştırma Kütüphanesi’nde (YK) yer alan Behce-i Letâif ve Lehce-i Maârif adlı külliyatın olmak üzere üç nüshası vardır. Bütün nüshalar müellif hayattayken Mehmed Salih Efendi tarafından istinsah edilmiştir. İstinsah tarihlerine göre TA nüshasında 1094 beyit, YK nüshasında 1095 beyit ve son istinsah olan HM nüshasında 1097 beyit hacmindedir. Vahdetnâme mesnevîsi aruzun “fâ i lâ tün / fâ i lâ tün / fâ i lün” kalıbıyla yazılmıştır. Vahdetnâme türündeki mesnevîlerin bilinen son örneğidir. İlk olarak mesnevi edebiyatı antolojisinde kısmen tanıtılmış olan (Külekçi 1999: 263-270) eser üzerinde Mehmet Şamil Baş tarafından üç nüsha karşılaştırılarak bir yüksek lisans tezi (Baş 2007a) ve eserdeki mevleviliğin izinin araştırıldığı bir de makale vardır (Baş 2007b).
Aşkî Mustafa Efendi ömründe pek çok seyahate çıkmıştır. Vahdetnâme’yi bu seyahatleri esnasında Girit’te tanıştığı mevlevî ve divançe sahibi şâir Mehmed Şefîk Efendi’ye (Şefik 1293) ithaf etmiştir. Aşkî, eserini giriş bölümleri hariç, toplam 18 başlık altında yazmayı planlanmış; ancak, giriş bölümlerini takip eden 9 bölüm sonunda bitirmiştir. Aşkî, bu hususu eserinin son beyitlerinde “On sekiz lokma idi gerçi murâd / Dokuziyle toldı keşkül kıl mezâd” şekilde açıklamaktadır.
89 beyitle tamamlanan giriş bölümünü 60 beyitlik Sofra-pend bölümü takip eder. Aşkî’nin ifade etmeye çalıştığı asıl konu dokuz başlık altında ele alınmakta, bu başlıklar “lokma” diye isimlendirilmektedir. Bu bölümlerin başlıkları ve ihtiva ettikleri beyit tutarları şu şekildedir: Lokma-i evvel / 90 beyit, Lokma-i sânî / 59 beyit, Lokma-i sâlîs / 62 beyit, Lokma-i râbi’ 71 beyit, Lokma-i hâmis / 120 beyit, Lokma-i sâdis / 87 beyit, Lokma-i sâbi’ / 120 beyit, Lokma-i sâmin / 91 beyit ve Lokma-i tâsi’ / 248 beyit.
Allâh’a hamd ü senâ ile başlayan giriş bölümünde Hz. Âdem’in yaratılışına ve Hz. Muhammed’in ve bütün nebîlerin Hz. Âdem’in neslinden geldiğine temas eder. Aşkî, salat ve selâm faslından sonra kendisinin de Mevlevî olduğunu söyleyip Mevlânâ ve Mesnevî’yi metheden beyitlerini sıralar. Sahte Mevlevî şeyhlerinden yakınır ve sebeple Aşknâme mesnevisini tamamladıktan sonra tevhîde dâir bir eser yazmayı planladığını belirtir. Eserinin Mevlânâ’nın Mesnevî’sine bir anahtar olmasını dileyen Aşkî, yaşadığı dönemde bazı kimselerin kendilerini mürşid ilan ettiklerini ve çeşitli hilelerle halkı kandırdıklarını dile getirmektedir. Giritli şâir Mehmed Şefîk Efendi’nin hatrını kırmayıp yazdığı Vahdetnâme’yi de ona ithaf ettiğini ifâde eden Aşkî, sonraki bölümü öğütlere ayırdığını söyleyerek giriş bölümünü sonlandırır.
Sofra-pend bölümü, dokuz bölüm öncesinde bir giriş bölümü mahiyetindedir. Sofra-pend ifadesi “öğüt sofrası” anlamındadır. Bundan dolayıdır ki bu bölümden sonraki dokuz bölümde sofradan mülhem olarak “lokma” başlıkları kullanılmıştır. Nasihatte bulunulan kişi Şefîk Efendi’dir. Bu bölümün sonunda eserinin Mesnevî’nin anahtarı olduğunu, eserini okuyanların Mevlânâ’nın Mesnevî’sini daha kolay anlayacağını söyler.
Birinci Lokma bölümü eserin ana bölümlerinin ilkidir. Bu bölüm, insan-bülbül benzetmesiyle ten bülbülünün gül bahçesinden ayrıldığından dolayı nasıl bir feryâd içinde olduğuyla; İkinci Lokma bölümü Mesnevî’nin ilk beyitlerinin şerhi niteliğinde ney’den bahseden beyitlerle; Üçüncü Lokma bölümü, insanların en hayırlısı olan Hz. Peygamber’den övgü ile söz edilen beyitlerle; Dördüncü Lokma bölümü, Vahdetnâme’nin ithaf edildiği Mehmed Şefîk Efendi’nin övüldüğü ve kendisinden Girit lâlesi diye bahsettiği bir beyitle; Beşinci Lokma bölümü Şefîk Efendi özelinde muhibbâna seslenildiği ve ney’in sırlarından bahisler açılarak bu manâ keşkülü doldurma amacının ifâde edildiği beyitlerle; Altıncı Lokma bölümü, Şefîk Efendi’nin Hüsâmeddîn Çelebi’ye benzetildiği bir beyitle; Yedinci Lokma bölümü müellifin hâl atına binerek kâbe kavseyn ve ev ednâ makamlarını gezdiğini ve bu makamlarda çeşitli kimseleri gördüğüyle; Sekizinci Lokma bölümü sâkî, şarap, meyhâne vb. kavramlarının işlendiği beyitlerle başlar ve konular her bölümde derinleştirilerek ve örneklendirilerek açıklanır.
Dokuzuncu Lokma bölümü eserin son bölümüdür. Bu bölüme Vahdetnâme’nin Şefîk Efendi için yazıldığını ifade eden bir beyitle başlayan Aşkî, kemal ehli kişilerin gayelerinin bir pîre intisab etmek olduğunu dile getirir. Ebced hesabıyla ney’in Hz. Peygamber’i temsil ettiğini örnekler ve resûl redifli beyitlerle Hz. Peygamber’i senâ eder. Bu beyitleri evliyâyı öven ve sahte mürşidleri yeren beyitler takip etmektedir. Bu bölüm bir bakıma diğer bölümlerde dile getirilen konuların tekrar ele alındığı bir bölümdür. Farklı olarak aşk ilmi ile dünya ilmi kıyaslanır; gerçek mü’minin vasıflarından bahsedilir ve bazı kadıların rüşvet aldığına değinilir. Tevekkül ve kanaatin önemi belirtilip sabırla hareket etmenin gerekliliğine işaret edilir. Bu bölümde dikkati çeken diğer bir nokta kul ile Hakk arasındaki ayrılığın kuldan kaynaklandığı, Allâh’ın kulu terk etmediği ve ayrılığın sebebinin kul olduğunun örneklendiği ve açıklandığı beyitlerdir. Aşkî, son bölümdeki beyitlerin bir kısmında da duâ ve niyazda bulunmaktadır. Âşıkân ile âkilânı karşılaştırmakta ve âşıkların gönlünün Allâh’ın mekânı olduğunu dile getirmektedir. Bu son bölümün son beş beytinden önceki 31 beyitte tekrarlanan “Mevlevî ol Mevlevî ol Mevlevî” mısraı ile Mevlevî olmanın önemine işaret edilmiştir. Son beş beyit ise eserin bitiş beyitleridir. Bu beyitlerde, muradının on sekiz bölüm olduğunu ancak dokuz bölümle yetindiğini söyleyen Aşkî, Vahdetnâme’yi 1272 -1856 yılında tamamlandığına dair tarih düşürdüğü son beyti “Cevher-i târîh-i miskiyyü’l-hıtâm / Oldı Vahdet-nâme ‘Aşkî bes tamâm” ile eserini tamamlar.
Şairin biyografisi için bk. “Aşkî, Mustafa”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/aski-mustafa
Eserden Örnekler
Kıl nazar ‘ibretle Vahdet-nâmeye
‘Afv kıl bakma kusûr-ı hâmeye
İşte her beyti anun şehr-i ‘azîm
Kâh-ı ma’nâsında Hakk olmış mukîm
Nazm-ı pâk-i ‘Aşkî pîri Mevlevî
Lafzı miftâh-ı künûz-i Mesnevî
Ey Hudâ senden niyâzum bu kitâb
Rûşen olsun bu cihân-çün âf-tâb
Pür ziyâsından dil-i târîke nûr
‘Aks ide bundan ümîdüm yâ Gafûr
Berg-i sebz olmağa lâyık mı dükel
Ehl-i ‘irfân içre olam ben hacel
Lîk var bu berg içinde bu kader
Mesnevîden ġonce-vârî verd-i ter
Gerçi ebyâtum şebeh-vârı velî
Muntazam ma’nâ-yı dürle her biri
Sanma bu güftâr benden ey refîk
Cümlesi güftâr-ı pîrümdür hakîk
Peyrev oldum Şâhidî merhûma ben
Nitekim pîre olup peyrev-suhen
Hâlî idüm himmetünden pür olup
Bu sadef dil feyzden pür dürr olup
Sanma bu güftârları benden emîr
Bu zebân-ı ‘Aşkiden gûyâ-yı pîr
Nağme-i diger işit neyden şehâ
Gör ne pend eyler sana bu Mustafâ
(Baş 2007a: 203-204)
Kaynakça
Aşkî Mustafa Efendi. Behce-i Letâif ve Lehce-i Maârif. İÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Ktp. No: 9.
Aşkî Mustafa Efendi. Behce-i Letâif ve Lehce-i Maârif. Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Ktp. Yazma No: 662.
Aşkî Mustafa Efendi. Dîvân-ı Fevâidu’l-Uşşâk (Behce-i Letâif ve Lehce-i Maârif). Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmut Efendi, No: 3934.
Baş, Mehmet Şamil (2007a). Aşkî Mustafa Efendi’nin Vahdet-nâme Mesnevisi (Metin, Muhteva, Tahlil). Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Baş, Mehmet Şamil (2007b). “Aşkî Mustafa Efendi’nin Vahdet-nâme’si ve Mevlevîlik”. Yedi İklim Dergisi, 211: 136-142.
Külekçi, Numan (1999). XI-XX. Yüzyıllar El Yazması Metinler ve Özetleriyle Mesnevi Edebiyatı Antolojisi. C. 1. Erzurum: Aktif Yay.
Mehmed Şefîk Efendi (1293). Dîvânçe-i Hanyevî Şefîk Efendi. İstanbul: Ahter Matbaası.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | AŞKNÂME | Aşkî, Mustafa | Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Şamil BAŞ |
Görüntüle | ||
2 | DER NA’T-I MESNEVÎ VE SÂHİB-İ MESNEVÎ | Aşkî, Mustafa | Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Şamil BAŞ |
Görüntüle | ||
3 | Mİ'RÂCNÂME | Aşkî, Mustafa | Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Şamil BAŞ |
Görüntüle | ||
4 | SÂKÎNÂME | Aşkî, Mustafa | Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Şamil BAŞ |
Görüntüle | ||
5 | DÎVÂN (AŞKÎ) | Aşkî, Mustafa | Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Şamil BAŞ |
Görüntüle | ||
6 | TA’TİRÜ ERCÂİ’D-DEVLETİ’L-MECÎDİYYE Bİ-TÎBİ AHBÂRİ BELEDİ HAYRİ’L-BERİYYE | Aşkî, Mustafa | Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Şamil BAŞ |
Görüntüle | ||
7 | FÎHÎ MÂ FÎH TERCÜME VE ŞERHİ | Aşkî, Mustafa | Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Şamil BAŞ |
Görüntüle | ||
8 | MİFTÂHÜ'L-KULÛB (AZMÎ) | Azmî, Hüseyin Azmî Dede | Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Mete |
Görüntüle | ||
9 | NUHBETÜ'L-ÂDÂB (AZMÎ) | Azmî, Hüseyin Azmî Dede | Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Mete |
Görüntüle | ||
10 | KENZÜ'L-FEYZ Fİ'S-SÜLÛK VE ÂDÂBİ'T-TARÎKİ'L-HALVETİYYE (HARÎRÎZÂDE) | Mehmed Kemâleddîn, Harîrî-zâde | Araş. Gör. Ayşenur Aydınlı |
Görüntüle | ||
11 | MEDÂR-I VÂHİDİYYET VE MERKEZ-İ AHADİYYET (HARÎRÎZÂDE) | Mehmed Kemâleddîn, Harîrîzâde | Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan |
Görüntüle | ||
12 | RAVZATÜ'L-ALİYYE FÎ TARÎKATİ'Ş-ŞÂZELİYYE (HARÎRÎZÂDE) | Mehmed Kemâleddîn, Harîrîzâde | Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan |
Görüntüle | ||
13 | SEYRÜ'L-ESMÂ VE SIRRU'L-MÜSEMMÂ FÎ ŞERHİ'L-ESMÂ'İ'L-İSNÂ AŞERE ER-RUFÂ'İYYE (HARÎRÎZÂDE) | Mehmed Kemâleddîn, Harîrîzâde | Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan |
Görüntüle | ||
14 | ŞERH-İ TUHFETÜ'L-MÜRSELE (HARÎRÎZÂDE) | Mehmed Kemâleddîn, Harîrîzâde | Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan |
Görüntüle | ||
15 | TİBYÂNU VESÂ'İLÜ'L-HAKÂYIK FÎ BEYÂNİ SELÂSİLİ'T-TARÂ'İK (HARÎRÎZÂDE) | Mehmed Kemâleddîn, Harîrîzâde | Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan |
Görüntüle | ||
16 | DÎVÂN (SERMEST) | Abdullah Sermest, Kilisli | Doç. Dr. Osman Kufacı |
Görüntüle | ||
17 | ÂDÂBÜ’Z-ZÂKİRÎN VE NECÂTÜ’S SÂLİKÎN | Fuhûlî, Karamollazâde Şeyh Abdülhamîd | Dr. Öğr. Üyesi Betül Saylan |
Görüntüle |