- Yazar Biyografisi (TEİS)
Fatma Aliye Hanım - Madde Yazarı: Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH
- Eser Yazılış Tarihi:1899
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Roman
- Yayın Tarihi:17/04/2022
ÛDÎ (FATMA ALİYE)
romanFatma Aliye Hanım (d. 1862 - ö. 1936)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Fatma Aliye Hanım’ın romanı. Udî, İkdam gazetesinde (S. 1691, 11 Mart 1315/23 Mart 1899 - S. 1726, 15 Nisan 1315/27 Nisan 1899) tefrika edildikten sonra kitaplaştırılmıştır (1315/1899). Aynı yıl Gustave Séon tarafından Oudi (La joueuse de luth / Ud Sanatçısı) adıyla Fransızcaya tercüme edilerek Servet gazetesinde (22 Aralık 1899 - 24 Nisan 1900) tefrika edilmiş (Aşa 1993: 298), ardından kitap olarak da basılmıştır (İstanbul, 1900, 190s.).
Udî, Fatma Aliye Hanım’ın Ahmet Mithat Efendi ile birlikte yazdıkları Hayal ve Hakikat (1892) bir yana bırakılırsa, kendi imzasıyla yayımladığı üçüncü romanıdır. Bedia adlı bir kadının hayat hikâyesini anlatan Udî, 7 bölümden oluşur. Romanda vaka Şam’da başlar, Beyrut’ta devam eder, İstanbul’da tamamlanır. Romanın Şam ve Beyrut’ta geçen ilk bölümleri Bedia’nın geçmişiyle ilgilidir. 6 ve 7. bölümler ise romanın yazılış sebebi ve süreci hakkında bilgi içeren ve Bedia’nın İstanbul’daki hayatının anlatıldığı bölümlerdir. Eserin 3-4 yılı içine alan vaka zamanı, geriye dönüşlerle 25 yıla kadar uzanmaktadır.
Udî’de Bedia, küçük yaştan itibaren müzik yeteneğini fark eden babası tarafından özenle eğitilir. Ancak bu, düzenli ve kurumsal olmadığı gibi kadını hayata hazırlayan bir eğitim değildir. Bedia, önce babasının ölümü, ardından eşinin ihaneti ve ondan ayrılması, nihayet hayatını etrafında sürdürebileceği son erkek olarak ağabeyinin vefatı üzerine hayatın zorluklarıyla karşılaşır. Bir erkeğe yaslanmadan ve kadın olarak tek başına hayatı sürdürmek isteyen Bedia, başlangıçta sanat hazzıyla yöneldiği müzikten para kazanmayı kabullenemezse de bir tür müzik öğretmenliğine yönelir. Müzik konusunda çok yetenekli olan ve tutkulu bir öğrenme isteği taşıyan Bedia, sanatını geliştirir ve besteler yaparken diğer yandan kadınlara ud dersleri vererek para kazanır. Öldüğünde ardında kalanlara küçük bir servet bırakır.
Udî’de hayat hikâyesi anlatılan Bedia’nın, devrin kadınlarına yeteneği üzerinden para kazanarak hayatını sürdürme yolunu açan bir rol model olarak sunulduğu söylenebilir. Fatma Aliye Hanım’ın Bedia ile somutladığı bu teklif, sonraki yıllarda başka kadın yazarlar tarafından da benimsenerek devam ettirilir. Ancak yazarın asıl hedefi, kadınların diplomalı çalışan olmalarını sağlamaktır. 1892’de ilk romanı Muhadarat’ı yazan Fatma Aliye Hanım, kadınları çalışma hayatına adım adım dâhil eder. Muhadarat, Udî ve Refet’e kadınların çalışma hayatına katılımları noktasından bakıldığında bir gelişim çizgisini izledikleri anlaşılır.
Udî’nin dikkati çeken kurgusal özelliklerinden en önemlisi gerçek hayattan alınmış bir hikâye gibi sunulmuş olmasıdır. Romanın 6. bölümünde Bedia’nın, yazarın/anlatıcının arkadaşı olduğu anlaşılır. Daha önce yayımlanmış olan Refet’i (1897) okuyarak etkilenmiş, kendi hayat hikâyesinin de yazılmasını istemiştir. Türk edebiyatında Realizm deneyimlerinin söz konusu olduğu bu yıllarda gerçeklik kaygısı taşıyan Fatma Aliye de ilk eserinden itibaren kurgusal arayışlar içinde olmuştur. Udî’de bu endişe çok belirgindir. Romanda, Bedia’nın İstanbul’a gelişi sonrasındaki hayatına tanık olan yazarın/anlatıcının, onun anlattıklarını yazıya geçirdiği ve kendisine okutarak onaylattığı öğrenilir. Romanın ‘yazılış sürecinin öykülendiği’ bu kurgusal uygulama, yazarın Ahmet Mithat’ın Müşahedat’ının (1891) etkisinde olduğunu gösterir. Bu bağlamda yazarın, devrin arayışları doğrultusunda Realist bir roman yazmayı istediği söylenebilir.
Fatma Aliye romanda, yazar/anlatıcı kimliğinin yanı sıra Bedia’nın hâlihazırla ilgili düşüncelerini gelecekle ilgili endişelerini dinleyen arkadaş ve bir akıl hocası olarak varlık gösterir. Bu, Türk kadınının modernleşmesi sürecinde yol açıcı görüşleri olan yazarın, kendi düşünceleri doğrultusunda örneklenmiş bir hocalıktır. Fatma Aliye’yi ‘müdahil yazar’ konumuna getiren bu durum, romandaki Realist ve Natüralist iddiaları da tartışmalı hâle getirirken Udî’yi Romantizme yaklaştırır.
Türk modernleşmesinde önemli bir başlık olan ‘kadınların eğitimi ve sosyal hayata katılımı konusunu kendisi için bir sorunsal olarak seçen Fatma Aliye Hanım bütün edebî faaliyeti gibi gazete yazılarında da konuyla ilgili düşüncelerini ortaya koymuştur. Yazar, modernleşme yolculuğundaki Türk kadınının en önemli sorununu, sosyal hayattaki, bu bağlamda evlilik kurumu içindeki konumu olarak görür. Ona göre hayatı tek başına sürdürme yeterlilikleri olmadığından mutsuz evliliklere katlanmak durumunda kalan kadınların doğru seçimler yapmaları ve sağlıklı aile hayatı sürdürmeleri, geçimlerini bizzat temin edebildiklerinde mümkün olabilecektir. Kadınların hayata güvenle sarılmaları için paranın önemli olduğunu düşünen Fatma Aliye’ye göre kadınlar çalışarak para kazanmalıdırlar. Bu noktadan bakınca Udî, yazarın görüşleri doğrultusunda kadınları çalışma hayatına katılmaya ve emeğiyle para kazanmaya teşvik eden bir romandır. Ancak ‘ahlakçı bir yazar’ olan Fatma Aliye, kadınların geçimlerini bedenleri üzerinden sağlamalarını onaylamaz. Udî’de Bedia’nın karşısına yerleştirilen Helvila ve Nauma, bu anlamda olumsuzlanan tiplemelerdir. Helvila, bedeni üzerinden para kazanan kadın oluşuyla romanın düşünsel tezadını ve Bedia’nın kocasını elinden alarak hayatı başka biçimde yaşamasına yol açışıyla da dramatik tezadını yüklenir. Eser, ahlakçı bir yazarın anlayışına uygun biçimde sonlanır. Helvila evlenerek namuslu bir kadın olarak yaşamaya geçerken, Bedia bütün kadınlara örnek olmak üzere yetenekleri üzerinden para kazanma yolunu açar.
Yazarın biyografisi için bk. “Fatma Aliye”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/fatma-aliye
Eserden Örnekler
“Bedia Refet romanını okuduktan sonra hâsıl olan arzu ve heves üzerine kendi hikâyesinin de taraf-ı aciziden yazılması için müracaat eylemişti. Takrirlerini veriyordu. Hikâye yazıldıkça kendisine okuyordum. Artık şu beşinci faslın son sahifeleri de yazılmış ve roman dahi tamam olmuştu. Meğer bu nihayet buluş, bizim zan ve zehabımızdan ibaretmiş. Roman daha neticesini bulmamışmış. Ah, beşeriyet için mukadder olan bu gaflet!.. (…) Bedia şiddetli bir aşk ve sevdayla uğraştı. Vakarını, haysiyet-i nisvaniyesini muhafaza eylemek, onu ayaklar altında çiğnetmemek istedi. Muvaffak oldu. Namuskârane bir kazançla geçinmek, üç canı geçindirmek istedi. Gayret etti. Sebat etti. Ona da muvaffak oldu. (...) Hem de her erkeğin yapamayacağı bir surette bir hane edinmek istedi. Mahsul-i sayiyle ona da nail oldu.” (Fatma Aliye 1315/1899: 229).
“Bir şey daha var ki bu sevdavi ve âşık kadın, olanca aşk ve sevdasını musikiye ve kendisince musikinin bir timsal-i mücessemi addeylediği uda vermiş olduğundan, ut onun nasıl kâsib-i nanı ise mugaddi-i ruhu mülezziz-i hayatıydı. O udsuz yapamaz yaşayamazdı!.. Bir gün elinde ut olduğu bir zamanda bana demişti ki: “Sittim! Ut benim daima sayıp döktüğüm gibi, nasıl arkadaşım, yârim, cananım kâsib-i nanımsa daha başka bir şeyimdir. Ut benim hem de tahliskârımdır. Bu ut olmayaydı benim hâlim acaba ne olurdu? Bu sevmeye olan istidad-ı şedidimi nereye hasredebilirdim? Çılgıncasına sevdamı neye sarabilirdim? Bu uslanmaz, ihtiyarlanmaz gönlümü neyle oyalayabilirdim? Bu müteessir, mütehassis kalbin sevmeye olan ihtiyacını neyle tahfif edebilirdim?” (Fatma Aliye 1315/1899: 234).
Kaynakça
Argunşah, Hülya (2016). “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Bir Sosyal Veri Kaynağı Olarak Kadın Yazarlar ve Eserleri”. Kadın ve Edebiyat / Babasının Kızı Olmak. İstanbul: Kesit Yayınları, 9-36.
Argunşah, Hülya (2016). “İlk Kadın Yazarlarda Toplumsal Kimliğin Yapılandırılması Sürecinde Babanın Keşfi”. Kadın ve Edebiyat / Babasının Kızı Olmak. İstanbul: Kesit Yayınları, 36-76.
Argunşah, Hülya (2016). “Felsefe-i Zenan’ı Yeniden Okumak”. Kadın ve Edebiyat / Babasının Kızı Olmak. İstanbul: Kesit Yayınları, 91- 120.
Argunşah, Hülya (2021). “Çalıkuşu Bağlamında Kadınların Öğretmenliği: Bedia’dan Feride’ye”. Reşat Nuri Güntekin. Ankara: Kültür Bak. Yay., 71-82.
Aşa, H. Emel (1993). Fatma Aliye Hanım (Hayatı – Eserleri - Fikirleri). Doktora Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi.
Canbaz, Firdevs (2005). Fatma Aliye Hanım’ın Romanlarında Kadın Sorunu. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Bilkent Üniversitesi.
Doğrusadık, Zeynep (2018). Fatma Aliye’nin Son Dönem Osmanlı Toplumundaki Kadın Görüşleri. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul: Maltepe Üniversitesi.
Fatma Aliye (1315/1899). Udî. İstanbul: İkdam Matbaası.
Günaydın, Ayşegül Utku (2017). Kadınlık Daima Bir Muamma / Osmanlı Kadın Yazarların Romanlarında Modernleşme. İstanbul: Metis.
Kızıltan, Mübeccel (1990). “Öncü Bir Kadın Yazar: Fatma Aliye Hanım”, Journal of Turkish Studies / Türklük Bilgisi Araştırmaları, 14: 283-322.
Oylubaş, Duygu (2014). Fatma Aliye Hanım’ın Düşünce Dünyası. Yüksek Lisans Tezi. Kayseri: Erciyes Üniversitesi.
Özakın, Duygu (2019). “Fatma Aliye Hanım’ın Udî Romanında Kadın Özgürleşmesinin Sınırları: ‘İffet Dairesinde Çalışan’ Kadınlar ve ‘Ötekiler’”, Atatürk Üniv. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 64: 271-281.
Timuroğlu, Senem (2020). Kanatlanmış Kadınlar / Osmanlı ve Avrupalı Kadın Yazarların Dostluğu. İstanbul: İletişim Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | MERAM (FATMA ALİYE HANIM) | Fatma Aliye Hanım | Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH |
Görüntüle | ||
2 | HAYAL VE HAKİKAT (BİR KADIN/FATMA ALİYE HANIM – AHMET MİTHAT EFENDİ) | Fatma Aliye Hanım (1862-1936) ve Ahmet Mithat Efendi (1844-1912) | Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH |
Görüntüle | ||
3 | NİSVAN-I İSLAM (FATMA ALİYE) | Fatma Aliye | Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH |
Görüntüle | ||
4 | MUHADARAT (FATMA ALİYE) | Fatma Aliye Hanım | Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH |
Görüntüle | ||
5 | REFET (FATMA ALİYE) | Fatma Aliye Hanım | Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH |
Görüntüle | ||
6 | LEVAYİH-İ HAYAT (FATMA ALİYE) | Fatma Aliye Hanım | Prof. Dr. HÜLYA ARGUNŞAH |
Görüntüle | ||
7 | MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) | Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
8 | SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) | Abdülvehhâb, Bolulu | Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek |
Görüntüle | ||
9 | BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) | Ahmed Hamdi, Şirvânî | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
10 | LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) | Ahmed Lütfî Efendi | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
11 | LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) | Ahmed Vefîk Paşa | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
12 | ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) | Avnî, Yenişehirli | Dr. Bihter Gürışık Köksal |
Görüntüle | ||
13 | BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) | Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı | Prof. Dr. Mücahit Kaçar |
Görüntüle | ||
14 | HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) | Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
15 | SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) | Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
16 | SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) | Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey | Doç. Dr. Macit Balık |
Görüntüle |