- Yazar Biyografisi (TEİS)
Derviş Mahmûd Dede Mesnevî-hân - Madde Yazarı: Doç. Dr. Mevlüt Gülmez
- Eser Yazılış Tarihi:988/1590
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı
- Dönemi:16. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Manzum-Mensur
- Niteliği:Tercüme
- Türü/Formu:Menkıbe
- Yayın Tarihi:05/04/2022
TERCEME-İ SEVÂKIB (DERVİŞ MAHMUD DEDE)
menâkıbDerviş Mahmûd Dede Mesnevî-hân (d. ? / ö. 1011/1602)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Abdülvehhab Hemedânî’nin Sevâkıb-ı Menâkıb-ı Evliyâullah adlı Farsça kaleme aldığı eserinin Türkçe tercümesi. Hemedânî’nin bu eserini Derviş Mahmud, bazı değişikliklerle Terceme-i Sevâkıb adıyla Türkçeye kazandırmıştır. Terceme-i Sevâkıb, “Parlak Yıldızların Tercümesi” anlamına gelir. Başta Mevlâna ve Ulu Ârif Çelebi olmak üzere dönemin ileri gelenlerinin anlatıldığı menâkıbnâmedir. Mesnevîhân Derviş Mahmud eseri fasıllarına uygun tarzda, 988/1590 yılında dokuz bölüm hâlinde Türkçeye çevirip Sultan III. Murad’a (982-1003) ithaf etmiştir.
280 varaktan oluşan eserin 215 varağı Mevlâna ve Ulu Ârif Çelebi’ye ayrılmıştır. Kendisi eserini dokuz bâb olarak taksim ettiğini, her bâbda bir sultanın ahvâlini zikrettiğini, Hemedânî’nin yaptığı gibi Mevlâna Celâleddin-i Rumî’yi ayrıca her bâbı iki fasıl olmak üzere on bâba ayırdığını eserin giriş bölümünde belirtir. Bu bâblarda ve fasıllarda, "böyle naklonur ki, böyle nakleylediler ki, rivayet ederler ki, âverde end ki, hem-çünin, menkul est, latife ve nükte" gibi başlıklarla ayrı ayrı hikâyeler anlatılır. Her bâb, Mevlevîlik tarikatının önde gelen büyüklerine tahsis edilmiştir. Birinci bölümde Mevlâna’nın babası Bahâeddin Veled, ikinci bölümde Mevlâna’nın mürşidi Seyyid Burhâneddin Muhakkık-ı Tirmizî, üçüncü ve en hacimli bölümde Mevlâna’nın hayatı, kerametleri ve dönemin büyükleri ile kurduğu ilişkiler, dördüncü bölümde Şems-i Tebrîzî, beşinci bölümde Şeyh Selâhâddin-i Zerkûb, altıncı bölümde Hüsâmeddin Çelebi, yedinci bölümde Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled, sekizinci bölümde Mevlâna’nın torunu Ulu Ârif Çelebi, dokuzuncu ve son bölümde ise Emir Âbid Çelebi ve Mevlâna’nın soyunun hangi koldan devam ettiği hakkında bilgiler yer almaktadır.
16. yüzyılın sonlarında Farsçadan Türkçeye tercüme edilen eser, Klasik Osmanlı Türkçesi döneminin özelliklerini taşımaktadır. Oğuz Türkçesinin ikinci devresini teşkil eden bu dönem 16. yüzyılın sonundan başlayarak 20. yüzyılın başına kadar olan dönemi içine alır. Arapça ve Farsça kelimelerin yoğun olduğu Terceme-i Sevâkıb oldukça ağır bir dille kaleme alınmıştır. Menkıbelerin anlatıldığı bölümlerde -giriş bölümüne nispetle- daha sade ve açık bir dil kullanılmıştır. Yine de eserin tamamına bakıldığında ikili, üçlü, dörtlü, beşli Arapça ve Farsça terkiplerin bolca kullanıldığı görülmektedir.
Mevlâna ve dönemin ileri gelenlerinin anlatıldığı Terceme-i Sevâkıb, menakıbnâmeler içinde özel bir yere sahiptir. Türkiye ve dünya kütüphanelerinde tespitini yapabildiğimiz 126 yazma nüshasının bulunması eserin ne kadar sevildiği ve benimsendiğinin bir nişanesidir. Prof. Dr. Süheyl Ünver, Topkapı nüshasındaki minyatürleri ve bunlarla ilgili menkıbeleri (Ünver 1973) mütevazı bir çalışmayla neşretmiştir. Bekir Şahin 2006 yılında Süheyl Ünver’in çalışmasına benzer nitelikte bir çalışmayı ortaya koymuştur. Eser, Hüseyin Ayan, Gönül Ayan ve Erdoğan Erol tarafından 2007 yılında Sevâkıb-ı Menâkıb adıyla günümüz Türkçesine aktarılmıştır. Bu çalışma Topkapı Sarayı Revan 1479’da kayıtlı minyatürlü nüsha ile Konya Mevlâna Müzesinde 2162’de kayıtlı nüsha karşılaştırarak hazırlanmıştır.
Eserden Örnekler
Böyle naklolınur Ki Bir gün Hazret-i Mevlânâ bir harâb olmış [12] medresenün etrâfına vardı seyr idüp gezerken mübârek başını [13] medresenün dîvârına koyup dahı ta‘accüb idüp buyurdı ki Allâh Allâh bu [14] medresenün der ü dîvârı Cenâb-ı Ẕü’l-Celâl’e münâcât idüp dir [15] ki bir niçe müddetdür yüzümi senün dōstlarun ayaġı topragına sürmedüm [16] ve ma‘âriflerin istimâ‘ eylemedüm ‘azametün hakkı-çün beni mahrûm eyleme diyüp [17] feryâd ider ol vâhibü’n-nutk ve’l-yakîn ben kulına yakîn müyesser eyledi gelün [114a] [1] bir mikdâr neşr-i ma‘ârif idüp ihyâ eyleyelüm lâzım geldi diyüp Hazret-i [2] Hudâvendigâr ma‘ânî ve ma‘ârife şürû‘ eyledi tamâm olıcak buyurdı ki [3] merdân-ı ilâhînün nefesleri cemâdâta te’sîr idüp zevk ile getüricek [4] insân ne mertebe müte’essir olmak gerekdür diyüp neşâyih ve tenbîhât eyledi [5] sa‘âdet mütenebbih olanundur (Terceme-i Sevakıb. Revan Nüshası. 113b-11, 114a/5).
Kaynakça
Ayan, Hüseyin, Gönül Ayan ve Erdoğan Erol (2007). Derviş Mahmûd-ı Mesnevîhan Sevâkıb-ı Menâkıb. Konya: Rûmî Yay.
Şahin, Bekir (2006). Sevâkıb-ı Menâkıb. Konya: Rumi Yay.
Ünver, Süheyl (1973). Sevâkıb-ı Menâkıb -Mevlâna’dan Hatıralar-. İstanbul: Organon Yay.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | DÎVÂN (CA’FER) | Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi | Dr. Fatma Meliha Şen |
Görüntüle | ||
2 | MÜNŞE’ÂT (CA’FER) | Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi | Dr. Fatma Meliha Şen |
Görüntüle | ||
3 | TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME (FİRDEVSÎ) | Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî | Dr. Öğr. Üyesi Ozan Kolbaş |
Görüntüle | ||
4 | KİTÂB-I TÂLİ'-İ MEVLÛD / TÂLİ’-İ MEVLÛD-İ KEBÎR (FİRDEVSÎ) | Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî | Doç. Dr. Himmet BÜKE |
Görüntüle | ||
5 | HEŞT BİHİŞT / KİTÂBÜ’S-SIFÂTİ’S-SEMÂNİYYE FÎ ZİKRİ’L-KAYÂSIRETİ’L-OSMÂNİYYE (İDRÎS) | İdrîs, İdrîs-i Bitlîsî | Doç. Dr. ADNAN OKTAY |
Görüntüle | ||
6 | ŞERH-İ MESNEVÎ-İ MA’NEVÎ (İDRÎS) | İdrîs, İdrîs-i Bitlisî | Doç. Dr. ADNAN OKTAY |
Görüntüle | ||
7 | ŞEHRENGÎZ DER-MEDH-İ CÜVÂNÂN-I EDİRNE / ŞEHRENGÎZ-İ EDİRNE (MESÎHÎ) | Mesîhî, Îsâ | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
8 | DÎVÂN (ŞÂMÎ) | Şâmî, Şâmlıoğlu Mustafâ Bey | Prof. Dr. Yunus KAPLAN |
Görüntüle | ||
9 | HEFT PEYKER (ABDÎ) | Abdî | Dr. Öğr. Üyesi ASLI AYTAÇ |
Görüntüle | ||
10 | CEMŞÎD Ü HURŞÎD (ABDÎ) | Abdî | Prof. Dr. Adnan Ince |
Görüntüle |