SELÎM-NÂME (ŞÜKRÎ)
Selîm-nâmeler
Şükrî, Molla Şükrî (d. ?/? - ö. ?/?)

ISBN: 978-9944-237-87-1


Şükrî’nin 5826 beyitlik manzum tarihi. Eser, Selîmî-nâme, Fütûhât-ı Selîmiyye, Fütûhât-ı Selîm Hân adlarıyla da anılır (Özcan 2010: 255). Sebeb-i telif bölümünde Şükrî eserini Selîmî-nâme olarak adlandırır. Eserde giriş bölümünden sonra konunun işlendiği “Âgâz-ı Dâstân” bölümüne geçilir. Bu bölüm Yavuz Sultan Selîm (ö. 1520)’in şehzadeliği sırasındaki Gürcistan seferi ile başlayıp Kânûnî (ö. 1566)’nin tahta geçmesiyle biten olayları konu alan 102 başlıktan oluşur. Toplamda 111 bölüm olan mesnevinin bölüm başlıkları Farsçadır.

Selîm-nâme, fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün vezniyle mesnevi nazım biçimiyle yazılmıştır. Mesnevi dışında padişahın methi bölümünde 36 beyitlik bir kaside ve 8 beyitlik bir gazel bulunmaktadır (Argunşah 1997: 13). İkisi de mefâ‘îlün mefâ‘ilün mefâ‘îlün mefâ‘îlün vezniyle yazılmıştır. Ayrıca Şükrî’nin kendi hakkında bilgi verdiği son bölüm (5768-5826 b.) fe‘ilâtün mefâ‘îlün fe‘ilün vezniyle kaleme alınmıştır.

Şükrî, Selîm-nâme'yi ilk olarak 927/1521 yılında Dulkadir Beyi Şehsüvaroğlu Alî (ö. 1522)’nin anlattıkları ve kendi gözlemleriyle kaleme almıştır. Eserin bu ilk telifi yaklaşık 2000 beyittir. 1522’de Şehsüvaroğlu’nun katledilmesinden sonra yerine getirilen Koçi bin Halil (ö. ?)’in hizmetine giren Şükrî, sebeb-i telifte belirttiğine göre Selîm-nâme''yi Koçi Bey’e okuduğunu, yanlışlıklarla dolu olduğu gerekçesiyle eseri beğenmeyen Koçi Bey’in anlattıklarına göre tekrar kaleme aldığını ve ilk telifi yok ettiğini söyler. Eser, 930/1523-1524 yılında yeniden tertip edilerek 936/1530 yılında Veziriazam İbrahim Paşa (ö. 1536) vasıtasıyla Kanûnî Sultân Süleymân’a sunulmuştur (Argunşah 1997: 6). Şükrî, 15.000 akçe caize almış, ayrıca Diyarbakır taraflarında zeamet ile ödüllendirilmiştir (Argunşah 2009: 36).

Selîm-nâme’de Gürcistan seferinden başlayarak I. Selîm’in seferleri ayrıntılarıyla anlatılır. Özellikle Mısır ve Çaldıran Seferi hakkında verilen bilgiler tarihçiler tarafından takdir edilmiş, kendinden sonraki tarihlere, Hoca Sadeddin (ö. 1599) ve Gelibolulu Âlî (ö. 1600)'ye kaynaklık etmiştir (Argunşah 1997: 13). Eserin bu değerinde I. Selîm’le seferlere çıkan Şehsuvaroğlu Ali ve Koçi Bey’in nakillerinin payının olduğu muhakkaktır (Babinger 1982: 59, Aktaran Argunşah 1997: 14).

Eserdeki yer ve şahıs isimleri de eserin değerini artırır, özellikle kendisi de Bitlisli olan Şükrî’nin eserindeki yer isimleri doğu coğrafyası için bir atlastır denilebilir (Argunşah 1997: 14). Selîm-nâme, tarihî ve coğrafi değerinin yanı sıra toplumsal ve ahlaki birçok konuyu ele almıştır.

Selîm-nâme’nin dili hem döneminde hem de sonrasında tenkit edilmiş, dili basit ve kaba, hayal dünyası dar olarak nitelenmiştir (Argunşah 1997: 16).  Anadolu sahasında yazılan, Doğu Türkçesi ve az sayıda Azeri Türkçesi özellikleri bulunan bu eserde özellikle Doğu Türkçesi özellikleri Şükrî’nin Nevâyî (ö. 1501) etkisinde kalmasına bağlanabilir (Argunşah 1997: 17, 18). Şükrî eserin sonunda kendini anlattığı bölümde 6 dilde şiir yazan bir şair olduğunu, Türkçede Nevâyî gibi yazdığını söyler (Argunşah 1997: 10).

Selîm-nâme’nin ilk telifinin mevcut iki nüshası bugüne ulaşmış ve ikinci telifiyle karşılaştırılmıştır. İkinci telifte sebeb-i telifin eklendiği, hatime bölümünün tekrar kurgulandığı ve uzadığı, ayrıca Şükrî’nin kendini anlattığı son bölümün eklendiği görülür (Doğan Averbek 2020: 25). İkinci telifte konunun işlenişi ve sırası açısından da farklar vardır. Olaylar daha ayrıntılı anlatılmış, bölümler eklenmiş, bazı bölümlerin yerleri değiştirilmiş, bölüm başlıkları kısalmıştır. Örneğin, 927/1521 yılındaki nüshada [ilk telif] olaylar 1521’de Canbirdi Gazâlî isyanının bastırılması bölümüyle biterken (Özcan 2010: 255), ikinci telifte Canbirdi isyanı yer almaz.

Cevrî (ö. 1065/1654) Selîm-nâme’yi Ruznameci İbrâhîm Efendi’nin kethüdası Alî Bey’in isteğiyle 1037/1627-1628 yılında yeniden kaleme almıştır. Cevrî, giriş kısmında Şükrî’nin eserinin eskiyen kelimelerinin,  vezni ve kafiyesi bozuk beyitlerini düzelterek içeriğine müdahale etmeden ihya edeceğini belirtir (Atik 2012: 28). Ayrıca Çerkesler kâtibi Yûsuf 1030/1620’de Selîm-nâme’yi bazı eklemeler ve kısmen de hulasa ederek mensur olarak yeniden kaleme almıştır (Babinger 1982: 59, 198). Eserin “mebde-i kelam” bölümünde halkın anlaması ve faydalanması amacıyla nesren yazıldığı ifade edilir (Doğan 1997: 15).

Selîm-nâme üzerine önce Steidl bir doktora tezi hazırlar ve Almancaya çevirir (1942). Türkçe olarak ilk 1995 yılında yayımlanan eser (Uğur vd.), Mustafa Argunşah tarafından önce dil özellikleri yönünden yüksek lisans tezi olarak çalışılmış (1986) sonrasında eserin üç nüsha üzerinden tenkitli metni yayımlanmıştır (1997).

Şairin biyografisi için bk. “Şükrî Molla Şükrî”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/sukri-molla-sukri 

Eserden Örnekler


Âgâz-ı Dâstân-ı Sultân Selîm

Murg-ı dil gel bir terennüm kıl yine

Çünki tûtîsin tekellüm kıl yine


Bir hikâyet başla kim şîrin ola 

Dil-küşâ vü tâze vü rengîn ola


Şâh-ı Rûmun dâstânın yâd kıl

Dâstân u kıssalar bünyâd kıl


Başla iy cân bülbüli bir dâstân

Söyle kim halvet kalupdur bûstân


Bâg içinde şimdi sensin andelîb

Kıssası şâhun sana boldı nasîb


Kıssa el-hâsıl budur kim rûzgâr

Tutatlı kendü vakârınca karâr


Bunca kim şâh u selâtîn besledi

Her birün hükmini biş gün esledi


Düzmedi Sultân Selîme bir nazîr

Gerçi geldi vardı çok şâh u emîr


Ni anun tek şâh düzdi rûzgâr

Ni zamân gördi anun gibi süvâr


Bizge râvî böyle takrîr eyledi

Ol rivâyetni bu nev‘e söyledi


Kim şeh-i merhûm Sultân Bâyezîd

Şâh-ı gâzî kendü ahdinde ferîd


Rûzgârında çü feth oldı diyâr

İtdi her şehre bir oglın şehriyâr


Daraboznı Hân Selîme virdi şâh

Anda nasb iddi anı âlem-penâh


Ol vilâyet anun oldı serbeser

Ona mensûb oldı ya‘nî hayr u şer


Oldı her hâlinden ol mülkün habîr

Gerçi kim tıfl irdi ol ma‘nâda pîr


Âşikâr anda nişân-ı serverî

Tıfliyet ahdinde hikmet mazharı


Zîver-i ta‘zîm ile ârâste

Âkil ü kâmil şeh-i nev-hâste


Cevherinde zîb ü ferr-i hüsrevî

Çehresinde nûr-ı devlet pertevi


Nâz ilen beslendi şâh-ı nâzenîn

Kendü gönlinde şeh-i rûy-ı zemîn


Geh silâh-ı ceng ile ceng eyledi

Geh süvâra sayda âheng eyledi


Tîg ü tîr ile irişdi bir zamân

Geh kemân aldı ele gâhî sinân


Ma‘rifet kısmın kemâhî anladı

Niçedür etvâr-ı şâhî anladı


Ayş u nûş itdi zamân-ı şehriyâr 

Uş bu üslûb-ile bir kaç rûzgâr


Hüsrev-i bîdâr-dil oldı cevân

Kendüsin gördi deminde pehlevân


Reh-ber olmış her tarafdan baht ana

Muntazır her gün serîr u taht ana


Gördi olmış baht u devlet ona râm

Zûr u cür’et hadd-i zâtında tamâm


Kendüsin gördi kamu fende ferîd

Arhasında hâssa Sultân Bâyezîd (Argunşah 1997: 61-62)


Kaynakça


Argunşah, Mustafa (1986). Şükri’nin Selim-namesi ve Eserdeki Doğu Türkçesi Unsurları. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.

Argunşah, Mustafa (hzl.) (1997). Şükrî-i Bitlisî. Selîm-nâme. Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yay.

Argunşah, Mustafa (2009). “Türk Edebiyatında Selimnameler”. Turkish Studies 4/8: 31-47.

Atik, Arzu (2012). “Bir Hulasa Denemesi: Cevrî ve Selîmnâme’si.” Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 8: 21-36.

Averbek Doğan, Güler (hzl.) (2020). Bitlisli Şükrî Divanı. İstanbul: DBY.

Babinger, Franz (1982). Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. Çev. Coşkun Üçok. Ankara : KTB Yay.

Doğan, Mehmet (1997). Çerkesler Kâtibi Yusuf’un Selim-nâme’sinin Mukâyeseli Metin Tenkidi ve Değerlendirmesi. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi.

Özcan, Abdülkadir (2010). “Şükrî-yi Bitlisî.” TDV İslâm Ansiklopedisi. C. 39. İstanbul: TDV Yayınları: 254-256.

Steidl, A. (1942). “Die Wiener Handschrift des Selimî-nâme von Şükrî”. Wiener Zeitschrift für die Kunde des Morgenlandes. Wien: 180-233.

Uğur, Ahmet vd. (hzl.) (1995). Şükrî-i Bitlisî. Selim-nâme. İstanbul: İsis Yay.

Atıf Bilgileri


Atik, Arzu. "SELÎM-NÂME (ŞÜKRÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/selim-name-sukri. [Erişim Tarihi: 17 Haziran 2025].


Benzer Eserler

# Madde Yazar Madde Yazarı İşlem
1 DÎVÂN (CA’FER) Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi Dr. Fatma Meliha Şen
Görüntüle
2 MÜNŞE’ÂT (CA’FER) Ca’fer, Tâcî-zâde Ca’fer Çelebi Dr. Fatma Meliha Şen
Görüntüle
3 TERCEME-İ CÂMEŞÛY-NÂME (FİRDEVSÎ) Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî Dr. Öğr. Üyesi Ozan Kolbaş
Görüntüle
4 KİTÂB-I TÂLİ'-İ MEVLÛD / TÂLİ’-İ MEVLÛD-İ KEBÎR (FİRDEVSÎ) Firdevsî, Şerefeddîn Mûsâ, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî Doç. Dr. Himmet BÜKE
Görüntüle
5 HEŞT BİHİŞT / KİTÂBÜ’S-SIFÂTİ’S-SEMÂNİYYE FÎ ZİKRİ’L-KAYÂSIRETİ’L-OSMÂNİYYE (İDRÎS) İdrîs, İdrîs-i Bitlîsî Doç. Dr. ADNAN OKTAY
Görüntüle
6 ŞERH-İ MESNEVÎ-İ MA’NEVÎ (İDRÎS) İdrîs, İdrîs-i Bitlisî Doç. Dr. ADNAN OKTAY
Görüntüle
7 ŞEHRENGÎZ DER-MEDH-İ CÜVÂNÂN-I EDİRNE / ŞEHRENGÎZ-İ EDİRNE (MESÎHÎ) Mesîhî, Îsâ Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
8 DÎVÂN (ŞÂMÎ) Şâmî, Şâmlıoğlu Mustafâ Bey Prof. Dr. Yunus KAPLAN
Görüntüle
9 HEFT PEYKER (ABDÎ) Abdî Dr. Öğr. Üyesi ASLI AYTAÇ
Görüntüle
10 CEMŞÎD Ü HURŞÎD (ABDÎ) Abdî Prof. Dr. Adnan Ince
Görüntüle