- Yazar Biyografisi (TEİS)
Hüseyin Cahit Yalçın - Madde Yazarı: Prof. Dr. Hasan Yürek
- Eser Yazılış Tarihi:1891
- Yazıldığı Saha:Anadolu-Osmanlı
- Edebiyat Alanı:Yenileşme Dönemi Türk Edebiyatı
- Dönemi:19. Yüzyıl
- Dili:Türkçe
- Alfabesi:Arap
- Yapısı:Mensur
- Niteliği:Telif
- Türü/Formu:Roman
- Yayın Tarihi:12/09/2022
NÂDÎDE (HÜSEYİN CAHİT YALÇIN)
romanHüseyin Cahit Yalçın (d. 1875 - ö. 18 Ekim 1957)
ISBN: 978-9944-237-87-1
Hüseyin Cahit’in 1891’de yayımlanan ilk romanı. İki bölümden oluşan eserin birinci bölümü “Kable’l-İzdivaç” ve “Ba’de’l-İzdivaç” adlarını taşıyan iki başlıktan oluşmaktadır. Bunun yanında romanın başında ve sonunda Hüseyin Cahit’e ait yazılar vardır. Ayrıca eserin başında Ahmet Mithat’ın esele ilgili bir takrizi bulunmaktadır. Servet-i Fünûn döneminde ön plana çıkan Hüseyin Cahit, bu eseriyle Tanzimat romanını örnekler. Hüseyin Cahit, Edebiyat Anıları adlı eserinde bu romanını yazarken Serez’de duyduğu bir hikâyeden yola çıktığını ve Ahmet Mithat romanlarını taklit ettiğini ifade eder.
Nâdîde’deki olaylar şöyledir: Varlıklı biri olan Ali Bey, ağaç kovuğuna bırakılmış bir bebek görür ve Fuat ismini verdiği bu çocuğu evlatlık alır. Zamanla büyüyen Fuat, bir gün Nâdîde’yi görüp âşık olur. Nâdîde de Fuat’a ilgi gösterir ve ikisi bir gece gizlice buluşurlar. Bu buluşmayı haber alan Nadir Bey -kendisi Nâdîde’ye talip olmuş fakat onu alamamıştır- intikam amacıyla Fuat’ı adamlarına vurdurtur. Yaralı olan Fuat’ı ölümden Ali Bey’in yanında çalışan Kanber kurtarır. Kurtardıktan sonra da başının belaya girmemesi için onu Nâdîde’den uzak tutar. Vurulma olayıyla birlikte Nâdîde’nin bir adamla buluştuğu ortaya çıkar. Bunun üzerine annesi, ona ceza verir ve onu evlenmesini yasaklar. Bir süre sonra Nâdîde hamile olduğunu anlar ve durumu annesine anlatır. Bunun üzerine annesi onu odaya kapatarak hamileliğini kimsenin duymamasını sağlar. Nâdîde, kendi çabasıyla çocuğunu düşürür. Nâdîde, bir süre sonra Ali Bey’le karşılaşır. Nâdîde’den etkilenen Ali Bey, onunla mektuplaşır. Ali Bey, Nâdîde’nin onayını alınca kendisini istetir. Nâdîde’nin annesi daha önce aldığı karar üzere Nâdîde’yi vermez. Bunun üzerine Nâdîde kendi hamileliğini bilen yardımcısı ve annesini öldürüp Ali Bey’le evlenir. Düğün sırasında Fuat ve Nâdîde karşılaşır. Fuat, çok kötü durumdadır; çünkü sevdiği kadın üvey babasıyla evlenmektedir. Fuat, kendisini Nâdîde’den uzaklaştıran Kanber’i suçlar; ancak yapacak bir şeyi olmadığını anlayıp kendi hâline çekilir. Fuat kendisini toparlamak için çiftlikten uzaklaşır. Gittiği yerdeyse Elmas’la karşılaşır ve ona âşık olur. Nâdîde ise Ali Bey’le evlenmesine rağmen Fuat’a kavuşmak ister. Ona yazdığı mektuba olumlu cevap alamayınca kaldığı odayı ateşe verir. Nâdîde, çıkan yangından Ali Bey’in yardımıyla kurtulur. Nâdîde kurtulmuş; ancak Ali Bey ağır yaralar almıştır. Ali Bey’in durumunu haber alan Fuat, Elmas’la birlikte çiftliğe döner. Ali Bey, Elmas’ı da evlatlık alır ve Fuat’tan onunla evlenmesini ister. Zaten Fuat’ın istediği de budur. Bunun yanında Ali Bey, vasiyetnamesini de yazdırarak Fuat’a teslim eder. Nâdîde, çiftliğe gelen Fuat’a birlikte kaçma teklifi yapar; ancak Fuat, bu teklifi reddeder. Nâdîde de Fuat’la arasında engel olarak gördüğü Ali Bey’i zehirletir, Elmas’ı da kaçırtır. Ali Bey vefat eder. Nâdîde, bu durumu fırsat bilir ve Fuat’ı, kendisiyle evlenmediği takdirde, çiftlikten kovmakla tehdit eder. Fuat ise Ali Bey’in bir vasiyetname ile kendisine bir hayli miras bıraktığını söyler. Bütün olanların sorumlusunun Nâdîde olduğunu anlayan Fuat ve Kanber çiftlikten ayrılırlar. Şüphelerini asayiş birimlerine anlatıp onlarla iş birliği yaparlar. Bu iş birliği sonunda Elmas’ı kaçıranlar yakalanır. Fuat ve Elmas evlenir. Delil olmadığı için ceza almayan Nâdîde ise yaylaya giderken kaza geçirip ölür.
Eser, Ahmet Mithat tarzı romanın taklidi bir Tanzimat romanı olmasına bağlı olarak Ömer Faruk Huyugüzel’in belirttiği gibi yıldırım aşklar, şifreli mektuplar, akıl sığmaz olaylar, tesadüfler, haydut hikâyeleri, intikam ve cinayetlerle doludur. Romanda verilmek istenen mesaj iyi eğitilmeyen çocukların felaketlere sebep olacağıdır. İyi eğitilmeyen Nâdîde, amacına ulaşmak için annesini, yardımcısını ve Ali Bey’i öldürür. Bunun yanında Fuat ve Elmas’ı da öldürmeye çalışır. Böylece bu gelişmeler aracılığıyla iyi eğitilmeyen birinin sebep olabileceği felaketler somutlaştırılır. Eserde anlatıcı, Ahmet Mithat romanlarının anlatıcısı gibi varlığını belli eden, okuyucuya seslenen, kişiler karşısında taraflı davranan, her şeyi bilen bir anlatıcıdır.
Roman 1800’lü yıllarda, Serez’de geçmektedir. Kronolojik ilerleyen anlatımda aynı olayın çeşitli kişiler tarafından romanın farklı yerlerinde tekrar edilmesi romanı gereksiz yere uzatmakta ve eserin yapısına zarar vermektedir. Yazar eserini kaleme alırken ağır bir dil kullanmamış sade bir dili tercih etmiştir. Yerel söyleyişlere de zaman zaman yer verildiği görülmektedir. Bu nitelikleriyle romanın Hüseyin Cahit’in genç bir edebiyat heveslisi olarak kaleme aldığı, teknik açısından zayıf, temel amacı mesaj vermek olan, Ahmet Mithat’ın roman tarzını taklit eden bir Tanzimat eseri olmaktan öteye geçemediği söylenebilir.
Yazarın biyografisi için bk. "Hüseyin Cahit Yalçın". Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/yalcin-huseyin-cahit
Eserden Örnekler
Hatime
Nadir Bey’in tevkifinden sonra Kanber’in delaleti ile İboş ve rüfekası muhtefi oldukları mağara basılmış ve teslim olmadıklarından saman dumanıyla mağara dolunca dışarı çıkmaya mecbur olmuşlardır.
Bu vaka mühim olduğundan amir-i memleket hemân o gece idamlarını icra ettirmiş, hepsini memleketin işlek cadde başlarına talik ettirmiştir.
Ertesi sabah ahali işi anlamış ve böyle büyük bir beladan halas oldukları için de hepsi, sevgili padişahlarına dua etmişlerdir.
Vasiyetname davasını Fuat kazandı. Vasiyetname mucibince Ali Bey’in serveti taksim olunarak vefat ettiği köyde güzel bir mescid-i şerif bina olundu.
Elmas Hanım daha sinn-i büluğa vasıl olmadığından büyük pederi vasi tayin olunarak bu münasebetle de fakir ve fakat namuskâr çiftçi ihtiyarlığında saadet-i hâl buldu.
Kır Serdarı’nın vuku bulan hizmetine mükâfaten bir nişan getirtildi ve bu vechle de o tövbekâr haydut be-hak taltif edildi.
Elmas Hanım’ın sinn-i büluğuna vusulünün birinci ayında gayet mutantan bir surette Fuat Bey’le düğünleri icra edildi.
Kanber de mukaddema düçar olduğu felaket üzerine mecburen ihtiyar ettiği cellatlığı ve Fuat’ın kendisinin oğlu olduğunu asla söylemeyerek evladının saadetine o da iştirak etti.
Ya Nâdîde ne oldu?.
Adalet-i beşeriyyeden tahlis-i girîbân ettiği gibi adalet-i ilahiyyeden kurtuldu mu?.
Heyhat!.. Hem adalet-i ilahiyye düçar-ı teehhür de olmadı: Nadir Bey ve rüfekasının salb oldukları sene, memleketin şiddet-i hararetine tahammül edemeyerek şehir halkının mevsim-i sayfta birkaç ayı geçirdikleri yaylaya giderken bindiği mihaffenin katarı tökezlemesiyle dört beş minare boyu uçurumdan aşağı yuvarlandı gitti....
Nâdîde zihninden Fuat için bir intikam tasavvur ediyordu!.
Gülşen, hanımdan para kopartmayı düşünüyordu!!...
“İşte icra olunan cinayâtın neticesi” (Hüseyin Cahit 2014).
Kaynakça
Huyugüzel, Ömer Faruk (1984). Hüseyin Cahit Yalçın’ın Hayatı ve Edebi Eserleri Üzerine Bir Araştırma, İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları.
Yalçın, Hüseyin Cahit (2002). Edebiyat Anıları. İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları.
Yalçın, Hüseyin Cahit (2014). Nadide. (hzl: Hasan Yürek). Ankara: Sonçağ Yayınları.
Yürek, Hasan (2013). "İntibah ve Nadide Romanlarının Mukayeseli İncelemesi”. 21 Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 6: 42-55.
Yürek, Hasan (2014). “Hüseyin Cahit Yalçın'ın 1891'de Yayımlanan İlk Romanı Nadide”. I. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Kongresi Bildiri Kitabı. Saraybosna. 420-437.
Atıf Bilgileri
Benzer Eserler
# | Madde | Yazar | Madde Yazarı | İşlem | ||
---|---|---|---|---|---|---|
1 | HAYAT-I MUHAYYEL (HÜSEYİN CAHİT YALÇIN) | Hüseyin Cahit Yalçın | Dr. Aybige Başeğmez Çetin |
Görüntüle | ||
2 | HİKMET-İ BEDAYİ/ESTETİK (HÜSEYİN CAHİT YALÇIN) | Hüseyin Cahid Yalçın | Dr. Öğr. Üyesi İSMAİL ALPER KUMSAR |
Görüntüle | ||
3 | HAYÂL İÇİNDE (HÜSEYİN CAHİT YALÇIN) | Hüseyin Cahit Yalçın | Dr. Öğr. Üyesi Veysel Öztürk |
Görüntüle | ||
4 | MÎZÂNÜ'L-BELÂGA (ABDURRAHMAN SÜREYYÂ) | Abdurrahman Süreyyâ, Mîrdûhî-zâde | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
5 | SÜNÛHÂT (ABDÜLVEHHÂB) | Abdülvehhâb, Bolulu | Dr. Öğr. Üyesi Adem Özbek |
Görüntüle | ||
6 | BELÂGAT-I LİSÂN-I OSMÂNÎ (AHMED HAMDİ) | Ahmed Hamdi, Şirvânî | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
7 | LUGAT-I KÂMÛS (AHMED LÜTFÎ) | Ahmed Lütfî Efendi | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
8 | LEHCE-İ OSMÂNÎ (AHMET VEFİK PAŞA) | Ahmed Vefîk Paşa | Diğer Hamza Havuz |
Görüntüle | ||
9 | ISTILÂHÂT LÜGATİ (YENİŞEHİRLİ AVNÎ) | Avnî, Yenişehirli | Dr. Bihter Gürışık Köksal |
Görüntüle | ||
10 | BELÂGAT-I OSMÂNİYYE (CEVDET PAŞA) | Cevdet Paşa, Ahmed Cevdet Paşa, Lofçalı | Prof. Dr. Mücahit Kaçar |
Görüntüle | ||
11 | HADÎKATÜ'L-BEYÂN (HACI İBRÂHİM EFENDİ) | Hakkı, Hacı İbrâhim Hakkı Efendi | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
12 | SEFÎNETÜ’L-İNŞÂ (HÂLET) | Hâlet, İbrâhim Hâlet Bey, İstanbullu | Araş. Gör. MUSTAFA KILIÇ |
Görüntüle | ||
13 | SEVDÂ-YI NİHÂN (HÂLİD) | Hâlid, Yenişehirli-zâde Hâlid Eyyûb Bey | Doç. Dr. Macit Balık |
Görüntüle |